Seyyit İmameddin Nesimi Hayatı Şairliği Hurufiliği

16.06.2011

 

Aşık Çelebi Meşair'üş şuarada Nesimi Minyatürü

SEYYİD NESİMİ (İmadeddin )

İmadeddin Nesimî ( d.1339 – 1344 arası Bağdat’ın Nesim veya Azerbaycan Şamahı,  – ö. 1417 veya 1418, Halep )

Daha çok Seyid Nesimî, Seyyid İmameddin Nesimi olarak bilinen, 14.yy’da yaşamış olan, Hurufi inançlarından dolayı Halep ‘de derisi yüzülerek öldürülen Hurûfi inancına sahip, Azerbaycan Türkçesi ile şiirler yazan Türk şairidir. Azerbaycan Türkçesinin dil özellikleri ile yazdığı şiirleri,  Farsça divanlarının yanı sıra Arapça şiirler de yazmış, Azerbaycan sahası Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir.

İran’da Hurufilik mezhebini kuran Fazlullah’ın (Öl. 1401) halifelerinden olduğu, şeriata aykırı inançları propaganda ettiği için Halep’te derisi yüzülerek öldürüldüğü bilinmektedir. Hayatı efsaneleşmiş, özellikle alevi, Bektaşî şairler arasında “Şâh-ı Şehit” adı ile itibar kazanmıştır.

Nesimi’nin Adları

Nesimi adını Bağdat’ın Nesim ilçesinde doğmuş olduğundan dolayı almış olduğuna dair görüşler bulunmaktadır. Asıl adının İmadüddîn ( İmameddin ), Nesîmüddîn olduğuna dair çeşitli bilgiler vardır. Künyesi Ebü’l-Fazl olan Nesimi’nin asıl adının Ali veya Ömer olduğuna dair görüşler de bulunur. “Nesîmî’nin ismini Askalânî “Nesîmüddîn” (Han 1986: VII/269); Latîfî “Abdülmenâf Seyyid İmâdüddîn” (Canım 2000: 523-524), Kınalızâde “İmâdüddîn” (Kutluk 1989: 985), Bursalı Mehmed Tâhir “Ömer İmâdüddîn” (2009: 432) olarak zikretmiştir.”[1]

Ancak İmâdüddin lakabıyla peygamber soyundan geldiği inançları nedeni ile“İmameddin Nesimi olarak anılmıştır. Tam adı Seyyid Ömer İmâdeddîn Nesîmî’dir. [2]“Nesîmî” mahlasını alması ile ilgili iki farklı görüş vardır. Lâtîfî’ye göre, Bağdat yakınlarındaki “Nesîm” kasabasında doğmuş olmasından veya “Âdumı Hak’den Nesîmî yâzerem” şeklindeki tuyuğundan hareketle bu mahlasın Fadlullah tarafından verilmiş olması mümkündür. [3] Çünkü Nesimi’ye göre Hak ( Allah) Hurufiliğin kurucusu olan Fadlullah’ta tecelli etmiştir.

Doğum Yeri ve Milliyeti

 

Bağdat civarında Nesim kasaba­sında veya Azerbaycan’ın Şamahı şehrinde doğduğu söylenir.  Doğum yeri ve  doğum tarihi hakkında verilen bilgiler çelişkilidir. İran kaynakları onun Şîraz ya da Şirvan’da doğduğunu iddia eder.  XVI. yüzyıl Osmanlı tezkirecilerinden Aşık Çeleb ise Diyarbekir’de doğduğunu belirtmiştir.[4]

Nesimi’nin milliyeti konusunda da iddialar çeşitlidir. Arap asıllı olduğunu iddia edenler [5]varsa da  Aşık Çelebi , Meşairü'ş Şuara adlı kitabında (vr. 133a) onun Türkmen asıllı olduğunu belirtir.  Zaten şiirlerinde ana dilinin Azerbaycan Türkçesi olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Kaynaklar doğum yeri ve nereli olduğuna dair çok farklı bilgiler verir. Halep, Diyarbekir, Bağdat yakınlarında Nesîm denilen bir köy veya nahiyede, Şamahı da, Şiraz’da doğduğuna dair farklı iddialar vardır. Üstelik doğum tarihi de belli değildir. Fakat Şeyhi Fazlullah’ın ona hilafet verdiği tarih belli olduğundan doğum tarihi hakkında bir fikir ileri sürülebilmektedir.  Onun 1340- 1344 yılında doğmuş olma ihtimali Fazlullah Naimi'nin (1340–1394) Hurufiliği 788/1385 yılında kurmaya başlaması, Nesimi’ye 40 -45 yaşlarında iken halifeliği vermiş olabileceği tahminlerinden söylenebilmektedir. [6]Bu durumda Nesimi ile Fazlullah Naimi'nin hemen hemen aynı yıllarda doğmuş olabilecekleri tahmini yapılabilmektedir.

Ailesi Hayatı

Nesimi’nin ailesi hakkında verilen bilgiler ve isimlerin kaynağı hakkında oluşan menkıbelerdir. Bu bakımdan babası ve kardeşleri hakkında ortaya atılan isimlerin sahiciliği konusunda şüphe duymak lazımdır. Bu kaynaklara göre babasının adı  Seyid Muhammed ‘dir.  Seyyid kelimesi ile Nesimi’nin kökenini Hz. Muhammet ve On iki İmama ulaştırmaya çalışan rivayetlerin çabası ortaya çıkmaktadır.  Asıl isimin Seyid Ali olduğu iddia edilmesi belki de aynı çabadan kaynaklanmaktadır.  Ayrıca kardeşi Seyid Hüseyin’in de kendisi gibi  Hurufii olduğu ve bu inancı yaymak için çalıştıkları da rivayet edilmektedir. ( bkz HurufHurufilik Nedir ve İnanç Sistemleri )

Eğitimi

Eğitimi hakkında bir belge bulunmasa da iyi bir eğitim gördüğü, Arapça, Farsça şiirler yazabilecek kadar bu dilleri öğrendiği belli olmaktadır. Şiirlerinde görülen tema, fikir, benzetme ve örnek olabilecek diğer konulardan kendisinden önce yaşamış pek çok mutasavvıfı ve şairi okuyup incelediği ortaya çıkmaktadır. Bunların sonucunda da oldukça iyi bir medrese tahsili almış olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Bir şiirinde “Hâşimîyem, Kureyşîyem” şeklinde bir ibare kullanmış olması, ailesinin ve kendisinin seyyid olarak anılması yüzünden Arap asıllı olduğuna dair görüşler ileri sürülmüştür. Fakat şiirlerinin çoğunu Türkçe yazan, en güzel şiirleri Türkçe yazılmış şiirleri olan Nesimi’nin Türk asıllı olduğu Âşık Çelebi’nin Meşâirü’ş-Şüarâ’da “Türkmâniyyü’l-Cins” ibaresinden de bellidir. [7]Arapça ve Farsça şiirler de yazmış olduğu halde en güzel şiirlerini ana dili olan Azerbaycan Türkçesi ile yazmıştır. Tuyug nazım türünü kullanması Azerbaycan Türkçesini mükemmel kullanması onun Türk asıllı olduğuna delalet etmektedir. Seyyid olarak adlandırılması tarikat ehillerini Hz Muhammed’in soyuna bağlamak çabalarının ürünüdür. O devirlerdeki  pek çok mutasavvıf da bu adet gereğince hep seyyid sayılmışlardır.  Bu gün bile seyyid olduğunu iddia eden pek çok Türk, Kürt, Arap aşiret ve cemaat bulunmaktadır.

Nesimi’nin yaşadığı dönemde Fazlullah Naimi'nin (1340–1394) kurucusu olduğu Hurufilik hareketi geniş ölçüde yaygınlaşır.  Seyyid Nesîmî, Esterabadlı Fadlullah  Naîmî’nin ortaya attığı ve yaymaya çalıştığı Hurûfîliği benimsemiş, Esterabadlı Fadlullah  kendisine “Halifelik” vermiştir. Bazı kaynaklara göre Nesimi Fazlullah Naimi’nin kızı ile evlendiğini belirtir. Tüm kaynaklar onun Hurufi bir şair olduğu hakkında birleşirler, üstelik onun şiirlerinin pek çoğu da bu inancı ortaya koyan şiirlerdir.

Kaynaklardan, şiirlerinden ve hayatından yansıyan bilgilerden hareketle Hurufilik inancının her yerde yayamaya çalıştığı, bunun için çok fevri hareket ettiği, hayatını dahi tehlikeye atmaktan çekinmediğini ortaya koyar.

Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

---

Fâş eyledim cihâna ene’l-hak rumûzunu
Doğru haberdir anun için dâra düşmüşüm [8]

Hallac ve Mevlana’dan etkilenen Fazlullah 1370'lerde tüm Azerbaycan bölgesinde öğretisini yaymaya başlamış, 1393 te Nahcivan’da Timur Han in emriyle oğlu Miranşah tarafından, kendini Tanrı ilan ettiği gerekçesiyle idam edilmiştir. [9]

Nesimi, daha üstadı hayattayken Hurufilik inancının en şiddetli taraftarlarından ve propagandacılarından olmuş, onun öldürülmesinden sonra da gizlenme lüzumu bile duymadan ölümü bile göze alarak, Anadolu’yu, Irak’ı, Suriye’yi dolaşarak Hurufilik inancının yaymaya başlamıştır.

Fazlullah, idam edilince Azerbaycan’dan ayrılıp Anadolu’ya gelen Nesîmî I. Murad devrinde Bursa’ya kadar gelmiş ancak iyi karşılanmayınca Hacı Bayram Vel ile görüşmek için Ankara’ya gitmiş,  ancak Hurufi olması nedeniyle Hacı Bayram Veli ‘nin huzuruna kabul edilmemiştir.[10] (İA, IX, 207). Bunun üzerine Hurufiliğin yaygın olduğu Halep’e gitmiş olduğu anlaşılır.

Fazlullah (Fadlullah) Astrabadi’inin idamından sonra Hurufilik inancının önderi haline gelen Nesimi’nin etrafına birçok kişiyi toplayabildiği de belli olmaktadır. Kaynaklar onun pek çok insanı bu inanca bağladığı yönünde bilgiler vermektedir. Hatta bunların arasında Beyler bile vardır. [11] Bu Beyler arasında Celayirli Karayülük Osman Bey, Dul Kadir oğlu Ali Beğ’le kardeşi Nâsırü’d-Dîn’ de vardır. Nesimi ile görüşmesi muhtemel olan diğer bir ünlü kişiŞeyh Bedrettin ’dir. A.Yaşar Ocak, aynı tarihlerde Bağdat’da bulunan Şeyh Bedrettin  ile Nesimi’nin görüşmüş oldukları ihtimali üzerinde durmaktadır.

Fazlullah (Fadlullah) Astrabadi’nin görüşlerinden etkilenen ve buna hayatı pahasına sahip çıkan Nesimi, Fazlullah (Fadlullah) Astrabadi’nin “Cavidan ilmi“ denilen Cavidan-ı Kebir adlı eserinde ifade bulan düşünceleri yaymak için mücadele etmiş hayatını da bu uğurda feda etmiştir.  “Kendisi gibi dailer yetiştiren “ [12] Nesimi pek çok yeri dolaşmış en sonunda düşüncelerinden ötürü bir müddet de zindan hayatı yaşamıştır.  Ölmeden evvel zindanlarda yattığını Refi’nin, Beşâret-nâme adlı eserinden öğrenmekteyiz. [13]

Nesimi’nin şiirlerine bakıldığı zaman başına geleceklere razı ve bunlara çoktan kendini hazırlamış, hatta olacakları tahmin ettiği ve bildiği halde bundan hiç endişe duymayan düşüncelerini pervasızca açıklamaktan çekinmeyen bir ruh hali içinde olduğu görülmektedir. Şeyhi’nin ve üstadının asılmış olmasına bildiği halde asla gizlenmeye veya düşüncelerini ifade etmekten kaçınmaya kalkışmamış, her şartta düşüncelerini ifade etmekten çekinmemiştir.

Derde müştâk olmayan kimdir ki dermân isteye
Kabl-i mevti bilmeyen sen sanma kim cân isteye

Ona göre davası için çile ve dert çekmeye hazır olmayan kimse, gerçekten inanmış değildir, böyle bir kişi olsa olsa sadece bir müddeîdir.”  [14]Şiirlerinde Astarabadi ile ahrette buluşmak fikirlerini işleyen Nesimi, ölümden, dertten, işkenceden ve ıstıraptan çekinmeyen bunları davasının doğal sonucu olarak gören kayıtsız, korkusuz ve endişesiz bir kararlılık içinde olduğunu şiirlerinde göstermiştir.

Nesimi düşüncelerini yaymakta çok başarı göstermiş oldukça geniş bir taraftar toplamış, taraftarları ve sevenleri çoğalmıştı.  “Hurûfîlik düşüncesinin iyice yayılmasından korkulmaya başlanmıştı. Şiirleri Hurûfî taifesi içinde tagannî ediliyor, belâgati ve büyüleyici üslûbu dinleyenleri etkiliyor, Farsça ve Türkçeyi telkinlerine ustaca vasıta kılıyordu. Hatta şöhreti öylesine artmıştı ki, neredeyse akımın kurucusu Fadl’ın şöhretini gölgede bırakır hale gelmişti[15]

Kaynaklar Nesimi’nin takibe alındığını Hallac’ın “ en el hak “ sözünü söylemesinden ve şiirlerinde sırrını ifşa etmesinden dolayı zindana atıldığını yazarlar.

Lâtifî’ye göre ise “Mansur ene’l-hak söyledi/hakdır sözü hak söyledi” beyti yüzünden tutuklanmıştır.  Mısır Memlük Sultanı Melikü’l-Müeyyed, “...derisi yüzüle, ölüsü Haleb’de 7 gün teşhir edile, durumu herkese duyurula, sonra uzuvları parçalana, birer parçası inançlarını bozduğu Dul Kadir (Zü’l-Kadr) oğlu Ali Beğ’le kardeşi Nâsırü’d-Dîn’e ve Kara Yülük Osman’a gönderile!” [16]

Memlük Sultanı Melikü’l-Müeyyed’in bu fermanından da anlaşılacağı gibi Nesimi düşüncelerini Dul Kadir (Zü’l-Kadr) oğlu Ali Beğ’le kardeşi Nâsırü’d-Dîn’e ve Kara Yülük Osman bey gibi beylere kabul ettirmeyi dahi başarmıştır.

Fermanın aynen tatbik edildiğine hiç kuşku yoktur. Derisi yüzülerek öldürülmüş uzuvları da Nesimi’nin düşüncelerine ve inançlarına değer verdikleri anlaşılan sözü edilen beylere yollanmış olmalıdır.  Fakat onun bu şekilde idam edilmesi Nesimi’nin şöhretinin daha da yayılmasına Şahi Şehit mertebesinde görülmesine, Gölpınarlı’nın deyişiyle “erenlerin serdengeçtisi” makamına yükseltmiş, Hallac-ı Mansur ayarında görülmesine neden olmuştur.

HURUFİLİK İNANCI

“Fazlullah, Bâtınilerin yöntemlerini benimsemiş, harflere verilen anlamlar ve sayısal karşılıklarıyla uğraşmıştı.  Bâtınilerin tevil (farklı, değişik yorumlama) yöntemlerini benimseyerek, özellikle harflerin önemi ve gerekli gördükçe harflerin sayılarla ilişkilerini ele almış; dini buyrukları ve hükümleri Arapçadaki 28 ve Farsçadaki 32 harfe indirgeme yolunu tutmuştu. “    

 

 Fadl’ûl-Lâh, Kur'an-ı Kerim'i harf sistemiyle izah etmeye çalışır. Ona göre  yedi rakamı anahtardır ve gerek Kur'an'daki Fatiha Suresi'nin ayetleri, gerek imanın şartları, gerekse de yüzdeki ana yedi nokta hep yedi rakamını işaret eder. Bu sebeple insan da hakikat için anahtardır. Hurufilik harfler ve hatlarla dinsel buyrukları değiştirme ve bu inancı hazırlamak için kurulmuş bir yöntemdi ve bu inancın esası, insanı Tanrılaştırmaktı.  ( bkz Devr ve Tenasüh İnancı ile Devriye-  Ruh Nedir Ruhun Varlığı Hülul Tenasüh Devr ve Ruh Göçü

Daha çok gelecekteki olayları keşfetmek için kullanılan Hurufilik bilgisini Fadullah ilginç bir biçime sokmuş, kendisini Mehdi, Mesih ya da Tanrı görünümünde tanımış ve tanıtmıştı. Bu fikirler Nesimi de tasvip etmiş ve savunmaya başlamıştı.  ( bkz HurufHurufilik Nedir ve İnanç Sistemleri-

Bu düşünceler, Tanrı'nın her peygamberlerin bedeninde zuhur ettikten sonra,  son peygamber olan Hz Muhammet’e sırlar anahtarının verildiği, bu sırların yedinci Şiî imamı Musa el-Kâzım’a ve onun soyundan gelen Fadl’ûl-Lâh Ester-Âbâdî'nin bedeninde ortaya çıkarak Fadlullah Astarabadi’nin Tanrı olarak vücut bulduğu inancıyla şekilleniyordu. Bu inanca göre bütün peygamberler Fadl’ûl-Lâh'ı müjdelemişler ve Fadl’ûl-Lâh ile tanrılık dönemi başlamıştır.

EDEBİ KİŞİLİĞİ

Nesimi sadece yaşadığı asrın değil, bütün Türk edebiya­tının da en usta şairlerindendir. Türkçe ve Farsça ile mesneviler, gazeller, rubailer ve tuyuglar yazmıştır. Türkçe şiirlerinde ahenkli ve çok düzgün bir dil görülür. Şiirlerinde Hurufî inancının izleri, mücadeleci ruhunun, korkusuz benliğinin, düşüncelerini söylemekten çekinmeyen pervasız bir kişiliğin izleri görülür.

Şiirlerinde yaydığı düşüncelerin ne derece şiddetli tepkiler oluşturacağını bildiği halde Hurufilik inancını açıkça ifşa etmekten çekinmeyen, başına gelecekleri bildiği halde söylemekten çekinmeyen, başına gelen dertleri ve işkenceleri kayıtsızca karşılayan bundan da şikâyet etmeyen ölümü ve öldürülmeyi de hiç umursamayan cesur bir tavrı vardır.

İnançlarını yaymayı birinci hedef haline getiren Nesimi’nin şiirlerinde öğreticilik esas haine gelmiştir. Buna rağmen onun didaktik şiirleri dahi oldukça içli ve duygu doludur. Nesimi çok lirik ve ahenk ustası bir şairdir.

 Son derece etkileyici tasavvufî didaktik ve lirik şiirleri olan Nesîmî’nin güçlü ve ahenkli üslûbu yanında, şiirlerini oldukça sade bir dille söyleyebilmiş olması ile de dikkat çeker.  “Şiirde büyük bir kudretin sahibi olan Nesîmî, çoğunlukla akidesini telkine çalışmakla beraber, din dışı kimi konularda ve aşk hakkında çeşitli gazeller de yazmıştır” Divânında, klâsik Türk şiirinin temel nazım formlarından olan tuyuğlara yer vermesi oldukça önemlidir. Nesimi, Kadı Burhaneddin ile birlikte en önemli tuyug şairlerimizden birisidir. ( bkz Tuyug Nedir Anlamı Konusu Özelikleri ve Tuyug Örnekleri )

Âzerî Türkçesine de gerçek bir edebî şekil vererek onu temellendiren Nesîmî, şiirlerinde canlı bir halk dilinden yararlanmış, Arapça ve Farsça kelimeler yerine arkaik Türkçe unsurları yerleştirmeye çalışmış, Türkmânî ve Anadolu ağızlarında şiirler yazarak sahip olduğu sempatiyi daha da artırmıştır. “ [17]

Türkçeye oldukça vakıf bir şair olan Nesimi, çok karmaşık düşünceleri çok basit ve çok anlaşılır bir hale getirmekte oldukça başarılıdır.  

Kendisinden sonraki pek çok şairi etkisi altında bıraktığı onun şiirlerine yapılan çok sayıda nazirelerden anlaşılmaktadır.  Fuzuli gibi büyük bir şâir üzerinde oldukça etkili olmuştur. Kanunî Sultan Süleyman da onun meşhur bir gazeline nazire yazmıştır. Şiirleri Anadolu, Azerbaycan ve İran'da yaygındır. Esterabadlı Fazlullah'ın yaymaya çalıştığı Hurufilik inancını anlattığı şiirlerinde dahi ahenkten ve sanattan asla ödün vermemiştir.  

Şam'da derisi yüzülerek öldürüldükten sonra menkıbelere konu olmuş, Şah-ı Şehit sayılmış, öldürüldükten sonra derisini omzuna alıp 7 kapıdan aynı anda çıktığına inanılmıştır. 
 

ESERLERİ

Seyyit Nesimi ‘nin Türkçe ve Farsça olmak üzere İki divanı vardır.  ( bkz Seyyit Nesimi Türkçe ve Farsça Divanları ) Türkçe şiirlerinde Nesimi, Farsça şiirlerinde Hüseynî mahlasını kullanmıştır. Nizami, Hakani, Mehseti, Feleki, Zülfikar Şirvani, Arif Erdebilli, Mahmut Şebusteri ve Marağalı Evheddin’ , Celaleddin Rumi, Rudeki, Sadi, Attar gibi şairlerinin eserlerini okuduğu ve onlardan etkilendiği görülmektedir. Eserleri ilk defa 1844, sonra 1871 ve 1880 yılında İstanbul’da basılmıştır.

Türkçe divanı 1844–1881 yılları arasında dört defa neşredildi. Şairin ana dilinde divanının ilmi tenkidini ilk defa Azerbaycan’da C. Kahramanov hazırlamış, Azerbaycan’da Selman Mümtaz tarafından 1926 yılında Nesimi Divanı Arap harfleriyle baskıya hazırlamış Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Akademisi tarafından üç cilt hâlinde Bakû’de basılmıştır. (1973). [Hüseyin Ayan, Nesimi divanı konusun­da doktora tezi hazırlamıştır. Kemal Edip Kürkçü oğlu’nun hazırladığı Seyyİd Nesimi Divanı’ndan Seçmeler isimli açık­lamalı kitap Kültür Bakanlığı'nca neşredilmiştir. (1973). [18]

İLGİLİ LİNKLER

·         Hulûl ( Tanrı’nın Bedenlere Girdiği İnancı)

·         Devriyye Arşiye Örnekleri

·         Devriyye Arşiye Örnekleri

·         KALENDERİLİKTE İSLAMİYET DIŞINDAKİ ETKİLER

·         TÜRKLERDE KALENDERİLİK VE TARİHÇESİ

·         Ş. Bedrettin'in Fikirleri T. Münzer Hegel ve Reform Hareketlerine Tesirleri

·         Seyyit Nesimi Hayatı Şairliği ve Hurufiliği ( 14 yy )

·         Şeyh Bedrettin Hayatı İsyanı ve Fikirleri

·         Tasavvufun Maksadı, Düşüncesi ve Vahdet i Vücut

NESİMİ ŞİİRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

·         Merhabâ hoş geldin ey rûh-i revânım merhabâ

·         Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam

·         Aceb la’lin mi şol, ya can-ı ahbab?

·         Gerçek hadis imiş bu, ki hubun vefası yoh,

·         Ey gönül el aynasına bakmanın faydası ne

·         Canana menim sevdiyimi can bilir ancaq

·         Bu ne adetdir, ey türk-i perizad,

·         Andan beri kim, aynımız ol yüzünü gördü,

·         Ya rab, ne sebebdendir olur takatimiz tak,

·         Gel ki müştak olmuşam didarına,

·         Tuyug: Ey yüzünden zahir esma-i huda,

·         Tuyug Aşk ile geldi cem-i enbiya,

·         Tuyug Al elinden atını yaban at,

·         Gelmişem kalubeliden meyperest,

·         Canımın cananesi sensen, Habib,

·         Tuyug Ey cemalin kulhüvallahü ehad,

·         Tuyug Hak Teala varlığı ademdedir,

·         Tuyug: Şol boyı ranaya virdüm gönlümi,

·         İy dirîgâ kim cihânda yâr ile hemdem-durur

·         Fazlına bel bağladım ya vahid-i ferd-i ahad

·         İy dirîgâ kim cihânda yâr ile hemdem-durur

·         Ya rab, ne sebebdendir olur takatimiz tak,

·         Ay ile gün sücud eder suret-i canfeza yine,

·         Derd ü qem ile yandı könül, yâr bulunmaz,

·         Ey üzün "nesrün min-Allah", vey saçın "fethün qerib"

·         Cûş qıldı eql-i küll, geldi vücûde kâinat,

·         Hanı Haqqı bilen bir gerçek er kim,

·         Zahir ü batin menem, peyda vü hem pünhan menem,

·         Câne sen candan ne kim gelse, ciğerler ağrımaz,

·         Dün ü gün müntezirem, men ki, bu pergâr nedir?

·         Lebine ehl-i nezer cân dediler, gerçek imiş,

 

KAYNAKÇA

 

[1] DOÇ. DR. FATİH USLUER, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nesimi-seyh-imaduddin-seyyid-nesimi

[2] Bursalı, Mehmet Tahir Bey, Osmanlı Müellifleri, İst. 1972, Meral Yayınları, c.II, s. 245.

[3] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER*İSLÂM’IN SOLUNDA BİR KUR’AN ŞÂİRİ: NESÎMÎ VE HAC MOTİFLERİ, dergi.ilahiyat.omu.edu.tr/

[4] A. AZMİ BİLGİN, https://islamansiklopedisi.org.tr/nesimi

[5] A. AZMİ BİLGİN, https://islamansiklopedisi.org.tr/nesimi

[6] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER*İSLÂM’IN SOLUNDA BİR KUR’AN ŞÂİRİ: NESÎMÎ VE HAC MOTİFLERİ, dergi.ilahiyat.omu.edu.tr/

[7] Âşık Çelebi, Meşâırü’ş-Şüarâ, s. 289 ; Bursalı, Osmanlı Müellifleri, II, 245 ;Kürkçüoğlu, Nesîmî Dîvanı’ndan Seçmeler, VI-VII.

[8] Nesîmî Dîvanı, Gazeller 257, Beyt: 8, s. 234.

[9] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hur%C3%BBfilik

[10] A. AZMİ BİLGİN, https://islamansiklopedisi.org.tr/nesimi

[11] Özmen, İsmail, Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojosi, Ank. 1998, Kültür Bakanlığı Yayınları, c. I, s. 249

[12] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER, agy.

[13] Refiî, Beşâretnâme, 113b, beyit: 9’dan nak. Gölpınarlı, “Nesîmî” Md., IX, 207, Yrd.Doç.Dr. Mustafa ÜNVER, agy.

[14] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER, agy.

[15] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER, agy.

[16] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER, agy  dan alıntı ile Tabbâh, Muhammed Râgıb el-Halebî, A’lâmü’n-Nübelâ bi Târîhi Halebi’ş-Şehbâ,II. Bsk., Haleb 1988, Dâru’l-Kalem, c. III, s. 15-16 ; Kürkçüoğlu, Nesîmî

[17] Doç.Dr. Mustafa ÜNVER, agy.

[18] Fatih, “Seyyid Nesîmî’nin Bilinmeyen Tuyuğları”, Journal of Turkish Studies (Türklük Bilgisi Araştırmaları,)ed. Şinasi Tekin; Gönül Alpaytekin, Vol. 24/I, 2000, p. 187.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa

Esa

8 years ago

Hurufi şairin hem hayatı hem de bazı şiirleri gerçekten de çok manidar