21.11.2015
Câme- Libas
Came Farsça üste giyilen elbise anlamına gelir. Elbise ise libas kelimesinden gelir. Came ve Libas Sırta giyilen elbise, uzun giysi entari, elbise, sırta giyilen her şey anlamın a gelir. Esasında ev içinde giyilen bol giysilere dendiği anlaşılır. ). [1] Libas ve came eş anlamlı kullanılmıştır. ( bkzAlem Ber Came Ve Tiraz Nedir )
Şiirimizde elbise, yırtılıp eskiyen giyilip çıkarılan gelip geçici boş anlamlarında kullanılır. Divan ve Tasavvuf şairlerine göre Libasa tamah etmek, güzel elbise giymeye çalışmak taca, tahta, dünyanın süsüne meyletmektir. Libas sonunda kefen de olacağından dünyanın malını ve zahiri güzelliğinin sembolüdür. “Kıyafet zahirdir, zahirini mamur eden batınını harap eyler. ”[2]Aklı olan gelip geçici heveslere süslü giysilere kendini kaptırmamalıdır.
Tasavvufî görüşe göre süslü giyecekler, dünya zevklerini, gösterişi ve maddî âleme bağlılığı yani, kesreti ifade eder. Süslü giyinmek, süs için giyinmek masiva yani Allah’tan gayrı olan şeylere heves etmek manasındadır.
Ey felek yohdur pelâs-i fakrdan ârum menüm
Atlasundan bilmişem üstün muhakkar şâlümi Fuzûlî
“Ey felek! Fakirlik çulundan utandığım yoktur. Ben, değersiz şalımı senin atlasından üstün bilmişimdir.”
Iydıyye câmelerle çıkup seyre dilberân
Uşşâkın etdiler yeniden hâlini yaman (Nedim D. 24/13-90)2
“Dilberler bayramlık elbiselerle gezmeye çıkıp âşıkların halini yeniden yaman ettiler.”
Câme-i fasl-ı bahârânı alup âriyeti
Dest-bûsuna o şekl ile zemistan geldi ( Nedim D. 34/5-107)
“Bahar mevsiminin elbisesini ödünç alıp o şekil ile kış el öpmeye geldi.”
Ol libâs ile görinsen halka ey bedr-i tamâm
Âşık -ı dîvânelerden çâk olur yüz bin kabâ Yahyâ Bey
Yakarlar hep fetîl-i dâg olur destâr ile câme
Budur abdâllar ‘aşkuñda ‘uryân olmaga bâ’is Baki'
Livâ-yı sebz ile bahr üzre yürür Hızr-ı vakt olmış
Gazâya ‘azm ider yâ hod yeşil câmeyle Hayderdür Bursalı Rahmi [3]
Şeh-levend-i feyz çıkmaz seyre tâ kim sâkiyâ
Bâde-i gül-rengi rahş-ı câme zin-pûş eylemez Nedim
Gün gibi altun beneklü câmeye reşk eylemez
Bu felek dervîş-i ‘ışka âsmânî bir nemed Revani ( 16 Yy)
Ordu-yı hümâyûnun bir zîneti vardur kim
Gün câme-i dildâra altun benek olmışdur Revani ( 16 Yy)
Came halk şairlerinin de şiirlerinde kullandığı bir nesnedir. Bir çok halk şairimiizn şiirinde de karşımıza çıkar.
Sorarlarsa eğnimdeki cameyi
Ayrılığın karasıdır sevdiğim
Elestü de böyle çalmış hameyi
Vedalaşmak sırasıdır sevdiğim Aşık Dertli Hayatı ve Şairliği ( Geredeli)
Damen :
Farsça etek anlamına gelir. Damen hem gerçek hem de etek açmak deyimin kapsadığı mecazi manalara gelecek şekilde kullanılır. Damen mecazi anlamıyla Divan edebiyatında “ âşığın gözü, inci gibi yaşlarla dolu bir etektir. Bu inciler, sevgili için yollara saçılır.”Damen ve etek iffeti de temsil eder. “eteği temiz olmak” deyimi iffeti ifade eder. Etek öpmek ise lutuf beklemek veya lutf edene gösterilen saygının ifadesi ve lutufkara çök vurmaktır. ( bkz Çök Vurmak ( Hünkarı Selamlama) )
O düzd-i gamze tutdu işte sad çâk etdi dâmânım
Âmân ey çeşm-i gîrâ bâri sen koyver girîbânım (ND.85/1-318)
“O gamze hırsızı işte tutup eteğimi yüz parça etti. Aman ey esir edici göz bari sen yakamı bırak.”
Açılup tâb-ı temûz ile o gül pirâhen
Gelmiş âgûş-ı girîbâne şikâf-ı dâmen Nedim
“Temmuz sıcağıyla o gül gömlek açılıp eteğin yırtığı yakanın kucağına gelmiş.”
Sarmağa cânânı ağız açma pîrâhen gibi
Gâh geh pâyına yüz sürmek yeter dâmen gibi Hayretî
Damen kelimesi şiir dünyamızda daha çok buse-i damen etek öpmek anlamı ve deyimi ile kullanılır. Sultanın huzuruna çıkanların çök vurma esasları içinde sultanın eteğini öpmek ritüeli de var olduğundan, şeyhin sultanın eteğini öprmek eski devrin şiir dünyasında karşımıza çok sık çıkan bir konudur. Bu nedenle, "Damen " ve" buse-i damen "kelimesi ve tamlamasının Türkçe karşılığı olmasına rağmen özellikle tasavvuf şiirine meyl etmiş olan ve divan şairlerinin üslubunu taklit ederek onların izlerinden giden saz şairlerimizin şiirlerinde de etek öpmek anlamı ile damen sözcüğü de karşımıza çıkar.
Ger olmayaydı mâ’ide bahş-ı hazân felek
Göstermez idi dâmenine kehkeşân felek Semerkândî-i Âmidî Âgâh
Şairlik davasın sürme ey gönül
Huzur-ı devlete akilane var
Varlığın kaydına girme ey gönül
Bus eyle damenin dervişane var Aşık Dertli Hayatı ve Şairliği ( Geredeli)
Gömlek (Gönlek, göynek pirahen,)
Kelime deri anlamına gelen “gön” kelimesinden gelir. “Deri üzerine yani çıplak tene giyilen şey demektir “[4] Kelimenin gön kelimesinden geldiğini bildiren bir emareyi de A. T. Onay bize verir. “Eskiden öldürülmek istenen kişiye ya da idam mahkûmlarına zehirli gömlek giydirilirmiş “(Onay, 1996: shf. 444)
Kırmızı renge düşkün olan eski devrin insanları kırmızı renkli gömlekler giymeği tercih ettiklerinden gömlek, gül, lâle ve güneşe benzetilmiştir. Şairler delilerin gömleklerini yırttıklarından hareketle, bahar, dolunay, dolunayda ve baharda aşka gelerek bağırıp çağırıp gömlek yırtmak, deli gömleği giymek, dikenin gülün yapraklarını yırtması gibi eski devre ait çeşitli alakaları gömlek sözcüğü geçen beyitlerde işaret etmişlerdir. ( bkz Gömlek Pirahen Yakmak ( Raks Edip Soyunmak )
Sensiz ey Yûsuf-ı gül-pîrehenim câme-i feth
Zahm urur cismime pîrâhen-i mesmûm gibi Nedim
Ben kimseye açılmaz idim dâmenin olsam
Kim görür idi sîneni pîrâhenin olsam Nedim
Nice germ olmasun hammâm o gül yüzlü nigâr ile
Tekellüf çekmeyüp halvetde gönleksüz kocar anı Yahyâ Be
Hamam, o gül yüzlü güzeli halvette gömleksiz bir halde iken teklifsiz, kucaklar. Hal böyle olunca hamam nasıl sıcak olmasın.”
Vaslalardur ki ciger zahmını bend étmek içün
Yaralu sînemüñ üstinde benüm pîrehenüm Ahi Benli Hasan,
Şâhid-i gül bâğda çün geydi gül-gûn pîrehen
Tügmeler takındı aña zînet içün goncadan Avni Fatih Sultan Mehmet
İLGİLİ LİNKLER
Eski Edebiyatta Giysiler Aba Aseli Abani
Eski Edebiyatta Giysiler Ahmediye Alaca Asumani
Eski Edebiyatta Giysiler 4 Basma Beledi Biniş Cübbe
Eski Edebiyatta Giysiler Canfes Çatma Çuha
Eski Edebiyatta Giysiler Çitari ve Diba
Eski Edebiyatta Giysiler Futa-Harir ve İhram
KAYNAKÇA
[1] BATİSLAM, H. Dilek, NEDİM DİVANI’NDAKİ GİYİM KUŞAM VE SÜSLENMEYLE İLGİLİ UNSURLARI, https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01
[2] NİHAT ÖZTOPRAK, Divan Şiirinde Giyim Kuşam Üzerine Bir Deneme, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 4, İstanbul 2010, 103-154.
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/seher-geh-kesti-i-sahi-hilal-i-id-i-ekberdur/110497
[4] NİHAT ÖZTOPRAK, Divan Şiirinde Giyim Kuşam Üzerine Bir Deneme, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 4, İstanbul 2010, 103-154.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın