KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarPervane Nedir Pervane ile Mum Şem-i Pervane

Pervane Nedir Pervane ile Mum Şem-i Pervane

09.09.2021

 

Pervâne

Osmanlıca yazılışı pervâne  پروانه

Pervâne (  pervânegân) Farsçada kanat  anlamına gelen  “ par- per “  sözcüğünden türemiş kelimelerden biridir.  Pervâne  sözcüğü bir çok anlama gelmektedir. Sözlüklerdeki anlamları: geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek, fırıldak, çark, haberci, kılavuz şekillerindedir.

Pervâne sözcüğünün en sık kullanılan anlamlarından ilki gece kelebeği de denilen kanatlı küçük beyaz böcek veya kelebektir. Geceleri ışığa koşan ve ışık çevresinde dönüp duran bu küçük kelebekler yanan bir kandil, mum veya lambaya sokularak kendini ateşte veya lamba camının ısısında yanıncaya kadar uğraşan, hatta sonunda sıcaktan ve alevden yana yana düşüp ölen küçük beyaz kelebejkler veya kanatlı böceklerdir. 

Geceleri mum alevinde veya ışıkta yanma derdinde olan bu böceklerin çok küçük gözleri vardır. Gündüzleri kuytu ve karanlık yerlerde saklanan bu kelebekler akşam olunca nerede ışık görürlerse oraya koşarlar. “ Gözleri kamaştığı için ayrılamaz ve fener, lamba şişesi mum ve ampul gibi nesnelere çarpa çarpa ışığın veya camın etrafında uçuşup dururlar .”  Pervaneler mumun etrafından onlarca kere dönüp durduktan sonra en sonunda da ateşe, muma veya ısınmış camlara çarpa çarpa ölürler. Ateşe veya ışık saçan nesnelere çarparak ölen böcekler arasında gece kelebeği, güve, sivrisinek, tatarcık ve başka birçok böcek türü daha vardır.

Şem‘ ve pervâne Fars ve Divan şiirinin başlıca sembolik hikâyelerinden biridir.  “Şem‘ u pervâne” veya “şem‘ ve pervâne” olarak anılan bu temsili hikâyeler Fars şiirinde ortaya çıkmış, divan şiirine de sirayet etmiştir. “Bu hikâyeyi tasavvufî olarak yorumlayıp kaleme alan ilk kişi Hallâc-ı Mansûr’dur[1]

Divan edebiyatında pervanelerin ışığa ve ateşe erişme çabası oldukça sık kullanılmış bir hayaldir. Pervaneler şem yani mum ile birlikte düşünülür. Pervanelerin ateşte yanması ve ışığa kavuşmak çabası, pervane ile mumun aşkı olarak tasavvur edilmiştir. Pervanelerin bu maceraları şairlere pek çok ilham vermiştir. “Pervanenin mum ışığı etrafında her seferinde ona daha da yaklaşarak döndükten sonra kendini aleve atıp yok etmesi sevdiğiyle yakıcı bir vuslata ermek şeklinde düşünülmüş ve bu düşünce şairler için orijinal bir ilham kaynağı olmuştur.”[2]

Ateş bir cazibe, pervanelerin ise ateşin cezbesine katılan âşıklar olarak hayal edilir.  Böyle düşününce ateş sevgiliyi, pervane ise aşığı temsil eder.  Pervane aşkın ateşi ile kendini yok ettiğine göre, âşık bir mağdurdur. Şem, mum, ateş vb ise zalim ve kayıtsız sevgilinin sembolüdür.

‘Aşkı pervâneden ögren yüri iy bülbül-i zâr
 Ki sesi çıkmaz anuñ ‘aşk odına şöyle yanar 
Edirneli Nazmi 

Tasavvufi manada düşünce bu defa şem veya ateş şeyh yahut ilahi sevda haline gelir. Divan ve halk şiirinde bu hayal veya benzetme sık sık karşımıza çıktığı gibi Zati’nin de yazmış olduğu gibi müstakil   Şem ü Pervane Mesnevileri de yazılmıştır.   Divan şiirinde “Pervane” redifli çok sayıda gazel vardır.

 Bezm-i aşka nitekim pervâne geldün ey gönül
 Yan yakıl ol şem`-i hüsne yana geldün ey gönül 
 Şeyhülislam Yahya

Bir şem'a ki yakacak pervanesiz kalır mı
Gavvas olan bu bahre dür-danesiz kalır mı   
Aşık Dertli 

Cân cemâlün şem’inün pervânesidür dostum
Dil müselsel zülfünün dîvânesidür dostum   
Adni Mahmut Paşa 

Şem‘-i bezm-i şu‘legâh-ı vahdetüñ pervânesi
Olmaz ey dil kârgâh-ı hikmetüñ pervânesi      
Tokatlı Kani

Açdı dil bâl ü per-i himmeti pervâne gibi
Şevk ile şu`le-i şem`-i ruhuna yane gibi   
Şeyhülislam Yahya

Aşk bir şem'i ilâhidir benem pervânesi
Şevk bir zencirdir gönlüm anun dîvânesi   
Hayali Bey

Edvâr- ı nevâ-yı  gam pervânede kalmıştır
Mansûr o peşrevde ser-hânede kalmıştır 
Şeyh Galip 

Giceyle śubĥa-dek pervānesinüñ döndürür başın
Meger şem-i şeb-ārāda mücerreb bir duā vardur.
Baki'

Girer koynına şem`ün gice pîrâhenle pervâne
 Derûnında yer itmişdür dil-i rûşenle pervâne 
Şeyhülislam Yahya

Kıssa-ı şem’-i dili pervâneden sormak gerek
Hâl-i bâğ-ı bülbülü dîvâneden sormak gerek 
Şemseddîn Ahmed Sivâsî

Öyle bir şem-i cemale yandı kalb pervanesi
Benzemez hiç bir cemalin şem'inin müştakına 
Seyrani

Pervâne gibi yanmayıcak nâr-ı aşka ten
Ol şem`-i hüsne vasl olımazsın cihânda sen 
Şeyhülislam Yahya

Pervâneyi egerçi yandurdı nâzı şem`ün
Şimdi ziyâde andan sûz u güdâzı şem`ün  
Şeyhülislam Yahya

KAYNAKÇA 

[1] Fatma KOPUZ ÇETİNKAYA, “İran Edebiyatında Şem‘ ve Pervanenin Anlam Serüveni”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/596078
[2] Armutlu, Sadık (2010). “Şem‘ u Pervâne”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi XXXVIII, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, s. 495-497

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da