Kâse Divan ve Halk Şiirinde
Kökeni, Farsça olan bir kelimedir. Dilimize de Farsçadan geçmiştir.
Sözlüklerdeki anlamı: Cam, çini, toprak, seramik hatta kimisi de değerli madenlerden yapılmış olan sulu yiyecek ve içeceklerin konduğu kap.
Çorba kâsesi, yoğurt kâsesi gibi derin çanak.
Kâse divan şiirinde kadeh manasında da kullanılmış o nedenle şiir dünyamızda sık sık yer almıştır. Divan şiirinde kâselerin kullanım alanlarının günümüzdekilere benzer olduğu, kâse ile çorba içildiği gibi kâseler bal konulduğu, kadeh olarak kullanıldığı meze tabağı niyetine de vb kullanıldığı ortaya çıkar.
Divan şiirinde çok çeşitli kâse tabirlerine rastlanılır. Çok kıymetli porselenden yapılan Çin işi yemek kaplarına Çin-i Fağfur dendiği gibi çok kıymetli porselen kâselere de kâse- i fağfur dendiği bilinmektedir. Piyâle-i Fağfûr ise hem Çin işi kadeh, hem de Çin hakanının şarab içtiği kadeh mânasında kullanılmıştır. ( bkz Fağfur Nedir Kâse-i Fağfur ve Çin Hükümdarı )
Neşve tahsil ettiğin sagar da senden gamlıdır
Bir dokun bin ah işit kase-i fağfurdan Şair Ali Efendi.
Kâse, üçler, yediler, kırklar Hızır, Pir vb nin de içine bade koyarak hak âşıklarına verdiği kadehin de adıdır.
Kırklar kâsesinden bade nuş ettim
Gönül mesken tuttu meyhanelerde
Dünyanın varını feramuş ettim
Sureta gezeriz gamhanelerde Seyrani ( Everekli )
Kâse bazan içine zehir konulan bir eşyadır. Bu defa kâse-i zehr olarak geçer
Kâse-i zehr-i felâket başuma efser yeter
Egnüme zillet libâsı câme-i zîver yeter Benli Hasan- Ahi -Dilsiz Danişment
Kâse, münakkaşların, zer nakkaşların, tezhip ve süsleme sanatları ile uğraşanların içine altın suyu koyup, altın ezdikleri bir kaptır. İş böyle olunca kâse ile çok çeşitli benzetmeler de ortaya çıkar. Örneğin kâse içinde altın ezilen kap manasında içinde renginden dolayı altına benzetilen Güneş’in konulduğu gökyüzü anlamına kadar genişler.
Bir lâciverdî kâsede her subh mihr altun ezer
Vasf-ı cemâlün yazmaga cânâ gerekdür hall-i zer Şeyhülislam Yahya Ş
Ne kadar olsa da pür kâse-i jengâr-ı felek
Neş'e vermez bana peymâne-i ser-şâr-ı felek Meşhuri Ahmet (d. Selânik 1783- –ö.1857)
Gelse yaz Ahmed eline kâsesin alsa kaçan
Şâh-i gülde gül tıbak olmuş sanur anı gören Şeyhülislam Yahya
Fağfur Nedir Kâse-i Fağfur ve Çin Hükümdarı
Kâse Kûze Kâse-i fağfur Nedir ve Çanak.
Kırklar Kâsesinden Bade Nuş Ettim
Fağfur Kâse-i Fağfur ve Çin Hükümdarı
Kâse-i zehr-i felâket başuma efser yeter
Bir lâciverdî kâsede her subh mihr altun ezer
Gelse yaz Ahmed eline kâsesin alsa kaçan
Ne kadar olsa da pür kâse-i jengâr-ı felek
Kâse Kûze Kâse-i fağfur Nedir ve Çanak.