KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarTevhîd Nedir Tevhid Nazım Şekli ve Örneği

Tevhîd Nedir Tevhid Nazım Şekli ve Örneği

13.04.2025

Tevhîd Nedir

 

Osmanlıca yazılışı: Tevhîd:   التوحيد

Tevhid Nedir Kökeni Sözlük Anlamları

Tevhîd Arapça kökenlidir “tek ve bir olmak” , “birleştirme, bir kılma, birlik[1]anlamlarında sözcükler üretilen “ vhd “ kökünden gelmektedir. “Tek ve bir olmak”  anlamına gelen vahd (vahdet, vühûd) sözcüğü ile aynı kökene dayanır.  Tevhîd, sözcüğü Arapçada “ waḥada "bir idi, tek idi" fiilinin tefˁîl vezni (II) masdarıdır.[2] “ Tevhîd, sözlüklerde “bir şeyin bir ve tek olduğunu kabul etmek” anlamı ile tarif edilir.

 

Divan Şiirinde Tevhîd

Divan şairleri Allah’ın varlığına birliğine dair konularda yazılmış manzumelere tevhid demişlerdir.  Divan şairleri divan ve divançelerinin başlarına bir tevhid ve bir de münacat ilave etmeyi kendilerine görev addetmişlerdir.

Bu bakımdan divan ve divançelerin hatta bazzı mesnevilerin başlangıç kısımlarına Allah’ın birliğinden söz eden şiirler ilave edilmiştir.Divan şairleri, divan ve divançelerin hatta bazı mesnevilerinin başlangıç kısımlarına Allah’ın birliğinden söz eden şiirler ilave etmişler bu şiirlerinde Allah’ın birliğinden, mâbud oluşundan, bir ve tek olduğundan, hiçbir varlığa benzememesinden söz etmişlerdir.

Tevhit, gazel veya kaside nazım biçimiyle yazılmış, özellikle divanların başlangıçlarında bulunan bu tip şiirlere "tevhidnâme" de denmiştir. Uzun mesnevilerin başlangıçlarında ve esas mesneviye başlamadan önde de tevhit yazılması divan şiirinin gelenekleri arasında olmaktadır.

Klasik tevhitler "zahiri" ve "tasavvufi" olmak üzere ikiye ayrılırlar.  Zahiri gruptakiler Allah'ın zât ve sıfatları açıkça anlatan şiirlerdir. Tasavvufi tevhitlerde ise aşırlık,  coşkunluk ve vecde hali edası ortaya çıkar ve Allah’ın birliği vahdeti üstü kapalı bir şekilde ifade edilmeye gayret edilir.

TEVHİD ÖRNEĞİ

Kasîde ender Tevhîd-i Bârî Te’âlâ

. - . - / . . - - / . - . - / . . –

Cilâ-yı kalb-i cihân lâ-ilâhe illa’llâh

Safâ-yı behcet-i cân lâ-ilâhe illa’llâh

Lisân-ı hâl ile söyler rumûz-ı vahdetden

Kaçan ki aça dehân lâ-ilâhe illa’llâh

3 Felekden itdi yüce bârgâhınun çetrin

Ne yirde tutdı mekân lâ-ilâhe illa’llâh

Ne denlü var ise esrâr-ı ‘âlem-i gaybî

Cihânda itdi ‘ayân lâ-ilâhe illa’llâh

Ne hoş çıkardı mu’ammâ-yı beyt-i dünyâyı

Lüğaz-güşâ-yı cihân lâ-ilâhe illa’llâh

6 İçürdi âb-ı zülâl-i bekâyı teşnelere

Ne yirde k’oldı revân lâ-ilâhe illa’llâh

Safâ-yı meclis-i kurb u cemâl-i şâhid-i kuds

Huzûr-ı ehl-i dilân lâ-ilâhe illa’llâh

Mütûn-ı ‘âlem-i kudsîye hoş muhakkıkdur

Kim itdi şerh ü beyân lâ-ilâhe illa’llâh

9 Sürûr-bahş-ı zemâne mübeşşir-i ‘âlem

Hubûr-ı hûr-ı cinân lâ-ilâhe illa’llâh

Görindi Ka’be-i maksûd gün gibi rûşen

Çün oldı nûr-feşân lâ-ilâhe illa’llâh

Bekâ-yı devlet-i dünyâ vü ‘izzet-i ‘ukbâ

Hisâr-ı emn ü emân lâ-ilâhe illa’llâh

12 Ne pâdişâhdur ol kim berât-ı hükminde

Yazıldı ana nişân lâ-ilâhe illa’llâh

Semend-i ‘izzete oldı süvâr ‘âlemde

Kime ki sundı ‘inân lâ-ilâhe illa’llâh

Giderdi şübhelerini zemâne gönlinden

Komadı hîç gümân lâ-ilâhe illa’llâh

15 Ziyâ-yı mihr-i şerî’at şu’â’-ı şems-i yakîn

Safâ-yı pîr ü cüvân lâ-ilâhe illa’llâh

Şu denlü eyledi hoş-hâl halk-ı dünyâyı

Kim oldı vird-i zebân lâ-ilâhe illa’llâh

Toyurdı ni’met-i Hakka iki cihân halkın

Bu nice sufre-i hân lâ-ilâhe illa’llâh

18 Revânî iki cihânı ne var ğanî kılsa

Çün açdı genc-i nihân lâ-ilâhe illa’llâh

Mahabbetini gönülden gidermesün Allâh

Çün oldı dilde revân lâ-ilâhe illa’llâh     Revani

 

Tevhîd-i Bârî ‘Azze İsmuhu

Zâhidâ sen ‘ilm-i hakkı tevhîdi ‘irfânda gör

Tevhîd-i zâtıñ bahrına ‘aşkıla talmayan bilmez

Muhît-i bahr-ı tevhîdi bulup ummân-ı bî-sâhil

FÎ’T-TEVHÎD

MÜSTEZÂD DER-TEVHÎD

ONLARDA TEVHÎD ONLAR ŞÂHADET

TEVHİD Kasîde ender Tevhîd-i Bârî Te’âlâ

Ėy göŋül şol mey ki dėrler bâde-i tevhîd aŋa

Tevhîd : Allah ki mûcib-


[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/tevhit

[2] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/tevhit

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da