Esrar ve Gubar
Osmanlıca yazılışı: سرار ا
Osmanlıca yazılışı gubâr : غبار
Esrarın toz haline getirilmiş olanına gubar denir. “Bitkinin yapraklarının kurutulup bastırılması suretiyle hazırlanan ve aktif maddesini bu kısımlardan salgılanan reçine içindeki kannabinoi dlerin(en) oluşturduğu bir maddedir. Dişi kenevir bitkisinin esrarın hammaddesini içeren kısımları gölgede kurutulur, ufalanıp elenir. Elde edilen ince toz halindeki maddeye "toz esrar" veya gubar esrar, bu tozun ısıtılıp kalıplaştırılmasıyla elde edilen plaka şeklindeki haline de "takoz esrar" denir.
Abdulkadir ERKAL, Divan Şiirinde Afyon ve Esrar adlı yazısında : “Toz anlamına gelen Gubâr, divan şiirinde sevgilinin yüceliğinin ve değerinin büyüklüğünü anlatmada kullanılır. Aynı zamanda toz halindeki esrar demektir”. [1] Şeklinde tarif eder. A.T. Onay ise, eski devirlerde gubar esrara halk arasında toprak dendiğini not etmiştir. [2] Eski dilde gubar kelimesinin sakal anlamına da geldiği bilinmektedir. Bazı şairler toprak kelimesini kullanırlarken mecazi anlamı olan gubar kelimesi ile birlikte tevriyemi ve kinayeli kullanmışlardır. Gubar kelimesinin sakal ve tüy anlamlarına da gelmesinden hareketle sevgilinin yüzündeki ayva tüylerinin de gubâra benzetilmiş olduğu görülür. Yanaktaki ayva tüyleri gubar olarak düşünülürken üzerine düşmüş olan saçlar da reyhana benzetilir.
Bî gubarım o kadar zâhid-i huşk –i na – pâk
Gerd-i mikdarı- teyemmüm bulamaz Hakîm’den Şeyh Galip
Ey toprağı temiz olmayan kaba Zahid, O kadar gubarsızım ki ( esrarsızım ki ) teyemmüm edecek kadar dahi toz bulunmaz.
Hatt-ı gubarı gerçi leb-i yâri kaplamış
Pür neşeyim henüz ben o keyf-i gubardan [3] Sünbülzade Vehbi
Hattun gubârı ağladur ey dil-rübâ beni
Gerçi gubâr merdüm-i hayrânı güldürür . Şeyhülislam Yahya
Şol denlü enîs oldı gönül derdün ile kim
Tiryâk gelür imdi bana zehr-i gam ey dost Ahmet Paşa
Gerçi yarin dudaklarının yanını hatt- ı gubarı (sakal gibi ince tüyleri kaplamış) ama ben henüz gubar dan dolayı ( esrar tozu ) pür neşe içindeyim.
Râzıyam devrân beni bir lahza handân itmesün
Tek gubâr-ı gussâ-ı dehr ile hayrân itmesün Cevrî
Gubâr-ı hattuñ olmaz çünki hayrân olmaga bâ’is
Nedür la’l-i lebüñ çak böyle handân olmaga bâ’is Baki
Gubar’ın yeşil renkli Hint kenevirinden yapılmış olması, gubarın kokusu ve gubarın anlamlarından hareketle sevgilinin tüyleri arasında münasebetler kurulmasına vesile olur. Sevgilin tüyleri gubara benzetilirken aynı zamanda bu tüyler, kokulu olmasından dolayı ayva tüyleri, semen, nesrin, reyhan gibi çiçeklere benzetilmesine ve bu çiçeklerle birlikte anılmasına vesile olur.
Şarâb-ı ‘ışk ile mestem yoluŋda ger gubâr olsam
Serümden hâk olup hâkümden ola niçe Cem peydâ Bursalı Rahmi
Cân gûbar eyledi reyhân hat-ı reyhânın için
Ol muhakkakdı ki nesrîn ü semendir kokusu Şeyhi ,[4]
Eski devirlerde içime hazır hale gelmiş olan esrar tozuna “Gubar-ı Gam” dendiği A. Talat Onay’ın adı geçen eserinden anlaşılır. “Terbiye görmüş esrarın ufaltılarak toz haline getirilmesine ‘gubâr-ı gam’ denilmektedir.”[5]
Süpürülsün harem-i sîne gubâr-ı gamdan
Keyf derler dile bir taraflı mihmân geliyor Sâbit
A.T.Onay’ın verdiği bilgiler göre esrarı eskiden macun haline getirilerek yendiği ve su ile yutularak içildiği, hatta ramazanda imsake yakın zamanlarda kâğıtlara sarıp yutularak içilirmiş Daha sonradan ise esrarın sığara gibi sarılarak veya nargile vasıtası ile içilmeye başlandığı anlaşılır. Tiryakilerin esrarı kabak ile içtikleri bu kabakların marpuç işlevi gördüğü, kamış çubuğundan üfleyerek kabağın içindeki dumanın çıkarıldığı, sonrada bu dumanın içe çekildiği anlaşılmaktadır. Nargile ile esrar içilmesi ise şu şekilde tarif edilir: “Nargilenin gövdesi Hindistan cevizinden olur, marpucu yerine de yarım arın uzunluğunda bir kamı takılırdı. Nargile yere konulur, kamı elde tutularak içilir, birkaç nefes çeken adam yanındakine verir”
Bu nedenle esrar içiminden söz eden beyitlerde kabak ve nargile kelimesi de karşımıza sık sık çıkar.
Ol vasıtasıyla la’l-i leb-i dilberi öper
Câmın yüzüne gelse nola Bâkîyâ kabak Baki'
Dil gamzesini görmeyeli meyli yok meye
Yaşım şarâb olup kabâğım dolu câmdır Şeyhi
Havâs-ı hâk-i pâyun şerhini tahkîk edîp merdüm
Gubâr îlen beyâz-ı dîde-i hûnbûre yazmışlar Fuzuli
Eger hâk-i vücûdun cevher-i ışk itmek istersen
Gubâr-ı pây-ı merdân ol türâb-ı kûy-ı rindân ol Cevri İbrahim Çelebi
Yüz sürem bir şehsüvâruñ atı izine dime
Dahi gerdine erişmedin gubâr eyler seni Avni Fatih Sultan Mehmet
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
Kabak Çekmek Nedir Beng Esrar İçmek
Türklerde Kalenderilik ve Tarihçesi
Kalenderilikte İslamiyet Dışı Etkiler
Kalenderilik Felsefesi Fikriyatı ve Yaşama Biçimleri
Tarihte Abdal ve Kalenderi Zümrel
Afyon İçmek Şiirlerde Efyun Haşhaş Mazmunu
Kanuni Devri Şarap Esrar Afyon İçme İşret Yasağı ve Şiirlere Yansıması
Ayine-i Gubar Nedir Jeng Ayna Gönül Kiri
Esrar Gubar Divan Şairlerinde Keyif
Berş Macunu Şurubu Berraş Beng ve Şarab Münasebetleri
Osmanlı Devrinde Meşhur Şarap ve Esrar İçme Yasakları 1
OSMANLI DEVRINDE ŞARAP VE ESRAR İÇME YASAKLARI 2
KAYNAKÇA
[1] Abdulkadir ERKAL , DİVAN ŞİİRİNDE AFYON ve ESRAR, https://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20%20EDEBIY
[2] A. Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar, MEB, İstanbul 1996, shf 218
[3] Abdulkadir ERKAL , DİVAN ŞİİRİNDE AFYON ve ESRAR, https://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20%20EDEBIY
[4] Kürşat Şamil Şahin, “KLÂSİK TÜRK EDEBİYATINDA SEVGİLİNİN AYVA TÜYÜ/HAT,” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi ,Cilt: 5 Sayı: 23 Volume: 5 Issue: 2
[5] Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar, MEB, İstanbul 1996, shf 218