KategorilerEDEBİYATDivan Nesri Mesnevi TarihSelaniki Mustafa Tarih-i Selanik'i

Selaniki Mustafa Tarih-i Selanik'i

06.12.2014

Selaniki Mustafa

Selanik'te doğmuş, haremyn mukataacılığı ve Nişancı Mehmed Paşa'nın divit darlığını yapmış,  silahlar kâtibi olmuştur. Kanuni’nin son ve 13. seferi olan Zigetvar seferine katılmış, katıldığı Gence seferinden 1587  sonra sipahi oğlanları kâtipliğine getirilmiş, İstanbul'a dönüşünde görevinden alınarak (1589) Safevi elçilik heyeti, Haydar Mirza'nın misafir edileceği sarayın hazırlanması ve yapılacak masrafların hesabını tutmak görevi verilmiştir.(1590).

Ruzname yazmak  ve  Anadolu muhasebeciliği ile görevlendirilen Selanikli Mustafa, Ferhad Paşa azledilince bu görevini de kaybetmiş,  1593'de Osmanlı devletine sığınan, Gilan hâkimi Han Ahmed'in mihmandarlığına tayin edilmiş, 1600 yılında İstanbul'da ölmüştür

Tarih-i Selanik’i

Tarih-i Selaniki adlı eseri, 1563-1600 yılları arasındaki olayları içine alır. Eserinde saray törenleri, tayinler, aziller, mali sıkıntılar, kapıkulu askerlerinin isyanları anlatılır. Balkan illerinde doğup büyümüş, ayrıca bölgeye düzenlenen bazı seferlere eşlik  etmiş, saraya en yakın kişilerin yanında ve sarayda kalarak olayları yakından izlemiş bir tarihçi olarak Osmanlı’nın bozulma dönmelerini  gözlemleyebilmiş ve bunları eserinde anlatmıştır.  “ Harameyn Mukataacılığı, Sipahiler Kâtipliği, Ruznâmecilik, EvkafMuhasebeciliği gibi resmî görevler üstlenen Mustafa Selânikî, devlet çarkının çoğu kezneredeyse merkezinde bulunması nedeniyle, hem mevcut durumu doğrudan tetkik edebilme imkânını bulmuş hem de dönemin tanıkları ve resmî belgeler ışığında tarihini görece objektif bir yaklaşımla biçimlendirebilmiştir.[1]

Eser Osmanlı’nın duraklama döneminin başladığı yıllara dair verdiği, tarihi,  ekonomik düzen, sosyal hayat, isyanlar, gündelik yaşam, adetler, törenler, bayramlar, gelenekler, sosyal ve sosyo-ekonomik sorunlar ile devri her yönden le alan yaklaşımı ile eşsiz belgeler sunmaktadır. Selanikli Mustafa’nın bu eseri o yılları her yönü ile alması yönünden oldukça mühim bir kaynak olmaktadır.Selânikî Mustafa Efendi, üstlendiği görevlerden ziyade  Kanûnî Sultan Süleyman ‘ın saltanatının sonlarından III. Mehmed’in saltanatının ortalarına kadar olan dönemi (971-1008/1563-1600)  her yönü ile ele alan tarih eseri ile tanınmaktadır.

Selaniki’nin eseri bu dönem için çok önemlidir. Eserde Kıbrıs’ın Fethi (1571), İnebahtı Deniz Savaşı (1571) ve Tunus’un Fethi gibi önemli hadiseler vardır. Divan kâtipliği görevinde bulunduğu sırada devletin sır olarak kabul ettiği arşiv belgelerinin yönetiminden dolayı bu belgeleri bizzat görüp yazdığı devrini sosyo ekonomik ve diğer tüm yönlerden ele alarak anlattığı için  “birinci el kaynak”  bir ser olarak kabul edilmektedir.  Tamamen kendi  gözlemlerine dayanarak yazdığı bu eser  “bir bakıma hatırat niteliği taşır ve müellifin çeşitli olaylarla ilgili kendine has yorumlarını içerir...Havâdis-i Rûzgâr”, “Şikâyet ez-Ahvâl-i Rûzgâr”, “Hasbihâl” gibi başlıklar altında yaptığı yorumlarda çeşitli aksaklıkları ve kurumlardaki bozulmaları sert biçimde eleştirmiştir. Kanûnî Sultan Süleyman zamanına yetiştiğinden III. Murad dönemindeki değişim, doğuda ve batıda başlayan savaş ortamı ve iç karışıklıklar onu çok etkilemiş, olayları da bu ruh hali içinde ele almış görünmektedir. Bu yolda başta devrin padişahı olmak üzere devlet erkânını ve ulemâyı, askerî zümreleri misaller vererek eleştirdiği dikkati çeker.”[2] Mustafa Selânikî Efendi’nin sayesinde edindiğimiz paha biçilemez bilgilerle,Osmanlı İstanbulu’ndaki sosyo ekonomik hayatın pek çok veçhesine ışık tutulmuştur.”[3]

Eserin Türkiye’de ve Avrupa kütüphanelerinde yirmi beşten fazla nüshası bulunmaktadır.  Bunların on dokuzu İstanbul kütüphanelerindedir (Selânikî Tarihi, haz. Mehmet İpşirli, s. XXIV-XXIX). Kitabın baştan üçte biri (971-1001/1563-1593) İstanbul’da yayımlanmış , Selânik Mustafa Efendi, d. 1600?istanbul Maba'a-i a'mire] (1281; aynı baskının faksimile ikinci basımı: Freiburg 1970), Bu baskısında olayların çok ayrıntılı verildiği son sekiz yıllık kısmı Târîh-i Naîmâ’da bulunduğu için yayımına gerek görülmediği bu neşrin sonunda ifade edilmiştir.[4]Eserin tenkitli metni Mehmet İpşirli tarafından hazırlanmıştır (I-II, İstanbul 1989; Ankara 1999).[5]

ESERDEN  ALINTILAR  

“Şimdiki zamanda Yeniçeri ağaları, oğlan devşirme hizmetini insafsız ve itidâlsiz olancevvâr ve sitemkârları bulup, haddinden fazla bahşiş adı altında rüşvetlerini alıp, memleketreayasına koyun sürüsüne kurt salar gibi gözü dönmüş katil ve oburları Padişah emirleri  ile musallat edip, reayanın zenginlerinin sınırsız malını alıp ve fukara ve güçsüzlerinin yerinive yurdunu yıkıp, evlâdını almaktadırlar. Ekseriyetle ecnebî dahi Yeniçeri Ocağına bu yoldan girip, Yahudi, Çingene ve Rus ve Çerkez ve Türkler ve gayrı-meşru reziller deftere geçip sayısız miktarda mal alınıp, oluş-bozuluş âlemi, bu vasıta ile ve zâlimlerin zulmü ile âlemdolup gittikçe bidat ve kötülük çoğaldığı için, sığınılacak dinin Padişahının dergâhınadilekçeler sunulup, Yeniçeri Ağası Mahmud Ağa ve Kethüdâ Bey görevden alındı.” [6]

“Büyük dedelerim Âl -i Osmâniçin , her gazâ ve cihad ile fetih yaptıklarında , din ve devletdüşmanlarına nispet, şehir halkına , sevinç ve gönül ferahlığı için donanma edip, neşe ve zevkile yiyip içmelerine ruhsat vermeleri k ânûn-ı kadîmdir. Merhûm Sultan’ın eylediği gazâ,hiçbir padişaha nâsip olmamıştır; özellikle cihanın bekçisi saltanat tahtımıza müyesserolmuştur. Şehr -i İstanbul halkına donanma için nidâ ettiresi.”

“İstanbul ve Galata’nıncâhil ve parazit halk ,süslenmişler  vekarı dünyayı donatıp yeni gelin eylemişlerdir . Devrinihtiyarları dahi  şamata, fitneve eğlence ile yeni ergen olmuş gibi, yarının tasasınıunutmuşlardır .”

İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da