KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarKâğıd Varak Parşömen Kâğıd-ı zer Aharlama Mühreleme

Kâğıd Varak Parşömen Kâğıd-ı zer Aharlama Mühreleme

04.10.2017

 


 Kâğıd Varak Parşömen Kâğıd-ı zer Aharlamak ve Mührelemek

Osmanlıca yazılışı:  kâğıt : كاغد
Osmanlıca yazılışı varak :  ورق
Osmanlıca yazılışı âhâr :  آهار
Osmanlıca yazılışı mühre :  مهره

Kağıt Varak Ahar Mühre Nedir

 Kâğıt, كاغد Arapça kökenlidir ve “Odun, saman ve bitkilerin liflerini saçaklandırılarak birbirine bağlanması ile oluşturulan üzerinde baskı yapılmaya elverişli “ gerece denir.

Varak :  ورق  Arapça kökenlidir ve evrak, vırâk sözcükleri ile aynı kökten gelir.  Sözlük anlamları: yaprak, kâğıt veya kitap yaprağı, yazılmış kâğıt, altın, gümüş gibi mâdenlerden dövülerek yapılan ince yaprağa denir.

Âhâr :  آهار Farsçadır ve hattatların kullandıkları kâğıda sürülen nişastalı yumurta karışımına denir.

Mühre :  مهره  Arapça kökenlidir. Sözlük anlamları ile cam boncuk deniz böceği kabuğu, çekiç gibi anlamları varsa da ahar sürülen kâğıtları cilalamak için kullanılan biliûr top gibi bir alettir. Ayrıca ucu kıvrıkça, havan tokmağı gibi bir âlet olan mühre ile   altın ve gümüş ezilir.

Kâğıt sözcüğü Farsça ’da "kâğız" sözcüğünden dilimize kâğat şeklinde geçmiştir. Arapçadaki "kırtas" sözcüğü ise kâğıt malzemesi satan yer anlamındaki kırtasiye kelimesi ile halen yaşamaktadır.

Eski devirlerde kâğıtların yerine hayvan derileri de kullanılıyordu. Hayvan derilerinden yapılan kâğıtlara bu gün de parşömen denmektedir. Bitkisel maddelerin keçeleştirilip hamur haline getirilmesinde sonra yufka gibi açılarak kurutulması ile elde edilen yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yapraklara denir.

İlk kâğıtlar M.Ö. 4000 yıllarında Mısır'da bulunan Cyperius ( papirüs ) denilen bitkinin saplarından yapılıyordu. Papirüsler uygun boyutlarda kesilip bir tahta üzerine diziliyor, sonra üzerlerine su dökülerek tokmaklanarak bir çeşit kâğıt üretiliyordu.

Üzerlerine yazma eserler yapılan birleştirilerek kitap haline getirilen kâğıt hamuru ile elde edilen kâğıdın  kâğıtların ilk kez M.S. 1. yüzyılda Çin'de yapıldığı sanılmaktadır.

Selçuklu ve Osmanlılar kâğıtları Şarktan ve Avrupa'dan temin ediyorlar, bu kâğıtlara çeşitli şekillerde âhârlama ve mühreleme işlemleri yaptıktan sonra bu kâğıtları kullanıyorlardı.

Gelibolulu Mustafa Âlî,  Menakıb-ı Hünerveran adlı eserinde XVII. yy. başlarında şu kâğıtlar kullanılmıştı:  Dimişkî, Devletâbâdî, Hataî, Adilşâhî, Harirî, Semerkandî, Sultanî-Semerkandî, Hindî, Nizamşâhî, Kasım Beygî, Harirî- Hindî, Gûn-i Tebrizî, Muhayyer.[1]

Eskiden kâğıtlar, arzu edilen renge boyanır, sonra aharlanır, nihayet mührelenirdi. Kâğıda veya sayfaya eski dilde varak da deniyordu.

Ahar ve Aharlama: hattatların hat, tezhip ve minyatür sanatlarında kullandıkları kâğıtları cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılan özel karışıma ahar deniyordu. Farsçadan dilimize geçmiş olan ahar sözcüğünün anlamı ise kahvaltı kuvvetli yemek parlatılmış çelik anlamına geliyordu.  Ahar, kâğıt üzerinde parlak bir yüzey oluşturuyor, kâğıt üzerinde oluşan bu tabaka yazıların ıslak süngerle silinmesine ve kâğıdın zayi olmamasına hatta gerekirse yeniden kullanılmasına olanak sağlıyordu.  Aharlama işlemi kâğıtlardaki gözeneklerini kapatarak kâğıdın fazla emici olmasını engelliyor, kâğıt üzerinde altın ile yazma süsleme ve minyatür yapma işlemlerinde daha az altın emilmesini sağlıyor , [2] aharlanmış kâğıt daha da dayanıklı hale geliyor, Silinti (tashih)yapmayı kolaylaştırıyor, su ve rutubete karşı da dayanıklı oluyordu.

Arapçada içki ve yemek dağıtan anlamındaki saki kelimesi ile yanı kökten gelen saykal kelimesi ise ahar yapan anlamındaydı. Saykal ise ahar yapan, parlatan,  perdahlama işini ve perdah kolası yapan kişi anlamlarındaydı.  Ayarlanmamış kâğıt, mürekkebi dağıttığı için, aharlanmış kâğıt üzerinde kâğıdı yıpratmadan silme ve düzeltme işlemleri yapılabiliyordu. Bu nedenle Fermanlarda, hat, tezhip ve minyatür eserlerinde mutlaka aharlı kâğıtlar kullanılıyordu.

Eski devrin kaynaklarından öğrendiklerimize göre yumurta âharı, nişasta âharı, un âharı, gamalak âharı gibi âhar çeşitleri de mevcuttu.[3]

Altın kâğıd (kâğıd-ı zer) tabiri padişahın tuğrasının da işlendiği hâvi fermanlara deniliyordu. Padişah birine bir ihsanda bulunursa kağıd-ı zer denilen kâğıda yazılıp veriliyor,  bu kâğıdın içine altın da sarılıp ihsan ediliyordu. Kağı-ı zer yerine varak- ı zer de deniliyordu.

Kâğıda yumuşaklık, parlaklık ve düzlük vermek maksadı ile yapılan aharlama işleminin yapıldığı için camdan yapılmış alete ise mühre deniliyor, bu nedenle aharlama işine mühreleme de deniliyordu

Varak-ı zerdini her berg-i hazânuñ el-ân
 Mühre-i jâle ile kıldı mücellâ devrân         EMRÎ ( D. Edirne?, Ö. Edirne 1575 )

Gülşene altun varaklar zeyn idüp bâd-ı hazân
Güyiyâ zer-kûblar dükkânı oldı gülsitân                  Baki'nin

Yanıp milır ateşinden kağıd-ı zer oldu hakister
Eser kaldı henüz ateşten anda cabeca amma       Nâdirî

Ey name acıl yara yürü yüzünü dürme
Arz eyle sana arz olanı kağıda bürme      Zatî

Kağıd-ı zer gibi gördükte o zerrin kemeri
Bildim ol mahı ki var bend-i meyanında berat Sünbülzade Vclıbî


Tâ ışkuñı şehâ varak-ı câne yazmışam (432/1)
Levhi göñülde aduñı cânâne yazmışam         / Ahmedi Şiirleri

 

Nakkaş Osman ve Minyatür Sanatçılığı

Şemailname Padişah Minyatürleri Nakkaş Osman

Nakkaş Mani ve Mâniheizm

Nakkaş Ve Ressam

Türk Tezhip Sanatı

Tezhip Nedir ve Türk Tezhip Sanatının Tarihçesi

Tezhip SanatıTerimleri: Serap Çağrıcı

Tezhip Türleri ve Kullanılan Malzemeler

Kıl Kalem Samur Fırça Tezhip Fırçası Nedir

Murakka Nedir Hat Kaligrafi ve Eski Devirlerde Murakka

 

 KAYNAKÇA

[1] İskender Pala , Ansiklopedik Divan  Şiiri Sözlüğü,  s.265

[2] https://www.facebook.com/MinyaturOgreniyorum/posts/543096405741862

[3] İskender Pala , Ansiklopedik Divan  Şiiri Sözlüğü,  s.265

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da