Kemha Kumaş Eski Şiirde Hanedan Kıyafetleri
Osmanlı saraylarında Çatma ve kadifeyle beraber en fazla kullanılan kumaşlardan biridir. Çözgüsü ve atkısı ipek, üzeri hafif tüylü olan bu kumaşlardan hanedan halkına elbiseler dikilmiş, sarayın döşemelik kumaşları kemhalardan dikilmiştir.
Kemha kumaşı “çözgüsü ve atkısı ipek, deseni oluşturan talviye atkılar ise gümüş ve altın alaşımlı tellerden, çoğu zaman da çözgü sateni zemin üzerine istenen desenlerle dokunurdu. Kalın ve sık dokulu bir kumaş olduğu için genelde üst kaftan yapımında kullanılmıştı” [1]
Yezd (iran) ve Frenk sarayların vazgeçilmez kumaşı olan kemhalar 15 yy dan itibaren ilk önceleri Bursa da tarihlerinde şehzadelere sancak törenlerinde verilen kumaşlar olarak Kemha-yı Güvezi Bursa, Kemhayı Kumaş Amasya isimleriyle rastlanılmaya başlanmıştı. Kemha kumaş ile yapılan ilk kaftan ise Fatih Sultan Mehmed’e ait bir kaftan olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonra ise kemha atölyeleri ve ustalarının İstanbul’a taşınarak XVi. yy.da sarayda kemha atölyelerinin kurulmuş olduğu anlaşılmaktadır.
XV-XVı' yy.larda, yekrenk, peşuri, müzehhep, dolablı, tabı' gilvez Bursa, kırmızı Amasya, gülüstani kemha gibi sekiz tür kemha dokunuyordu. [2] Kemha'nın çözgüsü ve atkısı ipek, deseni oluşturan takviye atkıları ipek ve gümüş ya da altın klaptandan yapılıyordu. Üst sıra atkısı ayrıca altın veya gümüş kılabdanla takviyeliydi. Kemhanın bir endeki toplam tel adedi 6000 ile 7000 arasında değişmekteydi. [3] Koyu zeminli gülistani kemha, bu kumaş türü için en güzellerinden biriydi. ( Fikret Altay, Enderun Defterleri,) kemha, seraser, serenk ve zerbaftlar için kullanılan altın ve gümüş teller simkeşhane denilen atölyelerde çekiliyor, gümüş teller önce cıva yardımıyla altınla yaldızlanıyor, sonra da çekiliyordu. Bu işlemlerden sonra telin dokuma için uygunluğunu belirlemek üzere kemhacıbaşı nezaretinde kumaş dokunuyordu. [4] Kemha kumaşlarda bitkisel motifler rumiler, palmet, lotus gibi desenler kullanılıyordu.
Kemha, Seraser ve Zerbaft kumaşların nasıl yapılacağı, içerisinde ne kadar altın ve sırma kullanılacağına dair nizamnameler vardı. 15 yy sonlarından itibaren sıradan halkın zerbaft, seraser ve kemha kumaştan yapılmış elbiseler giymesi de yasaklanmıştı. Zerbaft, kemha ve seraser kumaşlar sadece saray atölyelerinde üretiliyor, halka satışı da yasaklanıyordu. Daha sonra bu yasaklar gevşediyse de 18 yy dan itibaren bu tür kumaşların kullanılması sarayda da yasaklanmıştı. Bu yüzden bu tür kumaşların yapımcılığı da tarihe karışmış oldu.
Hünkar, sultan saraylı kıyafetleri olarak kemha, seraser, zerbaft ve serenkler divan şiirimizde sık sık kullanıldı. Bu kumaşlar ve bu kumaşlardan yapılmış giysiler içindeki güzeller veya bu kumaşların renk ve desenleri çeşitli benzetmeler, süslemeler, doğa tasvirleri için de karşımıza çıkmaktadır. Bu kumaşların desenleri, altın ve gümüşten yapılmış olmaları vb. divan şairlerinin muhayyilesinde çeşitli manzaraları betimlemek, nehirleri, güneşi, güzelleri tasvir etmek ve diğer benzetmeler ve teşbihlerde bulunmak amaçlı olarak kullanıldı.
Bu kumaşlardan yapılmış elbiseler divan şiirinde kullanılan malzemeler olmuş, bu kumaşlar ve bir çok elbise adı da divan şiirimize malzeme oldu. Bu sayede divan şiirimizde Kaba, zer niğar , müluki, asumani, abayi, atlas-ı kebu renk, perniyani, gülgüli, kerrakeli, hareli, yeldari, kotuzi , fermayiş, pastav, yekrenk, peşuri, müzehhep, dolablı, güvez-i Bursa, kırmızı Amasya, gülüstani, savazi, selimiye, canfes, tafta, bürümcük, İstanbulkâri şukûfe nevzuhur dibâ, Hüseyni, hatayi, Şîb, serenk , telli ve nevzuhur hatayi, elvan ve sade hatayi, elvan atlas, taraklı atlas gibi kumaş , renk ve elbise çeşitilerinin cümbüşleri de oluştu.
Altun eyerli çevük atlar binen.
Kemha giyerlerdi vü atlas ile Şeyyad Hamza [5]
Şeyyad Hamza’nın bu şiirinde de görüldüğü gibi atlas ve kemha kumaşlar 13 yy dan itibaren divan şiirimizde ve edebiyatımızda yer almaya başladı. Divan şiirinde ve tasavvuf şiirinde bu değerli kumaşlar ve giysiler dünya nimetleri olarak da algılanıp dervişlik aba ve hırka ile de kıyaslandı.
Derun erbabı almaz bir pula zerbeft-i dibayı
Hakikat düşüni tezyin edüp sade abalara Naşid
Kemha kumaşlarının badem renkli ve desenli olanlarının oldukça beğenildiği divan şairlerinin şiirlerine de yansımıştır.
Ol gözi bâdâmı Nev'î bâdemî kemhâ ile
Hep görenler didiler vallâhi gâyet yaraşur Nev'î Dîvân
Bâdem çizgili/desenli yeşil bir elbise giyen güzelin boyunu, bâdem ağacına benzetmek vallahi yanlış olmayacak.
Çeşm-i bülbül gibi diksün eyâ ehl-i nazar
Yâre kemhâ yaraşur nakşı ola bâdâmî Bâli [6]
Libasında değildir nakş- ı kemha pençe resminde
Benim desti ümidimdir ki dameninde kalmıştır.
Ol gözi âhû güzel kim müşgi kemhâlar giyer
Sâde-rûlar içre bir begdür ki karalar giyer Revani ( 16 Yy)
Kemha, Türk halk ve ozan şiirinde de değerli bir giysi olarak karşımıza çıkar. Halk ozanlarının kemhayı sevgilinin giysisi olarak düşünmüşler, kemhaları servi boylu sevgililerine giydirme hayalleri kurmuşlardır.
Bahçemizde bir gül olup açıldın,
Taze değdin on beşine seçildin,
O servi boyuna kemha kesildim,
Gey de beni diyâr diyâr gez dilber.. Summani
Yenice bir bağa bağıban oldum
Lebi sükker yanakları al çalar
Kemhalar giyinmiş servi boyuna
İnce bele lahuriden şal çalar Ruhsati
Soldurmasın kızlar elin kınasın
Çıkarmasın başlarının balasın
Diksin terzileri Hint'in kemhasın
Giysin salınsınlar ta ben gelende Köroğlu
Seçin ağalar da kötüyü seçin
Yiğitin üstüne kemhalar biçin
Yavuz at besleyen el malı için
Bölük bölük bölmemize ne kaldı Dadaloğlu
Sultan Enbiyanın salında kışlar
Çığrışır boz geyik heng eder kuşlar
Yaprağın açmış cümle ağaçlar
Yeşil kemha giymiş don Çiçek Dağı
İLGİLİ LİNKLER
Eski Edebiyatta Giysiler Aba Aseli Abani
Eski Edebiyatta Giysiler Ahmediye Alaca Asumani
Eski Edebiyatta Giysiler 4 Basma Beledi Biniş Cübbe
Eski Edebiyatta Giysiler Canfes Çatma Çuha
Eski Edebiyatta Giysiler Çitari ve Diba
Eski Edebiyatta Giysiler Futa-Harir ve İhram
KAYNAKÇA
[1] Fikri SALMAN, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/turk-kumaslari-ve-alfabetik-adlari-fikri-salman/78124
[2] ALTAY, fikret, K.aftanlar, istanbul, 1979 s. 14
[3] ALTAY, fikret, K.aftanlar, istanbul, 1979 s. 14
[4] H. Sahillioğlu, "XVII. Yüzyıl Ortalarında Sırmakeşlik ve Altın-Gümüş İşlemeli Kumaşlarımız" Belgelerle Türk Tarih Dergisi 16 (Ocak 1969), İstanbul, s. 48-54;
[5] Orhan Tavukcu Şeyyâd Hamza’nın Bilinmeyen Bir Şiiri Münasebetiyle, https://www.iacd.or.kr/pdf/journal/10_1/Binder13.pdf
[6] MEHMET FURKAN ÇELİK, Klâsik Şiirde Bâdem, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 14, İstanbul 2015, 47-66.