MÜHÜRLÜ HAZİNE
Eski devrilerde hatta günümüzde dahi, fermanların, beratların, mektupların önemli yazıların ve evrakların mumla mühürlendiğini, bu mumun üzerine gönderen kişinin veya kurumun mührünün vurulduğu bilinen bir uygumladır.
Bu uygulamanın malum nedeni gönderenin gönderdiği kişiden başka kimsenin bu evrakı, mektubu açmaması ve okumamasını sağlamaktır.
Eskiden fermanların atlas çuha keseler içine konulup açılacak yerlerine bal mumu akıtılıp üzerine mühür vurulduğu, günümüzde dahi okullarda sınav evraklarının zarfa konulup üzerlerine mum dökülüp mühürlendiği bilinen şeylerdendir. Önemli kâğıtların ve evrakların açılıp açılmadığını anlamak için mühürlenmesi günümüzde de devam etmektedir.[1]
Nitekim devlet hazinesinde içinde altın ve gümüş paralar olan keselerin de ağızlarının mühürlü olduğu bilinmektedir.
Aynı gerekçeler ile bu günde günümüzde zabıta veya devlet tarafından kapatılmış işyerleri ev, vb nin kapılarına mühür vurulmakta yasağın delinip delinmediği bu şekilde kontrol edilmektedir.
Eski devrilere devlet hazinelerinin kapılarının da aynı gerekçeler ile mühürlendiği, hazineye kimsenin girip girmediği bu şekilde anlaşılırdı.
Hazine odasının kilitleri üzerine kırmızı mühür mumu akıtılır ve üzerine padişahın mührü basılır, bu şekilde kildin açılıp açılmadığı anlaşılmış olurdu.[2] Bilindiği gibi Yavuz Sultan Selim, Topkapı sarayının hazinesini ağzına kadar doldurmuş, kendisinden sonra hazineyi dolduran bir padişah çıkana kadar kendi mührünün kullanılmasını vasiyet etmişti. Velâkin ondan sonra başka hiç bir kimse hazineyi doldurmayı başaramadığı için Topkapı Sarayının hazine kapısının kilitleri Yavuz Selim’in mührü ile mühürlenmek zorunda kalınmıştı.
Nitekim bir ülke fethedilince Fatihlerin ilk işleri fethettikleri ülkenin hazinelerini ele geçirmek olmuştur. Zaten fetihlerin amaçları da budur.
Hazine mührü divan şairleri tarafından çeşitli şekillerde kullanılmış, sevgilinin dişlerini inci, dudaklarını la’l, ağzını da mühür ve hazine olarak kabul etmişler, mührün açılması ile çeşitli hayaller kurmuşlar ve benzetmeler de yapmışlardır. Edebiyatta Mühr-ü Süleyman gibi değişik işlevleri olan tılsımlı olan , sırr bilinmeyen, mahlukları zapt u rapt altına alan mühürler de tasavvur edilmiştir. ( bkz Formun Üstü
Mühr-ü Süleyman Nedir Hatem Yüzük ve Hz Süleyman ) ( Mühr-ü nübüvvet Hatem-i nübüvvet Kumaşa Damga Vurmak )
Formun Altı
Formun Üstü
Mührün, ayni sevgilinin ağzının açılması la’llerin, yakutların, incilerin mercanların dökülmesi gibi tasavvur edilir.
Mühr-ü hazine-i dile yâd el dokunmasın
Muhtumîdir yine anı ol padişah açar Naili
Leblerin mühr-i Süleymân oldugıyçün ey perî
Her yâneden ejdehâlardır ııigeh-bânın senin Necatı
Hatemi la’lün öpen mülk-i bedehşândan çıkar
Ârzû-yı hüsn ile iden dostum cândan çıkar Revani ( 16 Yy)
Ey perî-çihre lebüñ mühr-i Süleymândan yeg
İns ü cin emrüñe me’mûr bugün begsin beg EMRÎ
Mühr urdı lebün agzuma kim eyleye hâmûş
Ey meh nideyin mühri açar mihrün idüp cûş Hamdullah Hamdi
Leb-i la’lüŋdeki cânâ görinen hatt-ı gubâr
Beŋzer ol mûrçeye mühr-i Süleymâna deger Bursalı Rahmi
Mühr urdı lebün agzuma kim eyleye hâmûş
Ey meh nideyin mühri açar mihrün idüp cûş Hamdullah Hamdi
Feth oldı kilid-i der –i gencine-i bahtım
Zülfi isyehinden yine bir iki tel aldım Naili
DEFİNE HAZİNE TILSIM İLE İLGİLİ BAŞLIKLARIMIZ VE LİNKLER
Genc ve Genc-i Hızır - Hazine ve Hızır
Define Gömü Şiirlerde Genc Hazine ve Tılsım
Genc ve Genc-i Hızır - Hazine ve Hızır
Define Gömü Şiirlerde Genc Hazine ve Tılsım
Mağribi Mağribli Mağrib Efsuncu Defineci
Câmasbnâmeler Abdî 'nin Camasbanme ve Şahmaran Eserleri
Mum Yapıştırmak Nedir Mühür ve Dudak
Husrev-i Perviz Kendi Gelen Hazine Genc-i Bâd Âver
Genc-i Bed Aver Husrev-i Perviz ve ve İstanbul
Karun Kimdir Edebiyatımızda Karun ve Hazinesi
Karun Kimdir Edebiyatımızda Karun ve Hazinesi
Kenz-i Mahfi Nedir Tasavvufta Gizli Hazine
Mâr Nedir Sevgili Hazine Tılsım ilişkileri
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/mum-yapistirmak-nedir-muhur-ve-dudak/116321
[2] Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, S. 368)