20.12.2014
Uzun Firdevsî’nin Süleymannâme adlı eserinin ilk sayfası (Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 317)
Uzun Firdevsî’nin Süleymannâme adlı eserinin ilk sayfası (Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 317)
Uzun Firdevsi
Firdevsi Türki ((d.857/1453- Edincik (Aydıncık ) ö.922’den sonra/1517’den sonra)
15 . yy da yaşamış olan Süyemanname ve Velayet-nâme-i Hacı Bektâş Velî gibi eserlerin sahibi Osmanlı şair ve yazarıdır. “Firdevsi "uzun" , “ Firdevsî-i Tavîl - Uzun Firdevsî, “ ve “İlyas Firdevsi Çelebi” adıyla anılmış, [1] İranlı Firdevsî-i Tûsî’den ayırt etmek için "Firdevsî-i Rumi" ve “Firdevsî-i Osmanî” lakaplarıyla da tanınmıştır. Asıl adı Şerafeddin b. Hızır veya Şerafeddin Musa’ olan şair daha çok Firdevsî-i Rumi mahlası ile daha çok anıılmıştır. Kaynaklardan edinilen intibaya göre Uzun lakabını, Süleymanname- i Kebir adlı eserinin çok uzun olmasından dolayı almıştır. “Teşhîsü’l-İnsân adlı eserinde ise adı Orhan bin Genel olarak kayıtlıdır”. (Aksoy 2000:Güleç 1994; Genç 1995). [2]Uzun Firdevsi tarihçilik ve edebiyatla ilgili 40 civarında eser yazmış olan önemli bir müelliftir.
Firdevsi'nin hayatı hakkında en geniş bilgiler kendisinin Süleymanname ( adlı eserinin 75. cüzünün önsözünde hayatı ve eserleri hakkında verdiği bilgiler olmaktadır. Kendi anlatıklarına göre “Soyu Alâaddîn Keykûbâd dönemine kadar uzanır. Dedesinin atası Gâzî Genek Bey, Sultân Alaaddîn Selçukî’nin hizmetindeyken Bilecik fethi sırasında Osmân Gâzî’ye intisap etmiş (1299), kendisine Sultânöyüğü (Eskişehir) dirlik olarak verilmiştir. Gâzî Genek Bey burada bir cami ve hamam yaptırmıştır. Oğlu, Gelibolu sancak beyi İlyâs Bey’dir. Onun oğlu Hızır Bey, I. Murâd devrinde dedesinin zeameti Sultânöyüğü’ne sancak beyi olmuş, oğlu Bâzârlu Bey Yıldırım Bâyezîd’in yanında yer almış ve kahramanlıklar göstermiş, onun oğlu Hâcî Genek Bey İstanbul’un fethinde bulunmuş, gösterdiği yararlılıklar karşısında Edincik (Aydıncık) kendisine zeamet olarak verilmiştir. Genek Bey’in oğlu Firdevsî, burada doğmuştur.” [3] [4]Latifî tezkiresinde onu Bursalı olarak göstermiş diğer kaynaklarda bu bilgileri teyit etmiştir. Bu bilgilerin tahsilini Bursa’da yapmasından kaynaklanmış olduğu tahmin edilmektedir. [5] Beyânî, Hasan Çelebi ve Gelibolulu Ali tezkirelerinde, onun çok eser yazdığını ama şiirlerinin pek de değerli olmadığı nı ifade etmişlerdir. Kendi ifadesinden de anlaşıldığına göre Firdevsî ailesine zeammet olarak verilen Edincik ( Aydıncık) de doğmuş, Çocukluğu, gençliği ve yetişkinliği dâhil, hayatının önemli bir kısmını Balıkesir’de geçiren yazar, tahsilini Bursa’da yapmış, , Manisa, Balıkesir ve İstanbul’da bulunmuştur. II. Bayezid zamanında, İstanbul’a gelmiş. İranlı şair, Fîrdevsî’yi takliden Firdevsi Şehnamegibi bir Süleymânnâme yazmıştır.
Balıkesir’den başka, büyük bir ihtimalle Harimi Şehzade Korkut’un Manisa’daki sarayında bir süre ve yaşadığı anlaşılmaktadır.
Ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte H. 918 (M.1512) yılında İstanbul’da yaşadığı eserlerinden anlaşılmaktadır. Tezkirecilerin II. Bayezıd’a sunduğu Süleymannamesinin çok uzun olduğundan dolayı II. Bayezıd, bu kadar laf kalabalığından sıkılmış; içinde 80 cildini seçerek geriye kalanlarını da yaktırmıştır. Uzun Firdevsi’nin de buna kızarak İran’a gittiği ve orada öldüğüne dair yapılan rivayetlere rağmen ((Parmaksızoğlu 1980: 14) 81. cilde de Yavuz Sultan Selim’e dua ve sena ile başladığına göre şairin 1512 yılına kadar İstanbul’da yaşıyor olduğu [6] ortaya çıkmaktadır.
EDEBİ YÖNÜ VE YAZARLIĞI
Kaynaklar Uzun Firdevsi’nin kitap düşkünü bir yazar olduğunu belirtir. Sağlığında zengin bir kütüphane oluşturmuş olduğunu kendisi de ifade eder. “ Uzun seyahatlerinde bu kitapların bir kısmını atlarla taşıtmış, kullandığı kaynakları daha kolay kullanabilmek için saraydan özel kâtipler istihdam edip onları özetletmiştir. Temin edemediği bazı kitaplara ulaşabilmek için kendisini bir kere Niksar'a, bir kere de Hicaz'a memur tayin ettirmiştir.”
Firdevsî, alim bir yazardır. “şiir, tarih, kısas, ilm-i nücum, felsefe, hendese, tıp gibi konularda eğitim görmüş, [7]Firdevsî on yedi yaşında iken dönemin ünlü şairi Bursalı Melîhî’den aruzdersleri almış, sufi Şeyh İlâhî’den el alarak tarikate girmiştir.[8]
Uzun Firdevsi hakkında epeyce araştırmalarda bulunan İbrahim Olgun (1978: 190-192), [9]Firdevsî’nin çağına göre ansiklopedik bilgilere sahip bir yazar olduğunu olduğunu doğu mitolojisi, eski Türk mitolojisi, peygamber kıssaları, tarih, din, tasavvuf, tarikat büyüklerinin hikâyeleri, geometri, astroloji, satranç, binicilik, savaş taktikleri gibi çeşitli konularda eserler yazabilecek düzeyde geniş bilgilere sahip olduğunu ifade eder.
Latifi ve Tezkiretü’ş Şuara tezkiresinde, onun için, “Erbab-ı tevârih beyninde Uzun Firdevsî demekle meş-hurdur. Ve tevârihe müteallik te’lifâtı elsine-i âlemiyânda meşhûrdur. Ol bâbda muhîtve müstahzar kimesne idi” [10]şeklinde tanıtmıştır
Arapça ve Farsça'yı çok iyi bilmesine rağmen eserlerinde sade bir dili tercih etmiş, bilinçli olarak Türkçe kelimelere ağırlık verdiği araştırmacılar tarafından özellikle ifade edilmiştir. Eserlerinde Osmanlı yerine Türk demiş, İranlı şairlerin, Efrasyab’ı küçük düşürmeye çalışan tutumlarına karşın Afrasyap ‘ ı yüceltmeye özellikle gayret etmiş, Türkçü bir çizgide durmaya özen göstermiştir.
Çok sayıda eser veren “Firdevsî-i Rûmî bildiği, duyduğu, gördüğü ve öğrendiği her şeyi yazma eğiliminde olan bir yaratılışa sahiptir. ( Bekir Biçer, age shf. 4) 60 yılı aşan ömrünün 40 yılını yazmaya ayırmış, çoğu tarih ve edebiyata dair olmak üzere kırk civarında esere imza atmış, üretken bir yazar, becerikli bir derleyici ve başarılı bir mütercimdir.” [11] O, halk arasında yaşayan kıssa ve menkıbeleri, İran ve Türk mitolojisinden alınan unsurlarla zenginleştirmiş ve klâsik edebiyatımızda İslâmiyet öncesi Türk destanlarına da yer vermiş bir şairdir.
Hayatını ilme adayan, Firdevsi, “Başta tarih olmak üzere; dinler tarihi, Peygamberler Tarihi, İslâm Tarihi, Selçuklu Tarihi, Osmanlı Tarihi, Edebiyat, Felsefe, Hendese (Geometri), Tıp, Astronomi (ilmi nücûm), Tasavvuf, Ahlâk, Mitoloji, Astroloji, (Tılsım-Da’vet-nâme), Savaş ve Silahların tarihi, Menâkıb-nâme, Satranç, Boyacılık ve Hadis alanında kırkı aşkın eseri te’lif ve tercüme etmiştir. “[12]
“Türkçe kelimeleri kullanma arzusu, Osmanlı yerine ısrarla Türk demesi, Türk kültürüne duyduğu saygı ve verdiği önem, “Lisân-ı Fârisî” yerine “Kaba-yı Türkiyi” tercih etmesi,yazara Türk tarihçileri ve edebiyatçıları arasında farklı bir kimlik kazandırmaktadır.”[13]
“O, bütün Osmanlı edebiyatında ve hatta İslâmi Türk edebiyatında eski Türk destanlarına yer veren ilk büyük şair, tasvirini Divanü Lügati’t Türk’teki manzumelerde gördüğümüz büyük Türk kahramanı ve hakanı Alp Er Tunga’yı “Efrâsiyâb-ı Türk” adı altında anlatan; Türk adını şan ve şeref içinde tekrarlayan biricik büyük Türk sanatkârıdır.” Vasfi Mahir Kocatürk (Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara1970: 296),
ESERLERİ
SÜLEYMANNAME
Firdevsi’nin sayıları kırka ulaşan hatta aşan eserleri vardır. Osmanlı Müellifleri’nde bu eserlerden sadece on dördü hakkında bilgiler verilmektedir (Tahir 1972: 106). En meşhur eseri ise Süleymanname'dir. Firdevsî, bu eserini Fâtih Sultân Mehmed adına Balıkesir’de yazmaya başlamış, F âtih’in ölümünden sonra II. Bâyezîd’in isteğiyle yazmaya devam etmiş ve eseri ona ithaf etmiştir. [14] Atâ Çatıkkaş’a göre Firdevsî, Fâtih zamanında 1-5. ciltleri, II. Bâyezîd zamanında 6-80. ciltleri, Yavuz Sultân Selîm zamanında 81. cildi yazmıştır.
Eserin ilk beş cildi ortada yoktur. Cilt sayısı hakkında kaynaklarda verilen sayılar değişiklik gösterir. Latîfî ve Gelibolulu Âlî eserin 360 cilt olduğunda birleşirler. Kınalızâde Hasan Çelebi, Beyânî ve Şemseddin Sâmi eserin 380 cüz olduğunu, Kâtip Çelebi ise 330 cilt olduğunu söylerler. Bursalı Mehmed Tahir Efendi ise 360 cilttir der.[15]
Manzum-mensur karışık yazılan Süleymanname, tarih, şecere, felsefe, geometri, ahlâk, felsefe, hendese, ilm-i nücum ve tıp gibi bilimlerin yanı sıra Hz. Süleyman'la ilgili efsaneleşmiş hayat hikâyesini, peygamber kıssalarını bir araya toplayan bir eserdir. Eserin elde olan nüshası 81. Cüzden ibarettir. Fakat Uzun Firdevsi bu eserinin sebeb-i telif kısmında eserinin 99 cilt [16]olduğunu belirtmiştir. Süleymân-nâme üzerinde sekiz doktora tezi altı tane de yüksek lisans tezi hazırlanmıştır.
Dâsitân-ı Ceng-i Aheng-i Efrâsiyâb-ı Türk :
Bu eser, İslam Öncesi Türk Tarihi’ne ait bir destandır. Firdevsî-i Rûmî sözlü olarak bilinen ama yazılı olarak kayda geçirilmemiş olan destanları derleyerek bu eserinde kayda geçirmiştir. Bu menâkıb-nâme eski Türklerin tarihine, sosyal yapısına, edebiyatına ve askeri faaliyetlerine dair önemli bilgiler içermektedir.[17]
Velâyetnâme-i Hacı Bektâş-ı Veli
Hacı Bektaş Menâkıb-nâmesini halk arasındaki derlediği tarihsel rivayetler derleyerek yazmış, bu nedenle Hacı Bektaş-i Veli hakkında ulaşılan bilgilere kaynaklık teşkil etmiştir. “ Menâkıb-nâme bir edebiyat ve folklor kitabı olduğu kadar aynı zamanda tarih kitabıdır. Yazar bu eserine Ahmed Yesevî geleneğine ait rivayetleri ve kendi çağına ait bilgileri de eklemiştir. Bu destansı eserde Selçuklu Tarihi, Anadolu’nun Türkler tarafından fethi, Anadolu’daki Türkmen Dervişler ve onların faaliyetleri hakkında kayda değer bilgiler verilmiştir.”[18]
Dâsitân-ı Ceng-i Aheng-i Efrâsiyâb-ı Türk, Menâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî Velâyet-nâme, ve Osmanlı tarihinin, özellikle II. Bayezid döneminde Ege Adalarının fethinden bahseden Kutb-nâme (diğer adıyla Kıssa nâme-i Midilli ) Firdevsi Türk’ün en değerli eserleri arasındadır.
Bilinen eserleri
Süleymân-nâme-i Kebîr
Da’vet-nâme
Firâset-nâme
Münazâra-i Seyf ü Kalem
Pend-nâme-i Eflâtun
Silâhşôr-nâme (Müsellah-nâme)
Satranç-nâme-i Kebîr
Hayât u Memât veya Hayât-nâme
Tuhfetü’l-Hâdî, Hakâyık-nâme veya Hadîkatü’l-Hakâyık
Hakîkat-nâme
Kutb-nâme veya Kıssa-i Cezîre-i Midilli
Süleymân-nâme vü Belkıs-nâme
Teşhîsü’l-İnsân
Vilâyet-nâme
Hadîs-i Ahsen
Tecnîsât-ı Süleymân veya Tecnîsât
Tâli’-i Mevlûd-ı Kebîr
Kur’ân-ı Kerîm’den Tefe’üle Dâir Risâle (Hazâ el-Kitâbü Fâlü Kur’ân-ı Azîm)
Terceme-i Câmeşûy-nâme
Terceme-i Hadîs-i Erbaîn
KAYNAKÇA
· [1] Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR, FİRDEVSÎ-İ RÛMÎ ve TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/
· [2] DOÇ. DR. FATMA BÜYÜKKARCI YILMAZ, FİRDEVSÎ, Şerefüddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/
· [3] DOÇ. DR. FATMA BÜYÜKKARCI YILMAZ, FİRDEVSÎ, Şerefüddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/
· [4] Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR, FİRDEVSÎ-İ RÛMÎ ve TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/
· [5] DOÇ. DR. FATMA BÜYÜKKARCI YILMAZ, FİRDEVSÎ, Şerefüddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/
· [6] OLGUN, İbrahim-PARMAKSIZOĞLU, İsmet (1980), Kutb-nâme, Ankara.
· [7] Olgun, İbrahim (1978). “Uzun Firdevsi ve Türkçeciliği”. Ömer Asım Aksoy Armağanı. Ankara: TDK Yay.
· [8] Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR, FİRDEVSÎ-İ RÛMÎ ve TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME, https://www.turkishstudies.net/Makaleler/
· [9] Olgun, İbrahim (1978). “Uzun Firdevsi ve Türkçeciliği”. Ömer Asım Aksoy Armağanı. Ankara: TDK Yay.
· [10] Latîfî, Tezkire, İstanbul 1314, s. 261.
· [11] Bekir BİÇER, Firdevsî-i Rûmî ve Tarihçiliği, TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 245
· [12] Bekir BİÇER, Firdevsî-i Rûmî ve Tarihçiliği, TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 245
· [13]Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Antolojisi, İstanbul 1975, s. 92; Nihat Sami Banarlı, TürkEdebiyatı Tarihi, İstanbul 1972, c. I, s. 503; İbrahim Olgun, “Uzun Firdevsî-i ve Türkçeciliği”,Ömer Asım Aksoy Armağanı, Ankara 1987, s. 190-
· [14] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Antolojisi, İstanbul 1975, s. 92; Nihat Sami Banarlı, Türk
· Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1972, c. I, s. 503; İbrahim Olgun, “Uzun Firdevsî-i ve Türkçeciliği”,
· Ömer Asım Aksoy Armağanı, Ankara 1987, s. 190-191;
· [15] DOÇ. DR. FATMA BÜYÜKKARCI YILMAZ, FİRDEVSÎ, Şerefüddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/
· [16] DOÇ. DR. FATMA BÜYÜKKARCI YILMAZ, FİRDEVSÎ, Şerefüddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/
· [17] Bekir BİÇER, Firdevsî-i Rûmî ve Tarihçiliği, TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 245
· [18] Bekir BİÇER, Firdevsî-i Rûmî ve Tarihçiliği, TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 245
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın