İvazpaşazade Atayi - Atai Ali Çelebi
HAYATI
Türk şair (öl. Bursa 1437). II.Murat’ınb vezirlerinden Hacı ivaz Paşa'nın (öl. 1428) oğludur.
İvaz Paşa, Yıldırım Beyazıt'ın vezirlerinden birisidir. Söylentiye göre II Murat bir kuşku yüzünden İvaz Paşa'nın gözlerine mil çektirmiş oğlu Ali Çelebi de o yüzden saraya yakın olmaktan imtina etmiştir. Bir süre sonra saraya alınmak istenen Atayi, babasının başına gelenler yüzünden bunu kabul etmemiş olmasına rağmen II. Murad'a "Güneş" redifli bir kaside yazmış olması üzerinde düşünülecek bir olaydır. Belki de bu kaside babasının gözlerine mil çekilmeden önce yazılmış olmalıdır. Bu hadise üzerinde kuşku perdesi örten diğer bir husus İvazpaşa'nın ,Yıldırım Beyazıt devrinde de vezir olarak sarayda bulunmuş olmasıdır. [1]
Ali Çelebi'nin Latifi ve Tezkiretü’ş Şuara tezkiresinde, Mevlid şairi Süleyman Çelebi 'nin kardeşi olduğu yazılıdır. [2] Buna rağmen Latifi'nin verdiği bu bilgi diğer kaynaklar tarafından doğrulanmamıştır. Diğer kaynaklar Ali Çelebi'nin İvaz Paşa'nın oğlu olduğu hususunda birleşmiş gözükmektedir. Ali Çelebi'nin şiirlerinden onun iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. Şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimelere yer vermesi Arapça ve Farsçayı iyi bildiğini göstermektedir. Buna rağmen Çelebi olarak anlıyor olması medrese eğitimini tamamlamış olduğu fikrine bizi götürebilir. Çünkü medrese bitirenlere Efendi olarak hitap edilmesi, medrese eğitimini tamamlamadığı kuşkusunu doğurabilir. [3]
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Şiirlerinde Arapça ve Farsça sözcükler de kullanmasına rağmen Ali Çelebi'nin Türkî Basit veya Mahallileşme akımı denilen şiirleri Türkçe yazmak, şiirlerde atasözü ve deyimler kullanmakla ilgili divan şiir akımının ilk temsilcilerinden veya ilk uygulayıcılarından biri olduğu ortaya çıkmaktadır. Söz sanatlarını kullanmayı seven bir şair olarak gözüken Ali Çelebi şiirlerinde atasözlerine, deyimlere, mahalli ağzı ve konuşma diline yer vermeyi çok sevmektedir. Ali Çelebi'nin sıcak, samimi ve anlaşılır bir dili vardır.
En ünü şiiri II. Murat'a yazdığı Güneş adlı kasidesidir. Bu kasidesine Ahmet Paşa nazire yazmış dolayısı ile bu kasidesi ile Ahmet Paşa'yı bile etkilemiştir. Ahmet Paşa 'nın ünlü Güneş Kasidesi İvaz paşazade Atayi'nin aynı adlı şiirine nazire olarak yazılmıştır.
Tezkireci Sehi Bey İvazpaşazade Ali Çelebi'nin şiirlerini takdirle karşılamış, devrinin diğer şairleri de Ali Çelebi'den övgüyle söz etmişlerdir. SEHİ BEY divan şiirinde atasözlerini ve deyimleri ilk kullanan şair olarak Ali Çelebi'yi göstermektedir. ( Porf.Dr. Mine Mengi, age 1977, shf, 122-123 ) Diğer kaynaklara ve şiirlerine baktığımız zaman Ali Çelebi'nin divan şiirine Türkçe unsurlar kazandırmaya çalışan bir şair olduğu ortaya çıkmaktadır. Ali Çelebi, gazel ve kasideleriyle olduğu kadar tuyugları ile de dikkati çeken bir şairdir. Tuyug türünün edebiyatımıza kök sağlamasında katkısı olan bir şairdir.
Şeyhinin en önemli izleyicisi sayılan Atayi, Fars şairi Kemal-i Hucendi'nin de etkisi altında kaldı. Murat ll'ye sunduğu "güneş" redifli kasidesine Ahmet Paşa'nın nazire yazmasından çağdaşlarını etkilediği anlaşılıyor. Nazire dergilerinde, kaside, gazel ve tuyug yolunda yazılmış epey şiiri vardır. Sehi tezkiresindeki kayda göre, Türkçe gazelde atasözü kullanma geleneğini de Atayi başlatmıştır. Ali Çelebi, Türkçenin ahengine, şiirlerinde söz sanatlarına ve sade bir şiir dili ile yazma çabasında olan bir şairdir. Yazmış olduğunu bildiğimiz divan'ı vardır. Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, [4] eserinde Atayi hakkında bilgi veririken bu divandan da bahsetmiştir. Günümüz diline çevrilmeyen bu divanının kaybolduğuna veya günümüze ulaşmadığına dair bilgiler de bulunmaktadır. ( bkz )
Vasfi Mahir Kocatürk, 14 yy da yaşamış Ali adlı bir şairden söz eder.[5] Bu şairin hayatı hakkında hiç bir bilgi vermeyen V.M.Kocatürk, bu şaire ait iki şiiri eserine almış hayatı hakkında sadece Sehi Bey'den alıntı yaptığı " Şuarayı mütekaddimindendir" ifadesine yer vermiştir. İvazpaşazade Ali Çelebi'nin olduğunu düşündüğümüz bu yazı bir hayli uzun olmasına rağmen Ali Çelebi hakkında hemen hiç bir bilgi vermemektedir. Fakat bu eserdeki şiirler baktığımız zaman şiirlerden hareketle ve aynı yy içinde yaşamış olmaları münasebetiyle ismi sadece Ali olarak zikredilen bu şairin Ali Çelebi olabileceği ihtimalini düşünmek zorunda kalıyoruz.
V. M. Kocatürk'ün eserine alınan şiirler şu şekildedir.
GAZEL
Ey sayesi saadeti kendi hümacığım
Bülbül nefesli tut-i şirin nevacığım
Mahbub-u mehlika,dil ü canım dileciği
Mas-uk-u can fezâ sanm-i dil rubacığım
Siminber-i semenber ü lale yanaklıcam
Kaddi savberi kamudan müntahacığım
Arzum özendiğim kamu vasılın hevasıdır
Yoktur dahi cihanda hevesle havacığım[6]
GAZEL
Ermez elim ol yare veyli nideyim veyli
Doldu ciğerim yâre veyli n"ideyim veyli
Yandı dil-i can hayli yârin bize yok meyli
Döker bu gözüm seyli veyli n"ideyim veyli
Şol kıyma kara gözler kıya kıya çün gözler
Canıma salar közler, veyli n"ideyim veyli
· Ey sayesi saadeti kendi hümacığım
· Ermez elim ol yare veyli nideyim veyli
· Kasîde Yine azm-i rezm kıldı server-i hâver güneş
· Sâkiyâ ko zâhidün peymânın al peymâneyi
· Beyitler
· TUYUĞ Gönlüm oldu aşkının âvâresi
· TUYUĞ Dil-berin haddi gül-i handan durur
· Der mehd-i Sultan Muhammed Han’dan
KAYNAKÇA
[1] Porf.Dr. Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Basımevi, Ankara,1977, shf, 122-123
[2] https://www.edebiyatdefteri.gen.tr/anasayfa/yazigoster/15-YUZYIL-ANADOLU-SAHASI-TURK-EDEBIYATI-IVAZPASAZADE-ATAYI-HAYATI-VE-ESERLERI-DERS-NOTLARI
[3] Porf.Dr. Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Basımevi, Ankara,1977, shf, 122-123
[4] Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, C.1, İst. 1987, shf, 470
[5] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Yayınevi, Ankara, 1970, shf,134
[6] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Yayınevi, Ankara, 1970, shf,134
Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.
BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM veya s_kuzucular@hotmail.com