Tecahül-i arif Sanatı ve Örnekleri

09.04.2024

Tecahül-i arif

Tecahül-i arif : العارف تجاهل: bilenin bilmez görünmesi

Osmanlıca yazılışı: Tecahül تجاهل

Arapça yazılışı: Tecâhül / تَجَاهُلْ

Tecahül ve Arif Sözcüklerinin Kökeni Sözlük Anlamları

Tecahül تجاهل   sözcüğü Arapçada “bilmez, bilmedi, bilgisiz, bilmemek, tanımamak“ anlamlarında sözcükler üretilen “ chl “ kökünden gelir ve  “bilmedi” anlamına gelen cahala جَهَلَ fiilinin tafāˁul vezninde mastarı olmaktadır. [1] Bu nedenle, cahil, cühela, cehil, “ bilinmez “anlamındaki meçhul, “bilmeme, habersiz olma” anlamındaki cehalet sözcükleri ile aynı köke dayanmaktadır.

 Cahil sözcüğünün zıt anlamlısı olan  “Bilen, irfan sahibi, Çok irfanlı, çok tanınmış, meşhur âlim. “ anlamındaki ārif عارف  de Arapça kökenlidir ve “ bilen, bilgi“ anlamında sözcükler üretilen [ˁrf ] köküne dayanır.  “Bilgili, bilen” anlamındaki İrfan,  “bildi, öğrendi,” anlamındaki “arafa “,” bilgi öğreten “ anlamındaki maarif ve marifet, sözcükleri ile de aynı kökten gelmektedir.

Tecahül kelimesi sözlüklerde “ Bilmezlikten gelme. Bilmiyor görünme. Bildiği halde bilmez gibi görünme” anlamları ile tarif edilir.  Arif sözcüğü ise cahil sözcüğünün zıt anlamlısı olarak sözlüklerde “ anlaması, kavraması, sezgisi güçlü, anlayışlı (kimse)” ; “tanıyan, bilen, vâkıf ve âşina olan, halden anlayan” anlamları ile tarif edilir.

Tecahül-i arif Söz Sanatı

Gel ârif ol ki mârifet olsun tecâhülün  Şeyh Galip

Tecahül-i arif tamlaması edebiyatta şiir veya düz yazıda bilinen bir şeyin bir nükteye bağlı olarak bilinmiyormuş gibi ifade edilmesi anlamında belâgat ilimine dâhil bedii söz sanatlarından biridir. Bu söz sanatı :  “ Bilen birinin bilmiyormuş gibi davranması”,  “bir  nükte amaçlanarak bilmiyormuş, anlamıyormuş gibi söz söylemek”,  ifadeyi kuvvetlendirmek amacıyla şairin bildiği bir şeyi bilmiyormuş gibi anlatması “anlam inceliği amaçlanarak çok iyi bilinen bir mevzunun bilinmiyormuş gibi ifade edilmesidir.  “ Söz söyleyenin kabul veya inkârı dışında kalan bir nükteden dolayı bildiği bir hususu bilmiyormuşçasına ifade etmesi” tarifi de güzeldir.

Bu söz sanatına sadece tecahül dendiği gibi, tecahül-i arif, tecahül-i arifane veya “ mâlumun li- nükte- tin gayr-i mâlum mesâkına sevk[2],“tecâhülü’l-ârif ve mezcü’ş-şek bi’l-yakīn[3] “(bilinenin bilinmiyormuş gibi sunulması)  sanatı da denir.  Bu söz sanatının Batı dillerindeki karşılığı ise ironi sözcüğüdür. [4]

Bu söz sanatında bir nüktenin kast edilerek  “ neşe ve sevinç esnasında duyulan heyecanın ifadesi, kınama, neşelendirme” gibi amaçlarla bilmezlikten gelme durumu vardır. Eski edebiyatçılar tecahül ü arif sanatındaki nükteyi “ tenşit ( neşelendirmek) , tevbit ( azarlamak, kınamak )  , tehayyür ( şaşmak, şaşırtmak) ve tedellüh (şiddetli aşk ile övme ve yergide mübalağa)  “ olarak dörde ayırmışlardır. [5]

Tecâhül-i ârif, bir nükteye dayalı olarak  “ifadeyi güzelleştirmek, bir düşünceyi vurgulamak, dikkat çekmek, söze içtenlik katmak amacıyla “cevabı bilmeyen biri tavrı ile soru sormaya dayalı bir söz sanatı olmaktadır.  Bu nedenle nükteyi ve maksadı daha çok soru sorma (istifham)  şeklinde ortaya koyar. Bu nedenle eski edebiyatçılar, soru sorma sanatı olan  İstifham sanatını müstakil bir sanat olarak değil  tecâhül-i ârif sanatının bir parçası olarak görmüşlerdir. Örneğin Nedim’in aşağıdaki beytinde de açıkça olduğu gibi tecahül sanatı ile İstifham iç içedir.

  • Nedir bu gizli gizli âhlar çâk-i girîbanlar
  • Aceb bir şûha sen de âşık-ı nâlân mısın kâfir?” Nedim

Tecâhül-i ârif sanatı  teşbih , istiare  , tenasüb  ve mübalağa, hüsn-ü ta’lil  sanatlarıyla birlikte bulunabilir.[6]

Edirne şehri mi bu yâ gülşen-i me’vâ mıdır / Anda kasr-ı pâdişâhî cennet-i a‘lâ mıdır?”Nef‘î

Nefi bu beytinde, Edirne^yi gül bahçesine benzeterek teşbih yapmış; sarayın cennetten bir parça olmadığını bildiği halde bilmezlikten gelerek tecahül ile teşbihine güç katmıştır.

  • Şeş cihetten rûz u şeb kerrûbiyân eyler tavâf
  • Mescid-i Aksâ mıdır yâ Kâ‘be-i ulyâ mıdır? Avni

Mevlana’nın türbesinin Mescid-i Aksâ  veya Kâ‘be-i ulyâ  olmadığı bilindiği halde mübalağa için tecahülde bulunularak ifade edilmiş olur.

Tecahül ü arif Örnekleri

  • Melek misin yâ perîsin yâ rûh-ı kudsî aceb
  •  Bu hüsn ile bu melâhat beşerde buluna mı?” Şeyhi
  •  
  • Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
  • Kurbanın olam var mı benim bunda günahım Nahifi
  •  
  • Cānā ne var ġaribüñe itmezsin iltifāt
  • Vuślat sizüñ diyārda ādet degül midür Nâbî

  • Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın 
  • Kendin aldırdın gönül n’ldun ne hal olmuş sana  Nedim

  • Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
  • Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
  • Ya gözler altındaki mor halkalar?
  • Neden böyle düşman görünürsünüz,
  • Yıllar yılı dost bildiğim aynalar   Cahit Sıtkı

KAYNAKÇA

  • [1] https://www.nisanyansozluk.com/kelime/tecah%C3%BCl
  • [2] Tahir Ül Mevlevi Edebiyat Lügati, Enderun, 1973, s. 151
  • [3] İSMAİL DURMUŞ, https://islamansiklopedisi.org.tr/tecahul-i-arif#1
  • [4] M. Kaya Bilgegil, Edebiyat Bilgi ve Teorileri: Belâgat, Ankara 1980, s. 196-197.
  • [5] Tahir Ül Mevlevi Edebiyat Lügati, Enderun, 1973, s. 151-152
  • [6] MELİHA YILDIRAN SARIKAYA, https://islamansiklopedisi.org.tr/tecahul-i-arif#1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar