Erjeng Engelyun Kitab-ı Erjeng ve Mani

20.01.2016
 
 

Kitab- ı Erjeng’in Uygur versiyonu  

 

 

Erjeng :

Osmanlıca sözlüklerdeki tarifi: “İran hurafelerine göre meşhur ressam "Manî" nin yaptığı resimleri ihtiva eden mecmua” ,  “Nakkaş Manî'nin yaptığı resimleri içine alan koleksiyon, mecmua, dergi kitap dergi “ şeklindedir.Lakin sözlüklerdeki bu anlamları genel okuyucu için yeterli bilgi vermemektedir.  O yüzden Kitab-ı Erejenk’i: İran ve Divan edebiyatı esatirlerine göre Manihezim’in – Mani dininin - kurucusu olan ve  Bihzad ile birlikte efsanevi ve en  meşhur ressam olarak bilinen Nakkaş Manî" nin yaptığı resimleri ihtiva eden Mani Dini’nin kutsal kitabı olarak tarif etmek gerekir. İran hurafelerine göre meşhur ressam "Manî" nin yaptığı resimleri ihtiva eden mecmua veya kitaptır.Maniheizm’in kurucusu Mani’nin  mani dininin öğretilerini topladığı kitabnın adıdır. Bu kitap resimlerle süslenmiş divan şairlerimiz bu kitabı resmeden kişiyi ressam olarak tasavvur etmiş, Mani’yi de ressam zannetmişlerdir.  ( bkz  Mâni: Ressam Nakkaş ve Mâniheizmin Kurucusu )Mani dinini Mani adındaki Çinli bir rahip kurmuş tur ve  bu dinin kutsal kitaplarının adı  Arzhang ( Erjeng) tir. Mani Dini en parlak yıllarını  Uygurların Bu dini resmi dinleri olarak ilan etmeleri yaşamıştır. Mani kelimesi eski Türkçe "Mengü" ve Çağatay Türkçesinde "Tanrı" demektir.Tarihteki Mani, “Arşaklılar'a ait Tizpon kentinde dünyaya gelmiş, Ecbatana'yı terk ederek, Güney Babilonya'da bulunan Menakkede" (Arapça Mugtasıla) adlı bir Mandeen tarîkatine katılmış, “ [1]Sasani Hükümdarı   I. Behram veya II. Behram zamanında  öğretilerini halka yaymıştır. ( bkz   Behram -ı Gur Kimdir ( Behram Gor )Manicilik aslında Zerdüşt düalizmi, Babilonya folkloru, Budist ahlâk ilkeleri ve Hristiyan unsurların bir karışımından oluşmaktadır.”[2] Divan şairlerinin tasavvurunda  da  Mani “Zerdüştlükile  Hristiyanlığı birleştirerek  yeni bir din ortaya koyan ve peygamberlik iddiasında bulunan, kitabındaki resimleri mucize olarak gösteren bir ressamdır. “[3]

 

Divan edebiyatı kaynaklarına göre  Mani,  Sasani hükümdarı Behram Şapur zamanında Çin’den İran’a gelmiş;  Şehinşah Şahpur’un  Persepolis'teki sarayının  pay- i taht odasının duvarlarını resimlerle süslemiştir.   Farisi kaynaklara ve Defter-i Erjeng kitabında yer alan bilgilere göre  “Mani etrafına baktı ve resmedilen havuza yedi renkli bir balık resmetti. Şahpur hayran kaldı maharetine nakkaşın ve eseri onun tamamlamasına izin verdiMani-i Nakkaş ile işte böyle girdi, uzak'ından yakın'ına erdi Doğu'nun. Mani "çinli nakkaş", "çinli avcı", "güzellikler seçen" diye anılır idi. Resmettikleri bir tek canları eksik asıl gibidir denilir idi.”

 

Maniheizm’in kurucusu olan ve divan edebiyatında NAKKAŞ MÂNI olarak bilinen MANI, , I. Şapur zamanında yaşamış ve  resimlerle süslü KITAB-I ERJENG Şapuragan” adlı kitabını ona takdim etmiştir. Yani I. Şapur, Maniheizm’in yayıldığı dönemin İran Hükümdarı olarak Maniheizimin yayılmasına büyük vesile olmuştur. Bu nedenle Şapur ile Mani'nin birlikte anılması normaldir. 

 

Şiraz’da Nakş- ı Rüstem denilen  Şehinşah kabartmalarından birisinde ve Şapır zamanında yapılmış 17 adet dev rölyefte Şapur’un Edessa Savaşı’nda Roma ordusunu imha ettiğini ve Roma İmparatoru Valerianus'u esir etmesi tasvir edilir. Bu kabartmalarda Roma imparatorun yenilmesi ve esir düşmesi anlatılır. Oldukça başarılı resmedilmiş olan bu rölyefler belki de I. Şapur zamanında yaşamış olan Meniheizm’in de kurucusu olan Efsanevi Ressam Nakkaş Mani’nin resimlemesi ile yapılmıştır.

 

 Şapur’un görkemli Edessa Zaferini betimleyen bu kabartmalardan ötürü Nizami,  Hüsrev’i Şiirin adlı eserinde Şapur’u  Mnai kadar şmhretli bir ressam olarak anlatır.  Oysaki bu kabartmaları yapan  Şapur değil, kabartmalarda betimlenen hükümdar Hüsrev’in dedesi I. Şapur olmaktadır.  Şiraz'daki Naghsh-e Rostam ( Nakş*ı Rüstem ) kabartmalarını da belki de Nakkaş Mani yapmıştır.  



Erjeng ile ilgili bilgileri Fars kaynaklarından alıntılayarak öğrenen Divan şairlerine göre Mani, Budizm, Mecusilik ve Nasranîlikten anladığını Erjeng adlı kitabına almış ve bu kitabını büyüleyici resimlerle süslemiş adına da "Kitab-ı Erjeng" demişti.   [4]Behram Şapur ( ms 242–273) onu yakalatıp  “ inkar edersen affedecek, yanıldım derse sürgüne göndereceğim demiş,” Ama Mani “  Ruh bedende hapistir, çekeceğim acılar beni aydınlığa çıkaracaktır”  deyince  derisi yüzülerek idam edilmiş, derisinin içine saman doldurulmuş, kitab-ı erjengi  de yakılmıştır.

Mani’nin kitabına  Erteng ve Engelyun , Erjenge ve Niğar da denir.  Engelyun  kelime anlamı ile yedi renkli ipek dokuma anlamına gelir.

Kilk –i  Mani –i kaderle  safahat-ı  âlem
Oldu  hem gûne-i  nakş-ı varak- ı Engelyun      Antakyalı Münif [5]
Kader  Mani’sinin  kalemiyle  dünyadaki varlıkların yüzü  Engelyun ile aynı renklerde oldu.

Lutf-ı haddünden  şikest âyîne-i Çînî bulur
Nak-ı hüsnünden hacâlet nüsha-i Erjeng alur          Karamanlı Nizami

 Mani’nin  sağlığında öğretilerini topladığı   bu kutsal kitap  ( Arzhang ) Erjeng  olarak bilinmiş, Mani  bu kitabını   erkek ve kadın ve   kâinatı tasvir eden resimlerle süslemişti. Bu nedenle  Maniheistler peygamber kabul ettikleri Mani’nin yolundan gitmişlerdir. Uygurlar  da resim sanatında kendilerini geliştirmişler kutsal kitaplarını, tapınaklar ve  resimlerle  bezemişlerdi.

Uygurlar bu nedenle Türk resim ve Minyatür sanatının membaı olmuşlardır.

Bu nedenle  divan şairleri Erjeng kitabını  içinde çeşitli sırların bulunduğu,  bir resim kitabı, Mani’nin resimlerini yaptığı atölye, [6] olarak düşünmüşler, Mani’yi   büyücü bir ressam, Erjeng kitabının içindeki resimleri in de büyülerle yapımış, resimler, resimlerin de  büyüleyici olduğunu  sanmışlardı. Bu nedenlerle Mani ve kitabından söz eden divan şairleri,  bu kavramları  sevgilileri ile kıyas etmek için kullanmışlar, büyücü ressam  Mani’yi ve  resimlerini sevgililerini tasvir etmekten aciz olarak görmüşlerdi.   Her türlü sihrine, ustalığına rağmen Mani sevgililerin resimleri resmetmekten aciz bir ressam olarak  Bihzâd la birlikte veya Bihzad’tan ayrı olarak anıldı. ( bkz:  Bihzad Mazmunu) “Çin, Mani dininin en  yaygın olduğu ülke  ve Mani’nin de Çin asıllı olması  ve kutsal kitabını da pek güzel minyatürlerle süslemesi nedeniyle divan şiirinde  güzel yüz, daima Çin’e nispet edilmişti. Edebiyatta Çin, adeta resim sanatının merkezi olarak işlenir (Pala 2004: 103). ”[7]

 

Saldı bir nat-ı münakkaş sahn-ı sahrâya sabâ
Kim onun nakşında hayrândır nigâristân-ı Çîn         Ahmet Paşa    

Saba rüzgârı çölün ortasına öyle süslü bir övgü saldı ki, Çin’deki put sergisi onun nakşına hayran kaldı.

 

Döner sahîfe-i Erjenge bâlişi-i hıştım
Gehî ki cilve-i nâzı hayâl-i hâba gelir       Şeyh Galip 

Divan şairleri Bihzad ve Mani’yi resim, musavvir, tasvir, sanem, nakış, nakkaş kelimeleri ile kullanmışlar Mani ve Bihzad’ı nakkaş, musavvit, ressam, olarak düşünmüşler, fakat sevgilinin yüz ifadesini, işvesini, cadu bakışlarını, niyetini resm edemedikleri için Mani ve Bihzad’ı beceriksiz bulmuşlardır.

 

Musavvir-i ezel edeli nakşını tasvîr
Yüzünü hâke sürer Çîn içinde sûretler         Şeyhi 

 

Ne bu nev-nakş-ı tirazende Nedima yoksa
Üstad-ı kalemün hame-i Erjeng midir.           Nedim

Ey Nedim! Bu süslü yeni nakış nedir ? Yoksa kaleminin ustası Erjeng'in  

 

Zülfü nakkâşı suya bir resm eder kim reşk eder
Mâni-i Çîn yazdıgı nakş-ı Nigâristân ana             Ahmet Paşa 

 

Gencine-i sine genc-i nîrenk
Ayine içinde nakş-i Erjenk"            Şeyh Galip 

 

Erjenk kelimesi divan şiirinde Çin, Fağfur, Ressam, Mani, Nakkaş, musavver, musavvir, sihir, büyü ve sevgilinin güzelliği, motifleri ile birlikte  ele alınmış,   sevgilinin güzelliği Mani’nin yaptığı büyüleyici resimlerden  daha güzel gösterilmiş, sevgili ile Mani’nin resimleri kıyas edilmiş,  sevgili üstün tutulmuştur.

 

Anı nakkâş-ı kudret-hâne-i feyz etmiş ol rütbe
Göreydi lâl olurdu noktasın Behzâd ile Mâni              (E. Zihni)

 

Gâmından sûret-i Erjeng bi-hûş.
Firakundan büt-i Azer şikeste              Baki

 

Zamân-ı rezm geçdi şimdi vakt-i bezmdir söylen
Çemen nakş eylesin nakkâşlar püşt-i kemân üzre        Nedim

 

Bikr-i Manîdir serâser sûret-i Meryemleri
Öyle bir büthânenin şimdi gönül nâkûsudur        Şeyh Galip

(Meryem’in resimleri baştan başa Mânî’nin eşsiz eserleridir, gönül şimdi öyle bir kilisenin çanıdır.)

Bu san'atde ne Erjeng ü ne Mânîdür sana hemtâ.
Güzel tasvîr edersün hatt u hâl-i dil-beri ammâ       Naili 

 

Dil Mânî-i Erjeng-i temâşâ mı degildir
 Sâgar sadef-i reng-i temennâ mı degildir         Şeyh Galip 

 

 

İlgili Sayfalarımız ve linkleri

 

KAYNAKÇA 

  •  
  • [1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mani_dini

  • [2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Mani_dini

  • [3]  https://webplasticine.blogspot.com.tr/

  • [4] A. Talat Onay, Eski Edebiyatımızda Mazmunlar,  MEB, Shf. 374

  • [5] A. Talat Onay, Eski Edebiyatımızda Mazmunlar,  MEB, Shf. 374

  • [6] A. Talat Onay, Eski Edebiyatımızda Mazmunlar,  MEB, Shf. 374

  • [7] Sedat KARDAŞ, DİVAN ŞİİRİNDE RESİM VE HEYKEL, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2012, 119-146

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar