Yusuf ile Züleyha Hikayesi Kökeni Yazarları Özeti

21.03.2022

 

Yusuf ile Züleyha Hikayesi ve Kökeni 

 

Yusuf u Züleyha, Yusuf u Zeliha veya Yusuf ve Züleyha adları ile bilinen hikâye divan edebiyatında ve mesnevi tarzında en çok yazılmış, işlenmiş olan hikâyelerin başında gelmektedir. Yusuf ile Züleyha, divan edebiyatında Hüsrev ile Şirin ( Ferhat ile Şirin ) Leyla ile Mecnun hikâyesi ile birlikte hakkında en çok mesnevi yazılmış hikâyelerden birisidir.

Ahsenü' l Kassas ( Kıssaların en güzeli ) ( öykülerin en güzeli ) olarak da bilinen bu öykü Hz Yâkup’un oğlu Hz. İshak ve büyük dedesi Hz. İbrâhim'in torunu olan Hz Yusuf’un dini metinlerde de geçen hikâyesi olmaktadır. Bu hikâye ilk kez M.Ö.14. yüzyılda eski bir Mısır hikâyesi olarak karşımıza çıkmış, daha sonra Tevrat'ın ilk kitabı "Tekvin - bab 0-50"de yer almış Kuran’dan önce İncil'de ise "Resullerin İşleri, bab 7" de yer almıştır.[1]

Bu hikâye Kuran’ı Kerim’de Ahsen-ül Kasas  ( hikâyelerin en güzeli )  tabiri ile anlatılmış ve Hz. Yûsuf aleyhisselâmın kıssasını ifade etmek için kullanılmıştır. [2]Hz. Yûsuf’un kıssası, hem bir tek sûrede (Yûsuf sûresi), hem de bütün tafsilâtıyla anlatılması bakımından diğer peygamber kıssalarına göre farklılık arz etmektedir.” [3]

Yusuf ve Züleyha hikâyesi Batılılar tarafından Tevrat ve İncil’deki anlatım, Doğulu ve İslâm toplumları ise Kur’an’daki anlatımı esas alarak işlemişlerdir.

 

Türk Edebiyatında Yusuf u Züleyha Mesnevileri

 

Yusuf ile Züleyha hikâyesi divan edebiyatında pek çok şair tarafından mesnevi halinde yazılmıştır. Türk edebiyatında bu konuda yazılmış olan ilk mesnevi Azerbaycan edebiyatında Haliloğlu Ali’ye aittir.

Bu eseri Anadolu sahasında Şeyyad Hamza  (13. yy), Süli Fakih (14.yy) aynı adlı eserleri izlemiştir. Harezm sahasında RABGUZİ (M.1311),  Çağatay sahasında (15. yy Çağatayca) Dür Big, Kırımlı Abdülmecid  (14.yy) Akkoyunlu Ahmedî’, Hamidî (1516 Çağatayca), Yusuf u Züleyha yazarları olmuşlardır. 

Daha sonra sırasıyla ERZURUMLU MUSTAFA DARÎR  (M.1366-67), AHMEDİ’nin  (14.yy)   ŞEYHOĞLU MUSTAFA  (15.yy), Hataî (15.yy), Çakerî Sinan Çelebi (15.yy), BEHİŞTİ AHMET SİNAN (15.yy),  İBN KEMAL KEMALPAŞAZADE ö. 1534),  Celilî (16.yy), Likaî (16.yy) Nimetullah(16.yy) gibi mesnevicilerin esleri izlemiştir. 

Bunların dışında Halife ( ö. 1572), Kami Mehmed (Ö.1545), Ziyaî Yusuf Çelebi (Ö.1543), Şikârı (Ö.1584), Manastırlı Kadı Sinan (16.yy), Abdurrahman Gubarî (Ö.1566), Havaî Mustafa (ö. 1608), Zihnî Abdü'd-Delil (Ö.1622), Rifatî Abdülhayy (Ö.1669), Havaî Abdurrahman (Ö.1710), Köprülüzade Esad Paşa (Ö.1726),Ahmed Mürşidî (Ö.1760), Molla Hasan (1761), Süleyman Tevfık Bey(19.yy), Mehmed İzzet Paşa (ö. 1911) gibi birçok müellif bu konuda eser yazmışlardır.

Ancak bunlar arasında özellikle Nahifi‘nin Yusufu Züleyha  adlı eseri ile TAŞLICALI YAHYA’ nın YUSUF U ZÜLEYHA mesnevileri oldukça dikkati çeker.

 

YUSUF U ZÜLEYHA İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİMİZ 

 

 

Nahifi’nin yazmış olduğu Yusuf u Züleyha Mesnevisini esas alarak Yusuf u Züleyha hikayesinin  özeti şu şekildedir.

 

YUSUF’U ZÜLEYHA’NIN ÖZETİ

 

Âdem Peygamber, ruhlar âleminde Yusuf’un güzelliğini görüp ona hayran olur. Başka peygamberler de bu durumdadır. Ancak Allah, Yusuf’u Yakup’a ihsan eder ve Yusuf, Yakup’un on ikinci oğlu olarak dünyaya gelir. İki yaşındayken annesi ölür. Yakup, bakması için onu amcasının kızı İnase’ye teslim eder. İnase onu sevgi ve şefkatle büyütür. Aradan zaman geçip Yakup, Yusuf’u isteyince İnase vermek is­temez. Yusuf, ölünceye kadar halası İnase’nin yanında kalır.

İnase’nin ölümünden sonra Yakup, oğluna kavuşur. Uzun yıllar çocuğu olmadığı için üzülen Mağrip şahı Taymus’un, bir kızı dünyaya gelir. Züleyha adındaki bu kızın güzelliği dillere des­tandır. Züleyha bir gece rüyasında gördüğü bir güzele âşık olur. Öyle ki hastalanıp yataklara düşer. Her ne kadar bu hâlini saklamaya çalışsa da sararıp solan ve günden güne eriyip giden Züleyha’nın âşık olduğu anlaşılır.

Annesi ve dadısı onu aşkından vazgeçirmeye çalışsalar da o, aşkından dönmez. Bir gece rüyasında yine o güzeli gö­rür ve ondan kendisini beklemesi gerektiği telkinini duyar. Züleyha’nın durumun­dan haberdar olan babası, kontrol edebilmek maksadıyla onu tek başına karanlık bir yerde tutmaya başlar. İki yıl süren bu tecrit hâlinden sonra yine rüyasında âşık ol­duğu güzelin Mısır azizi olduğunu öğrenir. Bundan sonra Züleyha eski hâline dö­ner, neşelenir. Züleyha’nın babası bir mektupla durumu Mısır azizine bildirir. Mısır azizi bu duruma çok sevinir. Mısır sultanı, Züleyha’yı kendisine göndermesini ister.

Bunun üzerine Züleyha çeyiziyle birlikte Mısır’a gider. Mısır azizi büyük bir törenle kendisini karşılar, evlenirler. Ama bu aziz, Züleyha’nın rüyasında görüp âşık olduğu kişi değildir. Kocası her ne kadar uğruna kul köle olsa da Züleyha onu bir türlü sev­mez. Çünkü o rüyasında gördüğü güzelin aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Gaipten ge­len bir ses sürekli ona sabretmesi gerektiğini telkin etmektedir.

Bir gece Yusuf rüyasında güneş ve ayın on bir yıldızla birlikte kendisine secde et­tiklerini görür. Rüyayı yorumlayan babası, bu rüyadan kardeşlerine bahsetmemesi konusunda onu uyarır. Ancak rüyayı anlattığı bir arkadaşı, kardeşlerine aktarır. Bu­nun üzerine kardeşleri kıskançlıkla onu yok etmeye karar verirler. Gezmeye götür­me bahanesiyle Yakup’u güçlükle ikna ederler ve Yusuf’u bir kuyuya atarlar.

Üç gün üç gece kuyuda kalan Yusuf’u bir kervan oradan kurtarır ve köle olarak satmak üze­re alıkoyarlar. Bu sırada durumunu öğrenmek için gelen kardeşleri, onun kendi kö­leleri olduğunu, isterlerse kervana satabileceklerini söyleyerek on altı dirhem karşı­lığında Yusuf’u satarlar. Kervan Mısır’a vardığında güzelliği dillere destan olan bir kölenin de bu kervanda bulunduğunu öğrenen halk, bu güzeli görmek için topla­nır. Bu sırada Züleyha da bu köleyi görür ve onun rüyasında âşık olduğu güzel ol­duğunu anlar. Bir servet ödeyip tacirlerden onu köle olarak satın alır. Ancak ne ka­dar uğraşsa da uğruna köşkler, saraylar yaptırsa da Yusuf’u aşkına karşılık verme­si konusunda razı edemez. Onu razı etmek uğruna yaptırdığı ve her birine kendile­rinin tasvirlerini nakşettirdiği yedi odalı bir sarayda Yusuf’u ikna etmeye çalışırken Yusuf’un kayıtsızlığı üzerine kendini hançerle öldürmeye kalkışır. Yusuf buna en­gel olur.

Yusuf, bu baskıdan kurtulmak üzere kaçarcasına kapıdan çıkarken Züleyha, eteğine yapışır ve yırtılan eteği Züleyha’nın elinde kalır. Daha sonra Yusuf’u azizin yanında gören Züleyha, her şeyi azize anlattığını sanarak Yusuf’un kendisine saldır­dığını söyler. Bu iftira üzerine aziz, Yusuf’un zindana atılmasını emreder. Bu sırada orada bulunan üç aylık bir bebek, azize acele karar vermemesini, eteğin önden yır- tıldıysa Yusuf’un, arkadan yırtıldıysa Züleyha’nın suçlu olacağını söyler. Bunu dü­şünen aziz, Yusuf’un suçlu olmadığını anlar ve bu durumdan kimseye bahsetme­mesini ister. Ama bir şekilde bu durum halk arasına yayılır ve olayı duyan herkes Züleyha’yı ayıplar. Züleyha da onlara bir ziyafet verir ve yemek esnasında Yusuf’u onlara gösterir. Yusuf’un güzelliği karşısında bütün kadınlar ellerindeki bıçaklarla parmaklarını keserler ve Züleyha’ya hak verirler. Bu sefer de kendileri Yusuf’a âşık olup, onu aşklarına karşılık vermesi için ikna etmeye çalışırlar. Karşılık göremeyin­ce de Züleyha’ya onu zindana attırmasını belki bu şekilde karşılık vereceğini söyler­ler. Züleyha, azize yalvarıp Yusuf’u zindana attırır. Yusuf, Züleyha’nın zulmünden kurtulduğu için mutlu olur. Züleyha ise sonradan yaptığına pişman olur. Geceleri­ni zindanda Yusuf’u seyrederek geçirir.

Bu durum yıllarca devam eder. Mısır sulta­nının gördüğü, Mısır’ın yedi bereketli yılına ve sonrasında gelecek yedi kurak yılı­na delalet eden rüyasını yorumlayınca zindandan kurtulur ve Mısıra aziz olur. Ko­cası ölen Züleyha ise Yusuf’un aşkıyla yokluk ve sefalet içinde yaşlanmış, güzelliğini kaybetmiştir. Bir şekilde karşısına çıkmayı başaran Züleyha’nın hâline acıyan Yusuf, duasıyla onun eski güzelliğine kavuşmasına yardımcı olur ve onunla evlenir. Ancak bu kez de Züleyha, Yusuf’un aşkına karşılık vermez. Onun dünya nimetlerinden el çektiğini gören Yusuf, bir saray yaptırarak Züleyha’nın rahat bir şekilde yaşamasını temin eder. Böylece yıllar geçer.

Bir gün Yusuf, ata binmeye hazırlanırken Cebrail, onun vadesinin dolduğu haberini getirir. Buna çok sevinen Yusuf, Cebrail’in elinden aldığı elmayı koklayarak ruhunu teslim eder. Halk, Yusuf’un ölümüne üzülür. Züleyha ise sevgilisinin mezarının başında yas tutar.

 

 

KAYNAKÇA 

 

[1] Yusuf ve Züleyha Kıssası ve Ana Hatları DOÇ. DR. NURULLAH ÇETİN, https://edebiyatvesanatakademisi.com/

[2] Ahsenü' l Kassas ( Kıssaların en güzeli ), https://edebiyatvesanatakademisi.com/

[3] ( Celal Kırca,  DİA cilt: 02; sayfa: 178)

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar