Refik Halit Karay Çete Romanı Konusu Özeti ve Kurtuluş Savaşında Hatay

29.12.2019

 Refik Halit Karay Çete Romanı ve Kurtuluş Savaşında Hatay 

Çete adlı roman Refik Halit Karay ‘ın ilk baskısı 1939 yılında yayımlanan bir romanıdır. Hatay’ın Anavatana ilhak ettiği 1938 yılının hemen akabinde yazılmış olan roman arka planında Hatay’ın özbe öz Türk yurdu olduğunu ilginç bir aşk öyküsü içinde aktarmıştır.

Romanın geçtiği coğrafya olan Hatay, Lübnan ve Amanos Dağları, Refik Halit’in hayat hikâyesinde çok mühim yerleri olan ve Refik Halit’in çok yakından tanıdığı bir coğrafyadır. Refik Halit, kurtuluş savaşı yıllarında Padışah ve Damat Ferit Hükümeti yanlısı olmak durumunda kalmış bu nedenle Cumhuriyet ilan edildikten sonra1923 yılında Anavatandan kaçıp,  15 sene boyunca Lübnan, Şam, Halep ve Hatay ‘da yaşamak zorunda kalmıştı.

Roman Kıran Bey adında ve Fransız işgaline karşı Amanoslarda savaşan bir Türk Çete Reisi ile Nina adındaki bir Rus prensesinin aşkı etrafında vatan sevgisi ve müdafaasını, Amanolarda Fransızlara karşı direnen çetelerin hatıralarını paylaşmaktadır.

Refik Halit, Çete adlı romanında Hatay’ın neden Türklere ait olduğu konusunu vurgulamakta ve 1919 ile 1921 yılları arasında Hatay ve Çukurovadaki çetelerin Fransızlara karşı direnişini kaleme almaktadır. Roman arka planda Hatay’ın sosyal ve siyasal yapısı ile yöredeki Türk köyleri ve çeteler hakkında bir hayli bilgiler de aktarmaktadır.  

Bilindiği gibi Belen’den Kadirli’ye, Hassa’dan Maraş’a kadar Amanosların doğu ve batı yüzlerinde; hatta  Aslanlıbel, Haruniye ve  Düziçinden Pozantı ve Silifke’ye kadar olan bölgelerdeki Türkmen aşiretleri, cemaatleri, köy ve ilçeleri Fransız işgaline karşı eşsiz bir direniş göstermişler, tümenler düzeyinde yapılan Kovancılar, Mamure ve  Aslanlıbeli Muhaberelerinde dahi  ağır kayıplar vermişler,  ( Sahamettin Kuzucular, Çukurova Gâvurdagı tarihi ve Türkmenleri , 2018 )  her biri otuz kırk kişiden ibaret ama yüzlerce çeteye karşı yaptıkları asimetrik savaşta  karakollarını bile korumaktan aciz kalan Fransızlar, Çukurova’yı terk ederek, Payas’ın güneyine çekilmek zorunda  kalmışlardı.

 

Çete adlı roman arka planda Hatay’daki çete savaşlarını anlatıyor olmasına rağmen Refik Halit’in yöredeki Türkmen demografisini o gündeki bilgilerle çözememiş olmasından dolayı çok iyi anlayamamış,[1]  yöredeki Türk direniş hakkında kulaktan dolma bilgiler sahip olduğu için de hakkıyla detaylandıramamıştır.

Roman filme de uyarlanmış,  yapımcılığını  Naci Duru’nun,  yönetmenliğini ve senaristliğini Çetin Karamanbey’in yaptığı  1950 yapımı bu filmin  baş rollerinde  Neriman Köksal, Yılmaz Duru, Nazım İnan gibi oyuncular rol almışlardır. [2]

ESERİN ANA FİKRİ:

Aşkın her engeli aşacağını ve bu uğurda her şeye karşı gelinebileceği anlatılmaktadır.

ESERİN KONUSU VE VAKA DÜZENİ

 İstanbul’da Fransızca öğretmeni olan Nezih Suat, Fransızların Hatay ve Çukurova’yı işgal etmesi üzerine Adana’ya gelerek Kıran Bey adı ile Çete kurup Fransızlara savaşmaya başlar. Rus Prensesi Nina Daniloviç ise Fransız Ernestie ile evlenip Suriye’ye gelir. Nina Daniloviç Adana’da bulunan hazineyi almak istemiş ama hazineye ulaşmaya çalışırken çete komutanı Kıran Bey ile tanışıp ona âşık olmuştur.

ESERDEKİ KARAKTERLER

KOLONEL:  Kendisine zara gelmesinden kaçınan bencil bir asker
YZB.ERNEST: Nina’nın eşidir.
NİNA DANİLOVİÇ:  Rus Prensesi  ve  Fransız Yüzbaşı Ernestie ‘nin hazine peşine düşen  güzel  eşi . Hazine peşine düşünce Kıran Bey’e aşık olur.  
NEZİH(KIRAN BEY): İstanbul’da Fransızca öğretmeni iken Fransızların Hatay ve Çukurova’yı işgal etmesi üzerine Adana’ya gelerek Kıran Bey adı ile Çete kurup onlarla savaşmaya başlayan, vatansever ve yakışıklı bir çete reisidir.
RECEP BEY: Çukurova’da Fransızlara karşı savaşan çetelerin başıdır.
YOKSUL VE ÖKSÜZ: Kıran Bey çetesinin  gözü pek yiğitleridir.

ESERİN ÖZETİ

Askerliğini Atğm . Olarak yaptıktan sonra İstanbul’da Fransızca öğretmeni olarak görev yapan Nezih Suat’a eski komutanı Bnb. Recep Bey tarafından bir mektup gönderilmiştir.  Recep Bey, Adana’da bir çete kurmuş ve Demir Bey adı ile çete reisi olmuştur. Mektupta Hatay ve Adana’nın düşman işgali altına girdiği belirtilmiştir. Binbaşı Recep Bey ona” Artık bir çete kurup direnmenin zamanı geldi. Vaadimi tutuyorum, seni cepheye çağırıyorum.” diye onu Adana’ya çağırmıştır.  Bunun üzerine Nezih ile arkadaşı hemen yola koyulmak için hazırlık yapmaya başlar.

Bir Rus Prensesi olan Nina Daniloviç, Beyrut’ta Lübnan Fransız Komiserliği istihbarat dairesine gelmiştir. Bu güzel kadın daire amiri Kolonele’ye Kilikya’ya gitmek istediğini bildirir. Bolşevik’lere karşı savaşan, Çar, çok parasız kalmıştır. Bolşevikleri alt edebilmek için yüklü bir paraya ihtiyaç duymaktadır.

Kolonel, Kilikya’nın çok tehlikeli bir yer olduğunu  söyleyerek Nina Daniloviç’i bu  kararından vazgeçirmeye çalışır. Fakat Nina hem kocası ve Beyaz Rus teşkilatının faal üyesi  Yüzbaşı Ernest’in yanına hem de Osmanlı İmparatorluğunun hazinesini bulmak için Adana’ya gitmek ve hazineyi bulmak amacındadır. Nina Osmanlılara ait bu bir ton altını bulup ülkesini içine düştüğü ekonomik buhrandan kurtarmayı amçalmaktadır.

Nina’nın Adana’ya ulaşabilmesi için tercih edebileceği yol güzergâhları Rayak ve Halep üzerinden trenle, ikincisi ise vapurla Mersin’e giderek oradan Adana’ya ulaşabilmesi şeklindedir. Halep ve Adana arasındaki demir yolu Türk çeteleri tarafından sık sık baskına uğramaktadır.  Nitekim çeteler askeri tenleri bile basıp devirmiş, , pek çok askeri de katledip eşyalarını almışlardır.  Hatta Mersin ile Adana arasındaki tren yolu da bu nedenle çok da güvenli değildir.

Bunun üzerine Nina,  Yumurtalık’tan Suriye limanlarına kereste taşıyan bir yük gemisine binerek Yumurtalık’a ulaşıp oradan da Adana’ya gitmek yolunu tercih etmiştir. Bunun üzerine Nina, yanına Bekirof’u da alarak Hüdaverdi adında bir oduncu teknesiyle yola çıkar.

Nezih Suat görevini ve İstanbul’u terk ederek yanında arkadaşı ile Adana’ya ulaşır. Oradan da Recep Bey’in karargâhına erişir. Recep Bey, evvela onlara biraz coğrafya bilgisi verip barınacakları yerleri ve işgal edilecek yerleri  işaret eder.  Recep Bey ( Demr Bey)  Fransız kuvvetlerine karşı direnen Amanos Dağlarındaki çetelerin komutanlığını Nezih Suat’a vermiştir.  Fakat yolda bir çatışmaya girerler ve diğer arkadaşları vurulduğu için üç kişi kalırlar. Sağ kalan Yoksul, Öksüz ve Kıran Bey Amanos dağlarına ulaşmayı başarır.

Nezih Suat’ın ismi Kıran Bey olmuş Kıran Bey, on altı kişilik çete ile Fransız işgaline karşı savaşmaya başlamıştır. Kıran Bey, Amanoslardaki Kürt Çeteleri ile de birleşip, Fransız kuvvetlerine karşı baskınlar yapmaya başlar. Kısa zamanda Kıran Bey’in şöhreti her yerde duyulur..  “Kıran Bey adı dilden dile ,ilden ile döne dolaşa çığ azameti almıştır.”

Fakat Komünist Rus Ajanları Nina’yı izlemektedir.  Nina  oduncu gemisi ile Yumurtalık’a bir mil kala takip edildiklerini anlayıp gemiden kaçmaya çalışır.  Finik adı verilen komünist  gemiyi basıp herkesi öldürüp Nina’nın peşine düşer.  Prensesin arkasından ateş edip yanındaki Bekirof’u da vururlar. Fakat  Kıran Bey çetesinin Yoksul ve Öksüz adındaki yiğitleri Nina’yı ajanların elinden kurtarıp  baygın bir şekilde Kıran Beyin yanına götürürler.

Nina, Kıran Bey’in yanına geldiğinde birkaç gün hiç konuşmaz. Daha sonra ise başından geçenleri hem de Türkçe olarak anlatır. Yoksul ve Öksüz köye gittiklerinde Kıran Bey ile Nina arasında da şiddetli bir yakınlaşma başlamıştır. Nina bütün hayatını,  kim olduğunu, nereden geldiğini anlatınca Kıran Bey çok şaşırmıştır.  Nina Rus Çarının kızı olduğunu, Finiklerin baskılarıyla Rusya’dan kaçtığını, bu sırada Fransız Yzb.Ernest ile evlendiğini, Adana’ya Osm.İmp.hazinesini bulmak için geldiğini fakat Finiklerin baskınına uğradığını sonra da buraya kadar geldiğini itiraf eder.

Kıran Bey’ hem çok etkilenmiş hem de Nina’ya âşık olmuştur. Nina da Kıran Bey’den hoşlanmış ona baktığında İsa’nın yüzünü görür gibi olmaktadır.

Kıran Bey ile Nina dört gün boyunca birlikte olurlar. Lakin Nina görevini tamamlamak Kıran Bey de düşmanlara karşı yurdunu korumak zorundadır.  Bir kaç gün sonra Öksüz ve Yoksul yanlarında altı kişi ile Kıran Bey ve Nina’nın yanına gelir.  Hep birlikte Nina’yı Fransızlara teslim edecekler ve sonra da Fransız işgaline karşı direnmeye devam da edeceklerdir.  Nina, hiç bir yere gitmek istemediğini zaten herkesin kendisini ölmüş bildiğini anlatır.  Nihayet, her gün Fransız kuvvetlerinin geçtiği noktaya kadar da gelmişlerdir. Kıran ile Nina  bir birlerine sarılıp veda edeceklerken   Fransız ve Ermenilerin pususuna düşerler.   Kıran’ın pusuya düştüğünü gören Nina hemen geri dönüp onların yanına gelir ve Fransızlara karşı o da savaşmaya başlar.

Sonunda kurtulmuşlar  ve Kıranl ile  Nina ömür boyu beraber olmaya karar vermişlerdir.

Refik Halit Karay Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

Memleket Hikayeleri'nden Özetler Refik Halit Karay

Gurbet Hikayeleri Hakkında Eskici Hikayesi Özeti Refik Halit Karay

EDEBİYATIMIZIN ÜSTADLARINDAN REFİK HALİT KARAY

SÜRGÜN Romanı Özeti ve Refik Halit Karay Hakkında

Refik Halit Karay Yatık Emine Hikayesi İnceleme Özet ve Metni

Refik Halit Karay Şeftali Bahçeleri Öyküsü ve Özeti

Gurbet Hikayeleri Hakkında Eskici Hikayesi Özeti Refik Halit Karay

Refik Halit Gurbet Hikayeleri Testi Öyküsü ve Özeti

Refik Halit'in Gurbet Hikayeleri Analizi ve Yara Öyküsü Özeti

Gurbet Hikayeleri Antikacı Öyküsü Konusu Özeti ve Refik Halit

Refik Halit Gurbet Hikayeleri Dişçi Öyküsü Metni ve Öykü Hakkında Düşünceler

Refik Halit Gurbet Hikayeleri Öyküleri Özetleri ve Metinlerine Bağlantılar

KAYNAKÇA


[1] Bu konuda geniş bilgi için bkz: Çukurova Gavurdağları ve Amik Ovasındaki Türkmen Aşiretleri , https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cukurova-gavurdaglari-ve-amik-ovasindaki-turkmen/83434

[2] https://www.sinematurk.com/film/2711-cete/

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar