Samur
Samur, Kuzey Avrupa'da Rusya'nın kuzeyindeki soğuk ve çok geniş Sibirya bölgesinde yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, kürk ticaretinde postu en değerli sayılan yüzü sivri, postu genel olarak parlak koyu kahverengi, boynunun altı bazen koyu esmer ya da sarımsı tüylü sansargillerden bir hayvandır.
Eski devrilerde postundan kıymetli kürkler yapılan diğer hayvanlar ise sincaplar ve tilkilerdi. Eski devirlerde ve Osmanlılarda, pek çok hayvanın derisinden ve kürkünden postlar, kaftanlar, hilatlar, kürkler, kabâlar hatta yataklar yapılırdı. Kaynaklardan derlenen bilgilere göre, su samuru, sincap, sansar, vaşak, zerdeva, samur paçası, samur kafası, kakum, ördek boğazı, kuğu boğazı, saka kuşu boğazı, tilki boğazından kürkler, hilatler, yataklar hatta yorganlar yapılırdı.
Osmanlı devrinde kürklerin nitelikleri ve kıymetleri giyen kişinin makam, yetki unvan ve mevki düzeyini de belirlemiş oluyordu. Osmanlı devrinde makamlara göre belirlenmiş hilatlar, kürkler ve kaftanlar vardı. Bunların bazıları bizzat padişah tarafından yollanır hatta giydirilirdi. Kürklerin nitelikleri özellikleri hanedan üyeleri, sadrazam, vezirler, nişancı, darüssaade ağası, defterdar, beylerbeyi ve valiler, seferde ise; serdar-ı ekrem ve serdar en özel kürklerden yapılmış kaftanlar giyerlerdi. Hanedan üyeleri padişah ve sadrazam altın işlemeli seraser kürkler de giyerlerdi.
Hanedan üyelerinin kaftanları, kemha, çuha, atlas, seraser gibi sadece padişah ailesine mahsus kişilerin giyebileceği çok değerli, altın, sırma işlemeli ve altın teller ve ipeklerle dokunuyordu. Hanedan için yapılan kumaşlardan giyinmek ahali için yasaktı. Kaftanların altın işlemelerle işlenmiş samur kürklü olanları da vardı.[1]
Devlet adına verilen hil’atlar padişah, sadrazam, darüssaade ağası, defterdar ve valiler, seferde ise; serdar-ı ekrem ve serdar huzurunda giydirilirdi. Sadrazam veya vezirlerin kürklere erkân kürkü denir, şeyhülislam r“ferve-i beyza’’ adıyla anılan beyaz kürk; ulema ile müderrisler “muvahhidî’’ denilen kürkler giyebilirdi.
Rütbe, görev ve makam belirleyen bu özel hilat, kürk ve kaftanların ahali tarafından giyilmesi yasaktı. Ancak yukarıda sözü edilen hayvanların kürkleri zengin ahali tarafından da kullanılabilirdi. Bu nedenle Osmanlıların parlak dönemlerindeki konaklarda pek çok çeşit kürk giyildiği İstanbul da kürk yapan çok sayıda esnafın bulunduğu bilinmektedir.
Osmanlı toplumunda zengin ahali için de kürk giymek çok önemliydi. Bu önemi 16. Yy da İstanbul’u gözlemleyen birabtılının kaleminden şu şekilde anlayabiliriz. “Samur ve zerdeva bizde ki kuzu derisinde daha çoktur. Türkiye’de kışın kürk giymeyen Yahudi, Hıristiyan ve Türk yoktur. Herkes gücü yettiği kadar iyisini alır. Kürkler ucuz olduğu kadar çeşitlidir de iyi bir zerdevayı yirmi veya otuz riyale alırsınız. Samur ise 100-150 arasındadır. Köstebek, kır faresi ve tavşan kürkünden yapılan elbiseler hem bol miktarda hem de herkesin alabileceği kadar ucuzdur’’ demek suretiyle yaygın kullanıma dikkat çekmiştir.[2] ni kışın siyah tilki, samur veya zibline, ilkbahar ve sonbaharda petit-gris, yaz mevsiminde ise hermin giyildiğini adınların istisnasız bütün kürkleri kullandığını en çok kullanılanların ise, ermin, sincap, petit-gris denen sincap çeşidi ve samur olduğunu ve bu samur kürklerin kürkler içerisinde en pahalısıydı. ..[3]
Osmanlının hanedan, idari ve sosyal hayatında bu denli önemli olan kürk divan şiir ve edebiyatta da oldukça sık yer almıştır. Divan şairleri sevgililerini kürkler, değerli kaftanlar, hilatlar içinde betimlemişlerdir. Ancak, mutluluk verecek basit ve fakirane giysiler, yırtık abalar ve hırkalar , saman ve ot yataklar kürkten evla görülmüş fukaralar ve dervişler kendi huzur ve saadetlerini hünkarların ve zenginlerin , atlasından, dibasından kürkünden üstün görmüşlerdir.
Dervişler de şiirlerinde kendi fukara hallerini dünya malına tamah eden softalar, atlaslı, dibalı ,kürklü zenginler ile kıyasa koyulmuşlardır.
Pâdişah- ı aşka besdir kûşe-i külhan sedir
Bister-i sincap ise maksdud hâkister yeter. Baki
Aşkın padışahı olana – dervişe- külhan köşesi -yatıp uyumak için- sedir olsa yeter. Maksat sincab kürkünden sıcak döşek ise -hamamdaki külhanın - kor ve ateşi yeter. “ Külhaneü-i Layhar’a telmihi “
Câme-i sebz ile her dem salın ey serv-i revân
Gün gibi yakma beni altunlu dîbâlar geyüp Yahyâ Bey (Çavuşoğlu 1977: 298)
Hah sincab eylesin ferşin Fuzuli hah gül Hisirden mutlak yuhu görmez göz, eğlemez gönül Fuzuli
Geyicek câme-i zer-beftüñi tâvûs-sıfat
N’ola gelseñ bize de nâz ile cevlân ederek Ahi Benli Hasan,
Çınar sana sırtın verip oturan
Pöhrenk ile sularını getiren
Yoksulların işlerini bitiren
Samur kürklü koca beyler nic'oldu Dadaloğlu
Müdür beyin yeşil kürkü
Yeni çıktı bu türkü
Müdür bey izin verdi
Söylenecek bu türkü de yanıyom ben
Yanmada güzelim yanıyom ben
Mendili salla ölüyom ben
Bir güzelin uğruna ateş de oldum yanıyom ben Tokat, Reşadiye, Anonim Türkü
Necibe’min kürkü
Biri samur biri tilki(2)
Necibe’m de anasının Ilki (2)
Necibe’m Necibe’m Oynak Necibe’m
İç Şarap Üstüne Konyak Necibe’m (2) Anonim Türkü
Sansar atlı samur kürklü
Altıcağı arab atlı
Ağamın yozu geliyor
Sekiz çoban dokuz itli [4]
Kaftan Osmanlıda Kaftan Geleneği
Kıl Kalem Samur Fırça Tezhip Fırçası Nedir
Kabâ Nedir ve Türleri Şiirlerimizde Kabâ
Divan Şiirinde Saray Giysileri Diba Canfes Kemha Seraser Zerbaft
Eski Edebiyatta Giysiler Canfes Çatma Çuha
Canfes Bibi'nin Oğlu Ali'ye Ağıdı
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/abali-ile-dibali-uryani-ile-kabali/110122
[2] Yrd. Doç. Dr. Zeki TEKİN, https://www.altayli.net/osmanlilarda-kurk-kullanimi.html/ Manuel Serrano Y. Sans, Türkiye’nin Dört Yılı 1552-1556, (çeviren; A. Kurutluoğlu), Tercüman 1001 Temel Eser no: 18, 137.
[3] Yrd. Doç. Dr. Zeki TEKİN, https://www.altayli.net/osmanlilarda-kurk-kullanimi.html/
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/sansar-atli-samur-kurklu/118768