Hatun Destanı 14. Asır

29.09.2015

Dasitan’ı Hatun

14 yy da yazılmış olan Müslümanlığı yaymaya yönelik olarak oluşan destanlardan biridir. Bu eserden ilk söz edenlerden biri  V. Mahir olmuş,  Türk Edebiyatı  Tarihi adlı kitabında  Hatun Destanın özeti hakkında kısa bir bilgi vermiştir. V. Mahir, Hususi Kitaplığımızdadır diye not düştüğü bu eserin yazma nüshasında eserin müellifi veya yazıya geçiren kişinin  Aynüddin  adlı bir kişi olduğunu da not düşmüştür. [1]

Hatun Destanı hakkında bir çalışma yapan Dr Kazım Göktekin, Hatun Destanının koşma düzeninde değil hece ölçüsü ile yazılmasına rağmen beyitlerle yazıldığına ve bazı mısra ile beyitlerinde hece ölçüsüne uymadığına dikkat çekmektedir. Hatun Destanı’nın 14. Veya 15 yy da yazıya geçirildiği düşünülmektedir. Dil hususiyetleri de bunu doğrular niteliktedir. [2]

Türk Edebiyatı Ansiklopedisi  V. Mahir’i kaynak göstererek eserin  “Aynüddin  adında olan ve kimliği hakkında bilgi sahibi olunamayan  bir kişi tarafından yazıldığı, Hatun Destan’ının mevlide eklenmiş destanlardan biri olduğu  yazma nüshalarından birisinin de Vasfi Mahir’in kütüphanesinde bulunduğunu yazar.

Dr Kazım Göktekin, eserin Atatürk Üniversitesi Kütüphanesinin ASL 60 noda kayıtlı 73 varaklı  nüshası üzerinde bir dil çalışması yapmış,  Kız Destanı ve Kesikbaş destanının da bulunduğu  eserin 14. Yy da halk Türkçesi ile yazıldığı konusunu kanıtlamaya  çalışmış,  söz konusu çalışmasında destanın tümünü de Latin harfleri ile  eserine almıştır.

Eserin Özeti

Namazında niyazında dul bir kadın olan  ve Ka’be yaşayan,  Hızır’ın ve İlyas’ın yanına gidip geldiği, kimsenin gıybetinde bulunmayan, kutlu ve saf bir Müslüman olan  dul kadın vardı.

Namazını kazaya komazdı
Hiç kimsenin ayıbını dimezdi

Hızır İlyas gelirdi katına
Didiler müştak idi sohbetin

Yani öliyi dirü kılurdı
N’olduğun n’olacağın hem bilürdi.

Bu hatunun  çok güzel ve ay yüzli, çok akıllı, çok dindar,  yedi Mushaf’ın tefsirini bilen, yılda bin kez hatim indiren  bir oğlu vardı. Bir hatunun gözü oğlu tarafından kazara kör edilir.   Oğlan da kendi canına kıymak ister ama engel olurlar.   Oğlanı alıp Hz. Muhammed’in yanına götürürler. Fakat kör olan Hatun oğlunu affetmez.  Resul un emri ile oğlanın elleri bağlanır.

Oğlan der ya Ana  görgil halimi
İledirler uş keserler elimi

Kaza idi tanrıdan geldi bana
Yalvarıram ey canım ana sana

----

Haram olsun eylediğim süt sana
Ayruk ana dimeğil zinhar bana

Oğlanın ellerini ayağını kesip bir deveye asarlar. Ve  oğlanı  ateşe atmak için teşebbüse geçerler. Resul hatunun kapısına  gelerek kaza ile olmuş oğlunu ateşlere attırma diye ricada bulunur.

Resul eydur hatuna  kim ya ana
Reva görme oğlanın oda yana

Oğlanın elini hem ayağın kestiler
Bir devenin  boynuna hem asdılar.

Oğlanın şimdi oda yakalar
Münafıklar dört yanadan bakalar

Hatun eydir ne gerekse kılınuz
Sütüm ana haram olsun bilinüz.

Oğlanı ateşe atarlar. Oğlanı Nemrud’un yaktığı ateş gibi bir ateşin içine atarlar. Oğlan “ Helal eyle imansız olmayayım” diye yalvarır.   Olayı duyan Hasan ile Hüseyin önce resulun yanına giderek oğlanı kurtarmasını ister. Resul ise onu ancak annesinin affedebileceğini ama kendisini dahi reddettiğini söyler.  Yine de gidip akdını razı etmeye çalışın der.  Hasan ile Hüseyin kadının yanına koşarlar ve oğlunu affetmesini dilerler. Kadın Hasan ile Hüseyin’i kıramaz ve affettiğini bildirmek için ateşte yanan oğlunun yanına gelir.  Oğlunu ateşlerin içinde yandığını görünce dayanamayan kadın kendini de ateşe atar.

Bunun üzerine Allah’ın emri ile bütün kuşlar denizden su getirerek ateşin üstüne dökmeye başlar. Kadın ve oğlu sönen ateşten kurtulur. Peygamberin duası ile oğlanın elleri ve ayakları yerine gelir kadının da gözü iyileşir.

Ese

Aynüddin  anası yüüzn görmedi
Ana gönlün bekledi hiç bulmadı

Beytiyle biter

 

İLGİLİ lİNKLER 

Gazavat- ı Ali Ahtem Destanı

 

KAYNAKÇA

[1] Mahir  Kocatürk,  Türk Edebiyatı  Tarihi, MEB 1970 , SHF 145

[2] Dr Kazım Göktekin, ESKİ ANADOLU TÜRKÇESi İLE YAZıLMıŞ HATUN DESTANı VE DİLİ, https://www.academia.edu/6223098/

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar