Muhammed
Hz. Muhammed Mustafa son peygamber İslam'ın kurucusu ve tek tanrılı dinlerin sonuncusu, İslam peygamberidir.
AİLESİ VE ŞECERESİ
Hz. Muhammed ve ailesinin soyu Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’e ve iki büyük Arap topluluğundan birini teşkil eden Adnânîler’e (Arab-ı müsta‘ribe) mensuptur. ( bkzHz İsmail ve Hikayesi - Hz. İbrahim ve Kıssaları Edebiyatımızdaki İzleri) Rivayetlere göre Hz İbrahim eşi Hacer ve oğlu İsmail’i Mekke’ye getirmiş, zemzem suyunu bulmuş ve Kâbe’yi inşa etmiştir. [1]Hz Muhammed’in şeceresi de soyunu Mekke’de sürdüren Hz ismail’e dayanır. [2]
Miladi 571 senesinde, Fil Vak‘ası’ndan elli (veya elli beş) gün sonra [3]Rumî aylardan Nisan, kameri Rabiulevvel ayının on ikinci pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir. Dedesi Haşimoğullarından Haşim bin Abdümenaf ile Medineli Neccaroğulları'na mensup Selma bint Amr’ub çocuğu olan Abdülmuttalib, babası ise Abdülmüttalib’in oğlu olan Abdullahtır. Annesi ise Kureyş kabilesinin Benî Zühre koluna mensup Vehb b. Abdümenâf’ın kızı Âmine Hatundur.
Hz Muhammed’in dedesi Abdülmüttalip, kaybolan Zemzem suyunu yeniden bulduğu için zemzem kuyusu üzerinde imtiyaz sahibi olan, Mekke’nin lideri konumunda gözüken çok da zengin bir adamdı.[4] Kureyşlilerden bazılarının karşı çıkmasına rağmen Sûk”i Ukaz da panayırlar düzenlenmesinde ön ayak olmuş Ebrehe’nin Mekke’yi fethedip Kabe’yi yıkmak için geldiği sırada Ebrehe ile görüşmüş, Ebrehe’nin rehin aldığı 200 devesini geri almış ve “ Kabe’yi de sahibi kurtarsın “ [5]demişti. ( bkz Sûk”i Ukaz ve Muallakat-ı Seb'a Hicaz’da Şairler Panayırı - Fil Vakası Fîl sûresi Ebabil Kuşları Ebrehe )
Hz Muhammed’in dedesi Abdülmüttalip, on oğlum olursa birini kurban edeceğim diye and içmişti. Nitekim beş eşinden on oğlu dünyaya gelince çektiği kurada Hz. Muhammed’in babası Abdullah çıkmıştı. Abdülmüttalip, en küçük oğlu Abdullah’ı kurban etmeye kıyamamış ancak onun yerine yüz deve kurban edip etini Mekkelilere dağıtmıştı. Bu nedenle Abdülmüttalip çok cömert ve sevilen birisiydi. Fakat Hz Muhammed’in babası Abdullah, Hz Muhammed doğmadan öldü. Ticaret ile uğraşan Abdullah kervanı ile Mekke’ye gelirken yolda ölmüştü. Bu nedenle Hz Muhammed, annesi Amine’den yetim olarak doğdu. Âmine, kayınpederi Abdülmuttalib’e bir torunu olduğunu müjdelemiş, Abdülmuttalib de torununun doğumu şerefine bir ziyafet çekip ona"pek çok hamd ü sena olunmuş, övülmüş" anlamına gelen Muhammed adını koymuştu.
ÇOCUKLUK YILLARI VE SÜTANNELERİ
Hz Muhammed, annesi Amine Hatun, ilk sütannesi Ebû Leheb’in câriyesi olan Süveybe tarafından emzirilmiş, dört veya beş yaşına kadar sütannesi Halîme bint Ebû Züeyb’, süt babası Hâris tarafından çölde büyütülmüştü. Çocukluğunu Ebû Züeyb ve Haris’in yanında geçirmesinin diğer nedeni o yıllarda veba salgını çıkması ve çöl ortamında bu salgından zarar görmemesi içindi.
Hz.Muhammed, altı yaşına gelince annesi Amine ile hem babası Abdullah’ın mezarını hem de akrabalarını görmek için Medine’ye ziyarete gitti. Ancak dönüşte annesi Âmine öldü. Hz Muhammed bunun üzerine dedesi Abdülmüttalip’e emanet edilmişti.
Abdulmuttalib’in ölümünden sonra da amcası Ebu Talib O'nu yanına aldı. Hz Muhammed amcası Ebu Talip’in koyunlarını gütmüş, kumaş ve tahıl ticareti yapan amcası ile birlikte ticaret işleriyle uğraşmıştır.”Ergenlik çağında Hubâşe panayırına, bir veya iki defa Yemen’e, ayrıca Doğu Arabistan’daki Muşakkar ve Debâ panayırlarına, hatta Habeşistan’a gittiği bilinmektedir.” [6] Ticari hayatındaki dürüstlüğü sayesinde “Muhammedü’l-emîn” (el-emîn)” unvanını almış iki kocadan dul kalan zengin ve soylu bir kadın olan Hz. Hatice önce ona ortaklık teklif etmiş en sonunda da 25 yaşındayken, Hz Hatice ile evlenmişti. Hz. Hatice, Hz. Muhammed ile evlendikten sonra kölesi Zeyd’i ona hediye etmişti. Zeyd’in ailesi oğullarının Hz. Muhammed’e köle olduğunu öğrenince gelip satın alıp almak istemiş ancak Zeyd Hz Muhammed’in kölesi olarak kalmayı tercih etmişti. Bunun üzerine Hz Muhammed Zeyd’i azad etti. (Prof. Dr. M. Zeki DUMAN,” 2011) Bu evlilikten yedi (veya altı) çocuk dünyaya gelmiştir. Hz Peygamber, önce azad sonra da manevi oğlu ilan ettiği Zeyd’i Peygamber olduktan sonra halası Ümmeye’nin kızı Zeyneb ile evlenmesini de sağlamıştı. Böylece hür Müslümanlar ile köle Müslümanların evlenmelerin evlenmelerinin önünü açtığı gibi Müslümanlar arasında sınıf farkının olmadığını da göstermiş olacaktı.
Milâdî 605 yılında Kâbe tamir edilirken hacer’ül esved taşını yerine koymak konusundan Kureyşliler arasında kavga çıkmış ve taşı yerine Hz Muhammed koymuştu. Evlendikten sonra 40 yaşına kadar yarı münzevi bir hayat yaşamış sık sık Hira dağındaki mağaraya gidip yiyeceği tükeninceye kadar orada kalıyordı. Yiyecek almak için şehre iniyor, Kâbe’yi tavaf edip yeniden mağaraya gidiyordu.
PEYGAMBER OLUŞU NÜBÜVVET VE RİSALET
Resûlü Ekrem’ nübüvvet kırk yaşında iken Hira mağarasında gelmiştir. 610 yılı Ramazan ayının son on günü içindeki bir gecede Cebrail onun yanına inerek “Yaratan rabbinin adıyla oku!” ile başlayan Alak sûresinin ilk beş âyetini tebliğ etti. Hz. Muhammed, bunun üzerine evine gelip olanları önce Hz Hatice’ye daha sonra da Varaka b. Nevfel’e [7]anlatmıştır.
Ancak birkaç aydan üç yıla kadar süren zaman zarfında Cebrail ona görünmemişti. Cebrail onu ikinci kez gözüktüğünde Müddessir sûresinin ilk âyetlerini okumuş (74/1-5) insanları İslâm’a davet etmeye başlaması istenmişti. Hz Muhammed ilk üç yıl boyunca bu daveti gizli gizli yapmış ilk önce eşi Hatice, daha sona Ebû Bekir, Ali b. Ebû Tâlib ve Zeyd b. Hârise, kızları Zeyneb, Rukıyye ve Ümmü Külsûm Müslüman olmuşlardı. Üç yıl içinde Müslümanlığı seçenlerin sayısı 40 kişiye ulaşmıştı.
İlk Müslümanlar ibadetlerini diğer insanlara gözükmeden ıssız yerlerde yapıyorlar, toplu bir şekilde gözükmemeye çalışıyorlardı. Nübüvvetin ilanının dördüncü yılından itibaren İslamiyet’e davet açıkça yapılmaya başlandı. Mekke’nin ileri gelenlerinden birisi olan amcası ve hamisi Ebu Talip, ölene kadar yeğeninin arkasında duracağını ilan etmiş ama diğer amcası Ebu Lehep ona düşman kesilmişti. Hz Muhammed, putlara tapanların cehenneme gireceğini söylemeye başlayınca Mekkeliler ona hiddet göstermeye başlamıştı. Çünkü Kâbe’ Hz İsmail’den beri kutsal bir mekân bir hac merkezi olarak görülüyordu. Civardaki tüm putperestlerin putları Kâbe’nin içinde ve etrafındaydı. Hac mevsiminde Arabistan ve yakınlarındaki ülkelerden herkes taptıkları putlara ibadet için Mekke’ye geliyorlar, bu vesile ile ticaret de yapıyorlar, panayırlar da kuruyorlardı. Putperestliğin ortadan kalkması Mekkelilerin Arap kabileleri nezdinde itibarlarının ve ticarî menfaatlerinin bitmesi anlamına geliyordu. Üstelik içki, kumar, zina, insanları sömürme ve baskı altında tutma, kabilelere göre üstünlük taslama vb Mekke’de hayli yaygındı.
Böylece Mekkeli müşrikler Hz. Muhammed’in bir mecnun, bir kâhin bir şair olduğunu Kuran’da söylediklerini bir Hıristiyan’dan öğrendiğini vb iddia etmeye başladılar. Amcası Ebu Talip’in de desteği kuvvetten düşmeye başlayınca Müslümanlara işkence ve eziyet etmeye başlamışlardı. Hz Hamza ve Hz Ömer’in Müslüman olmasından sonra durum daha da çetinleşmişti. Müşriklerin Müslümanlara hakaretleri ve fiilî müdahaleleri çoğalınca Müslümanların ilk hicreti 615 yılında Habeşistan’a olmuştu.
Hamza ile Ömer’in Müslüman olması ile Müslümanlar güçlenmiş ancak Kureyşliler Hâşimoğulları ve Muttaliboğulları ile kurdukları dostluk ve barış hukukuna artık uymayacaklarını ilan etmişlerdi. Bunun üzerine Ebû Tâlib, Ebû Leheb ve oğulları hariç bütün Hâşimoğulları ve Muttaliboğullarınu aynı mahalleye toplamıştı. Ancak Hz. Hatice ile Ebû Tâlib’in servetleri bu şekilde tükenmiş, Hz Hatice ile Ebu Talip peş peş ölünce Müslümanların Medine’ye hicreti gündeme gelmeye başlamıştı.
MEDİNE'YE HİCRET
Hicretten önce Mekke’ye hacc için gelen Yesrip halkından birkaç kişi Müslüman olmuş ve Yesrip’te Müslümanlığı bir hayli yaymışlardı. Böylece 622 yılında Medine’ye ( Yesrip) hicret başladı. Sahabeler kafileler hakinde Medine’ye hicret etmişti. Hz. Muhammed’i müşriklerin kendisini öldürmeye karar verdiklerini anlayınca 13 Eylül 622’de Ebû Bekir’le birlikte Mekke’den ayrılıp Sevr dağındaki mağaraya saklandı. Müşrikler onu bulamamış, üç gün sonra kılavuzlarının getirdiği develere binerek sekiz günlük bir yolculuktan sonra Yesrib’e ulaşmışlardı.
MEDİNE YILLARI VE İSLAMİYETİN YAYILMASI
Hicret ile birlikte Hz. Peygamber’in risâlet görevi çok etkili olmaya başlamıştı. Medine’ye hicretten sonra Kur’anın tebliği çok kolaylaşmış, mümlnler rahatça ibadet etmeye başlamıştı. İslamiyet bu sayede hızla yayılmaya müminlerin sayısı da artmaya başlamıştı. Kıblesi Kudüs olan Mescid-i Nebevî’ inşa edildi. Cemaat ile Cuma kılınmaya başlamıştı. Kimsesiz Müslümanlar için Mescid-i Nebevî’nin yanında Suffe inşa edildi ( bkz Ashâb-ı Suffe Nedir)
Medine’ye hicret sonrasında Medineli her ensar Mekke’den gelen bir muhacir ile kardeş ilan edilmiş, kabile kardeşliği yerine Müslümanlık kardeşliği tesis edilmişti. Hz Muhammed Müslüman olanları Medine’de toparlamaya çalışıyor, Medine’ye baslı yapmaya çalışan Mekkeli müşrikler ile problem çıkarmamaya uğraşıyordu. Ancak Mekkeliler Medinelilere karşı ticari boykota başlamıştı. Ancak Hz Muhammed’de yavaş yavaş askeri bir güç oluşturmaya Mekkelilerin kervanlarını taciz etmeye başlamıştı.
BEDİR SAVAŞI
Resul’ü Ekrem’in Mekke kervanlarına baskınlar düzenlemesinin nedeni Mekkeli müşriklerin hicret eden Müslümanların mallarına el koymalarıydı. Böylece bir çeşit ödeşmiş olacaklardı. Kervan baskınlarının bazıları da her türlü savaşın ve saldırının yasak olduğu haram aylar içinde yapılmasıydı. Bedir Savaşı ‘da böylesi bir baskın sırasında meydana geldi. Müslümanlar, müşriklere ait olan bin deve yükü ve yarım milyon dirhem değerinde ticari eşya taşıyan kervana dönüş yolunda baskın yapmak istemiş, Hz Muhammed 305 kişiden oluşan Müslümanlar ile su kuyularının olduğu kritik bir yer olan Bedir’de kervanı beklemeye başlamıştı. Ancak kervanın lideri Ebu Süfyan, bunu öğrenmiş, Mekke'ye haber yollamış kervanın yolunu değiştirmiş, Mekkeliler de bin kişilik bir ordu ile Bedir denilen bölgeye yönelmişti.
Savaş çıkmadan önce Hz. Hamza, Ali ve Haris, er dileme çatışmasında rakiplerini öldürdü. Çıkan savaş Mekkelilerin komutanı ı Amr bin Hişam’ın ölmesi ile 14 Mart 624’ günü son bulmuş Mekkeliler savaş alanını terk etmişti. Mekkeliler 70 ölü ve 70 esir bırakıp kaçmış Müslümanlar ise Muhacirlerden 6 ve Ensar’dan 8 kayıp vermişti. [8]
Savaştan sonra ganimetler ensar ve muhacire eşit şekilde pay edildi. Esirler ise fidye karşılığında geri teslim edilmişti. Bedir savaşı Hz Muhammed’e büyük bir itibar kazandırmış İslamiyet’i yaymak konusunda büyük bir olanak elde etmişti.
UHUD SAVAŞI
Bedir savaşının intikamını almak isteyen Mekkeliler Ebu Süfyan’ın komutasında büyük bir ordu kurarak Medine’ye saldırma hazırlığı içine girmişlerdi. Müslümanlar, kervanlara saldırmaya devam ediyorlardı. Bir yıl sonra Kureyşliler 3000 kişilik bir ordu ile Medine üzerine yürümüştü. Hz Muhammed, düşmanlarını Medine yakınlarındaki Uhud dağında karşıladı. 3 Mart 625 savaş meydanını kontrol altında tutan yerde bulunan okçular yerlerini terk edince müşrikler arkadan saldırıp galip gelmeye başladılar. Hz Hamza ile 70 Müslüman şehit olmuş, Resûlullah’ın da dişleri kırılmıştı.
Hz Muhammed Uhud Savaşından sonra Medine civarındaki çeşitli kabileler ile mücadele etmiş bazılarına İslamiyeti bazılarına da nüfuzunu kabul ettirmiş, bazıları ile de savaşarak onlara boyun eğdirmişti.
HENDEK SAVAŞI
Medine yakınlarında iken Müslümanların baskıları sonucunda Hayber’e yerleşen Yahudilerin de kışkırtmaları ile Kureyşliler Medine’ye ele geçirmek için on veya on iki bib kişiden oluşan büyük bir kuvvet meydana getirdi. Bu kuvvete civardaki Yahudiler ve diğer kabileler de dâhil olmuştu.
Sasaniler zamanında İran’da yaşayan bir Yahudi iken Medine’ye gelerek Müslüman olan Selman’-ı Farisi çok kalabalık gelen müşrikler ordusunu durdurmak için Sasanilerin şehirleri savunmak için kullandıkları taktikleri anlattı. Şehrin dışına hendekler kazılmasını ve şehrin savunulmasının yollarını tarif etmişti. Bu görüşleri kabul edilince Medine’nin kuzey kısmı, 3000 kişilik İslâm ordusu tarafından kısa sürede hendekler ile çevirdi. ( BKZ SELMÂN-ı FÂRİSÎ KİMDİR)
On iki bin kişilik bir ordu ile Medine’ye gelen Kureyşliler , Medine’yi yirmi gün kadar muhasara etmiş, bazı çatışmalar olmuşsa da müttefik güçler hendekleri aşmayı ve savaşı kazanmayı başaramamışlardı. Sonunda şiddetli bir fırtına çıkmış, Mekkeliler ve müttefikleri kuşatmayı kaldırıp Mekke’ye dönmüşlerdi. (Zilkade 5 / Nisan 627).
Hendek savaşından sonra Medine ve civarında kalan son Yahudi kabilesi olan Benî Kurayza kabilesi Hendek savaşında şehrin savunmasına katılmamıştı. Müslümanlığı da kabul etmedikleri için bu kabilenin savaşacak gücü olanları öldürüldü, kadın ve çocukları esir ganimet olarak alındı. Diğerleri ise Medine’den uzaklaştırıldı.
HUDEYBİYE BARIŞI
Hendek savaşı Müslümanların gücüne güç katmış İslam’a katılım çoğalmıştı. Mart 628 yılında Hz Muhammed, 1500 Müslüman ile Mekke’ye gidip Umre yapmaya niyet etmişti. Esasında bu hareketi Mekkelilerin gücünü de test etmek amacını taşıyor olmalıydı. Hz Muhammed, Hudeybe denilen yerde konaklamış, Mekke’de birçok akrabası bulunan Hz Osman’ı da umre için geldiklerini bildirmesi için Mekke ye haberci yollamıştı. Mekkeliler, korkuya kapılmış, henüz Müslüman olmayan Halid Bin Velid komutasında 200 süvariyi tedbir amaçlı Hudeybiye’ye yollamışlardı. Hz Osman’ın öldürüldüğü haberi gelince Resûl-i Ekrem, müşriklerle savaşmadan oradan ayrılmayacağını bildirdi. Bunun üzerine Mekkeliler Hz Osman’ı serbest bıraktı ve savaş çıkmaması için Hudeybiye barışı imzalandı. Bu antlaşmaya göre Müslümanlar, umre için ertesi yıl gelip şehirde üç gün kalabilecek, esirler karşılıklı iade edilecek, Mekkeli Medine’ye kaçarsa iade edilecek, Medineli Mekke’ye kaçarsa iade edilmeyecek, hac, umre ve ticaret için Mekke'ye gidecek Müslümanların canları ve malları güven altında olacak, anlarlaşma on yıl süreli olacaktı.
Bu anlaşma ile Mekkeliler İslam Devleti'ni hukuken tanımış oluyor, Müslümanların kendilerinden daha güçlü hale geldiğini de kabul etmiş oluyorlardı. Mekke’nin kolayca fethedileceği de açıkça ortaya çıkmış oldu. [9]
Hudeybiye Antlaşması Resûl-i Ekrem’e büyük bir özgüven kazandırmış, , Hudeybiye’den döndükten sonra komşu devlet başlkanlarınu İslamiyet’e davet eden mektuplar göndermeye başlamıştı. Böylece Habeşistan Krallığı, Doğu Roma İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu, Gassaniler, Mısır Valiliği, Umman ve Yemen krallıkları ve diğer birçok devletin hükümdarlarına elçiler aracılığıyla Islama davet mektupları göndermişti. Sâsânî Hükümdarı II. Hüsrev Pervîz’( bkz Hüsrev-i Perviz Edebiyat ve Tarihte II.Hüsrev ) Hz Muhammed’in mektubunu yırtnul ama Hüsrev-i Perviz kısa bir müddet sonra ölmüştü. Hz Muhammed Sasanilere bağlı olan Yemen Valisine haber yollayarak Müslüman olursa Yemen’de vali olarak kalabileceğini bildirmişti. Bunun üzerine Yemen Valisi Bazan ile Yemen ahalisi de Müslümanlığı kabul etti. [10] Habeşistan Meliki de çağrıya uyarak Müslüman olmuş, Mısır Melik’i Müslüman olmamış ama [11] mektuba cevap olarak bazı hediyeler ve Mariye adlı bir genç kadını cariye olarak göndermişti Hz Peygamber önce onu azat etmiş, sonra diğer hanımlarına verdiği miktar kadar ona mihrini ödemiş ve nikahlı eşi yapmıştı. (Prof. Dr. M. Zeki DUMAN,” 2011)
HAYBER'İN FETHİ GASSANİLERE KARŞI YENİLGİ
Hz Muhammed Mekkeliler ile işbirliği yapan Hayber’deki Yahudiler üzeriden yürümüş yedi kalenin dördünü savaş üçünü de ikna yoluyla almış oradaki idareyi vergiye bağlamıştı. Fakat Bizans’a bağlı Gassânî Emîrliği üzerine gönderdiği 3000 kişilik ordu mağlup olarak geri dönmüş, ancak Mûte’de yapılan bu savaşta sağ kalan ve orduyu en az zayiat ile geri getiren Halid Bin Velid’in yıldızı parlamaya başlamıştı.
MEKKE'NİN FETHİ
Kureyşe ve Müslümanlara tabi olan kan davalı iki kabilenin çatışmaları sonrasında Hz Muhammed ile Mekkeliler arasında Hudeybiye anlaşması bozulmuş oldu. Mekkeliler ittifak kurdukları Benî Bekir Kureyş kabilesinin baskın yaptığı Müslüman yanlısı kabileye tazminat ödemesini istedi. Mekkeliler bunu kabul etmeyince Hz Muhammed on bin asker ile Mekke’ye baskın yapmış, Mekke yakınındaki Merrüzzahrân’da konaklamıştı. Mekkelilerin elçisi olarak gelen Ebû Süfyân başkanlığındaki heyet Hz Muhammed ile görüştükten sonra Mekke’ye Müslümanlığı kabul ederek dönmüş ve Mekkelilere “ Müslüman olmaktan başka çareniz kalmamıştır. ”demişti. Hz Muhammed’in ordusu Mekke’ye girmiş direnen 20 müşrikin öldürülmesi dışında çatışma olmadan Mekke teslim olmuştu.
Hz. Muhammed Kâbe’nin kapısı önünde bir konuşma yaparak Mekkeli düşmanlarını af ettiğini ilan etti. Kâbe’nin içindeki ve dışındaki bütün pıtlar kırıldı ve Bilal’ı Habeşi’nin okuduğu ezanın sonrasında Kureyşliler teker teker gelerek Müslüman olmuşlardı.
HUNEYN VE TAİF SEFERLERİ
Mekke’nin fethinden sonra Arabistan yarımadasında Müslüman olmayan devletlerin ve kabilelerin İslam’a dâhil edilmesi kalmıştı. Hâlid b. Velîd kumandasındaki birlikler Pıtperest Hevâzin ve Sakīfliler üzerine yürümüş 630 yılında yapılan savışlarda zor da olsa Huneyn Savaşı da kazanılmıştı.
Fakat Huneyn Savaşından kaçan putperestler Taif’e sığınmıştı. Huneyn Savaşından kaçan düşman kuvvetleri Evtâs’a kadar takip edildi. Evtâs’ta Hevâzinliler de mağlıp edildi ve ele geçirilen ganimetler ve esirler Ci‘râne’ye götürüldü. Tâif kalelerine sığınan Sakīfliler’i ve Hevâzinliler’i bir ay süre ile muhasara altında tuttu. Sonrasında Hevâzinliler de Müslüman olmayı kabul etmişti. [12]
Ekim 630’da Bizans İmparatoru Herakleios’un büyük bir ordu ile Müslümanlar üzerine yürüdüğü haberi gelince otuz bin kişilik bir ordu ile Medine’ye 700 km. uzaklıktaki Tebük’e kadar ilerleyip orada karargâh kurdu. Ancak sözü edilen ordu gözükmeyince Cerbâ, Eyle Limanı, Ezruh, Maknâ ve Maan’a birlikler gönderdi. Bu şehirler Müslümanlığı kabul etmediler ama İslam devletine bağlanarak cizye ödemeyi kabul etmişlerdi. Hâlid b. Velîd askerî birliği ile Irak yolu üzerinde önemli bir merkez olan Dûmetülcende halkını da cizye ödemeye mecbur bıraktı.
Taif ve Tebük seferlerinden sonra Arap yarımadasındaki tüm kabileler yavaş yavaş İslamiyet’i kabul ettiklerini bildirmeye başlamışlardı. Bunun üzerine müşriklerin cizye ödemeleri şartı ile Arabistan’daki yerlerinde kalabileceklerini ancak artık Mekke ve Kâbe’ye hac yapamayacakları, Hac ziyaretinin sadece Müslümanlara serbest olacağı ilan edildi. 23 Şubat 632 yılında eşleri, kızı Fatıma ve diğer Müslümanlar ile Hac ziyareti için Mekke’ye doğru yola çıktı. Mekke ve Mina’da kaldıktan sonra Arafat vadisinde 120.000’i aşan ashabına Vedâ hutbesini okudu ve Medine’ye döndü.
SAHTE PEYGAMBERLER
Veda haccından sonra Medine’de hastalanmış, Yemen’de Esved el-Ansî adlı birisi Yemen Valisi Bazan’ı da öldürerek kendisini peygamber ilan etmişti. Bölgedeki vakilerin yardımı ile Esved öldürülmüştü Ancak bu defa da baba tarafı Temîm kabilesinin Yerbû‘ kolundan bağlı olan, anne tarafından ise Hıristiyan Benî Tağlib kabilesine mensup bir kadın olan Seccah ile Benu Hanife aşiretinden Müseylime Necd bölgesinde peygamberlik iddiaları ile ortaya çıkmışlardı.
Hevze ve Benî Hanîfe kabilelerinin de reisi olmayı başaran Müseyleme, Resûl-i Ekrem’in yolladığı elçinin İslâm’a davetine karşı çıkıp Hz Muhammed’e ortaklık teklif etmişti[13] Mayıs 632’de Üsâme b. Zeyd komutasında Bizans’a karşı bir ordu göndermişti. Ancak Hz Muhammed hastalanınca Medine’nin dışında Cürüf mevkiinde karargah kıran Zeyd beklemeyi tercih etti. Nitekim son günleri Hz Aişe ile geçiren Hz Muhammed git gide fenalaştı. 8 Haziran 632 Pazartesi günü Hz. Âişe’nin kolları arasında ruhunu teslim etti.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
Prof. Dr. M. Zeki DUMAN,” İSLAM’IN KÖLE VE CARİYE SORUNUNA YAKLAŞIMI” İlahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 12 Yıl: 2011/1 (1-54 s
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hz-ibrahim-ve-kissalari-edebiyatimizdaki-izleri/108556
[2] MUSTAFA FAYDA, https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/fil-vakasi-fil-suresi-ebabil-kuslari-ebrehe/139154
[4] ABDÜLMUTTALİB - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi.
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/fil-vakasi-fil-suresi-ebabil-kuslari-ebrehe/139154
[6] MUSTAFA FAYDA, https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed
[7] Hamîdullah, Hz. Peygamberin Savaşları ve Savaş Meydanları (trc. Salih Tuğ), İstanbul 1962.
[8] Doç.Dr. İsrafil BALCI, BEDİR SAVAŞIYLA İLGİLİ MUCİZEVİ RİVAYETLERİN BEDİR SAVAŞIYLA İLGİLİ MUCİZEVİ RİVAYETLERİN KUR’ÂN, HADİS VE TARİH VERİLERİNE GÖRE KRİTİĞİ, İstem • Yıl:7 • Sayı:13 • 2009 • s.85 - 124
[9] MUHAMMED HAMÎDULLAH, https://islamansiklopedisi.org.tr/hudeybiye-antlasmasi
[10] Fayda, İslâmiyetin Güney Arabistan’a Yayılışı, s. 66-76
[11] Nur Uğurlu, Hz. Muhammed, Nuh Yayınları. sayfa 230-231
[12] MUSTAFA FAYDA, https://islamansiklopedisi.org.tr/muhammed
[13] ŞAHAMETTIN KUZUCULAR, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/peygamberlik-oyunlari-seccah-ile-museyleme/136349