Arguvanlı Âşık Kusuri Hayatı Ozanlığı

19.06.2012

 

 

Aşık Kusuri ( D. 1779- ö. 1852 )

 

Asıl adı Ömer olan Kusûrî 1779 yılında doğmuştur. Kimi kaynaklara göre 1793 doğumludur. [1]Kusuri’nin doğum yeri  konusundan da bazı çelişkli bilgiler bulunur Kimi kaynaklara göre Darende'nin Kızılhisar köyünde dünyaya gelmiştir. Kimi kaynaklara göre ise  Darende’nin Ayvalı Nahiyesine bağlı Kızılcaşar köyünde doğmuştur. Doğduğu köyler farklı kaynaklarda farklı yerler olarak gösterilse de Darende  ilçesi, Ayvalık Nahiyesi ve bu nahiyeye bağlı bir köyde dünyaya geldiği konusu kesinlik kazanmaktadır. Kızılhisar ile  Kızılcaşar köylerinin  aslında aynı köy olduğu da düşünülebilir.  Doğum tarihi üç dört yıllık bir sapma ile 1779 veya 1783 yılları arasında bir yıl olduğu kesinlik kazanmaktadır. 

Onun ailesi  Kars yöresinden  bugünki Malatya’ nın Hekimhan ve Arguvan yöresine; Darende ilçesi ve  bu ilçeye bağlı  bağlı Ayvalık  nahiyesine,  bu nahiyeye bağlı Kızılcaşar köyüne gelip yerleşmiş  köken olarak Kars göçmeni bir ailenin [2] çocuğudur. 

Ayvalı, 16. 17. Yy larda  ö döneme göre  oldukça işlek bir ilçedir.  1559 sayımına göre  ilçe merkezinin nüfusu  4192 kişiye kadar ulaşan [3]nahiyeye bağlı yirmi beş köyü olan  o yıllara göre bir hayli kalabalık bir  nahiyedir. Bu yıllarda  Darende Sivas’a bağlı bir yerleşim yeridir. Kaynaklar Kusûrî Baba’nın asıl isminin Ömer olduğu konusunda mutabıktır.  Şiirlerinde ise  “Kusurî” mahlasını  kullanmıştır. Yakınlarının verdiği bilgiye göre bu mahlasını " hatalı kusurlu " kelimesinin anlamından hareketle kullanmıştır.  Halk arasında Kusur kelimesinin Gusur şeklinde ifade edilmesi  aşığa gusuri, gusuru  denmesine de yol açmıştır. 

Gençlik yıllarını Kızılcaşar  köyünde geçiren Kusurî, daha sonra yüksek bir ihtimalle Gezgin Âşık Geleneği icabınca il, il ilçe ilçe dolaşmaya başladığı anlaşılır.  Ahmet Özdemir’in tespitlerine göre  Bir süre Maraş ve Çorum'da eğleşmiş. Şarkışla ve Ortaköy’de yerleşmeyi denemiş. Ancak, barınamamıştır. Ahmet Özdemir’in  Güney ve Bilgegil ile şifai anlatılar ve şiirlerinden çıkardığı neticelere göre   Şarkışla ve Altınyayla çevresindeki Gazibey, Çongar, Elbeyli, Kaleköy, Doğupınar (Şarhlı) ve Gümüşdiğin köylerinde kısa süreler kalmıştır. Eflatun Cem Güney ve M. Kaya Blgegil’in de ifade ettikleri bu muhitleri dolaşırken  altı defa evlenmiş ve  yukarıda isimlerini zikrettiğimiz yerlerde saz çalıp şiirler söylemiş, hatta imamlık da yapmıştır.  Dolaştığı yerlerde âşıklık geleneği ölçüsünde, saz çalıp, türküler söyleyip ağa ve bey konaklarında misafir olduğu,  bazı tanınmış kişilere sığındığı kaynakların verdiği tespit edilmiş bilgiler arasındadır.[4]

Bilgegil, Güney ve Ahmet Özdemir’in belirttiği bir diğer husus Kusuri’nin  imamlık yaptığı yönündedir. En sonunda tekrar yöresine döndüğü anlaşılan Kusuri  eskiden Sivas ili Şarkışla  ilçesine bağlı bir nahiye olan Tonus'a ( günümüzde adı Altınyayla olarak ad değiştirtirmiştir.) gelmiş ve Güzeloğlan köyünden  bir kadın ile evlenerek  iç güveysi olmuştur. Kusuri iç güveysi olduğu bu köye yerleştikten sonra  gezginliği bırakmış ömrünün sonuna kadar bu köyde yaşamış hatta çırağı Ruhsati’yi de bu yörede bulmuştur. Altınyayla’ya komşu ilçe olan Kangal’ın Deliktaş köyünden  yaşayan  Âşık Ruhsatî’nin saz ve söz ustası olmuştur.

Güzeloğlan  köyünde yaşamaya başlayan Kusuri ‘nin altı evliliğinden Mustafa, Abdurrahim ve adını bilmediğimiz üç oğlu dünyaya gelmiştir.  Kusuri’nin oğullarından Abdurrahim imamlık yapmış ve babası gibi âşıklığa heves ederek  Şürbî mahlası ile şiirler yazan bir halk ozanı olmuştur. [5]  Kusurî Baba’nın kendisi gibi Halk Ozanı ve aynı zamanda imam olan oğlu Abdurrahım’in yanı Âşık Surbî’nin hayatıyla ilgili notlarında “1269 (1878-1879) senesinde sevval-i şerifin 16 nci günü yem-ül cum’a Güzeloğlan kariyesinden hicret edüp Gümüşdigin kariyesine dâhil olduğumuz gaflet olunmaya” ifadesi bulunmaktadır. [6] Arguvan- ve  Tonus  civarında yaşamış olan  bu değerli Ozanın   mezarı Ahmet Özdemir'den alınan bilgilere göre   Altınyayla'nın Güzeloğlan köyü   Kıranyurdu diye anılan yerde bulunmaktadır.[7]

Arguvan yöresinde yetişmiş  olan Kusuri  bu yörenin  kültür ortamında yetişmiştir.   Arguvan yöresi Türküleri, ANONİM HALK Türküleri içinde kendine özgü formunda “Arguvan Ağzı” ya da  “Minayik Ağzı” adı ile anılıp repertuvarlarda özel bir yer alan folklorik açıdan da zengin bir yöredir. Arguvan yöresindeki Halk Ozanlarının arasında  yer alan Kusuri Âşık kolları içerisinde  Âşık Derviş Muhamme Kolu Âşıkları arasındadır.   ( bkz Aşık Yemini Derviş Muhammet Hayatı ( Malatya- Arguvan))

Oldukça ünlenmiş Sivaslı Âşıkların bir bölümü şimdiki Malatya’nın Darende, Hekimhan, Erguvan gibi ilçelerinden gelip Kangal’ın, Altınyayla’nın ve Şarkışla’nın köylerine yerleşmişlerdir. Gerçi yüz yıl öncesine kadar Darende ve çevresi de Sivas sınırları içindedir.

Bu güne kadar  usta –çırak geleneği içinde  Erzurumlu Emrah Kolu, Deliktaşlı Ruhsati Kolu,  Aşık Dertli Kolu, Erzurumlu Aşık Sümman Kolu, Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) Kolu,  Aşık Huzuri Artvin Yusufeli Kolu ve  Aşık Şenlik' kolu olmak üzere yedi kol oluşmuştur. Bunlardan Derviş Muhammet Kolu Malatya Âşıklık Geleneği içinde oluşmuş bir kol  olarak bilinmektedir. Âşık Kusuri Malataya Arguvan  Âşık Edebiyatı sahasında Derviş Muhammet kolu âşıkları içerisinde yer alan bir aşığımızdır. 

Âşık kolu, “Çıraklık geleneği içinde, birbiri ardınca yetişen âşıklar tarafından, odak hüviyetindeki usta âşığa bağlılık duyarak ona ait üslûp, dil, ayak, ezgi, konu, hatıralar ve hikâyelerin devam ettirildiği mektep.”  Olarak da tanımlanmaktadır. Bir âşık kolunun varlığı için Odak hüviyetindeki usta âşığın dil ve üslubu korunmalı, usta âşığın işlediği konular işlenmeli, usta âşığın karşılaşmaları iyi bilinmeli, usta âşığın anlattığı hikâyeler anlatılabilmeli, usta âşığa ait ayaklar kullanılmalıdır. TÜRK HALK Şiirindeki âşık kollarının en önemlilerinden  sayılan, Deliktaşlı Ruhsati Kolu, Malatyalı Âşık Kusurî’nin çırağı  Deliktaşlı Ruhsati tarafından oluşturulmuştur. [8]

Deliktaşlı Ruhsati'in ustası olan Aşık Kusuri, Ruhsati gibi bir Ozan yetiştirmiş olmasının yanı sıra çırağı Ruhsati'nin sayesinde Aşıklık Kolu oluşmasına zemin hazırlamış değerli bir ozandır. [9]

Kusuri’nin imamlık yapmış olması  divan, müstezad, gazel ve müseddesler ‘de söylemiş olması onun bir şekilde iyi bir eğitim aldığını göstermektedir. “Daha sağlığında geniş bir çevrede şöhret kazandığı tahmin edilen Kusûrî şiirlerini genellikle koşma ve destan tarzında söylemiş, ancak divan edebiyatı etkisi altında zaman zaman divan, müstezad, gazel ve müseddesler de yazmıştır.”  Şiirlerinde yaşadığı Halk şiiri tarzında söylediği deyişlerde geleneksel  halk şiiri konularını: aşk, sıla hasreti, devrinden şikâyet ve dünya ve ahiret sırları  gibi konular üzerinde durmuştur.  

Kusûrî yer yer Âşık Ömer, Gevherî ve Karacaoğlan’ın etkisi altında kalmış, başta Gürünlü İrfânî olmak üzere XIX. yüzyılda yaşayan Şürbî, Darendeli Remzî, Tâlibî, Şevkî, Erzurumlu Emrah ve Ruhsatî gibi şairleri  de etkilemiştir.[10]

Kusuri’nin şiirleri hakkında en kapsamlı çalışma  M. Kaya Bilgegil tarafından yapılmıştır. M. Kaya Bilgegil, Kusûrî’nin  bir cönkte bulunan  doksan üç şiirini kısa bir incelemeyle birlikte yayımlamıştır.[11] Bu titapta ayrıca Kusûrî’nin oğlu Şürbî’ye ait on şiir bulunmaktadır. Vehbi Cem Aşkun, Kusûrî’nin elli kadar başka şiiri bulunduğunu açıklamışsa da bunlar neşredilmemiştir.[12]

AHMET ÖZDEMRİ’İN DERLEDİĞİ BİR ANEKTODU [13]

Kusurî Baba’nın hayatta olduğu yıllarda, Osmanlı Devleti’nin görevlendirdiği kadılar köy köy Anadolu’yu gezerek, hırsızlık yapan, adam öldüren, içki içen, namaz kılmayan kişileri saptayıp cezalandırırmış. Kadı’nın Güzeloğlan köyüne gelmekte olduğunu duyan şeriata aykırı iş yapanlar, köy muhtarından yardım istemişler. Kadı köye gelince, muhtar köyde çobanlık yapan Kusûrî Baba’yı çağırmış. Kusurî Baba gelip köy odasının eşiğine oturmuş. Kadı:

“Otuz iki farz nedir?” diye bir soru sormuş. Kusûrî Baba şunları söylemiş: 

Eğer sorarsanız Müslüman’mısın
Diyem elhamdülillah candan efendim
Elhamdülillahın manasını sorarsan
Allah bir resul hak sandan efendim

Hakkın birliğine istersen delil
Aklın ve nakline vardır söyle bil
Çal nefsini şaşırmamış ol celil
Allah’tan akıl misali benden efendim

İslam’ın şartını sorarsan beştir
Abdest’inki dört guslünki üçtür
Şart-ı iman altı tefsiri güçtür
Amentüye delilim dünden efendim

Namazın farzına on iki dedik
İçine dışına altışar koyduk
Elimiz yüzümüz toprakla yuduk
Su olmadık bir yabanda efendim

Ne zamandır dersen ûlâde
Elsetü bi rabbukum kalû belâ de
Kalû Alah(c.c) bela resul selâda
Delilimiz ol Furkan’dan efendim

Zürriyetim Adem dinim İslam’ım
İtikatta Ehl-i Sünnet mezhebim
Amelde mezhebim İmam-ı Azam
İsmini sorarsan Numan efendim

Kusûrîyem ağlayıp ta güldüğüm
Yeter benim kapısında yeldiğim
Mutallibim bu kadardır bildiğim
Varıp senden ders almadım efendim 

Kusûrî Baba, bu dizeleri söyleyince Kadı: 
“Sen ne iş yapıyorsun?” diye sormuş. Kusûrî köyün çobanı olduğunu söylemiş. Bunun üzerine 
Kadı: 
“Bu köyün çobanı böyle bilgili ise benim hiç kimseyi imtihan etmeme gerek yoktur” diyerek Güzeloğlan köyünden ayrılmış. 
 

Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )

Kayıkçı Kul Mustafa  Katib , Erzurumlu Emrah  Erzurumlu Aşık Sümmani  ,  Divriğili Deli Derviş Feryadi ,  Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) ,  Aşık Ferrahi ,  Kağızmanlı Hıfzı  ,  Musa Merdanoğlu  ,  Posoflu Aşık Müdami  Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali,  Âşık Şenlik,  Ercişli Emrah  ,  Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı Âşık  Şarkışlalı Talibi Çoşkun ,  Kaygusuz Abdal  ,  Kul Himmet Üstadım , Arapgirli Aşık Fehmi Gür Tokatlı Nuri 

 

 KAYNAKÇA

[1] Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI, XVII. YÜZYILDAN  GÜNÜMÜZE MALATYALI  ÂŞIKLAR https://www.darendeli.com/index.php

[2] Ahmet ÖZDEMİR, Aşık Kusuri, https://www.yeniforumuz.biz/showthread.php

[3] Ahmet ÖZDEMİR, Aşık Kusuri, https://www.yeniforumuz.biz/showthread.php

[4] Nurettin Albayrak, KUSÛRÎ, TDV İA,  cilt: 26; sayfa: 468

[5] M. Kaya Bilgegil, XVIII. Asır Saz Şairlerinden Kusûrî, İstanbul 1942, s. 5-19

[6] Ahmet ÖZDEMİR, Aşık Kusuri, https://www.yeniforumuz.biz/showthread.php

[7] Ahmet ÖZDEMİR, Aşık Kusuri, https://www.yeniforumuz.biz/showthread.php

[8] Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI, MALATYA   ÂŞIKLIK GELENEĞİ  İÇİNDE HEKİMHANLI ESİRÎ’NİN ŞİİRDÜNYASI

[9] Yrd. Doç. Dr. Mehmet YARDIMCI, MALATYA   ÂŞIKLIK GELENEĞİ  İÇİNDE HEKİMHANLI ESİRÎ’NİN ŞİİRDÜNYASI,

[10] Nurettin Albayrak, KUSÛRÎ, TDV İA,  cilt: 26; sayfa: 468

[11] M. Kaya Bilgegil, XVIII. Asır Saz Şairlerinden Kusûrî, İstanbul 1942, s. 5-19

[12] Nurettin Albayrak, KUSÛRÎ, TDV İA,  cilt: 26; sayfa: 468

[13] Ahmet ÖZDEMİR, Aşık Kusuri, https://www.yeniforumuz.biz/showthread.php

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar