Şarab Türleri ve Adları Eski Devirlerde

12.06.2023

 

 

 

 Şarab Türleri ve Adları 

 

Eski devrilerde ve divan edebiyatında şarap oldukça çok yer almıştır. Divan edebiyatında şarap işe eş anlamlı olan veya şarap türleri olduğu belli olan sayısız kelime kullanılmıştır. Kısa bir çalışma sonrasında  tespit edilen şarabın eş anlamlısı olan sözcükler ile şarap çeşitleri aşağıda sıralanmıştır.

 

Âb-ı ahmer, âb-ı âteşîn, ateş-i ter  (Kırmızı şarap),

Ab-ı engur ( Üzüm suyu) (AB -I ENGÜR NEDIR )

Ab-ı harabat  (meyhane suyu)

Ab-ı kevser ( Cennet suyu)  ( bkz KEVSER VE ŞARAP )

Bâd-ı şimalî (Farsça:  Kuzey rüzgârı – şarab)

Bint-ül kerem ( kerem- kızı:  şârab, hamr anlamında

Bint’ül İnep : Üzüm kızı mecazen rakı veya şarap BINTÜ'L INEP ( ÜZÜM KIZI ) MAZMUNU

Çakır: Eski Türkçede şarap anlamı da  taşır. 

Dide-i  horos : Horoz gözü  ( şaraba verilen bir diğer isim ) 

Duhter-i Rez: Üzüm kızı ve şarap

Dürdkeş :  ( Tortulu şarap içen- Farsça)

Dürd-i Mey : Şarap tortusu

ENGÜRÜ:   Engürü Farsçada üzüm demektir.  Şu halde bir cins üzüm şarabına engürü denir.  Ankara’nın eski adı Engürü olduğu için muhtemelen Ankara şarabı anlamı ile de kullanılmıştır.

 

ERGUVAN ŞARABI : Erguvandan yapılan veya erguvan renkli şarabtır. Eski tıp  bilimine göre  erguvanın  tabiatı kuru ve  soğuktur. Bu nedenle eski devrin ayyaşları   erguvanın şerbetinin sarhoşları ayıltan, mahrurluk halini gideren bir özelliğe sahip olduğunu iddia etmişler, erguvandan yapılan şarapların ferahlık verdiğine inanmışlardır.  [1]

 

Eski devrilerde kırmızı renkli şaraplara erguvan şarabı dendiğine dair işaretler de vardır. ( bkz: ERGUVAN VE ERGUVAN ŞARABI )  Eski edebiyatçıların erguvan şarabı derken daha ziyadede şarabın rengini kast ettiklerine dair emareler bir hayli fazladır.  Eski şairlere bakarak erguvandan şarap yapılıp yapılmadığını idrak edemiyoruz. Fakat eski şairler şiirlerinde sık sık şarab-ı erguvani ve şarab-ı erguvan renkten söz etmişlerdir.  Divan şairlerine göre erguvan şarabı veya şarab-ı erguvan renk,  yanaklara ve gözlere kan rengi veren, iç açan, gönül açan, ferahlatan, ömre ömür katan, humarı ( sarhoşluk sonrası oluşan baş ağrısı )  def eden bir şaraptır.

 

Her tarafdan şu’le-sâz oldı nihâl-i ergavân
Bâğa âteş düşdi sandı eyledi bülbül figân                 (Nev’î, M/1)

 

Gamdan halâs ister isen gel Necâtîyâ

Dil cür’asını câm-ı mey-i ergavâna at   Necâtî Bey

 

Eger olmasa bâde-i ergavân

Kalur mıydı bir kimse benzinde kan Hâletî

 

Evije : Halis şarap

 

Fazih -  Hurma Koruğu Şarabı :   Hurma, güzel tadı,  turuncuya çalan rengi, hoş kokusu ve aroması ile güzel bir meyve ve ağacıdır. Bu nedenle bedevilerin hurma koruğundan yaptıkları şaraplar oldukça güzel içimlidir.

 

Bedevilerin fazih adını verdikleri hurma şarabı bedevilerin en makbul gördükleri içkilerden biridir.  Kimi kaynaklara göre hurma şarabı deve sidiği ile karıştırılıp içilir. Deve sidiği ile karıştırılan hurma şarabının çok sert bir içki haline geldiği söylenmektedir.

 

 

Gubeyra:  Habeş’te darıdan yapılan bir cins şarap.

 

Gül Şarabı: Yabani gülün çiçeklerinden yapılan bir şaraptır. Yaban gülünün çiçekleri kurutulup,  yeteri kadar su ve şeker eklenip kaynatılarak, sonra da içine şarap mayası ve limon tuzu katılarak ağzı sıkıca kapalı bir kapta şarap kıvamına getirilinceye kadar bekletilen bir şaraptır.

 

 

Handeris :  Eski şarap.

Haniye:  Şarap.

Hun-i cân :  Şarap.

İsfend : Şarap.

Kafkaf :  Şarap, hamr.

Kandid: Şeker  kamışı şarabı

Kevser Şarabı : Cennet şarabı, Cennette akan şurub nehri

Kındîd : Şarap, hamr.

 

Kümeyt : Kümeyt hem koyu kahverengi veya kızıl renkli doru at hem de kırmızı renkli veya koyu renkli şarap anlamlarına gelecek şekillerde kullanılmıştır. Bu nedenle kümeyt sözcüğü hem şarap hem de at ile alakalı kullanılan bir sözcüktür.

 

Sur sakiya kümeyt-i sebük-seyr-i sagarı

Gezdirmedi ilacı su inmiş ayağına       Emîn

 

Beyitteki “ayak” sözcüğü hem atın ayağı hem de kadehin ince tarafı anlamlarındadır.  ( bkz KÜMEYT NEDIR DORU AT VE ŞARAP)

 

Kut-ı Mesih:  Hurma. Şarap.

 

Limon Şarabı: Limon suyuna şeker katılarak, kaynatılarak, şarap mayası eklenerek, bekletilerek yapılan bir şarap veya likör türüdür. Limon ve gül şarabı divan şiirinde de karşımıza çıkmaktadır.

 

Gül ü leymun şarabı gibi verdi çâşi câna

Lebin nûş eyledim âmiziş-i lütf u gazaplara  Şerif [2]

 

 

Maziye: Şarap, hamr.

Meşmule: Şarap.

Mey: Şarap, içki. (Farsça)

MEY-I ENGÜRÜ: Engürü şarabı

Mukalkal:  Şarap, hamr.

Müdam: Şarap, mey, hamr.

Mül:  Şarap. (Farsça)

MÜSELLES:  (Üç kere kaynatılan ve damıtılan, haram olmadığı düşünülen şarab ( bkz: MÜSELLES NEDIR HARAM OLMAYAN ŞARAP )

Müskir: Sarhoş edici, şarap ve içki.

Mustar:  Şarap.

Naki':  (Çoğulu: Enkia) Kuru üzümü su içinde ıslatarak yapılan şarap.

Nebiz: Hurma şarabı

Nakıs:  Ekşi şarap.

Nuşdaru:  Panzehir.  Tiryak.  Şarap. (Farsça)

Pakend : şarap, bâde. (Farsça)

Rah: (Çoğulu: Rayâh) Şarap, içki, hamr.

Rahîk : Saf şarap

Reyah: (Tekili: Râh) şaraplar.

Sa'f:  Bir şarap cinsi.

Sabûh :   Sabah içilen şarap. (Arapça) ( bkz SABUHI NEDIR SABAHLEYIN İÇILEN MAHMURLUK ŞARABI)

Sabuhi: Sabahleyin şarab içmek , sabah şarabı 

Sahbâ / صهبا:  Şarap. (Arapça)

Selsâl : İçimi kolay olan şarab

Seker. Hurmanın nakii, yani maserasyonu, yani su içinde ısıtmadan bırakılınca, köpüklenir ve tadı keskin olursa seker denir

Seru: Boynuz.  Boynuzdan yapılmış şarap kadehi. (Farsça)

Sırf: Su katılmamış şarap

Süci ( SÜCİG) : Eski Türkçede şarap 

ŞAHDARU: Şarabın ilk adı, can veren ilaç -şah ilacı - panzehir, tiryak ve ilaç” anlamlrında amcak mecazen şarab anlamına gelen  Farsça kökenli sözcük, hatta bir şarap cinsidir.  “Burhan’ı Katı’ya göre şâhdârû, şarâbın mucidi olarak görülen Cemşid’i Hurşid’in keşf ettiği şaraba verdiği ilk ad olmaktadır.” [3]

 

 

Şarâb-ı bî-gaş: hîlesiz ve katkısız şarap.

Şarâb-ı dilgüşâ: Gönül açan, süsleyen şenlendiren şarap 

Şarab-ı lale rengi  : Lale renkli şarap , hatta lale biçimli şarap kadehi 

Şarâb-ı nâb : katkısız şarap.

Şarâb-ı Nûhî: bin senelik eski şarap. Doğu kültüründe Cem veya Nuh Peygamber şarabın mucidi olarak kabul edilir. Şarâb-ı Nûhî ise Hz Nuh zamanından kalma yıllanmış şarab manasındadır. ( bkz ŞARAB-I KÖHNE MEY-I KÖHNE ŞARAB-I NUHI  YILLANMIŞ ŞARAP  )

 

Şarâb-ı rumnâni : nar rengindeki şarap.

Sebic:  Yatık veya sekik adı verilen, ağzı dar şarap testisi. Hurmadan elde edilen içki, bir nevi şarap.

Şemul:  Sâfi halis şarap.

Sürh-âb: Kırmızı su. Mecazi olarak  Kan veya şarap. (Farsça)

 

Tıla': Üzüm suyundan kaynatmak sebebiyle üçte birinden azı giden şarap. merhem, yağ, ilâç. "Taze şıra, ateşte ısıtılıp üçte ikisi uçacak şekilde ısıtılır.  Şıranın üçte birinden çogu kalırsa bu klan sıvıya  tıla denir. Tıla,  eğer gaz çıkararak kabarıp, keskin bir tada kavuşursa sarhoş eden bir içki haline gelir. ( bkz ŞARABI HARAM OLMAKTAN KURTARMAK ŞARABA TUZ KATMAK  )

 

Ukâr : Kımızı şarab

Ulk: Şarap.

Ümm-ül habâis:  (Kötülüklerin anası) şarap, içki.

 

Ünnab- Hünnab Şarabı: Kırmızı renkli güzel kokulu ünnab yemişinden yapılan bir şarab cinsiydi. Ünnab veya hünnab güzel kokulu, kırmızı renkli, dağlarda yetişen bir ağaç ve yemişidir. "Hünnap ağacı ve meyvesi, zizyphus vulgaris"[4]Çin hurması olarak da bilinen bir ağaç ve meyvesidir.

 

Eski devrilerde unnab  bir çok derde iyi gelen şifalı bir bitki olarak kabul edilmiş, örneğin yemişinin çekirdekleri havanda dövülerek ve içine su katılarak ishal ilacı olarak da kullanılmıştır.  [5] Eski devrilerde hünnap pek çok derde iyi gelen bir yemiş olarak da görüldüğü için hünnaptan yapılan şarab da makbul kabul edilmiştir. [6]

 

Saki sunuver şarâb-o unnâb

Kim kaynadı kan dem-ü inebden  Şeyhi

 

Hünnab sarabı, üzüm suyundan yapılan şaraba nazaran daha az şekerli dolayısı ile teskin edici bir şarap imiş.  Şair, bu beyitte  üzüm suyundan yapılan şarabın kanını kaynattığını, hararet verdiğini, sakinleşmek için hunnap şarabı istediğini söylüyor.

 

Unuşe: Refah, huzur, rahatlık mecazi olarak şarab , içki

Yakut-u müzab:  Kıvama gelmiş olgun yakut mecazen :  Göz yaşı. Kan. Kırmızı şarap.

Zerab:  Beyaz şarap. (Farsça)

Zerdab:  Beyaz şarap. (Farsça)

 

KAYNAKÇA 

 

[1] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/

[2] A.T.Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, S. 452

[3] ŞAHDARU NEDIR HZ NUH VE CEM ILE ŞÂHDÂRÛhttps://www.edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=55768

[4] https://turkcenedemek.com/kelime/h%C3%BCnnap/

[5]  Lehçet’ül Lugat

[6] A.T.Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, S. 453

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar