Şehnâme-i Murad adlı eserde Sultan III. Murad’ı Mudanya İskelesi’nde tasvir eden bir resim (İÜ Ktp., FY, nr. 1404, vr. 7a)
Minyatür
Minyatür, İngilizce: adj. miniature, cameo, pocket, vest pocket, Latince, miniare, Fransızca, miniature
Minyatür, kâğıt veya parşömen üzerine yapılmış küçük resim olarak bilnir. Sözlüklerdeki anlamı ile : “ Bir şeyin küçük ölçekte kopyası ya da benzeri” ; “ kâğıt, parşömen, fildişi veya madeni yüzeyler üzerine çeşitli malzemeler ile küçük boyutlu resim yapma sanatı” olarak tarif edilir.
Görüldüğü gibi minyatür kelimesi köken olan Latince ve İngilizcedir. Dolayısı ile Osmanlıca da bu kelimenin karşılığı olarak nakış, nakkaş, resim, gibi kelimeler kullanılmış, minyatür sanatçılarına da Osmanlılar nakkaş, müsavvir gibi adlar vermişlerdir.
Minyatürler kelime olarak batı dillerinde küçük boyutlu resim anlamındadır. Bu nedenle minyatürler hem doğu hem de batı sanatlarında genellikle kitap sayfaları için kullanılmış küçük ebatlı resimleri ifade etmiştir. Fakat Çin, Hint ve Uygur sanatında minyatürler saray ve mabetlerin duvarlarını süslemek için de kullanılmıştır. Hatta duvar süslemeleri için yapılmış bu resimler ile minyatürler ebatları bakımlarından farklı olsalar bile teknikleri ve kompozisyonları açılarından büyük benzerlikler taşırlar.
"Bilinen en eski minyatürler Antik Mısır 'da M.Ö. 2. Yüzyıldan itibaren papirüs üzerine yapılmış olan minyatürlerdir. Minyatür sanatının ilk örnekleri antik Mısır da görülse bile minyatürlerin ana vatanının Hint, Fars ve Çin olarak kabul etmek mümkündür.
Minyatür eski ve elyazması kitapları süsleyen resimler olarak bilinir. Doğu edebiyatında minyatürlerle süslendiği için dikkati çeken ilk meşhur minyatürlü eser Hint kökenli olmakla birlikte eserini İran da yazan ve bu kitabını resimlerle süsleyen bu resimleri sayesinde efsanevi nitelikler de kazanan Manihaizm dinin de kurucusu olan Bihzad ve Nakkaş Mani’nin Erjeng Engelyun Kitab-ı Erjeng ve Mani adlı eseridir. Ms. 2. Yy da yaşayan ve Fars Hükümdarı Şapur tarafından öldürülen Nakkaş Mani ve resimleri doğu ve İslam edebiyatında efsane haline gelmiştir. Ayrıca Nakkaş Mani nakkaşların ilki ve piri kabul edilir.
Doğu kültürlerinde minyatür ve resim sanatının başlangıcı olarak Nakkaş Mani’yi kabul etmek mümkün olmasa bile resim ve minyatür sanatının Çin Hint ve Fars kültürlerinde M.Ö yıllardan beri var olduğunu kabul etmek gerekir. Hatta Hint, Çin, Fars, Uygur ve Selçuklu minyatürlerinde Nakkaş Mani ve minyatür üslubunun önemli bir yeri olduğunu da söylemek gerekecektir.
Türklerde minyatür sanatı hemen hemen Avrupa ile eş zamanlı olarak ortaya çıkmaya başlamıştı. Türklerde minyatür sanatı daha ziyade Maniheist ve Budist Uygurlarda ortaya çıkmıştı. Yüksek ihtimalle Çinli ve Hintli minyatürcülerden örnek alan Uygur minyatürleri daha ziyade dini metinleri ve kutsal mekânları süslemek amacıyla kullanıldı. İlk yerleşik hayata geçen Türkler olan Uygurlar kutsal mekânlarının duvarlarını yazdıkları dini kitapları ve saraylarının duvarlarını minyatürlerle süslemişlerdi.
Mani ve Buda dinlerine inanan Uygur minyatürleri, figür tipleri ve kompozisyon teknikleri ile Selçuklu minyatürlerine öncülük etmiştir. Selçukluların İran’dan Mezopotamya, Suriye ve Anadolu’ya yayılmasıyla ilk Türk-İslam minyatür üslubu vücut bulmuş, minyatür sanatı Selçuklulardan Osmanlıya da miras kalmıştı. Selçukluların çini ve kitap süsleme tekniklerinin mirasçısı olan Osmanlı minyatür sanatı Yavuz’un Çaldıran Zaferinden sonra tebrizi ele geçirmesi ve Tebriz’deki pek çok sanatçı ile nakkaşı İstanbul’a getirmesi ile yeni bir üslup daha da kazanmış ve 19 yya kadar nakkaşlık Osmanlı da gözde ve önemli bir meslek dalı olarak hayatını idame ettirmiştir.
Batı kültüründe Antik Yunan, Minos ve Miken uygarlıklarında resim ve minyatür sanatlı oldukça gelişmişti. Devamı olarak da minaytür ve resim sanatı Roma ve Bizans medeniyetlerinde de devam etmiş Rönesans döneminde zirveye oturmuştu. Ortaçağa kadar Roma, Bizans ve Süryani elyazmaları da minyatürlerle süslenmişti.
Hıristiyanlık yayılınca elyazması İncil'ler de minyatürlerle süslenip yazılmaya başlanmıştı. 8. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da da minyatür sanatı gelişmeye başlamış, 12. Yüzyıldan itibaren metinlerin içeriği ile minyatürlerin arasındaki bağ çok kuvvetlenmeye başlamıştı. Artık minyatürler metinlerin içeriğini ifade edecek şekilde yapılıyordu.
Baskı makinesinin bulunuşuna kadar Avrupa'da çok güzel ve görkemli minyatürler yapıldı. Bundan sonra minyatür daha çok madalyonların üzerine portre yapmak için kullanıldı.
Minyatür, kâğıt veya parşömen üzerine yapılmış küçük resim olarak bilnir. Sözlüklerdeki anlamı ile : “ Bir şeyin küçük ölçekte kopyası ya da benzeri” ; “ kâğıt, parşömen, fildişi veya madeni yüzeyler üzerine çeşitli malzemeler ile küçük boyutlu resim yapma sanatı” olarak tarif edilir.
Görüldüğü gibi minyatür kelimesi köken olan Latince ve İngilizcedir. Dolayısı ile Osmanlıca da bu kelimenin karşılığı olarak nakış, nakkaş, resim, gibi kelimeler kullanılmış, minyatür sanatçılarına da Osmanlılar nakkaş, müsavvir gibi adlar vermişlerdir.
Minyatürler kelime olarak batı dillerinde küçük boyutlu resim anlamındadır. Bu nedenle minyatürler hem doğu hem de batı sanatlarında genellikle kitap sayfaları için kullanılmış küçük ebatlı resimleri ifade etmiştir. Fakat Çin, Hint ve Uygur sanatında minyatürler saray ve mabetlerin duvarlarını süslemek için de kullanılmıştır. Hatta duvar süslemeleri için yapılmış bu resimler ile minyatürler ebatları bakımlarından farklı olsalar bile teknikleri ve kompozisyonları açılarından büyük benzerlikler taşırlar.
"Bilinen en eski minyatürler Antik Mısır 'da M.Ö. 2. Yüzyıldan itibaren papirüs üzerine yapılmış olan minyatürlerdir. Minyatür sanatının ilk örnekleri antik Mısır da görülse bile minyatürlerin ana vatanının Hint, Fars ve Çin olarak kabul etmek mümkündür.
Minyatür eski ve elyazması kitapları süsleyen resimler olarak bilinir. Doğu edebiyatında minyatürlerle süslendiği için dikkati çeken ilk meşhur minyatürlü eser Hint kökenli olmakla birlikte eserini İran da yazan ve bu kitabını resimlerle süsleyen bu resimleri sayesinde efsanevi nitelikler de kazanan Manihaizm dinin de kurucusu olan Nakkaş Mani’nin Erjeng Engelyun , Kitab-ı Erjeng adlı eseridir. Ms. 2. Yy da yaşayan ve Fars Hükümdarı Şapur tarafından öldürülen Nakkaş Mani ve resimleri doğu ve İslam edebiyatında efsane haline gelmiştir. Ayrıca Nakkaş Mani nakkaşların ilki ve piri kabul edilir.
Doğu kültürlerinde minyatür ve resim sanatının başlangıcı olarak Nakkaş Mani’yi kabul etmek mümkün olmasa bile resim ve minyatür sanatının Çin Hint ve Fars kültürlerinde M.Ö yıllardan beri var olduğunu kabul etmek gerekir. Hatta Hint, Çin, Fars, Uygur ve Selçuklu minyatürlerinde Nakkaş Mani ve minyatür üslubunun önemli bir yeri olduğunu da söylemek gerekecektir.
Türklerde minyatür sanatı hemen hemen Avrupa ile eş zamanlı olarak ortaya çıkmaya başlamıştı. Türklerde minyatür sanatı daha ziyade Maniheist ve Budist Uygurlarda ortaya çıkmıştı. Yüksek ihtimalle Çinli ve Hintli minyatürcülerden örnek alan Uygur minyatürleri daha ziyade dini metinleri ve kutsal mekânları süslemek amacıyla kullanıldı. İlk yerleşik hayata geçen Türkler olan Uygurlar kutsal mekânlarının duvarlarını yazdıkları dini kitapları ve saraylarının duvarlarını minyatürlerle süslemişlerdi.
Mani ve Buda dinlerine inanan Uygur minyatürleri, figür tipleri ve kompozisyon teknikleri ile Selçuklu minyatürlerine öncülük etmiştir. Selçukluların İran’dan Mezopotamya, Suriye ve Anadolu’ya yayılmasıyla ilk Türk-İslam minyatür üslubu vücut bulmuş, minyatür sanatı Selçuklulardan Osmanlıya da miras kalmıştı. Selçukluların çini ve kitap süsleme tekniklerinin mirasçısı olan Osmanlı minyatür sanatı Yavuz’un Çaldıran Zaferinden sonra tebrizi ele geçirmesi ve Tebriz’deki pek çok sanatçı ile nakkaşı İstanbul’a getirmesi ile yeni bir üslup daha da kazanmış ve 19 yya kadar nakkaşlık Osmanlı da gözde ve önemli bir meslek dalı olarak hayatını idame ettirmiştir.
Batı kültüründe Antik Yunan, Minos ve Miken uygarlıklarında resim ve minyatür sanatlı oldukça gelişmişti. Devamı olarak da minaytür ve resim sanatı Roma ve Bizans medeniyetlerinde de devam etmiş Rönesans döneminde zirveye oturmuştu. Ortaçağa kadar Roma, Bizans ve Süryani elyazmaları da minyatürlerle süslenmişti.
Hıristiyanlık yayılınca elyazması İncil'ler de minyatürlerle süslenip yazılmaya başlanmıştı. 8. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da da minyatür sanatı gelişmeye başlamış, 12. Yüzyıldan itibaren metinlerin içeriği ile minyatürlerin arasındaki bağ çok kuvvetlenmeye başlamıştı. Artık minyatürler metinlerin içeriğini ifade edecek şekilde yapılıyordu.
Baskı makinesinin bulunuşuna kadar Avrupa'da çok güzel ve görkemli minyatürler yapıldı. Bundan sonra minyatür daha çok madalyonların üzerine portre yapmak için kullanıldı.
BAZI MİNYATÜR BAŞLIKLARIMIZ VE LİNKLERİ
Seyyid Lokman Aşuri ZÜBDET ÜT TEVARİH
Şehinşahname ve Minyatürleri Seyyid Lokman ve Nakkaş Osman
Seyyid Lokman Aşuri Hayatı ve Eserleri
Seyyid Lokman Aşuri ve Minyatür Eserleri
Matrakçı Nasuh ve Nakkaş Osman
Şehnameci Talikizade Mehmet Suphi Hayatı ve Eserleri
Şehinşahname ve Minyatürleri Seyyid Lokman ve Nakkaş Osman
Üstat Nakkaş Osman Hayatı Hakkında Tespitler
Matrakçı Nasuh ve Nakkaş Osman
KİTAB- I SİYER-İ NEBİ VE MİNYATÜRLERİ
Alaeddin Ali Çelebi'nin Minyatürlü Humayunname Nüshaları
Az Bilinen Selçuklu ve Osmanlı Minyatürcüleri İle Eserleri
ÇAĞDAŞ TÜRK MİNYATÜRÜ VE MİNYATÜRCÜLERİ
Hariri Makâmât Adlı Eseri ve Minyatürleri
İlhanlı Safevi Özbek ve Babür Devletlerinde Minyatür