Aydınlı Visali Hayatı Türki-i Basit

02.05.2012

Aydınlı Visali

Osmanlı İmparatorluğu Türk Divan Edebiyatı şairi.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Basitname (Yalın Türkçe ile yazılmış şiir) akımının öncülerindendir. Asıl adı İsadır.Doğum tarihi bilinmemektedir.Aydında doğmuştur.Osmanlı İmparatorluğu padişahı II. Bayezid (1481 - 1512) ve Osmanlı İmparatorluğu padişahı Yavuz Sultan Selim (1512 - 1520 zamanında Edirne şehrinde saray hocalığı yaptığı kayıtlıdır.Aydınlı Visalinin 61 Gazeli ve 1 Murabbasının olduğu bilinmektedir.[1]

Divan Edebiyatında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha çok kullanılmaya başlaması ile şiir dili anlaşılması zor bir hale gelmişti. Halk bu şekilde yazılan şiirleri anlamıyordu. Divan Edebiyatı yalnızca Osmanlı Sarayının anladığı bir edebiyat olmuştu. Halkında bu edebiyatı anlaması için dilde yalınlaşma gerekliydi. Bunu başlatan Tatavlalı Mahremidir. Tatavlalı Mahremi [2]  aruz veznini ve divan edebiyatının nazım şekillerini kullanmakla beraber öztürkçe şiirler yazarak Basitname (Yalın Türkçe ile yazılmış şiir) akımının öncüsü olmuştur. Türkçe sözcüklerle halk dilindeki atasözlerini deyimleri mecaz'ları kullanmaya çalışmıştır. Diğer Basitname şairleri Edirneli Nazmi, Âdem Dede ve Tatavlalı Mahremi dir. Ancak diğer divan şairleri bu akıma katılmadığı için sonradan bu akımı izleyenler olmamıştır. [3]Aydınlı Visali Edirne’de saray hocalığı yaparken ölmüştür.[4]Bir Divanı olduğu biliniyorsa da henüz bulunamamıştır.

TÜRKİ-İ BASİT AKIMI VE AYDINLI VİSALİ

14. ve 15. yüzyıllarda Arap ve Fars edebiyatına özenen divan şairleri zaman geçtikçe, Türkçe sözcükleri daha az kullanır oldular, şiirimizi Arapça ve Farsça yabancı sözcüklerle doldurmaya başladılar. İşte bu durum, o dönemde pek kuvvetli olmayan, hatta zayıf denilebilecek bir tepkiyle karşılandı. Bu şiir dilinde Türkçülük anlayışının ilk örnekleridir. Bu tepkiden Türkî-i Basit (Yalın Türkçe) akımı doğdu. Diğer Türkî-i Basit şairleri Tatavlalı Mahremi ve Aydınlı Visali' dir Türkî-i Basitçiler aruz veznini ve Divan Edebiyatının nazım şekillerini kullanmakla beraber Arapça ve Farsça tamlama kullanılmadan aruz vezniyle hemen hemen Öztürkçe şiirler yazdılar. Yabancı sözcük ve tamlamaları şiire sokmadılar, Türkçe sözcüklerle halk dilindeki mecazları, deyimleri atasözlerini kullanmaya çalıştılar.[5] Bu akım ne yazık ki uzun ömürlü ve kalıcı olmamıştır. Çünkü diğer büyük şairler bu olumlu teşebbüse katılmadığı gibi sonraki yüzyıllarda da bu akımı izleyenler görülmemiştir. [6]


1934 yılında “16. Asır şairlerinden Edirneli Nazmî’nin Eseri ve Bu Eserin Türk Dili ve Kültürü Bakımından Ehemmiyeti” başlığını taşıyan makalede Nihal Atsız

Tatavlalı Mahremî’nin yukarıdaki beytine benzer, aşağıdaki beyte dayanarak 

Gözlerümdür güzelüm gözüni cân ile seven 

Göze göster gözüni gözden ırağ olma igen

15. asır şairlerinden Aydınlı Visâlî’yi de bu cereyanın ilk mümessili saymıştır. [7]Aydınlı Visali'nin açtığı bu çığırdan giden 16. yüzyıl şairleri, Edirneli Nazmî ve Tatavlalı Mahremî, divan şiiri söz dağarcığında köklü değişiklikler yapmaya çalıştılar, Farsça-Arapça kelimelerin yerine Türkçe karşılıklarını kullanma yolunu tuttular… Bu girişim, çoğu zaman, “Türk millî ruhunun” veya “Türk millî dilinin” yabancı bir edebiyat geleneğinin başkaldırısı olarak nitelendirilmiştir.[8]

Türkî-i Basit başlığı altında kaleme alınan bu şiirler yabancı kelimelerden mümkün olduğu kadar uzak, teşbihleri Türk zevkine uygun şiirlerdir. Konuları bakımından bazen ahlâkî, bazen âşıkane ve rindane olan bu şiirlerin bir kısmında o dönemin çeşitli olaylarına, bazı önemli kişilerin resmî ve özel hayatlarına dair bilgiler bulmak mümkündür. 

Divan edebiyatında bu büyük şairlerin yanılıra tezkirecilerin ikinci, üçüncü derecede şairler olarak değerlendirildikleri adlandırdıkları şahsiyetlerin sayısı da az değildir. Bazı şairler verdiği eserlerle değil, belli bir grubun veya belli bir hareketin içinde yer aldığından dolayı bugüne kadar unutulmamışlardır. Böyle bir harekete dahil edilmiş şairlerden biri olan Aydınlı Visali Türki Basit akımı denilen divan şiiri tarzının önemli isimlerinden birisi olarak adı anılmaya değer divan şairlerindendir. Aydınlı Visali'nin bir divan tertip ettiği biliniyor olsa da bu güne kadar divanı ele geçmiş değildir. Aydınlı Visali, Türki-i basit diye adlandırılan ve esası terkipsiz ve Türkçe kelimelerden örülmüş şiir anlayışına dayanan hareketin içinde sayılan bir şair olarak edebiyatımızda yer almıştır. Tezkireciler tarafından ikinci üçüncü dereceden sayılan bir şair olmasına rağmen, Edirneli Nazmi Tatavlalı Mahremi ile birlikte Türkî Basit akımının önemli temsilcilerinden bir olarak bir akım yaratmayı başaran şairlerimizden birisidir. 

Divanı ele geçmeyen Aydınlı Visâlî’nin nazîre mecmûalarındaki mevcut şiirleri içerisinde sade ve terkipsiz Türkçe ile yazılmış birkaç gazeli bulunduğu, diğer şiirlerinin ise Şeyhî, Ahmed Paşa, Karamanlı Nizâmî gibi şairlerin gazellerine nazire olduğu görülür. [9]


Murabbasından bir örnek

Kıluban zülf-i perişanun ucın cay gönül

Bizi gark eyledi sevdaya ser-a-pay gönül

Virdi hayret bize bizde komadı ray gönül

Vay gönül vay bu gönül vay gönül iy vay gönül


Gazelinden Bir örnek

  •  Bir bela-engiz belasına odum mübtela
  •  Ah kim bu kez götürdüm boşuma müşkül bela

  • Turnesi dem-i beladur ya kemend-i hedisat
  • Kim anur her bir kılında bağladur bin mübtela

  • Nazirenün naz hoşdur naz idene dostum
  • Hübler içinde dünya gibi olma bi-vefa[10]


Türk-i Basit Şairleri Eserleri İle İlgili Linkler

KAYNAKÇA

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar