YAVUZ SULTAN SELİM'DEN ANEKTODLAR
BENİM DAHİ MURADIM ODUR
Yavuz, birçok vezirinin boynunu vurdurmuş bu yüzden halk arasında “Dilerim Allah’dan Yavuz’a vezir olasın” sözü beddua olmuştu. Hergün ve her an ölüm tehlikesi içinde olan Veziri Pîrî Paşa bir gün:
“Padişahım, eninde sonunda bir bahane ile beni de idam ettireceksin. Heman, bir gün evvel halas etsen daha iyi olmaz mı?” diye konuştu. Bu sözleriz üzerine Yavuz, Piri Paşa’ya şu cevabı verdi. “Benim de muradım budur, lakin senin yerini tutacak adamı henüz daha bulamadım. “
HERKES YEDİĞİNDEN İKRAM EDER.
İran şahı, kıymetli mücevherlerle süslü bir sandığı Sultan Selim’e hediye gönderir.
Sandık açılır ve İçinden değerli taşlar, atlas, kadife kumaşlar çıkar. Sonra da pis pis kokular yayılır.
Çünkü en alttaki bohçaya insan pisliği konulmuş, hakaret amacıyla Padişaha yollanmıştır.
Yavuz, bu hakarete ince bir cevap vermek için düşünür. Sonunda kendisi de değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatır. İçine de o gül kokulu ve en nadide lokumlardan bir kutu da hazırlanmış, en altına da küçük bir satır yazmıştır. Satırda şu yazmaktadır.
“Herkes yediğinden ikram eder” !
Elçiye Lüzum Yok
Yavuz, 1515 yılında Dulkadiroğlu Alâüddevle’yi mağlup etmiş Mısır Sultanı, bu fethi protesto için Yavuz’a elçi göndermişti. Elçi, Yavuz’a şunları söylemişti. :
“-Hutbelerde sultanımızın adı okunan memleketleri iade ediniz.”
Yavuz, cevap verdi:
“-Var sultanına söyle ki, hutbesi ve sikkesini ( paralara vurulan damgada ) bu diyar-ı rum da değil Mısır’da okutup dursun.
Elçi başını eğip, alçak sesle yalvarmıştı:
“-Ben bunları sultanıma söylersem öfkesinden kellem gider. Siz bir elçi gönderseniz gidip de o söylese…
”Yavuz bunun üzerine:
“-Elçiye de lüzum yoktur. Ben gelip kendim söylerim.
Kısa bir müddet sonra gerçekten kendisi gitmiş, Mısır’ı alıp gelmiştir.
YAVUZ ve MUHYİDDİN ARABİ
Yavuz 1516 da “Mercidâbık” savaşını kazanmış ve Haleb’e girmiş, iki hafta sonra da Şam’a ulaşmıştı. Yavuz, Şam ve civarındaki İslâm büyüklerinin kabirlerini ziyaret etmiş ama Muhyiddin Arabî’nin kabrini bulamamıştı. Onun kabrinin yerini hiç bir kimse bilmiyordu. Çünkü asırlar önce, kabri harabeye çevrilip kaybolmuştu.
Rivayete göre: Yavuz, Şam’da iken Muhyiddin Arabî ’nin (v.638/ 1240) bir kitabında geçen “Sin Şin’a girince Mim’in kabri ortaya çıkar” şeklindeki ifadesini alim Kemal Paşazade ile incelemişler, “Sin”in Selim’e, “Şin”ın Şam’a, “Mim”in de Muhyiddin’e işaret olduğuna kanat getirmişlerdi.
Yavuz Selim, bir gece rüyasında Muhyiddin Arabî ‘yi görmüş ve hazret ona şunları söylemişti. “Ya Selim! Safa geldin, hoş geldin. Sabahleyin bir siyah ata bin. O seni bana getirsin. Beni hâk-i mezelleten (horluk toprağından) kaldır. Bana bir türbe, bir cami ve imaret yap. “ der.
Rivayete göre: Yavuz sabahleyin bir siyah ata biner. At gidip Salihiyye Mahallesi’nde bir çöplükte durup eşinmeye başlar. Orası açılınca büyükçe bir taş çıkar. Üzerinde Arapça olarak “bu Muhyiddin’in kabridir” yazısı görülür.
Yavuz Selim orayı temizleterek kabri ortaya çıkarır. Yavuz,1517’deeki Ridâniye Savaşı ve Mısır’ın fethinden dokuz ay sonra, Şam’a gelir ve dört aydan fazla kalır. Bu süre içinde Şeyh’in kabrine türbe, yanına ise bir cami ve aşevi yaptırıp İlk cuma namazıyla da açılışını yapar. (5 Şubat 1518) [1]
Yavuz Sultan Selim Hayatı Şairliği Şiirleri ve Edebi Kişiliği
Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi Tabakatül-Memalik, Selimname ve Diğer Eserleri
Sad b. Abdülmuteal ve Selimnamesi
BU NE MÜFSİDANE TEKLİFDİR!
Yavuz Sultan Selim devrinde. Zembilli Ali Cemali Efendi’nin ya da İbni Kemal dini liderlerdir. Öyle ki Zembilli Hoca, “Hükümden ayrılırsan halline (padişahlıktan azledilmek) fetva veririm” diyebilecek kadar mutebere ve cesur bir şeyh’ül islamdır.
Mercidabık Seferi pahalıya patladığın dan, hazinenin paraya ihtiyacı olmuş, Yavuz, defterdarından (Maliye Bakanı) para bulmasını istemiştir. Defterdar bir formül teklif eder:
“Hünkârım! Hazine de para yoktur ama akçe darlığını gidermek için bir fırsat zuhur itmiştir. Şam’ın en zengin adamı vefat itdi. Gerüye altı aylık bir oğlan ile külliyetli miktar akçe bıraktı. Çocuğu katlederek akçeleri hazineye aktarırsak darlık biter.” der.
Yavuz, bunu duyar duymaz yerinden fırlar:” “! Bu ne müfsidane bir tekliftir? Bilmez misin ki, biz buralara ahaliye baskı ve zulüm yapmağa değil, ahaliyi baskı ve zulümden kurtarub rahat ittirmeğe geldük; ahalinin malını mülkünü müsadereye değil, daha fazla zengin itmeğe geldük; milletin huzurunu bozmağa değil, huzur kaynağı olmağa geldük!” Derin derin nefeslendikten sonra, ekler: “Müteveffaya rahmet, malına bereket, oğluna afiyet, gammaza lanet.”[2]
İPEK TÜCCARLARININ İDAMI
Yavuz Sultan Selim Edirne’ye giderken, onu uğurlayan kafile arasında Şeyhül islam Ali Cemali Efendi de vardı. Dönüşte kalabalık bir grup insanın elleri bağlı olarak götürüldüğünü gördü. Nereye götürüldüklerini sorunca “ yasağa rağmen ipek satın alan ve bu sebeple idama götürlen mahkum tüccarlar olduğunu öğrendi. Hemen geri dönerek Edirne’ye gitmekte olan padişahın arkasından yetişti ve:“Bunca kişinin katli helal değildir, mes’ul olursun, katlettirme!”Yavuz kızgın bir halde:“Halkın üçte birinin intizamı için, icabında üçte ikisinin katli caiz iken, üç beş kişi için neden mes’ul olurum?” diye kızdı.
“Sultanım, bunların suçu halkın nizamını bozar mahiyette değildir.”
Yavuz itiraz etmişti. “Ya benim emrime muhalefet halkın nizamını bozmaz mı?”
Şeyhül islam Ali Cemali Efendi “Sultanım, ipek tüccarlarının bunlara ipek vermek isizin rızanıza alamettir ve dahi Ümmet-i Muhammed’in erkeklerine haram olan ipek, kadınlarına helaldir.”Zembilli Ali Efendi’nin bu sözleri, çok kızgın olan Yavuz’un öfkesini dindirdi ve bu söze hak vererek 400 kişinin serbest bırakılması emretti.
YAVUZ SULTAN SELİM VE İBRAHİM GÜLŞENİ
Memlûkler ile Osmanlıların arası açılmış, Sultan Gavri, İbrâhim Gülşenî hazretlerinin karşı çıkmasına rağmen, Yavuz Sultan Selîm’in üzerine yürümüş ancak yenilmiş ve savaşta da hayatını kaybetmişti. Yerine çıkan Tomanbay, İbrâhim Gülşenî'den duâ istirhâm eyledi.
Menkıbelere göre Şeyh de ". Sultanım! Eğer makâm-ı selâmette olmak istersen, Selîm'e tâbi olasın." Diyerek duasını bitirmişti. Buna rağmen Tomanbay ‘da Ridâniye'de Yavuz'un karşısına çıktı. Ve yakalanarak îdâm edildi.
Sultan Selim, Mısır’a girdiğinde İbrâhim Gülşenî “ :Azîzim hayr-ı makdem ömrümün vârı safâ geldin.
Keremler eyledin gönlümün sultânı safâ geldin.” diyerek karşıladı. Yavuz Sultan Selîm Han da âlime hürmet gösterdi.
YAVUZ İLE ZEMBİLLİ
Fatih'in torunu Yavuz Sultan Selim zamanında bazı Bizans soyluları ve onların yakınları yeniden Bizans’ı ihya etmek sevdasına düşmüşlerdi. Bunu gören Yavuz, bu duruma çok öfkelenmiş Bizans halkının ya Müslüman olmalarını veya İstanbul’u terk etmelerini emretmişti. Bu emir karşısında sıkıntıya düşen devlet ricali Padişah'tan çekinerek Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'ye müracaat etmişlerdi. Zembilli de Yavuz'a dedesi Fatih'in bunlara eman verdiğini söyleyerek şimdi böyle bir uygulamanın hukuken uygun olmayacağı hakkında fetva verdi.
YAVUZ'UN SIRRI
Yavuz Sultan Selim birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca
Yavuz ona: - `Sen sır saklamayı bilir misin?` diye sormuş.
Vezir: - `Evet hünkârım bilirim` dediğinde
Yavuz cevabı yapıştırmış: - `İyi ben de bilirim.`
ACEBA ORDUMDA MEYVE ÇALAN OLDU MU?
Yavuz Sultan Selim, ordusu ile Mısır Seferine giderken Gebze’de mola verir. Sultan Selim, “Acaba askerlerim, sahibinden müsaadesiz üzüm ve elma koparıp yediler mi?” diye düşünür ve Yeniçeri ağasına “Ağa fermânımdır; bütün yeniçeri, sipahî ve azap askerlerimin heybeleri yoklansın! Heybesinde bir elma veya üzüm salkımı çıkan asker olursa, derhal huzuruma getirilsin!” der.
Yeniçeri ağası bir müddet sonra gelip, “Sultanım koparılmış hiçbir elma ve meyve izine rastlamadık” deyince, sevinir ve ellerini açar: “Allah’ım! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun! Bana haram yemeyen bir ordu ihsan eyledin!” diyerek dua eder. Sonra “Şayet askerlerim izinsiz meyve koparmış olsalardı, Mısır seferinden vazgeçerdim. Çünkü haram yiyen bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olmaz!”
Koca Ragıp Paşa Şiirleri Anekdotları
Şair Eşref'in Hicivleri ve Anekdotları
Fatih Sultan Mehmet ve Anekdotları
Yavuz Sultan Selim ve Anekdotları
Kanuni Sultan Süleyman ve Anekdotları
KAYNAKÇA