KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarEski Edebiyatta Giysiler 4 Basma Beledi Biniş Cübbe

Eski Edebiyatta Giysiler 4 Basma Beledi Biniş Cübbe

17.11.2015

 

 

Basma:   

Üzerine renkli çiçek veya desen baskılı bir kumaş türüdür. Genelde pamuklu kumaş üzerine basmacılık yapılırdı. Basmacılık bir kalıp sanatı olarak  önceden hazırlanmış kalıbın yüzünün boyaya batırılarak, kumaş veya şekil verilecek malzeme üzerine bastırılması  tekniği ile yapılan bir kumaş süsleme yöntemiydi. Bu yöntemle süslenen kumaşlara da basma denirdi. Eski basmacılar  kökboyası kullanıyorlar ve bu boyaların  uzun müddet rengi atmıyor desenleri solmuyordu. Kök  boyanın özelliği üstüne sürüldüğü malzemeden hiç çıkmamasıydı.

Eskiden İstanbul'da iki türlü basmacı esnafı bulunurdu. Bunlar yastık basmacısı ve çit basmacısıydı. Yastık basmacılar genelde yastık yüzü, sofra örtüleri, perdeler ve çeşitli bezler basarlarken; çit basmacıları, yargan yüzü ve çarşafı ile perde basarlardı.[1] Evliya Çelebi, İstanbul'da 15 dükkânda 55 yastık basmasının ve 100 çit basmacısının çalıştığını yazmıştır. [2]

Basmalardan halk tipi fistanlar ve entariler yapılmıştır. Pamuklu ucuz ve baskı desenli olduğu için saraya ve zengin konaklarına girmeyen basma kumaşlar veya elbiseler divan şiirine de girmemiştir.  Fakat halk şiirimizde sık sık görülür. Esasında basmaları sıradan insanlar bile pek giymek istememişlerdir.

Zeytinyagli yiyemem aman
Basma da fistan giyemem aman 

Asmadan gel asmadan
Fistan giyme basmadan"

Ben dolandım sen de dolan gel beriye,
Fistan aldım endazesi on yediye

 

BELEDİ:

Bu kumaş türü artık yalnızca Tire de  üretilmekle kalmıştır. [3] Eski devrilerde Tire, Urla, İzmir, Manisa, Konya, Bursa ve İstanbul gibi çeşitli yerlerde dokunan beledîlerin Konya'da dokunanlarına veledi [4] bazı yörelerde ise” Karaoğlan dimisi” [5] denilmekteydi

“Osmanlı kumaşları arasında bu teknikle dokunmuş başka kumaşlara rastlanmamıştır.  Beledi kumaşlar çift katlı dokumalar grubuna girmekte olup, genellikle geometrik formlardaki desenlerle dokunmaktaydı. “ [6] Beledi kumaşlar ipek ve pamuğun çift katlı olarak dokunduğu kumaşlardı. Kumaşların ipekli ve pamuklu olan iki yüzü desenlerle birbirine bağlanıyordu. Bu kumaşlar 3 m eninde 3 metre uzunluğunda özel bir tezgâhta dokunurdu. Beledi kumaşlarda, rozet, gül bezek, geçme, örme ve kufi yazılarla süslenmiş bordürler kullanılıyordu. Beledi kumaşlarda bir motif üst üste veya yan yana, bazılarında ise farklı motifler kullanılıyordu. Beledi kumaşların üzerindeki motiflere ise bademli, kutulu, tire işi, aynalı ve yıldızlı deniliyordu. Kumaş üzerindeki motifler iki katın kesişmesiyle oluşturuluyor,  bu kesişmeler kumaşın ipekli ve pamuklu katlarını  birbirine bağlıyordu. Katların biri genellikle beyaz ya da krem rengi, diğeri koyu mavi, yeşil, kırmızı, bej, mor, siyah, ya da sarı renkli oluyordu. Beledi kumaşların diğer bir özelliği ise  kumaşın her iki yüzünün de  kullanılabilir olmasıydı. [7]Beledi kumaşlardan  perde, sedir örtüsü, yorgan, minder, yastık yüzü yapılıyordu. Diğer önemli özelliği ise; 60 cm enindeki dokuma tezgâhında, kumaşın boyunun uzatılmasıyla sınırsız sayıda desen oluşturulabilmesiydi.

