Gülgûn
Osmanlıca yazılışı gülgûn - gülgün : گلگون
Sözlüklerdeki anlamı: Gül renkli, pembe, açık kırmızı, 2. Kırmızı ve ateş renginde manalarındadır.
Divan şiirinde ise daha ziyade bu anlamları ile ve sıfat manalarıyla kullanılmıştır.
Karşımıza kırmızı rengi ve pembeyi ifade eden anlamları ile de çıkmış olsa, pek çok kez, yara, yara anlamına gelen dağ, kadehin rengi, elbiselerin rengi, şarabın, sagarın rengi olarak sıfat görevlerinde de çıkar. Şirin'in kırmızı renkli atının adı da "Gülgûn" dür Gülgün adlı at, Hüsrev ü Şirin adlı mesnevilerin erkek kahramanı olan ve İran Hükümdarı Hüsrev-i Perviz ’in Şebdiz adı verilen atının kardeşidir. Gülgün ile Şeb-diz aynı kısraktan dünyaya gelmiştir. Hüsrev bu at öldüğü zaman çok ağlamış ve onu büyük bir merasim ile gömdürtmüştür.
Eski devirlerde kırmızı ve pembe renk çok sevilmiş, özellikle kadınların giydiği elbiselerin rengi kırmızı ve pembe olara karşımıza çıkmıştır. Bu nedenle gügun daha ziyade sevgilinin kıyafetini, giydiği, abanın, dibanın, kabanın, seraser, zerbaf, atlas vb kumaşların rengi olarak da karşımıza çıkar. ( bkz Eski Edebiyatta Giysiler, Âşıklar sevgililerin gülgun renkli elbiseler giymesi üzerine çeşitli hüsnü taliller yaparlar. Sevgilinin bu renkte elbiseler giymesi aşığı katletmek arzusu olarak yorumlanır. Sevgilinin katledici nazarlarına ilaveten, kanlı cellâtların elbiseleri gibi kırmızı renkli libaslar giyen sevgili, kaşları, gözleri, kirpikleri ve elbisesi ile aşığı katletmeye yeltenen cellât gibi düşünülür.
Sevgilinin dudağı da gülgun olabilir. Yanakları da bu renktir.
Gülgun, şarap, mey, kadeh, dolu sağar, hatta gözyaşı olarak da karşımıza çıkar. Şaraba bakan âşık, şarap dolu kadehin renginin gördüğünde sevgilisinin dudaklarını, yanaklarını hatırlamış olur. Gülgun aşığa döktüğü kanlı gözyaşlarını hatırlatan bir renktir.
Gülgun güneşin rengi olarak da karşımıza çıkar. Bu renkle ilgili değişik mecazlar ve teşbihler de yapılır
İtse tañ mı kâ'inâtı pür-ziyâ gülgûn kabâ
Oldı zîrâ matla‘-ı subh-ı safâ gülgûn kabâ Ravzi Hayatı
Ey giyip gülgûn demâdem azm-i cevlân eyleyen
Her taraf cevlân edip döndükçe yüz kan eyleyen Fuzuli
Ne câm-ı bâde-i gülgûna beñzer yâr-i hem-dem var
Ne sadr-ı suffâ-i mey-hâne gibi cây-ı hurrem var Baki
Çün temâşâya o şûh-ı câme gülgûn çıkmadı 1a
Âh-ı dilden lâleveş âlûde-i hûn çıkmadı Semerkândî-i Âmidi Ağahi
Câme-i gül-reng ile dirler saña gülgûn kabâ
Hâk-i pâyüñ çeşm-i câna tûtiyâ gülgûn kabâ
‘Îd irişdi kıl bizümle merhabâ gülgûn kabâ
Mülk-i hüsnüñ pâdişâhı bî-vefâ gülgûn kabâ Ravzi ( Balıkesir- Edincik- 16. Yy )
Gülgûn kabâsı ol sanemüñ sanki lâledür
Cism-i latîfi lâle-i hamrâda jâledür Baki'nin Şiirleri
Tecellîden bin içtim bâde-i gülgûn adı şerbet
Sunan peymâneyi bir pîrine bir pîr-i pür-hikmet
İçince nûr-ı ilhâmat açıldı ufku ruhumda
Kapandı zulmet-i şüphe dağıldı şüphe-i zulmet Seyrani ( Everekli )
İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ
Gül Mazmunu Edebiyatta Gerçek ve Sembolik Manalarda Gül
Gül ile Bülbül - Divan Şiirinde Gül İle Andelip
Kara Fazlı ( 16. yy ) Gül ile Bülbül Mesnevisi
Gül ile Bülbül - Divan Şiirinde Gül İle Andelip
Gülgûn Nedir ( Divan Şiirinde Gülgun )
Divan Edebiyatında Bülbül Andelip Hezârdan