Turgut Uyar Hayatı Edebi Kişiliği

04.10.2011
Turgut Uyar  Hayatı Edebi Kişiliği

 

  Turgut Uyar 

(d.  Ankara 4 Ağustos 1927 / ö. 22 Ağustos 1985) Şair ve memur

Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 tarihinde Ankara’da Fatma Hanım ile harita subayı Hayri Bey’in altı çocuğundan beşincisi olarak dünyaya gelmiştir. Babası orduda harita binbaşısı olarak görev yapan bir subay Annesi ise ev hanımıdır.

Turgut Uyar’ın babası 1931 yılında emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşmiştir. Bu nedenle Turgut Uyar, ilköğrenimine İstanbul Edirnekapı’daki Hırka-i Şerif İlkokulu’nda başlamış ve Molla Aşkî’deki 5. İlkokuldan mezun olmuştur. Orta öğrenimine ise askerî okullarda devam eder. Ortaöğrenimine askerî yatılı öğrenci olarak Konya Askerî Okulunda başlar.  (1941) Ortaokulun ardından Bursa Askerî Işıklar Hava Lisesi’ne kaydolmuş, bu okuldan 1946 yılında mezun olmuştur.

Edebiyatla olan ilgisi yatılı okulda iken başlamış, şiirler öyküler ve roman denemeleri yazmaya başlamıştır. Bursa Askeri Işıklar Lisesinde iken şiir ve öykü denemeleri yapmaktadır. Yükseköğrenimini de yine askerî memur yetiştiren Askerî Memurlar Okulu’nda (1947) tamamlar. [1]

Henüz Askerî Memurlar Okulu’nda öğrenciyken annesin isteği ile Yezdan Şener ile evlenmiştir (1947). 18 yaşında baba olan Uyar ilk eşinden olan 3 çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde büyütmüştür. Bu evlilikten, Semiramis, Tunga ve Şeyda adlı üç çocuğu olur. 1947 yılı edebiyat alanında da atılım yaptığı bir yıldır. 1947’de şairin “Yâd” adlı şiiri yayımlanan ilk şiiri olmuştur. (Yedigün, 1947) [2]

Okulu bitirdikten sonra memuriyet hayatına başlamış, ilk tayin yeri olan Posof (Kars) ‘ta görev yapmıştır. Posof’tan sonra Terme (Samsun)’de görev yaparak taşra hizmetini tamamlamıştır. 1952’de ise ikinci kitabı Türkiye’m yayınlanır. Bu eseri yayımlandığında henüz şark görevinin bitirmemiş olan bir teğmendir.

Kaynak dergisinin 1948 yılında açmış olduğu şiir yarışmasında “Arz-ı Hal” şiiri ile ikincilik almış Arz-ı Hal ve Akşam Üzeri Türküsü adıyla ilk kitabı Kaynak Yayınları tarafından basılmıştır. İlk şiir kitabı hece ölçüsü ile yazılmış memleketçilik konularını işleyen, Orhan Veli tarzını da andıran şiirlerden oluşmaktadır. “Arz-ı Hal ve Türkiye’m, Turgut Uyar’ın 1948-1954 yılları arasında Posof ve Terme’deki taşra hizmeti sırasında yazdığı ve yayımladığı şiirlerden oluşmaktadır.”[3]Bu şiirlerinde Halk Şiirinin şekil özellikleri 1940 yıllarına kadar moda olan Memleketçilik akımının derin tesirleri ve Garip şirinin tesiri altında yazılmış serbest şiirleri vardır. Posof ve Terme’de şahit olduğu Anadolu gerçeğinin ve dünyasının derin izleri vardır. Bu kitaplarında, Anadolu, köy ve köylü sorunları ile yalnızlık, sıkıntı, mutsuzluk, özlem ve aşk gibi temaları işlemiştir.

“Arz-ı Hal yayımlandığında 1948 yirmi iki, Türkiye’m yayımladığında ise yirmi yedi yaşındadır. “[4] Posof ve Terme ‘de Tamamladığı taşra hizmetinin ardından görevini Ankara’da devam ettirmeye başlar. Menderes iktidarının getirdiği yenilikler ve para bolluğu süslü caddeler, neon lambalı yollar, parlak ışıklı caddeler, yeni binalar ve modern oteller ile birlikte değişmeye başlayan kültürel yapı, yaşam tarzı onu da sarsmış, Posof ve Terme’den sonra geldiği bu dünya onun zihninde karmaşalar oluşturmuştur.

 

Ankara’ya geldikten sonra değişen bu psikoloji içinde (1954). Personel subayı olarak sürdüğü askerî memurluk hizmetinden kendi isteğiyle ayrılır. Askerlik hizmetinden kopar. Bu yıllar arasında II Yeni şiiri baş göstermiş  Muzaffer İlhan Erdost yönetimindeki Pazar Postası Yeditepe, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, Şairler Yaprağı gibi dergilerde Cemal Süreya,  Muzaffer İlhan Erdost, Ece Ayhan gibi şairlerin yeni bir anlayışla yazdığı şiir tarzına uygun şiirler de yazmaya ve bu dergilerde şiirleri çıkmaya başlamıştır

Askerlikten ayrıldıktan sonra Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi Ankara Şubesi’nde çalışmaya başlar. (1958) Buradaki görevinde 1967 yılında emekliye ayrılana kadar çalışacaktır. Selüloz ve Kâğıt Sanayi’nde çalışmaya başladığı yıllar edebiyata olan ilgisi ve ayrıldığı zaman biraz daha artabilmiştir. Bu yıllarda II Yeni’nin diğer şairleri ile tanışmaya başlamıştır.

Şiirleri Yeditepe, Pazar Postası, Dost, Değişim, Türk Dili, Dönem, Papirüs, Yeni dergi'de yayımlanmaya başlar. 1955'ten sonra, yapmacık ve özentiden uzak kendi şairlik kimliğini bulan hem öz hem de biçim yönlerinden kendine özgü olan bir şiire ulaşmıştır.

1967 yılında emekliliğin ardından İstanbul’a yerleşti Bu arada ilk eşinden ayrılmış, Cemal Süreya ile araları bozulan Tomris Hanımla ilgilenmeye ve onunla mektuplaşmaya başlamıştı. Bunların sonucunda Tomris Uyar ile evlendi. Ölümüne kadar da İstanbul'da yaşamayı sürdürdü. Tomris Uyar’la olan evliliğinden Hayri Turgut isimli oğlu dünyaya geldi. Şair, geçirdiği rahatsızlık sonucu elli sekiz yaşındayken hayata veda etmiştir. (1985).

 

 

EDEBİ KİŞİLİĞİ VE II. YENİ ŞİİRİ

 

T.U.Uyar’ın ilk dönem şiirleri ölçülü, kafiyelidir.  İlk dönem şiirlerinde daha çok kişisel yaşantısı üzerinde durmuş Aşk, ayrılık, ölüm temalarını işlemiştir. ,Bu dönem Şiirlerinde  halk ve  I. Yeni, Garip Şiiri ve Garip Şiiri Hareketi ve Özelliklerinin izleri görülür. 1954’ te Ankara’ya geldikten sonra   II. Yeni Şiirii şiiri ve şairleri ile temas etmiş ikinci dönem şiirleri de bu mertebeye doğru kaymıştır.

İkinci Yeni şiiri plânlı kurulan manifestosu olan bir şiir hareketi değildir. “Aynı dönemde, aynı toplumsal değişimlerden etkilenmiş, birbirinden bağımsız şairlerin “aynı kentli bireyi” anlatma çabası bu şiiri yaratmıştır. (Altan, 2005: 195)”

Turgut Uyar Ankara’ya geldikten sonra Menderes Hükümetinin yarattığı hızlı değişimin havasına şahit olan ilk şairlerden birisidir.  II. Yeni şairleri bu değişimle değişen kentli şairlerdir. Ani değişimler bu kentli şairlerde ortak duyuş ve düşünüşler oluşturmuş II Yeni şiiri bu çerçevede ortaya çıkmıştır. Turgut Uyar ve  Cemal Süreya ve Edip Canseverile birlikte, İkinci Yeni denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biridir

 

Turgut Uyar’ın, “Yâd” adlı ilk şiiri (Yedigün, 1947) ile Kaynak dergisinin 1948 yılında açmış olduğu şiir yarışmasında “ikincilik aldığı Arz-ı Hal ve Akşam Üzeri Türküsü adıyla yayınlanan ilk kitabından sonra 1952 yılında basılan Türkiyem adlı kitapları henüz II Yeni şiir tarzını yansıtan şiir tarzından uzakta olan şiirlerdir. Taşra’dan Ankara’ya geldikten sonra 1954 değişen atmosferle birlikte 1955 yılından sonra yazamaya başladığı şiirler  Edip Canseverve Cemal Süreya’nın başlattığı şiir tarzını andıran şiirlerden oluşmaya başlamıştır. 1952- 1953 yıllarında ilk nüvelerini vermeye başlayan  II. Yeni şiirinin ilk örneklerinden etkilenmiş bu tarza uygun şiirler yazamaya başlamıştı. Cemal Süreya o yıllarda Anakara’da Mülkiyeli bir öğrenciydi. II. Yeni şiiri Ankara’da boy göstermeye başlamıştır.

Bu tarz şiirlerini Pazar Postası Yeditepe, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, Şairler Yaprağı gibi dergilerde yayımlaya başlamış daha sonra da “Dünyanın En Güzel Arabistanı” adlı eserinde toplamıştı.

1954’ten itibaren Varlık, Kaynak Şimdilik, Yenilik, Yeditepe, Şairler Yaprağı, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi gibi dergilerle, Pazar Postası ve Forum gibi gazetelerde yazı ve şiirleri yayımlandı Bunların hepsinde de II Yeni anlayışını sürdürmüştür.

Yoğun imgelerin ve simgeci bir söyleyişin etkili olduğu şiirleriyle II. Yeni'nin başlıca şairlerinden biri olur. Sanatını halk şiirinin deyişleri ve Divan Şiirinin biçimlerinden yararlanarak geliştirdi. Şiirle düzyazı arasındaki ayrımı ortadan kaldıran şiirlerinde  kent yaşamını karmaşıklığını ve parçalanış sarsıntılarını dile getirir.

1960 sonrası, pek çok şair İkinci Yeni şiirini terk etmişken, Turgut Uyar, hemen hemen aynı anlayışla şiirini devam ettirmiştir.  Tütünler Islak (1962) ile yeni biçimsel denemeler aramış, mutsuzluk, kentin bunalımları, tedirginlik, sıkıntı, kaçış arzusu ve ölüm temalarını işlemiştir. Fakat 1967 sonrasında yayımlanan eserlerinde “Kayayı Delen İncir ve Dün Yok mu’”  adıyla yayımlanan şiir kitaplarında II. Yeni’den nispeten kopmuş olduğunu gösteren nispeten yalın ve daha anlaşılır bir dil kullanmaya başlamıştır.

Turgut Uyar ise, kelimelerin söz değerine yani anlamaların sağlamlığına itibar ettiğini söyleyen ama alışılmadık bağdaştırmalar kurarak şiirin tümünde ve dizelerde anlam netliğine önem vermeyen bir şairdir. II. Yeni tarzı ile yazdığı şiirlerinde şiiri “ Kelimenin şiirdeki yerini “ ses” meselesinden çok “söz” ün sorunu olarak düşünmüş, “kelimelerin yan yana gelmesiyle sağlanan “ses uyumu”, “musiki” değildir. Şiirde esas sorun Kelimelere yüklenen anlamların sağlamlığı, geçerliliği, yerli yerindeliğidir.” [5]Diye düşünmüştür. Bu görüşte olmasına rağmen Turgut Uyar’ın şiirlerinde anlam sağlamlığı veya mana derinliği ancak ve ancak hayatının son dönemlerine doğru ve II. Yeni şiirinden koptuğu yıllarda yazmış olduğu şiirleri için geçerli olabilecektir.

 Şiiri “ Açıklanmaz bir mantıkla kendiliğinden oluşan, yırtıcı hayvan gibi şeyden kurtulma ve onu yenme çabası “  [6]gibi bir şey olarak düşünen Turgut Uyar  ““Şiirde güzellik adına anlamı pek önemsemiyor değilim. Şiirin anlamsız da güzel olabileceğine inanıyorum ama anlamsız şiire güvenmiyorum, anlamsız şiiri savunmuyorum” diyerek şiirde anlama önem verdiğini ifade etmiştir. Buna mukabil diğer II. Yeni şairleri gibi şiirde anlamdan anladığı şey klasik şiirin anladığı anlam ile aynı şey değildir.   “kelimeler, anlam değeri taşıdıkça anlamsız şiirler yazılabileceğine inanmıyorum. Başarılı kurulmuş bir biçim bile tek başına bir anlam değil midir?”[7]diye anladığı bir anlam şeklindedir.  Turgut Uyar bu görüşleri ile diğer  II. Yeni  şairlerine nazaran şiirde anlama ve dizeler arasındaki mantıksal bağlamlara daha özentili durmuş bir II Yeni şairidir.

II.Yeni Topluluğu, 1954'ten itibaren Yedi Tepe, Pazar Postası, Salkım, Kimsecik ve Köprü gibi dergilerde; 1960'tan sonra da Yeni Dergi ve Papirüs'te şiirlerini yayımlamaya başlamıştı.  Bu dergilerde,  Muzaffer İlhan Erdost, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, Sezai Karakoç  ve  Ülkü Tame  , Sezai Karakoç  ve  Ülkü Tame'in  yanı sıra Ece Ayhan’ın de şiirleri yer alamaya başlamıştır.

Onun şiirlerinde  “bir şairi bir başkasından ayıran şeyin “öz”e getirdiği yenilik “ düşüncesi ana hareket noktasıdır. Şiirin geçmiş bir jargonla yazılmasına karşı çıkan. Uyar, şiirin kendi zamanının tanığı olmasını isteyen bir şairdir.  Ona göre Şairanelik sadece sözcüklerde imgelerde değil, biraz da takınılan tavırdadır. Aynı tekniklerle şiir yazılmasına karşı çıkan şair şiirin yüzyıllar boyunca aynı metot, teknik, bağlam ve şekillerde yazılmış olmasını şiir zanaatı olarak görmektedir. Her şairin kendi şiirinin yaratması meselesinden çok her şairin şiire kendi özünü vermesi gerektiği düşüncesindedir. Ona göre “ Divan şiirinde olduğu gibi belli bir şiir tekniğine ulaştıktan sonra şiir yazmak bir zanaattır.” 

1970 yılından sonra yayımladığı  şiirleri önemli bir tutum değişikliği göstermektedir. Şairin bu yıllardan sonra yazdığı şiirleri II. Yeni şairi iken söyledikleri ve uyguladıkları arasında önemli farklar taşır. 1970 yılından sonra yayımladığı  Divan adlı yapıtı, Gazel, Kaside, Rubai' türlerine belli  ölçülerde uygunluk gösteren şiirlerden oluşmuştur.  Klasik divanlarda olduğu gibi bir münacatla başlayan yapıt, kafiye ve redifleri ile kimi şiirlerde beyit bütünlüğünün öne çıkması, serbest müstezat etkisi veren şiirler içermesi dolayısıyla Divan Şiirinden belirgin izler taşır.

Bu eserinde klasik şiirin Mazmunlarından birkaçına da rastlanılmaktadır.  Divan’da, Divan Edebiyatının önemli örneklerine yapılan göndermeler de dikkat çekicidir. Uyar’ın bu eseriyle divan şiirini güncellemek istediği yeni bir söylem deneme çabasında olduğunu, dilsel bir oyun oynadığını düşünen eleştirmenler vardır. Uyar ise,  Divan şiiri geleneğine dönmek gibi bir amacı olmadığını, biçimi de sadece bir araç olarak kullandığını vurgulamıştır.

Turgut Uyar bazı eserlerinde Ahmet Turgut, Tangar, T. U., A.Turgut imzalarını da kullanmıştır. (TBEA, 2001: 864) T.U. ve A. Turgut imzalarıyla daha çok edebiyat dergilerini değerlendiren yazılar kaleme almıştır. [8]

Şiir üzerine yazdığı yazılar ve söyleşiler Alaatin Karaca tarafından “Korkulu Ustalık” adı ile bir (Hazırlayan Alaattin Karaca, 2009) yayımlanmıştır.

ALDIĞI ÖDÜLLER

Turgut Uyar sanat yaşamı boyunca pek çok ödüle lâyık görülmüştür. “Arz-ı Hal” şiiri ile Kaynak dergisinin açtığı şiir yarışmasında ikincilik (1948 ödülü kazanmış bu ödül onun ilk ödülü olmuştur.

Tütünler Islak ile Yeditepe Şiir Armağanı (1963),

(eşi Tomris Uyar’la beraber) Lucretius’un Evrenin Yapısı adlı çeviri eser ile Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü (1975),

Kayayı Delen İncir ile Behçet Necatigil Şiir Ödülü (1983) ve Büyük Saat (Toplu Şiirler) ile Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (1984).

İNCELEME:
Bir Şiirden (1984)


KAYNAKÇA 

·         [1] Zübeyde Şenderin, TURGUT UYAR: SANAT HAYATI VE ESERLERİ* Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Doktora Tezi, (s.24-41) AnkaraCilt 2 Sayı 1 (Ocak 2012)

·         [2] Zübeyde Şenderin, AGY

·         [3] Zübeyde Şenderin, AGY

·         [4] DR. YILMAZ DAŞCIOĞLU, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/turgut-uyar

·         [5] Uyar, “Turgut Uyar ile Konuştum”, Korkulu Ustalık, YKY, İstanbul, 2012, ss.431-432. 

·         [6] Hürdünya Şahan, Turgut Uyar’ın Sanat ve Edebiyat Görüşü, sakaryaedebiyat.com/sonerişim-12-08-2013

·         [7] Hürdünya Şahan, Turgut Uyar’ın Sanat ve Edebiyat Görüşü, sakaryaedebiyat.com/sonerişim-12-08-2013

·         [8] Zübeyde Şenderin, age., Sanat Hayatı” (s.24-41)

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar