Attila İlhan Hayatı Şairliği Edebi Kişiliği

21.10.2013


Attila İlhan

HAYATI 
 

AİLESİ

Tam ismi, Attilâ Hamdi İlhan'dır. Babası savcı Muharrem Bedrettin İlhan; annesi ise Emine Memnune Hanım’dır. [1] , Babası Muharrem Bedrettin İlhan Gürünlü bir aileden gelmektedir. Annesi Perihan Memnune Hanım ise Menemenli Gemicigil ailesine mensuptur. ( Çelik, Yakup (2006). Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan'ın ağabeyidir. Babası Bedri İlhan iyi derecede Osmanlıca bilen, Divan Edebiyatı'na meraklı, şiir yazan şair ruhlu birisidir.

EĞİTİMİ VE ÇOCUKLUK YILLARI

Attila İlhan, babası İzmir Menemen’de savcı iken 1925’te Menemen’de doğmuştur.  Şair ilköğrenimine İzmir, Karşıyaka'da Cumhuriyet İlkokulu'nda 1932 yılında başladı.  İlkokulu bitirince babası Konya/Ilgın'a tayin olmuştu fakat Ilgın'da ortaokulun olmadığı için1937-1938 eğitim - öğretim yılında okula gidemedi. Ertesi yıl Karşıyaka Atatürk Ortaokulu'na kaydoldu. Babasının görevi nedeniyle Balıkesir'de yatılı okumuş, ortaokulu Karşıyaka'da tamamlamak zorunda kalmıştı. Liseye İzmir Atatürk Lisesinde başlamış ancak lise birinci sınıfta iken bir kıza Nazım Hikmet’in şiirlerini yolladığı için henüz 16 yaşında hem tutuklanmış hem de okuldan atılmıştı. 1941 Şubat. Çünkü o yıllarda Nazım Hikmet’in şiirleri yasaklıydı. ( PROF. DR. YAKUP ÇELİK, agy )

Babası emekli olunca İzmir’e yerleşmiş İlk ve ortaokulu Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ve Karşıyaka Ortaokulu’nda bitirmiştir. İzmir’de iken babasının kütüphanesinden faydalanarak bol bol kitap okumuş, edebi bilgiler edinmiş ortaokulayken ilk şiirlerini yazmaya başlamıştı.

İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken âşık olduğu bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirlerini defterinde gören öğretmenlerinin şikâyeti üzerine yakalanmış 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklanıp okuldan uzaklaştırılmıştır. Okuldan atılma ve hapse girmesine neden olan kızı en yakından gördüğü an ise karakolda verdikleri ifade esnasındadır. Avukat Babasının sayesinde çok daha fazla ceza almaktan kurtulmuş [2]ama üç hafta gözetim altında İki ay da hapiste kalmıştı.[3]

 Üstelik Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek ancak İki yıl sonra Danıştay tarafından okuma hakkı geri verilmişti. Şair bu iki yıl boyunca vaktini roman okuyup Fransızcasını geliştirmekle geçirmek zorunda kalmıştı.

1944 yılında İstanbul Işık Lisesi'ne yazılabilmişti. Lise son sınıfta amcası ondan habersiz bir şiirini CHP Şiir Armağanı'na yollamıştı.  Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle pek çok ünlü şairi geride bırakarak Cahit Sıtkı Tarancı ile  Fazıl Hüsnü Dağlarca 'nın arasında ikincilik ödülünü almıştı.[4] Bu ödül onun şairlik hayatı açısından bir dönüm noktası olacaktı.

1946’ta Işık Lisesinden mezun olup İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydolmuştu. Hukuk Fakültesi'ne devam etmiş ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bırakmıştı. Üniversite yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlandı. 1948'de ilk Şiir kitabı Duvar'ı yayınladı.

1948 veya 1949 yılında ailesini de ikna ederek, kardeşi Cengiz İlhan ile birlikte Nazım Hikmet 'i kurtarma hareketine katılmak üzere Paris'e gitmişti. 1951de Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Bu sebeplerden İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki tahsilini tamamlayamamıştı. Öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı ve altı yıl botunca aralıklarla Paris’te yaşadı. ( PROF. DR. YAKUP ÇELİK, agy )

Fransa'da Fransızcayı ve Marksizm’i öğrenir. 1950'li yılları İstanbul - İzmir- Paris üçgeni içerisinde geçirip yurda döndükten sonra,  Türkiye Sosyalist Partisinin yayın organı olan ve Adil Müstecalıpoğlu’nun sahip olduğu “Gerçek “Gazetesinde çalışmaya başlamıştı.[5] 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazdı. Yavaş yavaş Türkiye çapında ismini duyurmaya da başlamıştı.

1954-1955 yıllarında  Maviciler dergisinde topladığı genç şairlerle beraber Ferit Edgü  , Prof. Dr. Özdemir Nutku  ve TED Koleji öğrencileri ile  Serbest Şiir I.Yeni Garip akımına karşı eleştiriler yapmışlardı. [6] Garipçiler’e karşı çıkıp  Mavicile veya Maviciler Topluluğu adıyla tanınan toplumcu gerçekçi şiir akımını başlatmıştı. Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirmişti. Mavi dergisinde topladığı genç şairlerle beraber  bu akıma karşı eleştiriler yaptı. "Bobstil ve alafranga" olarak adlandırdığı karşısında yer almış[7] SİSLER BULVARI , YAĞMUR KAÇAĞI , Ben Sana Mecburum şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkilemişti.

1957'de  askerliğini yapmak için Erzincan'a gitti. Askerlik sonrasında İstanbul’a döner ve sinema çalışmalarına ağırlık vermişti. Senaryolarında “Ali Kaptanoğlu” takma adını kullanmaya başladı. Ali Kaptanoğlu adıyla on beş adete yakın senaryo yazdı.

 Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmi ve televizyonculuğu inceledi. Ama babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemi başladı.

Yeni Ortam, Dünya, Milliyet, Söz gazetelerinde köşe yazıları yazmaya başlamıştı.  Yelken ve Sanat Olayı dergilerini yönetti. Genç, Yeni Nesil, Varlık, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikâyeler, Kaynak, Ufuklar, Mavi, Yeditepe, Dost, Yelken, Ataç, Yön, Milliyet Sanat, Sanat Olayı gibi dergilerde şiirleri, [8]deneme ve eleştirileri yayınlandı.

Yasak Sevişmek, ELDE VAR HÜZÜN kitaplarındaki şiirlerinde divan şiiri ve şarkılardan da yararlandı. İlk iki romanı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez’ den sonraki romanlarında tarihsel konulara ağırlık vermişti. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968'de  Biket Hanım’la evlendi ve Biket Hanım ile 15 yıl evli kalmıştı.

 Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürütmüştü. 1965-1973 [9] 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da Senaryo yazmaya geri dönüş yapmaya karar verdi.

Senaryolarını yazdığı önemli filmler: Yalnızlar Rıhtımı (Lütfi Akad), Ateşten Damlalar (Memduh Ün), Rıfat Diye Biri (Ertem Gönenç), Şoför Nebahat (Metin Erksan), Devlerin Öfkesi (Nevzat Pesen), Ver Elini İstanbul (Aydın Arakon).[10]

Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

 1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenmiş ve  Ankara'ya taşınmıştı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak'ı Ankara'da iken yayınladı. 1974 yılında TDK şiir ödülünü ‘Tutuklunun Günlüğü’ eseriyle aldı. ‘Sırtlan Payı’ adlı romanıyla 1974-1975 Yusuf Nadi Armağanı Roman ödülünü kazandı.

1981'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti.

 İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet (2 Mart 1982 - 15 Kasım 1987) ve Gelişim Yayınları ile devam edecekti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya başladı. 1996 yılından 2005 yılına kadar köşe yazılarını Cumhuriyet Gazetesi’nde sürdürecekti.

 

Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirmişti. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004'ten itibaren sağlık durumu daha da bozulmuştu. 11 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.

2003 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü tutuklunun Günlüğü ile 1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile almıştır.

2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir.

EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ŞAİRLİĞİ 

Atilla İlhan her şeyden önce aşk ve yalnızlık şairidir. İlk gençlik yıllarındaki aşkları bir hayli platonik olsa da, aşkları, hayalleri ve  yaşadıkları ile dünyevi aşkı yansıtan bir şair olmuştur. "Ayrılığın sevdaya dâhil" olduğunu savunan bir aşk ve yalnızlık şairidir. Onun şiirlerindeki aşk ve yalnızlık divan şairlerinin kurguladıkları soyut, gerçek olmayan kurgulardan ibret tasavvurlar değildir. O kendi aşklarını, özlemlerini gerçek hayatta duyduğu, kurduğu hayalleri veya ellerinden tutup gezdiği kadınları ve aşkları anlatmıştır. 

Ayrılık aşk ve yalnızlık edebiyatının en önemli şairlerinden olan Atilla İlhan’ın şiirlerindeki yalnızlık kalabalıklar içinde yaşanan bir yalnızlıktır. Kalabalık kentlerde kalabalık arasında kendi başına kalışı, arayışları, düşüşleri, parçalanışları soyuttan çıkarıp somut hallere aktaran başarılı bir somutlanmacı olmuştur. “Attila İlhan, bireyin kendi “ben”ine dönme çabasını, içinde yaşadığı mekândan, olaylardan, zamandan kaçışı ile birlikte ele alır”

Attila İlhan’ın şiirlerinde, denediği nazım şekillerinin faklılığının yanı sıra tema olarak çeşitlilik de dikkat çeker. Bu tema çeşitlemesinin içinde en çok işlene temalar, yalnızlık, umutsuzluk, bunalım, ölüm, aşk, kadın, beyhude yaşamış olmak, anakentin buhranları gibi ferdi konulardır.

Attila İlhan da bir yalnızdır. Belki kalabalıklar içindeki bir yalnız belki de içindeki kalabalıktan kaçan bir yalnızdır.  Kadın teması şairin şiirlerinde aşk ile birlikte olan başlıca yoğun temadır. Attila İlhan kadınlardan ve aşktan ilham alan bir şairdir. Gerçek aşkların ve kadınların dışında hayali kadınlar ve aşkları şiirlerinde görülür. Yalnız kaldığında, düşeceği zamanlarda, yağmurlar götürürken ellerinden tutmak ister.  Attila İlhan şiirlerinde nesnel aşklarla birlikte, uzaktan görüp içinde yaşattığı aşklar ve kadınlar vardır. Attila İlhan'ın hayatında ved şiirlerinde adları geçen Zehra, Aysel, Suna Su, Belma, Claudia, Leyla gibi gerçek kadınlar da vardır. Bu kadınlar çeşitli duygularıyla şiirlerine girmiştir. Zehra, aşklarından biri olmuş,  “AYSEL GİT BAŞIMDAN” derken de ulaşamadığı kadınları anlatmıştır. Onun şiirlerindeki kadınlar baştan çıkarıcı, sinsi ve entrikacıdır.

İstanbul, içki, sarhoşluk ve doğa şiirlerinde en çok üzerinde durulan diğer mühim temalardır. Kısaca Attila İlhan ferdi konuların şairidir. Toplumun sorunlarından çok da uzak olmasa da gördüğü bu sorunları kendi ruh dünyasındaki pencerelerden seyreder.  Atilla İlhan bir anakent şairidir. Onun aşk şiirlerinde ana kent bulvarlarında yaşanmış doğallık vardır. Bulvarlarda gezinen, baştan çıkaran, entrikayı seven kadınların tavırları soyutlanmaya girmeden parfüm kokuları, sinsi güzellikleri ve edalarıyla şiirlerinde dolaşır. Bu kadınları ve aşklarını çarpıcı, ritmik, ahenkli, nakarat sözler ve  benzetmelerle anlatır. Onun şiirlerinde divan ve halk şiirinden gelen bildik tekniklerin çağdaş uygulamaları bulunur. Bu yüzden de şiirleri oldukça sevilmiştir.

Divan Şiirinden esinlenerek yazdığı Rubailerinde ise Beyhudelik hissinin çoğaldığı fark edilir. Serbest şiirin olan Attila İlhan şiirlerinde kuruluğa düşmemek, ahenk siz ve ritimsiz yazmaktan kurtulmak, anlamsız olmaktan kaçınmak yollarını eski şiirin bildik tekniklerine çağdaş çözümler üreterek ulaşmıştır. Şiirlerinde ölçü olmadan ahenk, durak olmadan ritm, kaifye örgüsü olmadan iç ve dış kafiye, kafiye kurallarına çok da bağlı kalmadan redifler kullanmıştır. Serbest ölçü ile yazmasına rağmen şiirlerinde ses uyumlarına asonans ve aliterasyonlara değer ve önem vermiştir. Geleneksel şiirimizden gelen mecazlara, ses tekrarlarına, ikilemelere kısaca şiirde ahenk yaratan unsurlara önem veren bir şairdir.

Buluş değeri yüksek şairane hayaller ve betimlemeler bulmakta ve  şairlik gücü yüksek bir şekilde sunmakta hayli ustadır. Mavi hareketini başlatan Attila İlhan işte bu noktalardan Garipçilere saldırmış, onları kuruluğa düşmek, şairaneliği öldürmek, şiiri sıradan ve basit hale getirmek, şiiri basitleştirmek ve sanat olmaktan çıkarmak ritimsiz ve ahenksiz olmakla suçlamış ve Mavi şiirine bunları yerleştirmek istemiştir.   ( bkzGarip Şiiri ve Garip Şiiri Hareketi)  Divan şiirinden tanıdığı ritim ve ahengi serbest şiirin içinde kendine özgü yöntemlerle bulup uygulamaya özel bir önem vermiştir.  ( bkz  Maviciler Topluluğu Şiir Anlayışı )

I.Yeni hareketini de bir türlü sindiremeyen şair, II. Yeni şairlerine “batı ajanı “ olarak bakmış, şiirde her ne varsa onları ortadan kaldırmakla itham etmiştir. II. Yeni’yi Çağrışım yaratmak adına şiiri, dili ve şiirdeki anlamı baltalamakla suçlamıştır. ( bkz II. Yeni Şiiri Şiir Anlayışları ve Şairleri)

Attila İlhan için şiirde duygu, coşku, lirizm, sanatkaranelik, ahenk, ritim ve hayal şiirin vazgeçilmez ve ödün verilemez unsurlarıdır. Bu unsurları Aruz olmadan, ölçü olmadan ama serbest şiirin içinden de ayıklamadan kullanmayı amaçlayan bir şairdir. Çağdaş şiiri ararken geleneklerden kopmanın yararsızlığını savunur. Çağdaş şiirde geleneksel şiirin unsurlarını kullanmaya önem vermiştir. Attila İlhan'a  “göre ulusal bileşime ulaşmak için hem Halk Edebiyatı'ndan hem de Divan Edebiyatı'ndan yararlanmak gerekir.”

“Attila İlhan, şiirlerinde kendini batılı olarak gören bir doğulunun izlenimlerini, duyuşlarını yansıtır. Onun şiirleri, modernizmin kıskacında bunalan insanın bireysel özünden gelen nağmelerle uyanışının poetik formda sunumudur. Attila İlhan, modern hayatın bizden aldığı değerleri sorgulayan, varoluş kaynaklarımıza dönmeyi anlatan ve büyüsü bozulan hayatta yaşamı simgeleyen şiirleri ile Türk şiirinin ölümsüz şairlerindendir.”[11]

Şair kimliği ile öne çıkmasına rağmen romanları ile de dikkat çeken bir yazardır. Romanda 'hazırlık ve arayış dönemi' nde Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez' Paris'te yaşadığı yılların deneyim ve gözlemleri yansıtır. Sokaktaki Adam'da batılılaşma uğruna toplumdan kopan kişilerin bocalaması anlatılmıştır. Zenciler Birbirine Benzemez'de, hayal kırıklığına uğramış bir devrimci anlatılır.

Kurtlar Sofrası'nda Mahmud ne istediğini çok iyi bilen bir karakteri çizer. ( bkz Attilla İlhan Romancılık Anlayışı)  Bu üç romanıyla, fikirlerini -materyalist bir görüşü  Türkiye için bir sentez olarak önermiştir. Aynanın İçindekiler serisi de bu fikri zeminlerdedir. Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Der saadet’te Sabah Ezanları, O Karanlıkta Biz, Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa ve Gazi Paşa bu seriyi oluşturan romanlardır. Her romanda yer alan karakterler, Türkiye'nin tarihinde köşe başlarını oluşturmuş dönemlere ayna tutan aydınlardır.[12]

Attilâ İlhan eserlerinde Nevin Yıldız, Ali Kaptanoğlu, Beteroğlu, Abbas Yolcu, Ömer Haybo[13] Tila Han imzalarını da kullanmış yaşadığı yıllarda şiirleri ile daha çok gündem olmuştur. Buna rağmen Abbas Yolcu eserinde olduğu gibi gezi yazısı, deneme, eleştiri ve inceleme türlerinde de eserler vermiştir. 

ESERLERİ 

Şiir:

·         Duvar (1948)

·         Sisler Bulvarı (1954)

·         Yağmur Kaçağı (1955)

·         Ben Sana Mecburum (1960)

·         Bela Çiçeği (1962)

·         Yasak Sevişmek (1968)

·         Tutkunun Günlüğü (1973)

·         Böyle Bir Sevmek (1977)

·         Elde Var Hüzün (1982)

·         Korkunun Krallığı (1987)

·         Ayrılık Sevdaya Dahil (1993)

Romanları

·         Sokaktaki Adam (1953)* Zenciler Birbirine Benzemez (1957)* Kurtlar Sofrası (1963) Aynanın İçindekiler serisi, Bıçağın Ucu (1973), Sırtlan Payı (1974) Yunus Nadi Roman Armağanı, Yaraya Tuz Basmak (1978),Dersaadet'te Sabah Ezanları , Karanlıkta Biz (1988), Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa (2002),Gazi Paşa (2006, Fena Halde Leman (1980, Haco Hanım Vay (1984) O Sarışın Kurt (2007)

Gezi-Deneme-Eleştiri:

·         Abbas Yolcu (1957)

·         Hangi Sol (1971)

·         Gerçekçilik Savaşı (1980)

·         Hangi Atatürk (1981)

·         Batı'nın Deli Gömleği (1982)

·         İkinci Yeni Savaşı (1983)

·         Sağım Solum Sobe (1985)

·         Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler (1985)

·         Ulusal Kültür Savaşı (1986)


Ödülleri

·         1946 CHP Şiir Yarışması Birinciliği

·         1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Tutuklunun Günlüğü ile

·         1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile

·         Sertel Demokrasi Ödülü 2003

Şiirleri https://edebiyatvesanatakademisi.com/category/attila-ilhan-TÜM siirleri/412


KAYNAKÇA 

·         [1]  Özge Beniz, Attila İlhan Kimdir?, https://www.bilgiustam.com/ son erişim 11-10-2013

·         DR. YAKUP ÇELİK, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/attila-ilhan

·         [2]  Özge Beniz, Attila İlhan Kimdir?, https://www.bilgiustam.com/ son erişim 11-10-2013

·         [3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Attil%C3%A2_%C4%B0lhan

·         [4] Kabaklı, A. (1990): Türk Edebiyatı 3, İstanbul: Türk Edebiyat Vakfı Yayınları, 8.Baskı.

·         [5] Dr Aslan Tekin Edebiyatımzıda İismler, Elips Yyaınları, Ankara, 2005, shf. 280-281

·         [6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/maviciler-toplulugu-siir-anlayisi/114100

·         [7]  İlhan, A. (1996): İkinci Yeni Savaşı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 3.Baskı.

·         [8]  Kabaklı, A. (1990): Türk Edebiyatı 3, İstanbul: Türk Edebiyat Vakfı Yayınları, 8.Baskı.

·         [9]  Kabaklı, A. (1990): Türk Edebiyatı 3, İstanbul: Türk Edebiyat Vakfı Yayınları, 8.Baskı.

·         [10]

·         [11]  Ülkü ELİUZ , ATTİLA İLHAN’IN ŞİİRLERİNDE POSTMODERNİST SÖYLEMİN İKİ YÜZÜ ,

·         https://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt11/sayi1/151

·         [12] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/maviciler-toplulugu-siir-anlayisi/114100

·         [13] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ankara, 2005, shf. 280-281

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa

Esa

7 years ago

Attila İlhan hakkında şimdilik en kapsamlı yazı