24.08.2016
Arşiye Örneği
Sıfat-ı hayvanda gezdim bir eyyâm
Geçip menzillerim olunca tamâm
Bildim aslım Âdem aleyhi’s-selâm
Ahsen-i sûrette cihâna geldim
Çok seyr ü devr edip geldim ben ey cân
Bildim cihân yine evvelki cihân
Bundan ötesini etmezem beyan
Bu sırrı saklayıp pinhâna geldim
Dört kitapta yoktur bu ilim inan
“ilm-i devriyye”dir bu sırr-ı kân
Bulup bir mürşid-i kâmil ü irfân
Okuyup bu dersi âyâna geldim
Afveyle günâhım Gaffârü’z -zünûb
Setreyle uyûbum settârü’l-uyûb
Bu Hüsnî cürmünü bilip utanıp
Yâ Rabbi rahmet ü gufrâna geldim. (Hüsnî)[1]
Devriye Örneği
Katre idim Ummanlara karıştım
Kaç bulandım kaç duruldum kimbilir
Devre edip alemleri dolaştım
Bir sanata kaç sarıldım kimbilir
Bulut olup ağdığımı bilirim
Boran ile yağdığımı bilirim
Alt anadan doğduğumu bilirim
Kaç ebeden kaç soruldum kimbilir.
Kaç kez gani oldum kaç kere fakir
Kaç kez altın oldum kaç kere bakir
Bilmem ki kaç katip ismimi okur
Kaç defterde kaç dürüldüm kimbilir
Bazı nebat oldum toprakta sürdüm
Bilmem kaç atanın sulbünde durdum
Kaç defa cenneti alaya girdim
Cehenneme kaç sürüldüm kimbilir
Kaç kez alet oldum elde bakıldım
Semadan kaç kere indim çekildim
Balcık olup kerpiç kerpiç döküldüm
Kaç bozuldum kaç kuruldum kimbilir
Dünyayı dolaştım hep kara batak
Görmedim bir karar bilmedim durak
Üstümü kaç örtü bu kara toprak
Kaç serildim kaç dirildim kimbilir
Gufrani’yim tarikatım bos değil
İyi bil ki kara bağrım tas değil
Felek ile hiç hatırım hoş değil
Kaç barıştım kaç darıldım kimbilir Aşık Gufrani
DEVRİYE
Cihan var olmadan ketmi ademde
Hak ile birlikte yekdaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yazdım tasvirini nakkaş idim ben
Zekeriyya ile beni biçtiler
Yahya ile kanım yere saçtılar
Davud geldim çok peşime düştüler
Mûhr-ü Süleymanı çok taşıdım ben
Âdem’in sulbünden Şit olup geldim
Nuh-u Nebi olup tufana girdim
Bir zaman bu mülke İbrahim oldum
Yaptım Beytullah’ı taş taşıdım ben
Şimdi hamdulillah Şiri dediler
Geldim gittim zâtım hiç bilmediler
Kimseler bu remzi fehmetmediler
Her gelen mahlûka kardaş idim ben (Şiri)
Bu Dara Gelürler
Şunlar ki görüp yüzünü bu dâra gelirler,
Ol ahde vefâ eyleyüp ikrâra gelirler.
Anlar ki ezel gözleri saçında kaluptur,
Bunda seni hiç bilmeyüp inkâra gelürler.
Çeşmin kadehin nûş eden abdâl-ı ilâhî,
Ol aşk ile bu âlemi devvâre gelirler.
Zülfün teline anda kimin gönlü dolaştı,
Mansûr gibi meydâna girüp dâra gelirler.
Şol dâneleri gör biter eşçâr olur,
Sırrıyle içinden yine esmâra gelirler
Her tohumu neden aldın ise eksen anı bil,
Her cinsi yine bittiği eşçâre gelirler.
Hiçbiri izinden çıkıp âher yola gitmez,
Her birisi bir yol ile bazâra giderler.
Yoları ne var ayrı ise hep sana âşık,
Cümle seni ister sana didâre gelirler.
Elbette bu bağ içine kim girse Niyâzî,
Hârın gezüp evvel sonu gülzâre gelirler. Niyazi Mısri
Cihan var olmadan ketm-i ademde
Cihan var olmadan ketm-i ademde
Hak ile birlikte yektaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben
Anasırdan bir libasa büründüm
Nar u bad ü ab ü haktan göründüm
Hayrü'l-beşer ile dünyaya geldim
Adem ile bir yaş idim ben
Adem'in sulbundan Şit olup geldim
Nuh-i nebi olup Tufan'a daldım
Bir zaman bu mülke İbrahim oldum
Yaptım Beytullah'ı taş taşıdım ben
İsmail göründüm bir zaman ey can
İshak Ya'kub Yusuf oldum bi zaman
Eyyub geldim çok çağırdım el-aman
Kurt yedi vücudum kan yaş idim ben
Zekeriyya ile beni biçtiler
Yahya ile kanım yere saçtılar
Davut geldim çok peşime düştüler
Mühr-i Süleyman'ı çok taşıdım ben
Mübarek asayı Musa'ya verdim
Ruhu'l-kuds olup Meryem'e erdim
Cümle evliyaya ben rehber oldum
Cibril-i Emin'e sağdaş idim ben
Sulb-i pederimdem Ahmed-i Muhtar
Olup da cihana geldim aşikar
Ali ile çok takındım Zülfikar
Kul iken zat ile sırdaş idim ben
Tefekkür eyledim ben kendi kendim
Mu'cize görmeden imana geldim
Şah-ı Merdan ile Düldül'e bindim
Zülfikar bağlandım tiğ taşıdım
Sakahüm hamrından içildi şerbet
Kuruldu ayn-ı Cem ettik mahabbet
Meydana açıldı sırr-ı hakikat
Aldığım esrara sırdaş idim ben
Hidayet erişti bize Allah'tan
Biat ettik cümle Resulullah'tan
Haber verdi bize seyr-i fillah'tan
Selman-ı pak ile yoldaş idim ben
Bu cihan mülkünü devr edip geldim
Kırklar makamında erkana geldim
Şah-ı velayetten kemer-best oldum
Şah-ı Merdan ile sırdaş idim ben
Şükür matlabımı getirdim ele
Gül oldum feryadı verdim bülbüle
Cem olduk bir yere ehl-i Beyt ile
Kırklar meydanında ferraş idim ben
İkrar verdik cümle dizildik yola
Sırrı faş etmedik asla bir kula
Kerbela'da İmam Hüseyin'le bile
Pak ettim dameni gül taşıdım ben
Şu fena mülküne çok geldim gittim
Yağmur olup yağdım olup bittim
Urum diyarını ben irşad ettim
Horasan'dan gelen Bektaş idim ben
Gahi nebi gahi veli göründüm
Gahi uslu gahi deli göründüm
Gahi Ahmet gahi Ali göründüm
Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben
Hamdülillah şimdi Şiri dediler
Geldim gittim zatım hiç bilmediler
Kimseler bu remzi fehm etmediler
Her gelen mahluka kardeş idim ben Şiri
Arşiyye
Ademin sulbundan şit olup geldim
Nuh-i Nebi oldum da tufana daldım
Bir zaman bu mülke İbrahim oldum
Yaptım Beytullah'ı taş taşıdım ben
Zekeriya ile beni biçtiler
Yahya ile kanım yere saçtılar
Davut geldim çok peşime düştüler
Mühr ü Süleyman'ı çok taşıdım ben
Bu fena mülküne çok gelip gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Urum diyarını ben irşad ettim
Horasan'dan gelen Bektaş idim ben
Gahi Nebi gahi Veli göründüm
Gahi uslu gahi deli göründüm
Gahi Ahmet gahi Ali göründüm
Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben
Hamdülillah şimdi şiri dediler
Geldim gittim zatım hiç bilmediler
Kimseler bu sırrı fehmetmediler
Hep mahluk kuluna kardaş idim ben Şiri
İLGİLİ BAŞLIKLAR- LİNKLER
İLGİLİ LİNKLERİMİZ
[1] Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp, https://www.kompozisyonornekleri.net/devriye.html
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın