BAHŞİ
Hemen tüm edebiyat tarihlerinde adı 16. Yy. Âşık Edebiyatı içinde geçen ama hakkında çok az bilgi bulunabilen 16. YY.' da Yavuz Sultan Selim'i, Çaldıran ve Mısır Seferlerine katılmış bir şairdir. Yavuz' un Mısır ve İran seferi ile Yavuz Sultan Selim’e övgüler dizdiği bu destanı onun yeniçeri saz şairlerinden biri olduğunu ve 16. yy. 'da yaşadığını, seferlere bizzat iştirak ettiğini ortaya çıkmaktadır. Hayatı hakkındaki tüm bilgiler elimize ulaşan bu destandan çıkarılabilen bilgilerden ibarettir.
Bu destanından hareketle Bahşi’nin 15. yüzyıl sonlarında ve 16. yüzyılın birinci yarısında yaşamış, olduğu “ Osmanlı ordusunda yeniçeriler arasında bulunan saz şairlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır.” [1]
Bahşi’nin bir I.Selim’in 1514’teki İran, 1517’deki Mısır seferi ile ilgili destanı [2] onun VI. yüzyılın 15 yy son çeyreğinde doğduğunu en azından 1517 yılına kadar da yaşamış olduğunu ortaya koyar. Boratav, Bahşi’den söz ederken “tespit edilen bir manzumesinden çıkarılan bu bilgilerden başka “hayatı ile ilgili bir bilgiye ulaşılamadığını ifade eder” [3]
Bahşi ve destanı hakkındaki ilk bilgiyi Prof. Fuat Köprülü 18 Nisan 1330’da İkdam gazetesinde vermiştir: “Hece vezninin 8+8 şekliyle yazdığı bir destan yahut türkünün gerçek vezni, gerek lisanı, eskiliğini gösterdiği gibi şairin “Bahşi” mahlası da gene eskiliğine bir delil olabilir. Daha sonraki saz şairleri arasında hemen hiç tesadüf edilmeyen “Bahşi” mahlasında biz “Uygurlar” ve “Moğollar” arasında “kâtib” manasında kullanılan “Bahşi” kelimesinin tesirini görmekteyiz. Kafiyeden ziyade “yarım kafiye” kullanan ve redif usulüne riayet eden bu şairin şimdiye kadar başka eserlerine tesadüf edemedik.”[4]
Bahşi adı bilindiği gibi İslamiyet öncesi dönemde halk ozanları için kullanılan tabirlerden biridir. Bahşi mahlasını Anadolu sahasında kullandığı bilinen tek ozanımızda bu aşığımızdır. Bahşi adlı ozanının bu mahlası kullanmış olması İslamiyet öncesinde kullanılan bu tabirden 16. Yy. 'a kadar Anadolu sahasında da kullanılmış olduğunu ispat etmesi bakımından ilginçtir.
Destan
Sultan Selim Cülûsunda
Salâ! dedi de yürüdü
Gidelim Mısır’a doğru
Yola! dedi de yürüdü
Şamlı çıkıp kaçar köyden
Sofu beri gelmez Hoy’dan
Mert var ise işte meydan
Gele! dedi de yürüdü
Nesne yok imiş erinde
Halife donmuş yerinde
Ne arar Yusuf’un şehrinde
Köle dedi de yürüdü
Almak gerek kûh-ı Kaf’ı
Kırım var mı ala daha
Horasan’da ise Şâhı
Bulam dedi de yürüdü
Bahşi eydür Mehdî budur
Yücemize irgör Kadir
Kılağuzsa İlyas Hızır
Yola dedi de yürüdü
Boratav, Pertev (2000). İzahlı Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Tarih Vakfı Yay. 75.
Önemli Halk Ozanlarımız ( İlgilendiğiniz isme tıklayınız )
Kayıkçı Kul Mustafa , Katib , Erzurumlu Emrah , Erzurumlu Aşık Sümmani , Divriğili Deli Derviş Feryadi , Aşık Yemini Derviş Muhammet ( Malatya- Arguvan) , Aşık Ferrahi , Kağızmanlı Hıfzı , Musa Merdanoğlu , Posoflu Aşık Müdami , Deliktaşlı Ruhsati , Âşık Zülali, Âşık Şenlik, Ercişli Emrah , Âşık Ardanuçlu Efkari, Şarkışlalı Âşık Şarkışlalı Talibi Çoşkun , Kaygusuz Abdal , Kul Himmet Üstadım , Arapgirli Aşık Fehmi Gür, Tokatlı Nuri …
KAYNAKÇA
[1] Vasfi Mahir Kocatürk , Türk Edebiyatı Tarihi” MEB , 1970, SHF, 306
[2] Arısoy, Sunullah (1995). Türk Halk Şiiri Antolojisi. Ankara: Bilgi Yay.
[3] Boratav, Pertev (2000). İzahlı Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Tarih Vakfı Yay.
[4] Köprülü, Fuat (2004). Saz Şâirleri I-V. Ankara: Akçağ Yay.