Sus Payı Hikayesi ve Refik Halit

18.11.2019

 
 
Sus Payı adlı öykü Refik Halit Karay ‘ın   1919  yılında yayımladığı Memleket Hikâyeleri adlı hikaye kitabındaki 13. Hikayesidir. Bu hikaye  Memeleket Hikayeleri adlı eserinin ilk basımlarında  Hakkı Sukut adı yayımlanmış sonraki basımlarında bu öyküsünün adı Sus Payı olarak değiştirilmiştir. Öykünün dipnotunda Darmara Çiftliği 1910 ibaresi bulunur. Şu halde bu öykü Refik Hait'in  Sinop'a sürgüne gönderildiği yıllardan daha önce Bursa'ya gittiğinde ve ipek böceği kozalarının işlendiği Damara Çiftliği denilen bir çiftliği ziyareti sonrasında veya ziyareti esansında oluşan bir hikayesi olduğu anlaşılır. Bu ise Refik Halit'in Memleket Hikayeleri adını verdiği memeleket konulu öykülerine daha sürgüne gönderilmeden önce  yazmaya başladığını göstermektedir.
 
Buna mukabil, toplamda 18 öyküden oluşan Memleket Hikayeleri yazarın 1913 yılında sürgüne gönderildiği, Çorum, Bursa, Bilecik ve Ankara’da da kaldığı yıllarda yazdığı öykülerden oluşmuştur. 
 
Sus Payı adlı öykü yazarın ilk sürgün yıllarında yazdığı ve memleket konulu öykülerde birisi olmasa da yazarın bu konulu bir öyküsüdür. Hatta Memeleket Hikayelerinin oluşmasıne vesile olan Öyküsü de muhtemele Hakkı Sukut tani Sus Payı adlı öyküsü olmalıdır.  Öykünün konusundan da tahmin edilebileceği gibi bu öykü yazarın Sinop'a sürgüne gönderilmeden önce gittiği  Bursa’daki gözlemleri neticesinde yazılmıştır.
Sus Payı adlı öykü edebiyatımızda sanayileşmenin işçilerin sağlığı, işçilerin güvenliği ve işçi, sorunlarını irdeleyen edebiyatımızdaki belki de ilk öykü olmaktadır.  İşçi, işveren ve işçi hakları konusunda yazılmış bu öykü  ilk kez sanayileşmeyi gören ve haklarının neler olabileceğini bilmeden çalışan işçilerin dramını oldukça başarılı bir şekilde ele almıştır.
 
 Refik Halit, İstanbul’da doğup büyüyen bir yazar olarak sürgüne gittiği Anadolu’ya bu gözle bakabilmeyi başarmış o yıllardaki Anadolu, köylüsü, kasabalısı ve şehirlisini İstanbullu bir yazar gözü ile gözlemlemiş, oldukça doğal bir şekilde ve edebi bir üslupla onların bu hayatlarını öykü haline getirmeyi başarmıştır.
 
SUS PAYI ÖYKÜ ÖZETİ

Bursa'da bir ipek fabrikası açılmış ve işçiler bu fabrikada günde on dört saat çalışmaktadır. İşçilerin çalışma süreleri çok uzun olduğu gibi çalışma koşulları da çok kötü durumdadır.  İşçiler on dört saat boyunca kaynar suların başlarında beklemekte, kaynaya suların pis kokularından zehirlenmektedirler.  Buraya çalışmaya gelen işçilerdin pek çoğu genç yaşında ölüp gitmekte kimse ise bu ölmüşlerin nedeni üzerinde durup düşünmemektedir.
 
Bu fabrikada daha çok genç kızlar çalışmakta her yıl birkaç genç kız hastalanarak ölmektedir. İşçi başı Hasip Efendi’nin sevgilisi Fotika’da bu fabrikada işe başlamış ama çalışma saatlerinin çok uzun olmasına karşın aldığı ücretin çok düşük olduğunu fark etmiştir. Nitekim çalışma şartlarının ağırlığı kaynayan sulardan yayılan kokuların saçtığı zehir çalışma koşullarını daha da ağırlaştıran etkenler olmaktadır.
 
Fabrikada işçi başı olarak çalışan Hasip Efendi'nin sevgilisi Fotika da çok sağlıklı çok körpe bir kız olduğu halde hem sağlığını hem de körpeliğini kaybetmiştir. En sonunda Fotika da diğer işçiler gibi hayatını kaybeder.
Fotika. Gencecik yaşında,hayatının en güzel çağında hayatını kaybedince  çalışanlar buna çok üzülmüşlerdir.. Fotika'nın cenazesini bir papaz kaldırır ve bu Papaz , cenazeye katılan işçilere Avrupa'daki fabrikalarda çalışanların çalışma koşullarından  ve çalışma şartlarından bahs eder.  Oradaki çalışma saatlerini,  ücretlerini, iş ve işçi kanunlarını tazminatlarını vb anlatır.  İşçilerin çıkardığı isyanları itirazları vb dile getirir.

Hasip Efendi, ertesi gün fabrika sahibi Hidayet Bey'in yanına giderek papaz’dan duyduklarını ona anlatır.  Fotika’nın ölüm nedeni ise fabrikadaki koşullar ve zehirlerdir. Hidayet Bey, ilk önce Hasip Efendi’yi işten çıkarmayı düşünür. Ama bu fikirleir olan adamların işten atılması başına bela getirecektir. Ayrıca Hasip Efendi’nin atılması iş sistemini de çok bozacak, fabrikası ustasız kalacaktır. Hasip Efendi bu bilgileri patronuna söylediği için patronu onun maaşına sekiz lira zam yapmıştır. Hasip Bey vicdanını rahatlatacak bahaneler bulup işine devam ederken  Hidayet Bey de ölümleri azaltmak  için bazı önlemler almaya başlar.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar