Mustafa Memduh Şevket Esendal Hayatı ve Edebi Kişiliği

27.01.2012
Mustafa Memduh Şevket Esendal Hayatı ve Edebi Kişiliği

 

Mustafa Memduh Şevket Esendal

(29 Mart 1883, Çorlu - 16 Mayıs 1952, Ankara), Türk yazar, hikâyeci, romancı, diplomat, siyasetçi. 

HAYATI

(d. Çorlu 28 Mart 1884 / ö. 17 Mayıs 1952) Yazar, Siyasetçi, Bürokrat

29 Mart 1883’te Çorlu’da Papayani Mahallesi'nde doğdu. Varlıklı bir çiftçi ailesinin oğluydu. 16 Mayıs 1952’de Ankara’da yaşamını yitirdi.

Ailesi Rumeli’den Çorluya gelmiş olan varlıklı bir çiftçi ailesiydi. Babası Mehmet Şevket Bey, annesi Emine Şadiye Hanım olan Esendal ailenin üç oğlundan ikincisi olarak dünyaya gelmişti. İlk çocukluk günlerini Papayani mahallesinde ve Çorlu da geçirmişti, Çocukluğu savaş yıllarına rastladığı için ve maddi sıkıntılar nedeniyle düzenli bir eğitim göremedi.  Bir ara Edirne Rüştiyesine [1]devam edebilmek fırsatını bulmuşsa da savaşlar nedeniyle düzenli bir tahsil imkânı bulamayan yazar, savaş ve göçler yüzünden düzenli bir tahsil hayatı bulamayınca kendi kendini yetiştirmeye çalışmıştı. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Lisedeki yıllarında Mustafa ismini bırakarak babasının adı olan Şevket ismini Memduh’la birlikte kullanmaya başladı. Soyadı kanunu çıkınca da İsmet İnönü’nün önerisi üzerine Esendal soyadını aldı (Çetişli 1999:31).” [2]  “Bu yıllar içinde kendi kendine Farsça, Rusça ve Fransızca öğrendi. 

1900'de gümrük memuru oldu. Balkan Savaşı yıllarında ve Bulgarların çiftliklerini işgali, el koymalar, hayvanlarının yağmalanması, ailenin Trakya'daki varlıklarını kaybetmelerine sebep olmuştu. [3] Çocukluğunda doktor olmak isteyen Balkan Savaşı'nın çıkmasından sonra İstanbul'a gelmiş bir ara Çorlu’yu terk etmek zorunda kalmışlar ve İstanbul’a taşınmışlardı.[4]

1906 yılına denk gelen bu günlerde de İttihat ve Terakkiye dâhil oldu. Balkan Savaşı sonrasında tekrar Çorlu’ya dönmüşler ve babasını 1907 yılında kaybetmişti. Babasının ölümünden sonra ailesine o bakmak zorunda kaldığı için tahsilini yarım bırakarak Çorlu’ya döndü.[5]  1912 yılına kadar Çorlu da çiftçilik yapmak zorunda kalmıştı. Çorlu’ya döndüğünde bir yıl sonra dayısının kızı Ayşe Faide Hanımla evlendi. Bu evlilikten üç çocukları dünyaya geldi. 1906`da 20 yaşlarında iken o zamanlar gizli bir dernek olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olmuştu. Balkan Savaşı çıkınca bütün mal varlıklarını Çorlu’da bırakarak İstanbul’a gelmek zorunda kalmışlardı. Savaştan sonra yeniden Çorluya dönseler de I. Dünya Savaşında bir daha dönmemek üzere İstanbul’a yerleşmişlerdi. (Çetişli 1999:5-8) Bu yıllarda Esendal'ın ailesi, Fatih’te Karabeyler konağında ikamet etmeye başlamıştı.  Esendal’ın ailesinin bu konağı yıkılmış,  bu konağın yerine büyük bir bina topluluğu yapılmıştı. Bu konağın bulunduğu sokağın adı ise Karabeyler Sokağıydı. ( Kaynak, Esendal ailesinin büyük oğlu  Suat Esendal) 

1908 yılında parti müfettişi olarak Anadolu'yu dolaştı. Bu görevini 1918 yılına kadar sürdürdü. Bu görevi sırasında yaptığı seyahatlerle Anadolu ve Rumeli halkını yakından tanıma şansı buldu. İttihat ve Terakki içinde, ticaret sermayesine karşı küçük esnaf ve küçük girişimcilerin çıkarlarının savunulmasını isteyen "Kara Kemal" kanadından yana tavır aldı. Bu yıllarda ailesi Çorlu da kalıyordu. Bu yıllarda Meclisi Mebusan’da Esnaf odalarının teşkilatlanması için çaba göstermişti. Çanakkale Savaşı sırasında parti komiserliği yaptı. Çanakkale Savaşında görüp yaşadığı olayları hikâye ve romanlarında kullanacaktı.  Mütareke yıllarında Damat Ferit Hükümetinin takibatına uğrayınca diğer İttihat ve Terakkiciler gibi İstanbul’un değişik yerlerinde bir süre saklanmış hatta İtalya’ya kadar gitmek zorunda kalmıştı.[6]. Birinci Dünya Savaşı’nın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Milli Mücadele yıllarında Atatürk’ün daveti üzerine Anadolu’ya geçti. Ankara’da kurtuluş mücadelesine aktif olarak destek verdi.

Sahip olduğu birikimler ve çok sayıda dil biliyor olması nedeni ile ilk önce 1920'de Ankara Hükümeti tarafından ortaelçi olarak Azerbaycan Bakü'ye TBMM hükümetinin ilk orta elçisi olarak Azerbaycan’a gönderilmiş Milli Mücadele sonunda yurda dönmüştü. 1920- 1924- yıllara arasında dört yıl Bakü ‘de kalmıştı. [7]

1925'de Azerbaycan’dan döndükten sonra Kara Kemal, Nail Bey, Muhittin Birgen, Sadık Vicdani ile birlikte o dönem iktidarının hoş karşılamadığı  "Meslek" adlı haftalık siyasi gazeteyi çıkarmaya başladı."Meslek" adlı haftalık siyasi gazete 38 haftada 38 sayı olarak çıktı. Bu gazetede toplamda 35 öyküsü ile Miras adındaki ilk romanı tefrika edilmişti.  Fakat İzmir Suikastının ardından iktidar tarafından yurtdışına büyükelçi olarak gönderilmiş Meslek Gazetesi de yayın dünyasından çekilmişti. Mekteb-i Sultani  Galatasaray Lisesi ile Kabataş Lisesi'nde tarih ve coğrafya öğretmenliği yaptı.  Halk Gazetesi ise 76 sayı olarak 1925-1926 olarak yayınlandı.

İzmir Suikastının iktidara muhaliflerini "tasfiye" olanağı vermesi üzerine 1926`da elçilik göreviyle yurtdışına gönderilmişti.[8] Türkiye Cumhuriyeti adına uzun yıllar dış temsilciliklerde bulunma görevi 1941’e kadar devam etmişti.

Cumhuriyet Halk Fırkası onun görüşlerinden rahatsız olmaya başlamış, bu nedenle onu Elçi Sıfatıyla İran’a yollayarak İstanbul’dan uzaklaştırmak yolunu tercih etmişlerdi.  1925’te Tahran orta elçiliğine atandı ve bu görevinde yaklaşık olarak beş yıl kalmıştı.[9] 1925- 1930)

1930 Yılında Elazığ’dan Milletvekili yapıldı. 1932 yılına kadar bu görevinde kalmış,  daha sonra önce Afganistan’a 1932, daha sonra da Rusya’ya 1938 de büyükelçi olarak atanmıştı. 1932-1938 arasında Kabil ve Moskova elçilikleri yaptı. Yurda dönüşünde Bilecik milletvekili oldu, 1941'de CHP Genel Sekreterliği'ne getirildi. 1945'ten sonra bu görevi de bırakıp sadece edebiyatla ilgilendi. 

1941-1950 döneminde yeniden milletvekili seçildi. 1942’de CHP Genel Sekreteri oldu. 1950’de milletvekilliği ve partideki görevi sona erdi. 1950’den sonra bütün zamanını ailesine, dostlarına ve edebiyata ayırdı. 1952’de beyin kanaması geçirdi. Tansiyona bağlı beyin kanamasından dolayı 16-17 Mayıs gecesi sabaha karşı Ankara’da vefat etti. Ankara Asri Mezarlığında toprağa verildi.

 

 

ESERLERİ EDEBİ KİŞİLİĞİ

Memduh Şevket Esendal, edebiyat ve dost çevrelerinde adının kısaltılması olan MEŞE olarak anılmıştır. Eserlerinde ve yazılarında  M. Ş. E, Mi Ş, Mustafa Memduh, Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk, İstemenoğlu, Esendoğu, Esli, Meşe takma adlarını da kullanmıştır.

Esendal’ın ilk yazıları Çorlu’dan İstanbul’a geldiklerinde İrtika, Musavver Fen ve Edep dergilerinde çıkmış daha sonraki yazılarını kendi gazetesi olan Meslek ve Halk gazetelerinde yayımlamıştı.

Esendal'ın yazarlığının en verimli döneminin Meslek Gazetesini çıkardığı 1925 yılıdır. 1925`te 35 hikâye yayımlamıştır. Ancak 38 tefrikası yayımlanan ve yarım kalan Miras adlı romanı da aynı yıl yine Meslek gazetesinde çıkmıştır. Esendal,  “Ayaşlı ve Kiracıları'ı”  yayımladığı 1934 yılına kadar tek tük hikâye yazmakla yetinmiştir.

Esendal'ın yayınlanan ilk hikâyesi, 17 Aralık 1908 Tanin gazetesinde çıkan "Veysel Çavuş"  isimli hikâyedir. Hikâyenin yazılış tarihi 7.Kasım.1908 olarak gözükmektedir. İkinci hikâyesi Çığır gazetesinin 1911 tarihli sayısında yer alan "İkisinin Arasında" adlı hikâyedir. Aynı dergide 47. sayıda yayınlanan "Korku" adlı hikâye, üçüncü eseri sayılabilir. 1912 Çığır Gazetesi'nde peş peşe 7 hikâyesi yayınlanır. "El Malının Tasası" adlı hikâyesine de aynı sene yayınlanmıştı. [10]

İlk öyküleri Meslek  gazetesinde yayınlandı. "Miras" adlı romanı da bu gazetede tefrika edildi. Siyasetçi ve edebiyatçı kimliklerini ayrı tutmak için yazılarında " Mustafa Memduh, Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk, İstemenoğlu" gibi takma isimler kullandı. Arkadaşları arasında takma adı "MEŞE" idi. Biraz isminden, belki mahlasından, belki de cüssesinden verilmişti. Aslında kendisi 1.75 boyunda 80 kilo ancak geniş omuzlu bir kişiydi. Ancak kendisini tarif edenler nedense bilinmez hep iriyarı olarak tarif etmişlerdir.[11]

M. Rıza Berkin, Ölümünün 50.Yılında Memduh Şevket Esendal,  adlı yazısında M.Ş. Esendal hakkında şu değerlendirmelerde bulunur: "Esendal, Türk Lehçelerine vakıf bir insandı. Konuşulanları anlayabiliyordu. Türklüğü ile ilgili bütün konularda fikir alış-verişinde bulunuyorlardı. Çin meselesi, Doğu Türkistan Türklerinin sorunları dile getiriliyordu. Gerçek Türkçü, milliyetçi, inkılâpçı büyük devlet adamı Mahmut Şevket Esendal; daha çok edebi yönü ve usta hikâyeciliği ile tanınmıştır. Bakü, Tahran ve Kabil’deki faaliyetleri ve özellikle onun Türklüğe hizmetleri hakkında bilgi eksikliği vardır. Esendal’ın milli konulardaki hassasiyeti, Rusça ve Farsça bilmesi ve Türk Lehçelerine vakıf olması gibi nitelikleri; onun Atatürk tarafından bu önemli yerlere atanmasına amil olmuştur. Esendal, Kabil’de devamlı Türk kökenli boylarla görüşürdü. Türkmen, Özbek ve Hazerlerle konuşur, çeşitli konularda sohbet ederdi. Bu sohbetlerde konuşmalar arasında ilginç kelimeleri not alır ve toplardı."

Esendal’ın Yüksel caddesindeki üç katlı evi; âdeta bir kültür evi, bir siyasi tekke gibiydi. Müdavimleri; şair Ahmet Kutsi Tecer başta, şairler, edebiyatçılar, subaylar ve halktan kişilerdi. Genç milletvekilleri ve siyasetçilerden Kasım Gülek, Nihat Erim, Cemil Sait Barlas, Vedat Dicleli, Kemal Satır, Tahsin Banguoğlu, Bedrettin Tuncel en sık gelenlerden idi. Cevat Dursunoğlu, Emin Erişirgil, Ahmet Hamit Selgil de Esendal’ı yalnız bırakmazlardı.[12]

Ayaşlı ve Kiracıları" adlı romanıyla 1942 CHP roman yarışmasında dereceye girdi. Esendal’ın yazarlığının en verimli dönemi, siyasal yaşamdan ayrıldığı 1945 yılından sonra olmuş, yazar 1946 yılında on yedi öykü yazmıştır.1952 yılına kadar Ülkü, Sanat ve Edebiyat Gazetesi, Seçilmiş Hikâyeler, Türk Dili gibi dergilerde görünmüş, özellikle Ulus gazetesinin Pazar eklerinde yayımlanan öyküleriyle ününü genişletmiştir. Hayatı boyunca yazdığı hikâye sayısı 224'ü bulur. 

Türk öykücülüğünün önemli yazarlarından ve Cehov tarzı denilen Durum Hikâyeciliğinin edebiyatımızdaki ilk temsilcisi olan Memduh Şevket Esendal aynı zamanda Tahran, Bakü ve Kabil'de büyükelçilik, T.B.M.M'de dört dönem milletvekilliği, 1941-1945 yılları arasında CHP Genel Sekreterliği yapmış olan diplomat ve siyasetçimiz olmuştur. Yalnızca dokuz yıl (1923-1926, 1946-1952) ciddi biçimde edebiyatla uğraşmasına rağmen Türk öykücülüğünün önemli bir ismi oldu. Durum hikâyeciliğinin   Türk edebiyatındaki ilk temsilcisidir. En çok bilinen eseri 1934 yılında yayımlanan Ayaşlı ve Kiracıları adlı romanıdır. 

Esendal, öykülerinde insanlara olan sevgisinin sıcaklığını yansıtmıştır. Öykülerinde, çok yakından tanıdığı  dalgacı, yiyici, sömürücü, zavallı küçük memurları, devlet görevlilerini anlatmıştır. Bunların yanında, varlıklı veya yoksul ama düşünceleri, yaşadıkları ve ölçekleri ile küçük insanların iç yaşamlarına, ruh dokularına ince bir anlayış ve sezişle girmeyi başarmıştır.  Esendal, Maupassant Tarzı Olay Hikayeciliği  , yani bir başı, bir ortası, bir sonu olan; son cümlesi hikâyeyi bıçak gibi kesip bitiren, kurulu düzen, alışılmış klâsik hikâye tekniğinin dışına çıkmayan, şairane, ahenkli, süslü, sanatlı yazmaya çalışan dönemindeki yazarların aksine realist, sade bir anlatırım ve bakış açısıyla yazılar yazmıştı. . ( bkz Maupassant Tarzı Olay Hikayeciliği )  

Haldun Taner , Esendal'ın edebi kimliğini şu şekilde tanımlar. "Esendal'ın dil bakımından göze çarpan ilk hususiyeti, insana ilk bakışta belki kuru bile gelebilecek olan, berrak, temiz, sade - hatta Ömer Seyfeddin'inkinden daha sade - bir Türkçe ile her kelimeye iki üç değil, bazen tek sıfat dahi eklemek ihtiyacını duymadan bir Merimée isabeti ve katiyetiyle yazışı ve anlatışıdır."

Esendal gibi önemli bir hikâyecimiz olan ve Çehov Tarzı Durum Kesit Hikayeciliği denilen hikâyeciliğini edebiyatımızda sistemli bir tarz haline getiren Sait Faik  Abasıyanık, Esendal’ı en iyi analiz eden hikâyecilerimizden birisidir. ( bkz) Çehov Tarzı Durum Kesit Hikayeciliği ve Örnekleri)  1955 yılı Mayıs ayında çıkan Yenilik adlı dergide çıkan bir yazısında Sait Faik, Esendal'ın edebi yönüne şöyle bir analizde bulunmuştur. ".Edebiyatı pek çok sevdiğini umuyorum. Adeta ondan korkar bir hal sezerdim yazılarımda...  Hikâyelerini okudukça sever, hem sinirlenirdim. Sonunda elime "Ayaşlı ile Kiracıları" geçti. O zaman anladım ki bu çekinme hali edebiyata saygısındandır. ... İnsanlara bakmasını da biliyordu. Kahvelerde tavla oynayan kendi halinde gözükenleri, pansiyonlardaki ilgiye layik görülmeyen kişileri merak ediyordu. Etrafında kaynaşan insanlar içinden onun mevkiinde olanların yalnız icap ettiği, zaruri olduğu zaman sahte bir önem verdiklerine canla, zevkle, merakla bakıyor; onların yaşayışından hikâyeler yapıyor, bize sunuyordu. İki hüviyeti mi vardı? Belki de. Her sanatkâr gibi onun da iki değil, iki bin hüviyeti vardı belki."

Cehov tarı denilen durum hikâyeciliğinin edebiyatımızdaki iki önemli temsilcileri olan Sait Faik  ve M.Ş. Esendal, hikâye tekniği olarak Cehov'un durum hikâyeciliğini kullanmış olmalarına rağmen, üslup, yöntem ve kişilik olarak birbirlerinden oldukça farklı eğilimleri olan insanlardı. Buna rağmen her ikisi de hikâyelerinde küçük insanların küçük dünyalarını anlatan içlerinde büyük vakaların olmadığı, küçük özlemleri, anıları, düşleri, önemsiz görülebilecek hüzünlerini dile getirdiler. Memduh Şevket Esendal ile Sait Faik Abasıyanık'ın gerek hikâye tarzları, gerekse yaşayışları arasında bir benzerlik yoktur. Birisi mazbut bir aile reisi olmuş, siyasi hayata atılmış, birçok şerefli hizmetlerde bulunmuş, öbürü, bütün ömrü boyunca çevresindekilerin müspet diyeceği bir işi olmamasının ıstırabını duyarak, avare bir hayat sürmüştür. 

Yenilik Dergisinin İki Büyük Hikâyeciyi Anış adlı yazısında her iki hikâyecimiz şu şekilde dile getirilmiştir. "Avare yaşayan Sait Faik ile Memduh Şevket Esendal'ın hikâyeleri arasındaki  ortak unsurlar ise küçük insanların gündelik yaşamlarından anlık kesitleri dile getirmeleri olmuştur. Memduh Şevket Esendal'ın hikâyeleri ne derece hesaplı, ölçülü ve derli toplu ise Sait Faik'in hikâyeleri o derece hesaba kitaba gelmez, ölçü tanımaz, dağınıktır. Ama her ikisinde ortak bir taraf vardır: O da soylu sanatçılar elinden çıktıklarını daha ilk satırlarında açığa vurmalarıdır. Her iki hikâyecinin eserinde de insan vardır. Bu, kolay edebiyatın yapmacık, kukla insanı değildir. Bu ancak büyük sanatçıların, yaratma gücüne sahip sanatçıların nesilden nesile yaşaması devam edecek ölümsüz insanıdır." [13]

MEŞE müfettişlikten, büyükelçiliğe ve milletvekilliğine kadar çok çeşitli görevlerde bulunmuş, bu nedenle yazılarlı ile siyasi kimliğini karıştırmamak için çok sayıda müstear ad kullanmış, siyasi hayatı yüzünden aşınan kimliğini ve ismini kimi eselerinde kullanmak istememişti. MEŞE yazılarında Mustafa Memduh, Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk, İstemenoğlu" gibi takma isimler kullanmış, bu nedenle de biraz tepki de çekmişti.  Orhan Veli,nin "Sanatı küçümsüyor, bu yüzden gerçek adını kullanmak istemiyor." sözlerine verdiği yanıtla MEŞE çok sayıda müstear ad kullanma sebebini şu şekilde izah etmişti.   "Aslında ben, politikada eskittiğim adımı çok sevdiğim sanatta kullanmak istemiyorum." demişti.

Memduh Şevket ilk öykülerinde konularını yaşamın sıradan olaylarından almış, gözleme önem vermiş, gerçekçi çizgiye bağlı kalmıştır. Öyküye bir süre ara verdikten sonra 1934'te “Ayaşlı ve Kiracıları” romanını yayımlamıştır. [14]Roman, beklenen ilgiyi çekmemiş ancak, 1945'te bir yarışmada ödül alınca, dikkatleri toplamıştır. Günlük yaşamın önemsiz, sıradan olaylarını, konu alan Çehov’un öykü anlayışının tesirinde yazmıştır. Kendi deyişiyle; insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanır, insanları yoğunmuş mutfak paçavrasına çeviren ve yeise düşüren yazılardan hoşlanmaz. Öykü ve romanlarında ele aldığı konular, kişiler çeşitlilik gösterir. Sıradan insanların gündelik yaşamları üzerinde durdu. Ev içi yaşam,  aile ilişkileri, kahve mahalle ortamı ile köylülük gibi temaları işledi. Katı sınıf ilişkileriyle  belirlenmemiş bir toplum özlemini dile getirdi. Olayları ve kişileri önyargısız, sevecen ve  gerçekçi bir yaklaşımla ele aldı. Uzun boylu çözümlemelere girmekten kaçındı. Dilde yalınlığı, duruluğu benimsedi, konuşma dilini esas alan bir yazı dilinin öncülüğünü üstlendi.

Eserlerinde hayattan aldığı konulan, temiz bir dil, sadelik ve içtenlikle işlemiştir. Esendal 
ele aldığı konuları büyük bir sadelikle işlemiş sıradan insanların yaşadığı sırdan olayları ele almıştır. Dil anlayışı açısından Ömer Seyfettin'in izinden giden Esendal, hem Ömer Seyfettin’den, hem de kendi çağdaşlarından daha sade  bir dille yazmıştır. Üslubunda Çehov'un etkileri açıkça görülür. Hatta bazı öyküleri, Çehov'dan yapılmış uyarlamalar gibi gözükmektedir. Buna rağmen eserlerinde görülen Antuan Cehov etkisi, konu ve plan ile sınırlı kalmıştır. Esendal değişik konuları ve anlatımındaki yalınlık dolayısıyla yeni Türk öyküsünün en önemli ve verimli adlarından biri olmayı başarmıştır.[15]

Üslubu 
Esendal'ın edebiyatımıza getirdiği en önemli yenilik, ele aldığı konuları büyük bir sadelikle işlemesidir. Bu konular, yine sıradan insanların yaşamları etrafında gezinir. Öykücülüğe başladığı ilk yıllarda, dilde sadeleşmenin öncüsü olan Ömer Seyfettin'in izinden giden Esendal, ustalık dönemine eriştiğinde, hem Ömer Seyfettin'den, hem de kendi çağdaşlarından daha  sade ve düzgün bir dille yazmıştır. Üslubunda Çehov'un etkileri açıkça görülür. Hatta bazı öyküleri, Çehov'dan yapılmış uyarlamalardır. Ancak bu etki, yazım tarzı, dildeki sadelik,  kişilerin seçilişi ile sınırlı kalır. Esendal, Çehov'un karamsar bakışını tekrarlamaz.

ESERLERİ 


ROMAN: 

·         Ayaşlı ve Kiracıları (1934-1957) 

·         Vassaf Bey (1983, ölümünden sonra) 

·         Miras

ÖYKÜ:

Otlakçı 1957

Mendil Altında 1958

·         Hikayeler 1. Kitap (1946, Otlakçı adıyla 1958) 

·         Hikayeler 2. Kitap (1946 Mendil Altında adıyla 1958) 

·         Temiz Sevgiler (iki cilt, ölümünden sonra 1983) 

·         Veysel Çavuş (1984, ölümünden sonra) 

·         Bir Küçük Çiçek (1984, ölümünden sonra) 

·         İhtiyar Çilingir (1984, ölümünden sonra) 

·         Anlaşılmamış Bir Nokta

·         Güzel Bir Ölüm

·         Bir Haydut Kuş

·         Şu Soyadı Konusu

·         Küp Kırığı Pabuç Eskisi

·         Geçmiş Günler

·         Yol Arkadaşları

·         Doktor Savdur

·         Gezide

·         Bir Kucak Çiçek

·         Kedi

·         Aptal Memiş

·         Terbiyesi En Güç Hayvan

·         Hatice

·         İşin Dibi Bozulmuş

·         Hırsız-Polis

·         Tutkunluk

·         Adım

·         Bana Kaçık Derler

·         Santa Kastello

·         Nazırın Odacısı

·         Gece Kuşu

·         Buğday Almağa Köye Gitmiştik

·         Konuşma, Turan Hanım

MEŞE nin ölümünden sonra hikayelerinin bazıları Dost Yayınevi tarafından  1957-1958 yılları arasında  Otlakçı ve Mendil Altında adıyla iki kitap halinde yayınlamıştır.

MEMDUH ŞEVKET İLE İLGİLİ LİNKLERİMİZ

Mustafa Memduh Şevket Esendal Hayatı ve Edebi Kişiliği

Ayaşlı ve Kiracıları Hakkında ve Özeti Memduh Şevket ESENDAL

Vassaf Bey Romanı ve Hakkında Memduh Şevket Esendal

Ayaşlı ve Kiracıları Hakkında Memduh Şevket ESENDAL

Memduh Şevket Esendal Miras Romanı Hakkında Konusu ve Özeti

Memduh Şevket Esendal 'ın Öykücülüğü ve Mendil Altında Hikayesi Metni

Mustafa Memduh Şevket Esendal Öyküleri ve Bu Yollar Uzar Öyküsü

Mustafa Memduh Şevket Esendal'ın Durum Hikayeciliği ve Otlakçı Adlı Hikayesi

Memduh Şevket Esendal'ın Öykücülüğü ve Pazarlık Hikayesi

Sevdiğim Öykü Konusu Metni ve Mustafa Memduh Şevket Esendal

Memduh Şevket Esendal Bir Kucak Çiçek Öyküsü Konusu ve Özeti

Memduh Şevket Esendal'ın Öykücülüğü ve Uğursuzluk Adlı Hikayes

İhtiyar Çilingir Konusu Metni ve Memduh Şevket Esendal'ın Öykücülüğü


FAYDALANILAN KAYNAKLAR

[1] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda simler, Elips Yayınları, Ank. 2005. shf-210-211./  Çetişli, İsmail (1991). Memduh Şevket Esendal. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

[2]  Çetişli, İsmail (1999). Memduh Şevket Esendal İnsan ve Eser. Isparta: Kardelen Kitapevi.

[3]  www.memduhsevketesendal.net/hayati.html, son erişim, 12-10-201

[4] Çetişli, İsmail (1999). Memduh Şevket Esendal İnsan ve Eser. Isparta: Kardelen Kitapevi.

[5] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda simler, Elips Yayınları, Ank. 2005. shf-210-211./ Çetişli, İsmail (1991). Memduh Şevket Esendal. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

[6] Memduhsevketesendal.net sitesi, 1920 - 1924 Millet Meclisi'nden Azerbaycan Elçiliği'ne, Erişim tarihi:29.03.2012

[7]  Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda simler, Elips Yayınları, Ank. 2005. shf-210-211.

[8]  Anonim, Memduh Şevket Esendal’ın Hayatı, https://www.turkeyarena.net/turk son erişim, 12-10-2012

[9] Anonim, Memduh Şevket Esendal’ın Hayatı, https://www.turkeyarena.net/turk son erişim, 12-10-2012)

[10] https://www.memduhsevketesendal.net/eserleri.html son erişim, 12-10-2012))

[11]  ww.memduhsevketesendal.net/hayati.html )

[12] https://www.memduhsevketesendal.net/hakkinda/saitfaik.html,son erişim 25-01-2012  

[13] memduhsevketesendal.net/hakkinda/yenilik.htm

[14] M. Rıza Bekin,Ölümünün 50.Yılında Memduh Şevket Esendal, Türk Yurdu

[15]  ttp://www.memduhsevketesendal.net/hakkinda/yenilik.html, son erişim 25-01-20

 

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa

Esa

2 years ago

HAKKINDA KAYNAKÇA Alangu, Tahir (1968). Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman 1919-1930. Cilt I, İstanbul: İstanbul Matbaası. Çetişli, İsmail (1991). Memduh Şevket Esendal. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. Çetişli, İsmail (1999). Memduh Şevket Esendal İnsan ve Eser. Isparta: Kardelen Kitapevi. Esendal, Memduh Şevket (2013). Ayaşlı ve Kiracıları. Ankara: Bilgi Yayınevi. https://www.memduhsevketesendal.net/eserleri.html son erişim, 12-10-2012)) Kudret, Cevdet (1970). Edebiyatımızda Hikâye ve Roman II. İstanbul: Varlık Yayınları. Önertoy, Olcay (1984). Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı ve Öyküsü. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. M. Rıza Bekin,Ölümünün 50.Yılında Memduh Şevket Esendal, Türk Yurdu Uyguner, Muzaffer (1988). “Miras Romanı Üzerine”, Miras. Ankara: Bilgi Yayınevi.