Bâd-ı Saba Nedir Haberci Sabah Rüzgârı

30.04.2020

 

 

Bâd-ı Saba  Nedir ( Haberci Rüzgâr  )

Osmanlıca yazılışı  bad, bâd :  باد

Osmanlıca yazılışı saba / sabâ :  صبا

Bad sözcüğü eski dilde ilk akla gelen anlamı ile sabah yeli, rüzgâr, esinti, soluk, nefes anlamlarına gelir ve en çok da bu anlamlarıyla kullanılır.

Sözlüklerdeki anlamlarına baktığımıza zaman :

Yel. Rüzgâr. Soluk. Nefes. (Farsça)Defa, kez. (Farsça) Yük. (Farsça)

Olsun, ola, olaydı" manasına gelir ve kelimelerin sonuna getirilir. Meselâ: Aferin bâd: Aferin olsun. Çok yaşa. Afiyet bâd: Afiyet olsun. (Farsça)[1]Sabâ ise Arapça kökenli bir sözcüktür ve gün doğuşunda esen hoş ve lâtif rüzgâr, meltem, esen yel anlamların dadır.


Şu halde Bâd-ı sabâ  صبا  باد   ise gün doğusundan veya güneyden esen yel, hafif ve hoş rüzgâr, seher yeli, esinti anlamına gelmektedir. Bâd kelimesi ile   Bâd-ı seher, bâd-ısabâ, bâd-ı şimâl,  bâd-ı subh,  bâd-ı hazan, gibi tamamlamalar kurulmuştur.

EDEBİYATTA BÂD-I SABÂ

Edebiyatta Rüzgâr anlamı ile kullanıldığında dahi haberci bir özellik taşır.  Bad, âşıktan sevgiliye, sevgiliden aşığa haber, koku, söz, işaret, ima getirip götüren bir postacı gibidir.  Sevgilinin kokusunu alıp aşığa getirir. Sevgilin saçlarına ellerine yüzlerine dokunup aşığa gelip anlatır.  Rüzgâra yüklenen bu özellikler divan, halk ve modern şiirimizde de benzer şekillerdedir.

Bâd-ı sabâ selâm söyle o yâra
Ya gelsin ya gidek o diyara biz
Kâtip, arzıhâlim yaz ki canana
Ayrılalı düştük ah ü zâra biz           Bayburtlu Zihni

Cenuptan Saba Memleketinden esip geliyorsa Hz Süleyman'a Saba melikesinin kokusunu getiren bir haberci olur.  Âşık kimseye anlatamadığı dertlerini rüzgâra anlatır ve götürüp yârine söylemesini ister.

Bâd-ı sabâ benim hasb-i hâlimden
Varıp nazlı yâre dedin, ne dedi
Cünun-u aşk ile âşık-ı şeyda
Geziyor avâre dedin, ne dedi           Dertli ( Aşık Dertli ) Şiirleri

Esdikçe bâd-ı subh perîşansın ey gönül
Benzer esîr-i turra-i cânansın ey gönül     Nedim

Zülfünü bâd-ı sabâ depredicek cân dökülür
Söze geldikçe lebin çeşme-i hayvân dökülür            Karamanlı Nizamî

Bâd-ı sabâ dost eline varırsan
Ya gelsin ya gidek o diyara biz
Katip arzuhalim yaz ki canana
Ayrılalı düştük ah u zara biz         Bayburtlu Zihni

Yine bâd-ı sabâ esti
Yârim çıktı otağından
Âşıkına bade sundu
Lebi sükker dudağından             Aşık Ömer 

Sabah rüzgârı kimi kez de kişileştirilir. Altın tepsiler, sunan aşçılara, sakilere vb de benzetilir. Bazı durumlarda hazan, çınar, yaprak, bahçe, bağ, mevsim ile ilgili betimlemelerde karşımıza çıkar.

Gülşene altun varaklar zeyn idüp bâd-ı hazân
Güyiyâ zer-kûblar dükkânı oldı gülsitân              Baki

Subh-dem bâd-ı seher eyler demâgum müşk-bâr
Sünbül-i ruhsâr-ı yâr olmış meger ki târumâr      Aşık Çelebi 

Süvâr olup gül-i sûrî gibi bâd-ı bahâr ile
Gelürsen bir seher gülzâr-ı vasla rûzigâr ile                Aşık Çelebi 

Zülfünün bâd-ı sabâ görmeye tozın karasın
Yel yöpük olup gerek Çîn ü Hıtâyı arasın            Aşık Çelebi 

İlgili Konu Başlıkları Ve Linkler

KAYNAKÇA 


[1] https://www.luggat.com/Bad/1/1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar