KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarFağfur Nedir Kâse-i Fağfur ve Çin Hükümdarı

Fağfur Nedir Kâse-i Fağfur ve Çin Hükümdarı

19.01.2016

 

 Fağfur ve kâse-i fağfur

 

Osmanlıca yazılışı kâse :  كاسه

Osmanlıca yazılışıfağfur :  فغفور

Osmanlıca yazılışı kâse-i fağfur :  فغفور  كاسه

 

Fağfur  sözcüğünün diğer dillerdeki karşılığı: Alm. Porzellan (n), Fr. Porceleaine (f), İng. Chinaware, porcelaindır.

Fağfur kelimesinin eski dildeki sözlük anlamları: Çin’de yapılmış kâse, tabak, vazo vb. porselen eşya manasına gelir.

“Kâse-i fağfur “ Çin İmparatorlarına verilen bir unvan da olmaktadır.

Kâse ise sözlük anlamları ile çiniden, fağfurdan, billurdan, porselenden, madenden veya topraktan yapılmış çanak. Bâzı nesnelerin kâse gibi olan çukuru. Başı kaplayan, beyni örten kemik, yani kafatası( bkz Kâse Kûze Kâse-i fağfur Nedir ve Çanak.)  manalarına gelmektedir.

Fağfur kelimesi Çin Kayserlerini ve ve Çin’de yapılmış porselen eşyaları hatırlatan anlamları ile divan şiirimizde karşımıza bol bol karşımıza çıkar.  Fağfuri tabak,  fağfuri, fincan, kâse,  saray, kâşane, tabirleri şiirimizde sık sık kullanılmıştır. ( bkz

 “Fağfûr” sözcüğü  hem  Çin sultanı hem de meşhur Çin porselenleri için kullanılır. Fağfur kelimesi divan şairlerinin zihninde Çin İmparatoru anlamı ile de dolaşır. Çin hakanı olmak; saltanat ve güç sahibi olmayı ifade etmektedir. Fağfur bu yönleri ile kasidelerde geçer. Kasidelerde Çin  kayseri ile kıyas edilen mahbuplar Çin kayserlerinden veya fağfurlarında üstün tutulur.  Fağfur’un çok nadir ve pahalı olması  Çin hükümdarlarını da ifade etmesi;  şairlerin kıyaslar yapmalarına neden olmuştur. İslami edebiyat ve divan edebiyatında Fağfur genel olarak Çin hükümdarı anlamına gelecek, eski Çin hükümdarlarını ifade edecek şekilde kullanılır. ( bkz ÇİN KÂSE)  İslam ve divan edebiyatına göre Nuh Peygamber ’in torunu olan Eşkân’ın soyundan gelen Fağfur adlı bir hükümdar da vardır.  ( BkzNuh Peygamber Sümer Babil Hurri ve Kutsal Kitaplarda Nuh Tufanı- Divan ve Halk Şiirinde Nuh Peygamber ve Tufan)

Divan şairleri tarafından memduhu överken bir kıyas olarak zikredilen şahıslar kategorisinde  de kullanılmış;  övülen bir kişi ile kıyaslanmış  ve daima memduhtan değersiz   gösterilmiştir. ”  Dursun Ali Tökel

Gedâ-yı kûyun olup dergehünde kâse-lîs olmak
Diyâr-ı Çînde fağfûr u hâkân olmadan yegdür             Azmî [1]

Bilindiği gibi günümüzde dahi Çin porselenleri dünyaca meşhurdur.  Fağfur Çin'de, senelerce süren bir işlemden sonra elde edilen çok kıymetli bir seramik toprağının da adıdır. Bu topraktan yapılan fincan, tabak, biblo ve kâseler çok pahalıdır. Çin porselenlerin kıymeti işte bu toprağından ve üzerine yapılan  ince işlemelerden gelir. 

Fağfurların kırılması çok değerli bir  eşyanın kırılması demektir.  Fağfurların kırılması şikset olması şairlerimizin güzel tasavvurlar oluşturmasına zeminler hazırlamıştır.

Her ney-i seng-i belayı rüzgar itse şikest
Ya ser-i kayserdir ol   ya efser-i fağfurdur.     Rüşdi

Lutf-ı haddünden  şikest âyîne-i Çînî bulur
Nak-ı hüsnünden hacâlet nüsha-i Erjeng alur          Karamanlı Nizami

Fağfuri kâselerden  yapılmış kadehlerden  içilen şaraplar  ve  fağfuri kâselerin çıkardığı sesler divan şairlerimizin  hayallerini süsler.

Neşve tahsil ettiğin sagar  da senden gamlıdır
Bir dokun bin ah işit kase-i fağfurdan                                Ali Bey

Kase-i lebriz  fağfur olsa da vermez sada
Servet  efsayiş bulunca  ağniya hassetlenir        Rağıp Paşa

Divan şairlerinin muhayyilesinde bu fincanlar ve kâselerin yanı sıra fağfurdan yapılmış sırça saraylar ve kâşaneler de vardır

Nerdübanlar bûsiş-î nermîn-i dâmânıyle mest
İndi bin işveyle bir kâşâne-î fağfûrdan

Cihan sahnında  bir âmâde bezm-i  hass-ı şahane
Felek bezminde bir şeh-i kâse-i  yektâ-yi fağfuri         Nefi

Bum nevbet mî- zened  ber tarem-i Efrasyap
Pedadar-ı  mi koned  der kasr-ı kayser ankebud       Fatih Sultan  Mehmet

Bu  Farsça beyti Fatih İstanbul’u aldığında  harap hale gelmiş olan Bizans Tekfurlarının sarayını görünce söylemiştir.

Efrasyap'ın  yıkılmış sarayının kubbesi üzerinde baykuşların nevbet  - gülbank çaldığı gibi, Rum Kayserinin  sarayının  kapıların a örümcekler perdedar olmuş.

 

Kırklar Kâsesinden Bade Nuş Ettim

Fağfur Kâse-i Fağfur ve Çin Hükümdarı

Kâse-i zehr-i felâket başuma efser yeter

Bir lâciverdî kâsede her subh mihr altun ezer

Gelse yaz Ahmed eline kâsesin alsa kaçan

Yedim İki Üç Kâse Keşkül

Ne kadar olsa da pür kâse-i jengâr-ı felek

Kâse Kûze Kâse-i fağfur Nedir ve Çanak.

Kâse Divan ve Halk

 

KAYNAKÇA

[1] Emine YENTERZİ,”KLASİK TÜRK ŞİİRNDE ÜLKE VE ŞEHİRLERN MEŞHUR ÖZELLİKLERİ “,Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi, Volume: 3 Issue: 15

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da