“13 ayaklı tezgâhı, ustası tarafından bir ayda sıfırdan kurulan; çözgüleri, bir hafta10 günde hazırlanan Beledi Dokuma, tüm gün çalışılarak en fazla üç metre dokunabiliyor. Dünyadaki jakarlı dokumanın atası sayılan Beledi, Tire'de 16'ncı yüzyıldan bu yana üretildi. Yeniçeri Ocağı'nın  iç zıbınlıkları (gömlekleri) bu kumaştan  dikildi. Beledi Dokuma'yı öğrenen Bursa, ahilik bayraklarını bu kumaştan üretti.” [8]

 

Biniş: Cübbe   Eski devirlerde  kullanılan  her tarafı  geniş cumadan yapılmış  olan, üstlük olarak kullanılan,  uzun geniş ve düğmesiz  eski devrilerde ilmiye mensubu alimlerin , bilginlerin ve  yüksek düzeyli yeniçeri subaylarının giydiği  elbiselerdir.  Biniş ve  Cübbe eş anlamlı olarak görülmüş, “hocaların giydiği üst libası, ”, “hukukçuların, üniversite öğretim üyelerinin, din adamlarının, mezuniyet törenlerinde öğrencilerin elbise üstüne giydikleri uzun, yanları geniş, düğmesiz giysi” , olarak tanımlanmıştır.

Cübbe, uzunluğu ayaklara kadar inen, bol, hafif ve düğmesiz bir  üstlüktür.  Cübbelerin bazılarının kolları geniş bazıların ise kolları omuzdan kola kadar geldikçe daralan şekillerdedir.  Abbasiler ve Selçuklular da bilinen cübbelerin benzer şekillerinin İslamiyet öncesi Türkler de olduğu bilinmektedir. Cübbe, Osmanlı toplumunda ilmiye sınıfı, din görevlileri, yeniçeri solakları, papazların ve kadınların, giydikleri uzun ve geniş bedenli, yakasız, el üstüne düşecek kadar uzun ve geniş kollu bir üst elbisesi olarak bilinmiştir. Buna rağmen cübbenin en çok ilmiye sınıfında kullanıldığı beyaz  tülbentli sarıkla  birlikte cübbe ilmiye sınıfı ve din adamların resmi üniforması gibi bir özellik kazanmıştır.

Biniş’in  papazların giydiği  uzun elbiselerden ortaya çıktığı sanılmaktadır. [9] Eski devirlerde giyilen kadın feraceleri biniş’in kadınlar tarafından giyilen şekli gibidir.

Biniş. cüppe, kisve, uzun elbise, resmi elbise, kaftan, resmi ve uzun hükümdar giysisidir. Günümüzde  Üniversite  rektör ve dekanlarının giydiği uzun cübbeler biniş olarak da adlandırılır. Cübbeler her kumaştan ve her renkten yapılmış, renk ve kumaş seçimleri Cübbelilerin hangi sınıfa mensup olduklarını göstermiştir. Cübbelerin renkleri, başa takılan destar, sarık, taç, kavuk ve serpuşların  renk veya sarma şekilleri  o kişinin hangi sınıfa mensup olduğunu ifade edecek şekillerde belirlenmiştir. Günümüzde dahi, hakim, savcı, avukat ve  Yargıtay  üyeleriyle; fakültelerde tercih edilen  cübbe tipleri diş hekimliği, eczacılık, sağlık bilimleri, tıp ve veteriner hekimliği gibi alanları işaret edecek şekilde  renk, motif gibi belirleyici özellikler taşıdığı gözlerden kaçmamaktadır.

Onmaduk başum tolu sevdâ vü cismüm gark-ı hûn
Âşıkam yetmez mi bana cübbe vü destâr-ı ‘ışk                    Hayretî

Tâ ki hayyât-ı kazâ biçdi saâdet cübbesin
Bahtına didi kader sana şi'âr itsem gerek         Cafer Çelebi

 

 İLGİLİ LİNKLERİMİZ İÇİN TIKLAYIN

 

Eski Edebiyatta Giysiler 1 Arakiye Arşın Atlas

Eski Edebiyatta Giysiler Aba Aseli Abani

Eski Edebiyatta Giysiler Ahmediye Alaca Asumani

Eski Edebiyatta Giysiler 4 Basma Beledi Biniş Cübbe

Eski Edebiyatta Giysiler Canfes Çatma Çuha

Eski Edebiyatta Giysiler Çitari ve Diba

Eski Edebiyatta Giysiler Futa-Harir ve İhram

Eski Edebiyatta Giysile

Kaynakça

 

[1] Fikri SALMAN,Türk Kumaş Sanatıda görülen Geleneksel Kumaş Çeşitlerimiz,e-dergi.atauni.edu.tr )

[2] Bkz., MEYDAN LAROUSSE. Basma Mad. C.3, 5.6

[3] https://www.idesanat.com/47-icerik-Beledi-Dokumasi.html

[4] Fikri SALMAN,Türk Kumaş Sanatıda görülen Geleneksel Kumaş Çeşitlerimiz,e-dergi.atauni.edu.tr )

[5] https://www.idesanat.com/47-icerik-Beledi-Dokumasi.html

[6] Fikri SALMAN,Türk Kumaş Sanatıda görülen Geleneksel Kumaş Çeşitlerimiz,e-dergi.atauni.edu.tr

[7] https://www.tire.bel.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=128

[8] https://www.tire.bel.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=128

[9]  A.Talat Onay, Edebiyatımızda Mazmunlar , MEB- 1996- s. 206

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da