Muzaffer Buyrukçu Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

20.06.2013

 


Muzaffer Buyrukçu

Muzaffer Buyrukçu (1 Şubat 1928, Niğde, Fertek - 26 Ağustos 2006, İstanbul), Türk edebiyatı hikâye ve roman yazarı.

 

Niğde’nin Fertek köyünde doğdu. Babası işçilik ve bahçecilik işleri ile uğraşan Ahmet Buyrukçu annesi ise Saadet Hanım’dır. Çocukluğu bahçecilik yapan babasının yanında Niğde Manisa ve Yalova’da geçti. [1]Ailesi Niğde ve Manisa’dan sonra Yalova’ya yerleşmişti. İlkokula Yalova’nın Koruköy İlkokulunda başladı.  Ailesi bu defa İstanbul’a taşınınca İstanbul'da Yenikapı Ortaokulunda öğrenim gördü. Orta ikiden ayrılarak çeşitli işlerde çalışmaya başladı çünkü ailesi maddi olarak çok güç durumda kalmıştı. Yine de ortaokulu bitirmeyi başarmış, hatta bir süre Pertevniyal Lisesinde okumaya başlamıştı. 

 

İstanbul ve İzmir’de aşçılık, sütçü yamaklığı, kunduracı çıraklığı, gazetecilik, inşaat İşçiliği, frezecilik, pedalcılık kalorifercilik, kâtiplik gibi çok ve çeşitli işlerde geçimini sağlamaya çalışmıştı. Son Telgraf gazetesinde müstahdemlik gibi işlerde de çalışırken Pertevniyal Lisesindeki eğitimini de yarım bırakmış 1948-1950 yılları arasında da askerliğini yapmıştı.  1951 de askerlikten döndükten sonra bir süre kalorifercilik ve hâl kâtipliği yaptıktan sonra İstanbul Toprak Mahsulleri Ofisinde memurluk yapmaya başlamıştı. Bu görevinde ve işinde yirmi yıl boyunca kaldı. (1950-1970). Bu işinden de 1971 yılında emekliye ayrıldı.

İlk eşinden ayrılan Buyrukçu, Ankara’da Muallâ adlı bir hanımla evlenmiş, ilk eşi ve  oğlu Erdem’in  bakımını sağlamaya çalışmıştı. Mualla Hanım ölünce tekrar eski eşi ile nikâh kıymış Hayatının son günlerini İstanbul Gaziosmanpaşa semtindeki gecekondu evinde geçirmeye başlamıştı.

İstanbul'da yalnız yaşayan Buyrukçu'nun son yılları  oldukça kötü geçmişti.  Uzun süredir akciğer yetmezliği sorunu yaşamış ve bu hastalığı oldukça ilerlemişti. Gaziosmanpaşa Bağlarbaşı Mahallesi Menekşe Sokak 16 numaralı evinde öldüğü ise evden gelen kötü kokular ortaya çıkmıştı. “Özel İsviçre Hastanesi yoğun bakımda ünitesinde solunum cihazına bağlı olarak tedavi gördü. Daha sonra hastaneler kabul etmedi. Evine gönderilen  Buyrukçu’nun öldüğü, ölümünden beş gün sonra komşuların polise ihbarı ile ortaya çıktı. 19 Ağustos 2006'da öldüğü anlaşıldı ve 26 Ağustos 2006 ‘da defnedildi. “ [2]

 

EDEBİ KİŞİLİĞİ VE HAYATI

Sanat hayatına, 1945'te kapıcı olarak çalıştığı Son Telgrafta yayımlanan öyküleriyle başladı. [3] Basılan ilk eseri bir şiir kitabıydı. 1945. Son Telgraf’ta yayınlanan “ Yıkılan Yuva” adlı hikâyesi ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. [4] 1946 yılında Tanin gazetesinin açtığı hikâye yarışmasını kazanınca [5]birdenbire  dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı.

 

Yayınevinde kapıcı iken başladığı yazarlık hayatında peş peşe eserleri yayımlanmaya ve ödüller almaya başladı.  Kaynak, Yenilik gibi dergilerde yayımlanan öyküleriyle tanındı. 

 

Muzaffer Buyrukçu, "Korkunun Parmakları" (1958 Dost Dergisi Birincisi), Kuyularda (Otağ Dergisi 1962 birincisi) Bulanık Resimlerle 1962 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü'nü, Kavga ile de 1968 Sait Faik Armağanı'nı kazandı. Yüzün Yarısı Gece ile de Haldun Taner Öykü Ödülü ve Yunus Nadi Öykü Armağanı de aldı. Edebiyat dergilerine geçişi ise 1953 başlarındadır. Konularını İstanbul'un kenar mahallelerinde yaşayan dar gelirli ailelerin dertli, çekişmeli hayatlarından alan Buyrukçu'nun 21 Öykü,10 Günlük ve 8 Roman olmak üzere toplam 39 kitabı basıldı.

Orhan Kemal ile tanışan ve sık sık yazışan Buyrukçu, Orhan Kemal ’in ölümünden sonra Cemal Süreya ile önemli dostluk kurmuştu. Cemal Süreya, Buyrukçu'nun hikâyeleri hakkında şunları not düşmüştür: "Muzaffer Buyrukçu'yu tanıyanlar onun hikâyelerinin ne denli birer biyografi parçası olduğunu görürler. Bizim bildiğimiz Muzaffer Buyrukçu aşağı yukarı bütün hikâyelerinde kendi yaşamasını kendi serüvenlerini anlatmaktadır." [6]

Muzaffer Buyrukçu, edebiyatımızın en saygın ödülleri kabul edilen HALDUN TANER  Öykü Ödülü, Yunus Nadi Öykü Armağanı, Sait Faik Hikâye Armağanı gibi ödüllerin de sahibi olabilen bir öykücüdür.

İlk öykülerinde çalışan insanları, ağır sorunlarla yüklü;  bütün olanakları kısıtlı; ama özlemleri büyük olan insanları dile getirdi. Kırk yıl boyunca günlük tutan Buyrukçu bu günlüklerinde dostları Orhan Kemali, Cemal Süreya Metin Eloğlu ve Edip Cansever’den sık sık söz etmiştir. Günlüklerindeki kişiler farklı. “Günlüklerinde şairler, yazarlar, sanatçılar çıkıyor karşımıza. Kırkı aşkın yıl günlük tutmuş Buyrukçu. Edebiyat dünyamızın bu tutanağı yarın için büyük malzeme. Ne var ki günümüzde umursayan yok, hatta bilen yok. Ayrıntıdan ayrıntıya yoğunlaşarak kaleme getirilmiş günlüklerde, yitirdiğimiz birçok sanatçı, sözleriyle, konuşmalarıyla, öfkeleri, sevinçleriyle sanki yaşıyor, her birine tarih atılmış günlerde, yazılarda.”.[7]

 

Hikâyelerinde İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşayan insanları hayatlarını konu edindi. Çocukluk günlerinden yaşadığı sosyal hayattan aldığı izlenimleri ve çevresindeki insanların sosyal hayatları, kenar semtlerde yaşayan insanların özlemlerini ve yaşamlarını öykü ve romanlarında malzeme olarak kullandı.  “Yaşadıklarından, yaşananlardan yeteneğine yansıyan besinlerle sanatının altyapısını oluşturdu ve 1945'den bu yana durup dinlenmeden yazdı.” [8]

 

Duru, gösterişsiz ve doğal bir anlatıma sahip olan Buyrukçu romanlar da yazmış olmasına rağmen daha çok bir öykücü kabul görmüştür.  Buyrukçu; SABAHATTİN AL, Orhan Kemal, Sait Faik gibi güçlü öykücülerimizden sonra yetişen yeni kuşağın devamı olan bir öykücüdür.

 

Yayımlanan eserleri

Öykü

  • Katran (1956)
  • Acı (1957)
  • Korkunun Parmakları (1959, Dost Dergisi 1958 yılı birincisi)
  • Bulanık Resimler (1961, Türk Dil Kurumu 1962 yılı Öykü Ödülü)
  • Kuyularda (1962, Otağı Dergisi 1962 yılı birincisi)
  • Cehennnem (1966)
  • Kavga (1968 Sait Faik Armağanı)
  • Şarkılar Seni Söyler (1982)
  • Günlerden Bir Gün (1983)
  • Hüzünlü Kar Çiçekleri (1987)
  • Her Yer Karanlık (1989)
  • Bin Hüzün (1990)
  • Şarkı Gibi (1992)
  • Yüzün Yarısı Gece (1994, 1994 Yunus Nadi Armağanı ve Haldun Taner Öykü Ödülü)
  • Telefon Konuşmaları (1997)
  • Bir Aşk Daha (1996)
  • Ucu Güllü Kundura (1998, Cumhuriyet Kitapları)
  • Dumanı Tüten Çay Gibi (1999)
  • Yalnızlığın Arkasındaki Gülümseme (2001)
  • İpek Pijamalı Katiller (2004)
  • Ay Kokuyor (2004)

Roman

  • Mağara (1971)
  • Bir Olayın Başlangıcı (1970)
  • Gürültülü Birkaç Saat (1969)
  • Dar Sokaklardaki Duman (1993)
  • Gece Bitmedi (1995)
  • Dışarıdaki Rüzgar (1998)
  • Akan Sular Şarap Olsa (1998)
  • Ucu Güllü Kundura (1998)

Günlük

  • Arkası Yarın (1976)
  • Sıcak İlişkiler (1982)
  • Dillerinde Dünya (1985)
  • Sayılı Günler (1986)
  • Arkadaş Anılarında
  • Anında Görüntü
  • Dünden Bugüne
  • İlişkiler Arasında Bir Gezinti
  • Yaşadığımız Ve Yaşananlar
  • Kıbrıs’a Selam

 

ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ


Kaynakça

 

[1] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımızda İsimler, Elips Yyaınları, Enkara 2005, Shf130

[2] https://www.siirakademisi.com/index.php?/site/oykucu_hayat/42

[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Muzaffer_Buyruk%C3%A7u

[4] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımızda İsimler, Elips Yyaınları, Enkara 2005, Shf130

[5] Dr Aslan Tekin, Edebiyatımızda İsimler, Elips Yyaınları, Enkara 2005, Shf130

[6] Mazlum, Osman [Cemal Süreya] (9 Şubat 1958). “Buyrukçu’nun Acısı”. Pazar Postası. S. 6. s. 12.

[7] Erdem Buyrukçu, Muzaffer Buyrukçu’nun “Yaşadığımız ve Yaşananlar“ kitabı üzerine” erdembuyrukcu.blogcu.com/muzaffer-buyrukcu-nu

[8] https://www.idefix.com/kitap/muzaffer-buyrukcu/urun_liste.asp?kid=803

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar