Yavuz Sultan Selim Anekdotları

25.11.2020

 

Dosya:I Selim.jpg

YAVUZ VE ŞAİRLERİ İLE İLGİLİ BİR ANEKTOT

Şairler, padişahın celâlini ve gazabını bildiklerinden, yanına fazla yaklaşmazlardı. Ancak, her sefere çıkışta birkaç şair resmen görevlendirilir ve ordu konakladıkça, padişaha şiir okumaya çağrılırlardı. Mısır seferinde zafer kazanılmış, padişah da birkaç pare şiir dinleyerek sevincini herkese göstermek isteyip, beraberinde getirdiği şairleri çağırttı… Kemal Paşazade ile satranç oynuyorlardı. Üç adet şair, bellerinde kılıçlarla otağa girdiler. Hepsi heyecandan tir tir titriyorlardı. El-etek öpmek için padişahın yanına doğru ilerlediler. Adımları birbirine dolaşmaya başlamıştı bile. Bu sırada birinin kılıcı Yavuz’a çarptı, diğerinin kolu satranç tablasını devirdi. Öbürü de nezleli burnuyla sultanın elini kirletti. Yavuz Sultan, artık dayanamayıp,

—Verin şu miskinlere cezalarını diye bağırdı. Muhafızlar, şairleri yakalayıp dışarı çıkarırken Kemal Paşazade araya girdi:

— Sultanım, af, zaferin zekâtıdır. Bilmezlikle hata işlediler, suçlarını bağışlayınız, diye tavassutta bulundu.

Yavuz Sultan hiç istifini bozmadı:

—İyi ama molla; edebiyattan evvel “edep” lâzımdır. Hünkâr huzuruna böyle mi girilir?

Mamafih Yavuz Sultan, hocayı kırmadı, şairlerin cezalarını hafifletti. İstanbul’a yaya olarak dönmelerini hükmetti.

“Hep seninçündür benim dünya gamım çektiklerim

Yoksa ömrüm varı sensiz neylerim dünyayı ben.
 

YAVUZ İLE HASAN CAN

Yavuz son anlarında sorar Hasan Can’a: “Hasan Can, şimdi ne vaktidir?”. “Yaradan’la birlikte olmak vaktidir hünkârım.” sözüne hiddetle cevap verir Koca Yavuz: “Bre Hasan Can, sen bizi bunca yıl kimle bilirdin?

YAVUZ İLE TÜRKMEN KIZI

Yavuz Mercidabık zaferinden sonra Şam’da konaklar. Sarayda padişahın odasının temizliğini yapan bir hizmetli, İri yarı, yağız padişaha aşık olur. Gel gör ki cihan padişahına bir hizmetlinin aşık olması duyulmuş, görülmüş şey değildir. Kızcağız bir sabah padişahın yastığına yaklaşır ve kılıfa bir yazı yazar:

“Âşık olan neylesin?”

Akşam odasına gelen hünkâr yatacağı sırada yastıktaki yazıyı görür, okur, gülümser ve altına şöyle yazar:

“Derdi ne ise söylesin”

Ertesi gün odaya gelen hizmetli kız yarı korku, yarı ümitle yaklaşır yastığa ve padişahın yazısını görünce eli ayağına dolaşır. Neden sonra kendine gelir ve hemen yazar yastıktaki dizelerin altına:

“Ya korkuyorsa neylesin?”

Akşam gelen padişah dizeyi görünce altına yazıvermiş hemen:

“Hiç korkmasın, söylesin.”

Böylece şöyle bir dörtlük çıkar: 

Seven insan neylesin
Hemen derdin söylesin
Ya korkarsa neylesin
Hiç korkmasın söylesin"

Şeklinde bir dörtlük çıkmış ortaya. Sabahleyin Hasan Can'a " Tiz bu kızı bulun diye emretmiş, Kız bulunmuş fakat rivayete göre cihan hükümdarı ile evleneceğini öğrenen kız sevincine aşık kalbi dayanamamış aşırı heyecandan ölmüştür.

1

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Gülüm Çamlısoy

Gülüm Çamlısoy

4 years ago

Kendi adıma çok teşekkür ederim, efendim. Bİlginin ve edebiyatın iz düşümünde yürekleri ihya ettiniz, sayın hocam. En derin saygılarımla