Ruh Nedir Ruhun Varlığı Hülul Tenasüh Devr ve Ruh Göçü

07.12.2021

 Rûh Nedir


Osmanlınca yazılışı: Rûh  : روح


Latince: “ Anima” , “animus” “spiritus” 

İngilizce: Spirit,

Almanca: “Geist” 

Rûh Sözcüğünün Kökeni

Rûh, Arapça kökenlidir. Rûh sözcüğü Arapça “gitmek,Geçmek; (hava) rüzgârlı olmak; (bir şey) geniş ve ferahlık verici olmak” nefes, soluk, rüzgâr, esinti, güzel koku[1] anlamlarına gelen “revh “ kökünden türemiş bir sözcüktür. Revh sözcüğünün İbrani ve Arami dillerinde de anlam karşılığı vardır.

Rûh Sözcüğünün Sözlüklerdeki Anlamları

Rûh sözcüğünün sözlüklerdeki tanımları: Can, nefes, Canlılık. Canlılarda hayatı sağlayan unsur” Öz, hülâsa, en mühim nokta. His, öz. Hayat kaynağı, can, cevher. Nefes, canlılık. Bir şeyin özü, cevheri,

Hakikati, hülasası. Hayat kaynağı şekillerindedir.

·        Merkez-i rûh-i hayvanî: kalb.

·        Merkez-i rûhu nefsânî : dimağ.

·        Merkez-i rûh-i tabîî: kan. kim. esans.

·        Rûh-ullah: Hz. îsâ.

·        Rûh-ül-emîn,Rûh —ül-kudüs : Cebrail

Rûh, tıp, biyoloji, kimya ve fizik gibi bilimlere göre varlığı veya yokluğu hakkında görüş belirtilmeyen soyut bir konudur. Tabi bilimler içinde ruhun varlığını dolaylı olarak kabul eden tek bilim dalı ise Psikolojidir.

Ruhun Varlığı Hülul Tenasüh Devr ve Ruh Göçü

Ancak ruhun varlığı konusu, dinleri felsefeyi ve teolojiyi oldukça meşgul eden bir kavram olmaktadır. Ruhun varlığını savunan sosyal bilimlere göre rûh, insanın vücudunda olduğunu kabul ettikleri

İnsanların biyolojik varlıklarından farklı olarak insan yaşamının özü olarak saydıkları, canlılığı sağlayan maddesel olmayan ve ölümsüz olduğuna inanılan Insanın özü olmaktadır.

Az çok farklı anlamlar yüklenmesine rağmen ruhun varlığını savunan görüşlerin ortak noktaları vardır. Bu ortak noktalar; ruhun ölümsüz olduğu, tanrının insanlara üflediği tanrısal bir öz olduğu, çeşitli bedenlere göç edebildiği, insandan insana, insandan başka canlılara, başka canlılardan insanlara girip çıkan bir kudrete sahip tanrısal bir öz olarak düşünülür.

Birçok din ruhun ölümsüzlüğü beden ve zaman değiştirebildiği, bulunduğu beden öldüğünde bir başka zamanda ve bedende yeniden maddi âleme döndüğü inancı içindedir. Hatta bazı inançlara göre

Ruh, insan harici kalıplara girip çıkabilen, insan, hayvan bitki olarak da maddi âleme gelip giden bir can özüdür.  ( bkz Devr ve Tenasüh İnancı ile Devriye ). Örneğin Hint, Budizm’i ve İslam tasavvufundaki bazı tarikatlarda bulunan tenasüh inancına göre ruh başlangıçta bir iniş, nüzul, sonrasında ise bir yükseliş huruç aşamalarına göre belli bir yere kadar iniş vardır. Ruh bu iniş devrinde taşa, toprağa vb dâhil olabilir. Ancak, belli bir yerden sonra ise sürekli yükseliş devrine girip ruhun arındığını ve kemale erdiği bir noktaya kadar devr eder.

Bir insan öldükten sonra ruhunun ölmediği, soluk, nefes, can özü şeklinde bedenden ayrıldığı ve sonradan diğer bir insanın bedenine girebildiği, hatta hayvan veya bitkilerin bedenlerinde yeniden vücut bulduğu inancının reenkarnasyon düşüncelerinin çeşitli türevleri vardır. Budizmde, Hurufi, Melami, Batıni Tarikatlarda Tanrı’nın çeşitli insanların bedenlerinde dünyaya geldiği inancı

Vardır ki bu inanç da ruhun bedenlere girmesi inancıyla alakalıdır. Hulül anlayışı olarak izah edebileceğimiz bu inancın İslam tasavvufundaki tarifi " Tanrı’nın ruhunun kulun bedenine girmesi suretiyle kulun Tanrılaşması şeklinde” [2] izâh edilir. Hulûl ve tenasüh inançlarına kail olanlar ruhun

Cesetten ayrılır ayrılmaz diğer bir bedene gireceğine inanılır.[3] Bu inançlara göre ruh insan olarak dünyaya gelmeden önce bir takım cisimler, hayvanlar veya insanların bedenlerinde yaşamıştır.

İnsan öldükten sonra ruhunun dünyaya yeni gelen bir başka insan cisim veya hayvanın bedenine girecektir. ( bkz Hulûl Nedir Tanrı’nın Bedenlere Girdiği İnancı )

Ruhun bir insan bedeninden diğer insan bedenine geçmesine NASH, kendi rûh kabiliyetine uygun bir hayvanın bedenine geçmesine MASH, bitkilere geçmesine RASH, maden ve cansız varlıklara intikaline de FASH denilmiştir.”[4]

 Eskimolar, Avustralya yerlileri Zerdüştîlik ve Sâbiîler Antik Mısır hatta Şamanizm’de dahi bulunan Hulul düşüncesi en ciddi manada Budizm de şekillenmiş, çeşitli vesilelerle Hıristiyanlık ve Müslümanlıkla ilgili bazı tarikatların düşüncelerine de sirayet etmiştir.

Ruh Tasavvuru

Tüm dinlerde hatta ruhun varlığını savunan felsefi görüşlerde ruh madde dışı bir varlıktır. Gözle görünemeyen canın özü olan, tanrısal öz olmaktadır. Ruh, maddi bir varlık olmadığı halde tezahürleri ile kendini belli eden, belki de girdiği bedenin karakter ile ilgili unsurlarını

Ortaya çıkaran, yaşama yeteneğine sahip hatta ölümsüz, değişim gösterebilen öncül bir can kaynağıdır. Sözlük anlamlarından da anlaşılacağı gibi ruh; hava, rüzgâr, nefes hatta güzel koku gibi bir şeydir. Ölen bedenden ayrılarak bilinmeyen bir yerde durur veya başka bir cisimde peyda olur. “Bedenin şekline bürünüp süratle hareket eder ve uzun mesafeleri Kısa sürede alır”

“Ben de cansız varlıkken öldüm, yetişip gelişen bitki oldum; bitkiyken öldüm, hayvan biçiminde tezahür ettim. Hayvanlıktan geçip öldüm, insan oldum; öyleyse ölmekten korkmak niye?

 Hiç daha kötüye dönüştüğüm, alçaldığım görüldü mü?”(Mevlana Celaleddin Rumi

Birçok düşünceye göre ruh madde olmadan da evvel olan bir şeydir.

Ruhun ete kemiğe bürünmesi, maddi bir bedende tezahür etmesine enkarne denir. Platonun ‘da savunduğu gibi rûh tanrısal bir öz, hatta Tanrının bir parçası olmaktadır. Tasavvufa göre de ruh,

Tanrısal bir özdür. Tanrı, eşref-i mahlûkat olan insanı yaratmış, insanı yaratırken de ona kendi ruhundan üflemiştir. Şu halde bu tip düşünenlere göre ruh, tanrı ile beraber var olan yaratılmamış ezelden beri var olan bir şeydir.

Örneğin Jean-Paul Sartre gibi bazı çağdaş yazar ve filozoflara göre de ruh “özden önce gelen varoluş ”tur. İbni Sina'ya göre ruh bedenden ayrı bir manevi cevherdir


RUH İLE İLGİLİ BAŞLIKLARIMIZ İÇİN LİNKLERE TIKLAYINIZ

KAYNAKÇA 

[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/ruh

[2] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyat-terimleri-mazmunlar/hul-l-tanri-nin-bedenlere-girdigi-i

[3] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/post/devr-ve-tenasuh-inanci-ile-devriye/86331

[4] Veysel Gllüce, "Kur'an-ı Kerime Göre Ahiret'in Varlığı", Doktora Tezi, Erzurum, 1996, s. 205-206. 

Üye olarak ESA şairi ve yazarı olabilir, yazılara katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar