13.05.2017
Nakşi Cihan Meydanı: :https://tr.wikipedia.org/wiki/Nakş CihanMeydan
İsfahan şehri
Safeviler`in başkenti olan İsfahân, bugün İran sınırları içinde kalır. Günümüzdeki İsfahan, İran'dakiİsfahanEyaleti’nin yönetim merkezi ve İran’ın üçüncü büyük şehridir. Şah İsmail’in ve Safaviler`in başkenti olan İsfahann, hem çok sayıda tarihi eserin de bulunmasından, hem deTürk tarihi açısından oldukça önemli bir şehirdir.
Verimli arazileri ve Zayende Nehri sayesinde Elam ve Medler`den beri bir tarım ve ticaret kenti olan İsfahan ismi , Sasani dilinde "Ordular" anlamına gelen “Spahān” dan ( sipahiler) gelmektedir.[1] Rivayete göre , Dahhak’ı öldüren Gave de [2] bu şehirdendir. Dahhak’ı öldüren Gave ‘nin Dahhak’ın kanlarıyla kınalanmış önlüğünün Sasani bayrağı haline getirildiği, Direfş-i Gayvani ‘nin[3] dalgalandığı, Sasaniler`in ordugâhı olduğu anlaşılan bu şehir, Selçuklular ve Safeviler devrinde altın çağını yaşamış, bu nedenle de Türk edebiyatında adından en çok söz ettiren şehirlerden birisi olmuştur
Sözi-y-çün Ahmedînüñ Rûm iline (492/11)
Gelür tahsîn Irâk u Isfahândan Ahmedi
Sıfâhân hâk-i pây-ı tûtiyâ-yı dilber olmışdur
Kara topraklıkdan şimdi çıkmış gevher olmışdur Emri
“İsfahan Nefs-i Cihan” ( dünyanın yarısı) olarak anılan bu şehir Tahran’ın güneyinde, Şiraz’ın kuzeyinde, Zagros Dağları eteklerinde ve Zayende Nehri kıyısında bulunur. İran’da kurulan devletlerin ya başkenti ya da önemli siyasal ve sosyal merkezi olan İsfahan, Türk edebiyatı ve Türk Alevileri ve Alevi şairleri tarafından Şah İsmail Hatai ile, hatta Allahverdi ile birlikte anılır. İstanbul’dan sonra Bağdat’la birlikte en çok sözü edilen şehirlerin başında gelir. Divan ve halk şiirimizle birlikte halk hikâyelerimizde de adına en sık rastlanılan şehirlerin başındadır.
Günümüzde dahi İsfahan, İran’ın gezilmesi en gerekli kenti olarak bilinir. 1722’ de Afganlar`ın talan ve yağmasına uğramış olmasına rağmen İsfahan, tarihten kalan Zayende Nehri ve üzerindeki köprüleri ( Hacu ve Allah Verdi Han - günümüzdeki adı Siesepol), Şeyh Lütfullah Camii, Dünya Kültür Mirası Listesi‘nde yer alan Nakş‑ı Cihan Meydanı ( İmam – Şah meydanı) İmam Cami, Ali Gapu Sarayı, Mescid-i Cuma ( Cuma Cami) Çehar Bağ bahçeleri Çehel Sütün Sarayı , Heşt Behişt Sarayı , Büyük Çarşı (Bazar-e Bozorg[4] vb ile hala tarihi ve coğrafi yönden önemli bir şehirdir.
Isfahân olsa murabba‘-beste
Çâr-bâğ içre olur gül-deste Sâmî
İsfahann Türk kültüründe, dokuz baklavalı halı ve kilimleri, Şah İsmail ve Şah Abbas gibi büyük Şahlarının oturduğu başkent, İran’ın ordugâhı, çok süslü ve mamur şehir oluşu ile yer almıştır.
N’ola bûs-ı kademi kurre-i ayn olsa bana
Hâk-i pâyi gözime kuhl-i Sıfâhân görünür Şeyhülislâm İshak (Doan, 1997: 341) [5]
Ol sipeh-sâlâr-ı Kisrî-ân ki istiksâr eder
Bir sipâhî bendesin taht-ı Sipâhân üstüne Nedîm (Macit, 1997: 15)
Sürmeleri ile de meşhur olan İsfahan, şiir dünyamızda sürmenin geldiği ve yapıldığı yer olarak da yer alır. Güzelliği açısından, İstanbul ile mukayese edilen, Padişah’a karşı Şahların oturduğu yer olarak bahsedilen bir şehirdir..İsfahan, şiir dünyamızda sürmenin geldiği ve yapıldığı şehir olarak sürme sözcüğü ile birlikte anılmıştır. Hatta İsfahan demek sürmeye telmih olmaktadır. Eski devrilerde İsfahan sürmeleri pek makbul tutulmuş hatta kuhl sürme dendiğinde akla İsfahan ve sevgili de gelmiştir. Bu nedenle kuhl veya sürme İsfahan ve sevgili imajı ile birlikte anılmıştır.[5] ( BKZ Kuhl Nedir Şiirlerde Sürme )
Ayağı tozın gözine idinür sürme Kemâl
Kim iletse Zâtîyâ nazmun Safâhândan yana Zâtî (Tarlan, 1967: 46) 62
Bezimde ehl-i basîret sipâh-ı efgânı
Sevâd-ı ehr-i Sıfâhâna sürmeli derler Şeyh Gâlib (Kalkıım, 1994: 286)[6]
Yüzüñi ayagı topragına sür ‘ârif iseñ
Çeke gör gözlerüñe kuhl-ı Sıfahânları Ravzi Hayatı ve Edebi Yönü ( Edincik- 16. Yy )
Edebiyatımızda Isfahân/ sfahân/ spehân/ Safâhân/ Sıfâhân/ Sipâhân [6]şekillerinde karşımıza çıkan bu isim, Türk musıkîsinin de en eski makamlarından birinin adıdır. İsfahan, bu sebeple çok zaman tevriyeli olarak kullanılır.[7]
İran-zemine tuhfemiz olsun bu nev gazel
lrgürsün İsfahan'a Stanbul diyarını Nedim
Bir şah-ı cihandır ki gubar-ı siinı-i esbi
Sultandı Sifahan gözüne kııhl-ı ciladır Nev'î
İsfahan'ı vü Irak'a Zâtiyâ seyr eyleyip
Bu makama gelmeğe etdikçe şeh nâz ağlarım Zatİ
Âgâh sürme-rîz-i dem-i Sâ’ib olmasa
Âvâzemüz giderdi bizüm Isfahâna dek Semerkândî-i Âmidî Âgâh
İsfahandır aslı bizim elimiz
Ördek uçtu viran kaldı gölümüz
Sen gidersen nice olur halimiz Urfa Türküleri
KAYNAKÇA
[1] https://www.bizevdeyokuz.com/İsfahann-rehberi
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/dahhak-efsanesi-siirlerde-dahhak-gave-sahtiyan-onluk/85466
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/direfs-i-gavyani-gave-nin-onlugu-sahtiyan-bayrak/85579
[4] https://www.skylife.com/tr/2014-02/dunyanin-yarisi-İsfahann
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kuhl-nedir-siirlerde-surme/87165
[6] Emine YENTERZİ, KLASK TÜRK ŞİİRNDE ÜLKE VE ŞEHİRLERN MEHUR ÖZELLKLERİ, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Volume: 3 Issue: 15
[7] İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, s.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın