Döşeme ( Soylama) ve Halk Hikâyelerinde Giriş Fasılları
Türk halk hikâyelerinin veya masalların başında bulunan asıl bölümden önce söylenilen, seçili sözlere denir. Döşeme terimi halk hikâyelerinde soylama, masallarda tekerleme, divan edebiyatında mukkaddime" "medhal", veya "dibâce” denir.
Masallardaki döşemelere tekerleme de denir. Masallardaki masal başı tekerlemeleri de döşeme olarak ifade edilebilir. Ancak masal döşemeleri ve tekerlemeleri masal ile ilgili başlıklarda yer alacaktır. ( bkz Masal Nedir Yapısı Unsurları Tekerlemeleri- Masal Nedir Bölümleri ve Özellikleri )
Döşeme kelimesinin divan edebiyatındaki karşılığına, "mukkaddime" "medhal", veya "dibâce" denilmiştir. Türk halk ozanları döşemeyi, dibace ve mukaddime den farklı bir işlevde kullanmışlar döşemeye "Ayaklı saya" adını da vermişlerdir.
Döşeme örneklerinin ilk ve en güzel örneklerine Dede Korkut hikâyelerin başlarında bulunan soylamalarda görülür.
Döşemeler kimi kez mukkadime veya dibace önsözlerin özelliklerini de taşır. Buna rağmen halk şiirindeki döşemeler dibaçe veya önsöz dediğimiz girişlerden farklı özelliklere ve amaçlara da sahiptir. O bakımdan döşemeleri önsöz işlevinde görmek hatalı olacaktır.
Bunun nedeni döşemlerin şiirsel özellik taşımları, kalıp niteliklerinin de bulunmasıdır. Döşeme her ne kadar halk hikâyelerinin ve masalların giriş bölümü işlevini görse bile mukaddime dibace ve önsözden farklı bir nitelik taşır. Döşemeler masal ve halk hikâyelerinin olağan dışı mekân ve kişilere de sahip olan kurmaca, hayali hatta sanatsal atmosferine seçili bir alıştırma, hazırlama işlevi görür.
Fasıl ve Döşeme
Sanıldığı gibi döşeme her zaman hikâyenin ilk başında bulunmaz. Hikâyeci döşemeye geçmeden önce hikâyelerin girişlerinde tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler kullanılır. Bu kalıp ifadelere başlama adı da verilir. “Râviyânı ahbâr, nâkilânı âsâr, muhaddisânı rûzigâr şöyle rivayet ederler ki, vb.” daha sonra hikâyeci hikâyesine bir fasılla başlar.
Türk Halk Edebiyatında ve halk hikâyelerinde fasıl veya döşeme dinleyenlerin din ve mezheplerine göre de değişiklik gösterir. Örneğin Sünniler Hz Muhammed’i, Şiiler ise Hz Ali, İmam Hüseyin ve Hasan’a övgü ile başlarlar. [1]
Fasıl; genellikle divani tarzında olup aruzun fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün vezni ile söylenir. Ardından âşık cinaslı bir türkü (tecnis) söyleyebilir. Türküden sonra tekerleme adı verilen ikinci bir türkü ( koşma) daha söylenir. Koşmayı bir destan takip eder. Bu arada Köroğlu’ndan bir parça söylemek şarttır. Eğer mecliste başka âşık varsa, âşık bir muamma sorarak cevap ister. Diğer âşıklar muammayı şiirle cevaplandırmaya çalışır.
Muamma faslından sonra âşıkların döşeme (soylama) adını verdikleri mensur tekerleme başlar. Bu Tekerlemede, olmayacak şeyler veya hayali yalanlar aşığın başından geçmiş gibi komik bir şekilde anlatılır. Örneğin Annesi, ninesi veya hanımından dayak yiyen âşık, sazı kaptığı gibi âşık meclisine gelmiş ve hikâyesinin döşeme kısmını anlatmaya başlamıştır. [2]Duruma göre söylenen bu yalanlar ve tekerlemelerden sonra Üstadname veya peşrevadı verilen bölüme geçilir. Peşrev veya Üstadname olarak adlandırılan bu kısımda Allah, yurt, savaş ve kahramanlık vb konulu koşmalar veya en az üç destanın okunur. Bu bölümde Allah’ın, Hz. Muhammed'in büyüklüğü, dört halife ve din büyükleri dile getirilir Peşrev adı verilen bu bölümde , koçaklama türü olabileceği gibi komik konulu da olabilecek olan şiirler söylenir.. Yaş destanı, sinek destanı vb. Boratav; “hikâyeye takaddüm eden bu manzum ve mensur kısımların hepsine birden döşeme “ adı verilmesini uygun görmüştür.
Döşeme Örneği
Ey Ağalar, beğler, aziz komşular! Hepiniz hoş geldiniz derneğimize. Artsın deminiz olmasın gamınız. Çoğalsın koyununz yetmesin kom’unuz( Koyunun kışlık ağılı) Yucalansın şanınız, kör olsun düşmanınız. Her dileğimizi versin yaradan Suphanımız .[3]
Haketamıza başlamadan biz de ustamıza ayak diyek; gelmişi geçmişi sayak; damağımızda tad duyak. Önce bir yalan söyliyek ardınca destan boylıyak:
Evvela ibtida ben nam ı Huda
Onunla başlasın bidayetimiz
Selavat Resul-ı Al-i Mücteba
Evvel ahir ondan şefaatimiz
Tarih-i maziden buldum bir varak
Mütala eyledim çok ettim merak
Zulmet-i kalbimde yandı bir çırak
Dedim neşr olsun bir hikayemiz.
Feyz –i ilahiden eyledim güman
Mübaşeret ettik neşrine heman
Bais-i telif-i Boratav teğmen
Yetişti Huda’dan inayetimiz
Tarih-i sergüzeşt gör nere vara
Selatin –i Türkten Hüseyin Baykara
Vefatını bulduk bin beşyüz bire
Gelir andan beri rivayetimiz
Şanlı ulusuna olsun can fedi
Tarih bin dokuzyüz kırk bir de idi
Gün Perşembe şubat yiğirmi yedi
Oldu hikayet nihayetimiz
Tahsilim yok ilm-i hikmet kimyadan
Zati felek bir gün siler künyeden
Der Müdami biz gidince dünyadan
Bir yadiğar kalsın hikayetimiz Âşık Müdami ( Derleyen. P.N. Boratav )
Ey yaran-ı medduh u sefa! Olasın gam hanesinden cuda! Kesende ola fermanınız. Neşr olsun destanımız. Ne kadar aç olsak kuru nan yemeyiz biz. Güllabi-yi sükerli helva , kahve-i Yemen duhan içeriz. Bulursak içeriz bulmazsak geçeriz. On sekiz bin âlem derler bu dünyanın hepisi maşrıktan mağribe velevasız yer olmaz.
Raviyan ı ahbar, nakılan-ı asar, mauhadisan –ı ruzgar şöyle rivayet derler ki: Zaman-ı mazide eski Türk hakanlarından şehr-i Semerkant’ta Hüsyein Baykara namında …..”
SİTEMİZDE İLGİLİ BAŞLIKLARA TIKLAYINIZ
Binbir Gece Masalları Hakkında Tarihçe Konuları Etkileri
Binbir Gece Masalları Şehrazat ve Şehriyar Öyküsü
Naki Tezel Kimdir ve Türk Masalları Kitabı Hakkında
Gökten çok Ayva Düştü: Özleşim Tarzı Masal
Tekerleme Nedir Örnekleri Türleri ve Yapıları
Tekerleme-i Derviş Halil- Sivrisinek Destanı
Halk Hikayelerimizin Doğuşu ve Yapısı
Halk Hikayeleri Hakkında Yapılan Çalışmalar
Türk Halk Hikayelerinin Biçim ve İçerik Özellikleri
Döşeme Nedir Soylama Halk Hikayelerinde Giriş Faslı
KAYNAKÇA
[1] DrAslan Tekin Edebiyatımızda Terimler, Elips Yayınları, Ank. 2006, shf98
[2] Prof. Dr. M. Öcal OĞUZ, “HALK HİKÂYELERİ” https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10800,giris
[3] P. N. Boratav, Halk Hikayeleri ve Halk Hikayeciliği, Müdami’nin Gül ile Ali Şir Hikayesi