İstiare Söz Sanatı Nedir Türleri ve Örnekleri

29.08.2017

 

İstiare Nedir Sanatı Türleri Örnekler

 

Yazıda istiare edebi söz sanatının incelikleri, tanımları, istiare türleri açık ve kapalı istiare nedir.  Özgün istiare örnekleri, istiare nasıl yapılır, iğretileme çeşitlerine, istiare sanatına dair şiir, ve beyit örneklerine  vb yer verilecektir.

 

 KONU BAŞLIKLARI

 

İstiare Nedir Kökeni

Osmanlıca yazılışı: İstiâre :  استعاره

Sözcüğün kökeni Arapçadır. Dilimize de Arapçadan girmiştir. İstiare kelimesinin sözlük anlamı ödünç, borç ya da eğreti alma şeklindedir. İstiare sözcüğü – eğretileme, Edebiyatta terim bir anlam da kazanmıştır ve söz sanatlarından birisi olan istiare: açık, eğretileme, kapalı iğretileme söz sanatı  terimleri ile de ifade edilmektedir.İstiare hem bir mecâz hem de bir teşbih sanatıdır.“



Edebiyatta İstiare

Arapça asıllı bir isim olan istiarenin sözlük anlamları:  Birinden iğreti bir şey isteyip almak, Ödünç alma, iğretileme” anlamlarındadır.
Edebiyatta sık kullanılan bir söz sanatı olan istiare terim anlamı ile :  “bir kelimenin anlamını başka bir kelime hakkında kullanmak”, “bir sözü benzetme amacıyla, başka bir sözün yerine kullanmak”,  “aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki sözcükten birini diğerinin yerine kullanmak” , “alakası teşbih olan mecaz" , " Bir şeyi kendi adının dışında, çeşitli yönlerden benzediği başka bir şeyin adıyla anma sanatı”şekillerinde tarif edilebilir. “ Bir kelimenin anlamı geçici olarak başka kelime yerine kullanıldığında istiare yapılmış olur.

İstiare hem mecaz hem de benzetme sanatıdır. Bir istiarede şu üç niteliğin bulunması gerekir:

  • Kelime gerçek anlamının dışında herhangi bir kavramı veya nesneyi ifade etmelidir
  • Bu kelimenin gerçek anlamında kullanılması imkânsız olmalıdır. ( yanikarîne-i mâni’a)
  • Benzetme amacı bulunmalıdır.


İstiare: teşbihin ali unsurlarından birisi ile yapılan bir teşbih olarak da ifade edilir. İstiare sanatın özünü teşbih sanatı oluşturur. Yani istiare aslında teşbihin unsurlarından biridir.  Aslan gibi futbolcular yerine “aslanlar üç sıfır yendi”  demek gibi.  Örnekte görüldüğü gibi İstiarede asıl adın yerine benzeyen ve kendisine benzetilen başka bir varlığın adı kullanılır. Şu halde istiare kendi manasında kullanılmayan bir sözcüğü ifade eder.  Örneğin “ O çakal ile artık konuşmuyorum” cümlesinde “çakal“ kötü, zararlı veya artıkçı yönleri ile bir insanın yerine kullanılmıştır. Böylece çakal sözcüğü dört ayaklı artıkçı ve leş yiyen hayvan anlamındaki anlamı ile kullanılmamıştır.

Bir teşbihin yapılması için benzeyen ve benzetilen arasında bir alaka olmalıdır. Teşbihin esas unsurlarından sadece birisi kullanıldığında ise ortaya bir mecaz çıkar.  Alakası teşbih olan bu tip mecazlara ise istiare denir. Örneğin  "Yuvayı yapan  dişi kuştur" atasözünde  “dişi kuş “ ev hanımına benzetilmiş ama kadın söylenmemiş, dişi kuş teşbih maksadı ile kendi anlamı dışında kullanılmıştır.

Günlük dilde de birçok kelime istiâreli kullanılmaktadır.  O çakalın tekidir. Dükkana gelen kazları yoldu.  Onun angutlugu yüzünden…, O odunla muhatap olmam.

İstiare Türk edebiyatında en çok kullanılan söz sanatlardan biridir. Açık, Kapalı ve Temsili olarak üç türlü istiare vardır.


1.Açık istiâre: “metafor”  

Yalnızca benzeyenin söylendiği istiaredir.

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gunduz gece Âşık Veysel

"iki kapılı bir han” açıkça dünya yerine kullanılmıştır. Hatta iki kapı kelimesi de doğmak ve ölmek kelimeleri yerine kullanılmış olur.

“Doya doya sarsam selvi boylumu “  selvi söylenmiş sevgili söylenmemiştir. ( selvi gibi uzun sevgili )

Şakaklarıma kar mı yağdı; ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz   ( Kar saçlara benzetilmiş saç söylenmemiştir. )

Gülüm beni terk edecek / Hasretiyle öldürecek

Kuzumu yolladım bu gün askere

Kadir bilmeyenin elinde kalmış/ Onun için boynun büker menekşe ( Karacaoğlan )

Sinesi coşan bir yanardağdır gelen

Kalbimi kanatan gonca bir güldü/  Oradan kan değil ömür döküldü. [1]

Can kafeste durmaz, uçar

 

2.Kapalı istiâre:

Sadece benzetilenin söylendiği istiâre şeklidir. Kapalı istiârede benzetilen ile birlikte benzeyenin bir özelliği ifade edilebilir Kişileştirme ile kapalı istiare arasında daimi bir ilgi vardır. Kişileştirme yapılmışsa kapalı istiare de yapılmış demektir.

Her çiçekten bal alırsın / Sen kendini ne sanırsın Gönül
(Gönül, arıya benzetilmiş ama arı söylenmemiştir.)

“Kement attım dala ben 
Düştüm haldan hala ben 
Çöp devşirdim yuva yaptım
Uçurmadım bala ben

Maniyi söyleyen, kendisini "kuş"a benzetmektedir; ancak "kuş" kullanılmamış, onun özellikleri verilmiştir: çöp toplayıp yuva yapmak, yavru uçurmak”.[2]

Ufukta günün boynu büküldü (Ali Canip Yöntem)

Çatma kurban olayım çehreni, ey nazlı hilal! (Mehmet Akif Ersoy)

3.Temsilî istiâre: “alegori”

 

Teşbihin temel öğeleri olan benzeyen ve benzetilenden biri yanında birden fazla benzetme yönü gösterilerek yapılan istiâredir.  Burada bir kavram birden fazla özelliği ile diğer bir kavramı benzetmeler yönü ile anlatır.  “Teşbih öğelerinden yalnız birisiyle ve birden çok benzerlik (benzetme yönü) gösterilerek yapılan istiareye temsili istiare denir. Temsilî istiare zihinde tek bir tasavvur meydana getirmek amacıyla istiarelerin ardarda sıralanmasından meydana gelir;[3] Örneğin Yahya Kemal ‘in şiirindeki sessiz gemi, bir insanın ölüm yolculuğunu temsili olarak anlatır. Şeyhî’nin Harnâme’sindeki zayıf eşek,  eşeğin çeşitli yönleri ile ahmak ve düşüncesi kıt insanları temsil etmektedir.

Temsili istiarenin yabancı dillerdeki karşılığı olarak alegori olarak gösterilir.  Alegori sembollerle anlatılan metinlere, bir konu veya düşünceyi çeşitli istiarelerle canlandıran parça veya eserlere denir.  Fakat temsili istiare ile alegoriyi aynı kavramın yabancı ve Türkçe karşılığı olarak göstermek tam manası ile doğru değildir.

Yahya Kemal'in ölüm tem'ini işleyen "Sessiz Gemi" şiiri ile Ahmed Haşim'in hayatı anlatan "Merdiven" Şiiri, Faruk Nafiz’in “ At “ adlı şiirleri temsili istiare örnekleridir.

Bin yıl anda dururısa kendü dolası degül (Yunus Emre )
                            Beyitte “çeşme” mürşit veya üstadı, “bardak” ise dervişi temsil eder.

Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler
Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Baki
                  Eşcâr-ı bâğ – bağ ağaçları dervişleri, çınar ise şeyhi temsil etmektedir.

İLGİLİ BAŞLIKLARIMIZ VE LİNKLERİ

 

KAYNAKÇA 

  • [1] Tahir ül Mevlevi, Edebiyat Lüğati, Enderun Kitabevi, İst. 1973, s. 73
  • [2] İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü , s.253
  • [3] Sabahattin Gencal, Eğretileme, Edebî Sanatlar, https://gencalinnotlari.blogspot.com.tr/2015/07/egretileme.html

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar