Firavun Divan Edebiyatında Firavun Tasavvuru

17.02.2016

 

Firavun 

Osmanlıca yazılışı: Firavun:  فرعون

Firavun Nedir

Firavun sözcüğünün sözlüklerdeki anlamları : Antil Mısır medeniyetinin Tanrının oğlu kabul edilen mutlak hükümdarlarıdır. “  Antik Mısır’ın tek buyruğu olan ve bir Tanrı gözüyle bakılan hükümdarlarına verilen ortak san.” Firavun kelimesi halk arasında ve edebiyatta mecazi anlamda kötü kalpli, acımasız, kitabi dinleri tanımayan ve acıması olmayan kimse anlamında kullanılmıştır.

Firavunlar Antik Mısır’da, Mısırlıların ana tanrılarından biri olarak kabul ettikleri Tanrı Horus'un yeryüzündeki simgesi ve temsilcisi güneş tanrısı Ra'nın oğlu olarak kabul edilen hükümdarlarıdır. Güneşin oğlu oldukları ve asil bir kan taşıdıkları, asil kanlarının bozulmaması için de en yakın akrabaları, kuzenleri veya kız kardeşleri ile evlenen bu hükümdarlar, ölümlerinden sonra yeniden dünyaya gelecekleri ile ilgili inançlar nedeni ile antik çağların en görkemleri anıt mezarları olan, yükseklikleri 150 metreye ulaşan devasa piramitleri ve devasa tanrı, tanrıça heykelleri inşa ettiren kişilerdir.

Firavunlar, Hz Yusuf, ( bkz  Yusuf ve Züleyha Kıssası )  Hz Musa  ( bkz Asiye ve Hz Musa Kıssası ) kıssaları nedeni ile edebiyatımıza da girmişler, zulmün timsali olarak anılmışlardır.

Kelime Arapçada Fir'awn şeklindedir ve "Büyük Ev", “krallık sarayı  “ , “ Hükümdarın oturduğu ev” anlamını taşıyan sözcük daha sonra hükümdar kapısı veya Mısır hükümdarının kapısı anlamlarında kullanılmaya başlanmış bir görüşe göre de Osmanlı devrinde sarayı veya saray girişini ifade Bâb-ı Âli (yüce kapı)  kullanımı da buradan gelmiştir.

Firavunların kanı soylu ve saf kan kabul edilmiş, Firavun olmak için anne tarafından soylu kan taşımanın önemli olduğuna inanılmıştı. Bu nedenle Firavunlar kız kardeşleri ile bile evlenmekten çekinmiyorlardı.  Hatta tam kan soylu bir kadınla evlenebilen halktan kişiler de tahta çıkabiliyorlardı.  Eski Mısır’da ölümden sonra yeniden insan olarak dünyaya dönme inancı vardı. Bu nedenle Firavunlar mumyalanıyor, yeniden dünyaya geldiklerinde kullanmaları için önemli eşyalarıyla birlikte gömülüyorlardı.

Divan Edebiyatında Firavun, Hz Yusuf kıssası,  Hz Musa ile birlikte geçmektedir. , Divan nesri ve şiirinde Firavun: Halka korku salan, ilahlık iddia eden, taslayan,  büyüden medet uman, büyücüleri de olan,  inat ve gururda ileri giden, halkı küçümseyen, halkı hiziplere ayıran,  dev kuleler ve saraylar yaptıran,  başlarına afetler geleceği bildirildiği halde bunları umursamayan, halka işkenceler eden,  peygamberlere inanmayan biridir.

 Fuzuli’nin “Kılmaz dil-i Fir‘avn’ı münevver yed-i beyzâ” mırrasında da anlatıldığı gibi Yed-i beyza mucizesini dahi kabul etmeyen,  Vezir-i Haman ile nebilere göz açtırmayan ilahlık iddiasında bulunan bir hükümdar şeklinde tasavvur edilmiş ve anlatılmıştır.

Divan edebiyatında Firavu n, veziri Hamân ile birlikte de anılır Firavun ve veziri  Haman    divan şiirinde  “Bina-yı sarh “  adı verilen kuleleri ve bu kulelerle ilgili rivayetlerle de anılırlar.  Bu rivayetlerin birinde Firavun bir kule yaptırıp o kuleye çıkarak Musa’nın Tanrısına erişeceğini söyler.  Kule inşa edilir ancak Firavun bunu başarmayacağını anlar.

Başka bir rivayette ise Firavun iki adet büyük kuşu, kanatlarından bir sepete bağlatır.  Sepetin içine binen Firavun, kuşların üstüne et parçaları astırır.  Ete yetişmek isteyen Gerges kuşları yukarı doğru uçtukça göğe yükselen Firavun, Tanrı'yı vurmak için göğe oklar fırlatır.  Allah onun emeğini boşa çıkarmaz ve Firavun ’un oku oku, bir balığa isabet etse de Allah’ı vuramayacağını anlayan Firavun  pes ederek HZ. Musa Yahudilerin Mısır’dan çıkmasını kabul eder ( Bkz. Şahamettin Kuzucular, Haman - Firavun ve Hz. Musa ) [1]

Divan nesrinde ve şiirinde Firavun genellikle,  Hz Yusuf, Hz Musa ile birlikte ve yukarıda ifade ettiğimiz özellikleri ile karşımıza çıkar.  Hz Musa’nın Firavun ve ahalisinden kurtulmak için deryayı ikiye bölüp kurtulması Firavun ve halkının Hz Musa’yı takip ederken denizde boğulması kıssası, Hz Yusuf, Züleyha ve Firavun arasında geçen maceralar Firavun ile birlikte anılan kıssaların başlıca olanlarıdır.

Târumâr olsa n’ola cumhûr-ı Fir’avn-ı adû
Görünür Mûsâ asâsı gibi çün ejder livâ                Yahya Bey 

Yoğ etti ceyş-i Fir’avn’ı asâ-yı mu’ciz-i Mûsâ
Bu ejderle kahr etsen şehâ kavm-i Mesîhâ’yı        Üsküdarlı Aşki

Yine Fir‘avn-ı şitâ ceyşine Mûsî-mânend
Eyledi elde asâsını bir ejder sünbül                Baki

Belâ girdabına salsın adûnu nâbedîd etsin
Fenâ deryâsına gark eyleyen Fir’avn u Hâmân’ı    Baki

Baki’nin beytinde de görüldüğü gibi divan şairleri sevgililerini ellerinden alan rakiplerini Firavun’a da benzetirler.  Divan şiirinde Firavun, Tanrılık iddiasında bulunan kişilere filozoflara, padişahların rakiplerine, düşman hükümdarlarına, zulmedenlere, kötü nefse  vb benzetme yapılan unsurlar olarak da kullanılır.   Divan edebiyatında Firavunlar, firavunlarına tapan kavimleri ile de geçer.

Gark edip Fir‘avn’ı bahr-i pür-hurûş-ı hayrete
Feylesûf-i akl-ı hikmet-dâni rüsvâ eyledin               Yenişehirli Avni

Dönüp kavm-i Fir‘avn’a cünd-i adû
Hudâ gark-ı Nîl etti bî güft ü gû            Cinani

Divan şairleri Firavunu çürüyen cesetleri,  uzun sakalları, sakallarına taş bağlayan kibirli ve gösterişi seven bir hükümdar olarak düşünülmüştür. Sakallar ve kalın tüyler de divan şiirinde kimi zaman Firavun ve ordusuna benzetilir.  Doğal olarak Firavun Nil Nehri,  Kızıl deniz, Veziri Haman, Musa, Yusuf, kibr, nefs, deryaya gark olmak, kelimeleri ile kullanılmıştır.

Senin Fir‘avn gibidir sakalın
Heman Hâmân-şebîhidir sebâlin

Sakalına sebâline dizip taş
Niçin Fir‘avn ile oldun sakal-daş         Dede Ömer Ruşeni [2]

San leşker -i Fir’avn idi bu hatt -ı gubârın
Kim ârızın âbında helâk eyledi Mûsâ                Ahmet Paşa

Bir dem gelir Mûsâ olur yüz bin münâcatlar kılur
Bir dem girer kibr evine Fir’avn ile Hâmân olur            . Yûnus Emre

Eğer Fir’avn-ı nefsi Nîl-i kahra gark eylersen
Tecellâ-yı cemâl-i Hakk’ı Mûsî-veş temennâ kıl     Zati

 Eylegil tâbût-ı cismin garka-i Nîl-i fenâ
Tâ bula Mûsî-i cân Fir’avn-ı nefsinden mefer          Nevi[3]

Bir asânın sırrında kaç ejderhâ kayboldu,
Yarıldı Kızıldeniz, Firavunlar ne oldu?!         Seyrî’[4]

Zebûn olmış ‘asâsından niçe Fir‘avn olan ser-keş
‘Asâ-yı hazret-i Mûsâ-sıfat anda kerâmet var        Ravzi Hayatı ve Edebi Yönü ( Edincik- 16. Yy )

Baña cevri firâvândur nigâruñ
Nitekim gül firâkından hezâruñ   Avni Fatih Sultan Mehmet

 

 

İLGİLİ SAYFALAR VE LİNLERİMİZ

 

 KAYNAKÇA

 

  • [1] Şahamettin Kuzucular, Haman - Firavun ve Hz. Musa
  • [2] Mustafa Uzun, “Firavun”  TDV İA,  cilt: 13; sayfa: 122
  • [3] Mustafa Uzun, “Firavun”  TDV İA,  cilt: 13; sayfa: 122
  • [4] İlyas KAYAOKAY,” DÎVAN EHLİNDEN CEHÂLETİN BABALARI VE OĞULLARINA”, https://www.yuzaki.com/content/view/3373/38/
  •  


 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar