DEMİRCİ KAVA GAVE DESTANI

16.06.2011


Dahhak- Zahhak- Pers kabartma- Azerbaijan Museum, Tabriz (Iran). Dahhak, Hint - Fars dillerinde yılan, çift ejder , çift başlı ejder anlamına gelmektedir.

GAVE- KAVA - DESTANI ÖZETİ VE HAKKINDA TESPİTLER

 

Demirci Gave veya Kawa destanı ile ilgili en önemli kaynaklar Firdevsî Tusi ve Şehname, Taberi' Tarihi ve Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta 'dır. Avesta kitabı Zerdüştdininin öğretileri, Dehhak'ın zulmu ve  Gave Destanı açısından önemli bir kaynaktır. ( bkz Zerdüşt Tanrısı Hürmüz ve Ahura Mazda )

 Dehhak  ve Gave destanı hakkında bilgi veren kaynaklar arasında bazı farklılıklar bulunmakatdır. Gave ve Dahhak destanı bu üç kaynakta birbirlerinden biraz farklı olarak anlatılmıştır. Buna rağmen her üç kaynakta da anlatılanlar arasında elbette ki çok büyük benzerlikler bulunmaktadır. Bu yazımızda Şehnamedeki Gave ( Kawa ) ve Dahhak bölümleri geniş şekilde özetlenecek Avesta ve Taberi tarihinde anlatılan Varyantları arasındaki benzerlik ve farklılıklara değinilmeye çalışılacaktır. Destanlar hakkında fikir edinilmesi için   Firdevsi'nin Şehnamesi ‘ nin daha kolay temin edilip bakılabileceği için bu eserdeki anlatılara daha geniş yer verilmiştir.

Gave ve Dahhak destanının üç varyantındaki temel olaylar. ( bkz Dahhak ve Efsanesi Şiirlerde Dahhak Gave Sahtiyan Önlük )  Dahhak''ın zalim bir hükümdar haline gelişi, Dahhak'ın omuzlarındaki ( yara- yılan veya şeytanın öpmesi sonucu oluşan çıbanların ) yılanların verdiği eziyetten Dahakk'ı kurtarmak için her gün iki gencin kafasının kesilerek bu yılanlara veya çıbanlara sürülmesi. Kafası kesilmek için gelen iki gençten birinin yerlerine koyun kesilmesi, böylece iki gençten birinin kurtulması, kurtulan gençlerin bir dağda toplanması ve bunların çoğalması.  Kürtlerin ortaya çıkması, Demirci Gave'nin hayatta kalan son ve tek oğlunu vermek istememesi, Dahhak'ın Gave -Kawa tarafından öldürülmesi, bunun sonucunda halkın bunu sevinçle karşılayıp her atrafa ateşler yakarak kutlaması ve 'u tahta geçirmesidir. Her üç destanda da bu unsurlar temel noktaları teşkil etmektedir.

Destan hakkında en eski bilgi Avesta'da bulunmaktadır. Fars Mitolojisinde ve Perslere ait Zehak- veya Zahhak adıyla anılan ve omuzlarında yılan bulunan kabartmalar bulunmaktadır. Bu kabartmalardan birisi de AZERBAYCAN müzesinde sergilenmektedir. Bu kabartmanın varlığı dahi bu destanın çok çok eski bir kökeninin olduğuna delalet teşkil etmektedir. [1]

Avesta kitabındaki bu en eski varyantta ve diğerlerinde ateşlerin yakılması ve Dehhak'ın Gave tarafından öldürülmesinin 21 Mart Nevruz gününe denk gelmesi Zerdüştlük inancı ile çok yakından alakalıdır.

Zend-i Avesta, eski İran dini olan Zerdüştlüğün mukaddes kitabıdır. Avesta kitabı Zerdüşt  dininin kurucusu olan Zerdüşt'ün " Gatalar" adını verdiği dörtlüklerinin bir araya toplanarak oluşturulduğu kitabının adıdır. Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta da Zerdüştlük dinine ait öğretilerin yanı sıra Dahhak'ın zulmü ve   Gave'nin önlüğü ve Sahtiyan Bayrak hakkında da bilgiler bulunmaktadır. Bu dörtlükler Avesta´da toplanmıştır. Bu yazılar, Zerdüşt  ´ün neye inandığını ve Zerdüştlüğün temellerini anlatan tek belgedir. Avesta'nın yazı dilinde "zaray"-sarı manasında Osmanlıca ile ortak kelimelerin de bulunması ilginçtir. 21 kitaptan oluştuğu bilinen Avesta'dan günümüze sadece Yasna, Visparad ve Vendidad (veya Videvdat) kalmıştır. Büyük Büyük İskender'in Persleri yenerek İran'ı işgal etmesi üzerine ortaya çıkan tahribatlar ve kargaşa ortamında Avesta'nın diğer 18 kitabının kaybolduğu sanılmaktadır. [2] ( bkz Zerdüşt Tanrısı Hürmüz ve Ahura Mazda )

Nevruz günü ile ateş yakma motiflerinin Zerdüştlük dini için ne derece önemli unsurlar olduğunu anlayabilmek için Zerdüştlüğün öğretilerine bakmak yeterlidir. Zerdüştlük hakkında Vikipedia Özgür Ansiklopedi ’sinin Zerdüştlük maddesinden alınan aşağıdaki alıntılar bu konuya dair hiçbir yoruma gerek bırakmayacaktır.

Vikipedia da Zerdüştlük dini hakkında şu bilgiler sıralanmıştır: "Zerdüştlük dini, ilk tek tanrılı dindir. Bu inancın tanrısı Ahura Mazda’dır (kelime anlamı en büyük bilge).Zerdüşt Espantaman bu dinin peygamberidir ve dünyada ilk kez doğaüstü bir tanrının varlığından bahsetmiştir. Tarihte en eski tek tanrılı inanç olan Farsların İslamiyet’ten önceki inançları olarak kabul edilmektedir. Zerdüştlük, tek tanrı olan Ahura Mazda inanışını öğretir. Doğal elementleri kutsal sayar ve bu elementlerin (su, toprak, hava, ateş) kirletilmesinden sakınılmasını savunur. Bununla ilişkili olarak ateşe, aydinliğa veya güneşe bakılarak ibadet edilir. Bu inanç Zerdust Espenteman tarafindan getirilmiştir. Halk dilinde ise Zerdüşt, yaşayan yıldız olarak nitelendirilir. Zerdüşt dininin yaratıcısı olan üç peygamberden bahsedilir. I. Zerdüşt yaklaşık olarak M.Ö 3000 yıllarında yaşayan Mahabat, II. Zerdüşt yaklaşık olarak M.Ö 2040 yıllarında yaşayan Haşeng (bunun Hz. İbrahim de olduğu söylenir), III. Zerdüşt ise M.Ö 660 yaşayan Zerdüşt'ün kendisidir. Zerdüşt'ün kurduğu dinin adına Mazdeizm denilir.[3]

Vikipedia'nın Zerdüştlük maddesindeki açıklamalara göre: " Ateş'in Zerdüştlük inancında üç anlamı vardır. " Ev ateşi "yani ocak ateşi, İkincisi" kurbat ateşi" (sürekli yanıp kötülükleri uzaklaştıran ateş). Üçüncüsü ise "suç ve günahları yakan" ateştir.” Zerdüştlere göre Ateş,  Hürmüz ve Ahura Mazda 'nın oğludur.

Demircinin adı Türkçeye çevrilirken Farsçaya uygun olarak okunduğunda Gave olarak yazılmalıdır. Kimi kaynaklar ise Kava veya Kawa şeklinde yazılmaktadır. Zalim hükümdar olarak anlatılan Dahhak'ın adı değişik kaynaklarda Dehak veya Dehhak şeklinde de yazılmaktadır. Daha eski metinlerle, Perslere ait kabartmalarda ise adı Zahak veya Zahhak şeklinde okunabilmektedir. Zahak veya Zahhak, Pers dilinde çift başlı yılan anlamına gelmektedir.

 

AVESTA’YA GÖRE DEHHAK DESTANI

Destanın Avesta'dan alınmış olan halini göz önünde bulundurarak destanı şu şekilde özetleyebiliriz.

Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı Hürmüz’dür ve bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir. Diğerininki ise ise Ehrimandır ve kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Fırat ve Dicle’nin yaşam bulduğu, Ahura Mazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da onun karşıtı olmuştur. ( bkz  Ehrimen Ehremen Angra Menyu-Zerdüşt İblisi)

Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi için Zerdüşt’ü gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna karşılık oğullarını ve kızlarını Hürmüz’e hediye eder. Ehriman bu durumu kıskanır ve yüzyıllar boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. . Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulm eder. "O zamanlar çölde yetişmiş bir yiğit vardı. Aynı zamanda hükümdar olan bu dini temiz adamın, şöhrete tapan DAHHAK adlı bir oğlu vardı. Çok kötü huylu idi. Pehlev dilinde ona Biyaresp (onbin at) derlerdi. Bir gün şeytan onu azdırdı. Babasını öldürmesine ortak oldu. Böylece zalim Dahhak babasının tahtını elde etti." [4]

Avesta'dan alınmış olması gereken ve vikipedi de anlatılan bu kısım şu şekildedir." . EHRİMAN bazen gökten ateşler yağdırır bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulm eder. En sonunda da içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Kral Dehhak’ın beynine akıtır ve onu bir bela olarak Asur ve Med halkının üzerine salar." [5]

En sonunda da içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Kral Dehak’ın beynine akıtır ve onu bir bela olarak halkın üzerine salar. Zalim Dehhak halkının kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. "Şeytan da onu omuzundan öpüp kayboldu. Dahhak'ın omuzlarında iki tane karayılan çıktı. Şeytan bu sefer hekim kıyafetine girdi. Dahhak'a "Onları sakın kesme, insan beyni yedir, belki ölürler. Başka çare yok," dedi.[6]

Dahhak, Bişdadiler'in, büyük hükümdar Cem (Cemşit-i Hurşit) 'den sonra İran ve Turan tahtına oturup ülkelere tasallut eden beşinci hükümdarıydı. [7] (21 Mart günü tahta çıkan Güneş’in ve ateşin oğlu Cem (Cemşit-i Hurşit), bu günü bayram ( Nevruz) ilan etmiş, her tarafa ateşler yakılmış, beratları yenilemiş, içkiyi serbest bırakmış... ve sekiz yüz sene tahtta kalmıştır. Sonraları zulmetmeye başlayan Cem’i ise Dahhak tahtan indirmiştir. [8] ( bkz Cem - Cemşid-i Hurşit ( Divan Şiirinde Cem ve Tüm Özellikleri ) 

Cem'in tahtan indirilişi Şehname de şu şekilde anlatılmaktadır: "Bundan sonra İran'da karışıklık çıktı. Herkes Cemşid'e itaatten vazgeçti. Çünkü o kötülüğe meyletti. Her yerde bir padişah çıktı. İran'ın süvarileri Dahhak'ı padişah kabul ettiler. Dahhak da Cemşid'i ele geçirip iki parça etti, yeryüzünü onun şerrinden kurtardı. Cemşid'in Şehrinaz ile Evrünaz adlı iki kızkardeşini de kendisine karı olarak aldı."[9]

Dehhak'ın tahta çıkışı ve hastalanması Taberi' tarihinde ve Taberi' tarihini farklı yorumlayan diğer kaynaklarda biraz farklı anlatılmaktadır. "Dehhak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehhak halkının kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranırak yataklara düşer ve hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları acılarının dinmesi ve yarasının kapanması ve hastalığının iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece Kürtlerin yaşadığı coğrafyada aylarca hatta yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla anne babalarından alınan iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür.[10] Bu katliam sürerken, sıra Med halkının çocuklarına gelir. Gençler öldükçe Fırat’ın, Dicle’nin, Mezrabotan’ın hali perişan ve içler acısıdır. Halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler katledilirken sıra bir gün daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir." [11]

Dahhak destanları Dahhak'ın omuzlarından kaynaklanan acının sebebini, yılan, çıban veya yara gibi üç farklı şekilde açıklamaktadırlar. Firdevs’inin Şehnamesinde Dehhak'ın omuzlarında çift başlı yılan çıkmıştır. Bu üç farklı anlatımda ortak olan şey Dehhak'ın omzundan çıkan acının kaynağının sebebi, Şeytanın öpmesi veya tükürüğü sebebi ile oluşmuş olmasıdır. [12] Dahhak omuzlarındaki acıyı dindirebilmek için şeytanın tavsiyesi ile ( Şeytan hekim kılığında gelerek söyler) insanların beynini omuzlarına sürdürmek yoluna gider. [13]

Vikipedia’dan yapılan bu alıntıda ve diğer pek çok kaynakta Dehhak'ın Kürt gençlerinin beynini yılanlarına yedirdiği şeklindeki bilgi Şehnamede daha farklı olarak aktarılmaktadır. Demirci Gave, İranlı veya diğer yerel halklardan olan biridir. Dehhak açılarını azaltmak için getirilen gençler, İran veya Türkistan’dan kaçırılmaktadır. İran ve Türkistan’dan her gün iki genç kaçırılıp getirilmekte kafaları kesilip beyinleri çıkartılarak Dahhak'ın omzundaki çıbanlara veya yılanlar sürülmekte, Dahhak'ın acıları bu şekilde ertesi gün gelinceye kadar azalmaktadır. Fakat iki aşçı bu duruma üzülerek kafası kesilecek gençlerden birinin yerine koyun beyni vermeye başlayarak her gün bir genci kurtarmak yoluna giderler. Kurtarılan bu gençler gizlice bir dağa gönderilmektedir. Şehnamede anlatıldığına göre kafaları kesilmekten kurtarılan gençler bu dağda evlenip çoğalmış, bu gençlerden ortaya çıkan halka ise Kürt denmiştir. Firdevsi bu olayla ilgili yorum da da bulunarak Kürtlerin dağda yaşamalarının sebebini de dağlarda bu şekilde türediklerinden dolayı olduğunu ifade etmekten de geri kalmaz.

Firdevsi'nin Şehnamesinde bu bölüm aynen şu şekilde anlatılmaktadır : " Fakat bir müddet sonra Dehhak da çok zalim bir hükümdar olmaya başladı. Dehhak’ın omuzunda iki ejderha ve yılanın başı çıkmıştı. Yılanlar Dehhak'ı inanılmaz acılara uğratıyordu. Dahhak acılarını dindirmek için her yerden hekimler getirtmiş, her çareyi denemişti. Fakat hiç bir tedbir acılarının dinmesine yardımcı olmuyordu... Bir gün hekim kılığına giren şeytan, Dehhak’a gelerek “Eğer genç insanlardan iki kişiyi her gün kurban edip beyinlerini yaralarına sürecek olursa iyileşeceğini” söyledi." Dehhak'ın omuzlarından öpen şeytan Dehhak'ın yanından ayrıldıktan sonra Dehhak'ın omuz başlarından iki yılan çıkmaya başladı. Bu yılanların her gün iki insan beynini yemesi gerekiyordu. Böylece Hergün iki genç öldürülerek Dehhak’ın omzunda türeyen yılanlar beslenmeye ve Dehhak'ın acıları azaltılmaya çalışılıyordu.- "Dehhak her gece ister halktan olsun, ister yiğit soyundan, iki delikanlıyı sarayına getirtir, aşçı bunları öldürür, beyinlerini çıkartır, yılanlara yiyecek yapardı." [14] Her gün İran ve Türkistan’dan iki genç yakalanarak kurban edilmektedir. Bu işi yapmakla görevli mutfak çalışanı vicdan azabı çektiğinden, öldürülecek olan iki gençten biri gizlice salı verilerek onun beyninin yerine yerine koyun beyni götürmeye başlar. "Memlekette Ermayil ve Kermayil adında iki dindar adam vardı. Bunlar öldürülen iki kişiden hiç olmazsa birini kurtarmak için saraya ahçı olarak girdiler. Kapıcıların yakaladıkları iki kişiden birini öldürüp birini kaçırdılar. Sonra bir koyun beynini ölen gencin beyniyle karıştırıp yılana yedirdiler." [15] Saraydan kaçan gençler ise, uzaklardaki dağlara sığınırlar. Her gün bir kişinin serbest bırakılması, meskûn olmayan arazide büyük bir topluluğun meydana geldi. Bunlar evlendiler ve ürediler ve çoğaldılar.- "Bu suretle her ay 30 genç kurtarıyorlardı... ZAMANLA KİMİN NESLİ OLDUKLARI BELLİ OLMIYAN BU GENÇLERİN SAYISI 200'Ü BULDU!.. İŞTE BUGÜNKÜ KÜRT KAVMİNİN ASLI BUNLARDAN TÜREMİŞTİR Kİ, bunlar mamur şehir bilmezler, bunların evleri çöllerde kurulmuş çadırlardan ibarettir[16]

ŞEHNAMEYE GÖRE KÜRTLERİN ORTAYA ÇIKIŞI VE DEĞERLENDİRMELER

Destan, Kürtlerin ortaya çıkışına dair getirdiği açıklama ile ilgi çekmektedir. Firdevsi ve Şehname'ye göre Kürt topluluğunun oluşmasını sağlayan faktör Ermayıl ve Kermayıl adlı aşçıların  Dehhak'ın ağrılarının dinmesi ve idam edilerek Dahhak'ın omuzlarından çıkan yılanlara yedirilmesi için getirilen iki gençten birinin idam edilip dieğrinin yerine koyun beyni karıştırılarak kurtarılması şeklindedir. Issız dağlara salıverilerek kurtarılan gençlerin zamanla çoğalıp, evlenip, üremeleri ile oluşmuştur. Kürtlerin çoğalması ve ortaya çıkması ile ilgili öyküde ise  şu hususlar dikkati çeker.

Dahhak'ın omuzlarındaki yılanları beslemek için kaçırılan veya zorla alınan gençlerin milliyetleri özellikle Türkistan ve yerli halktan gençlerdir. Ayrıca civar milletlerden kaçırılan gençlerin de getirildiği anlaşılmaktadır. Dehhak'ın zulmünden ıssız dağlara kaçması sağlanan gençler, bir araya gelip, evlenip çoğalmışlar ve Kürtler Türkler, İranlılar ve civardaki milletlerden kaçırılan gençlerin o ıssız dağda üreyip çoğalmasından oluşmuştur.

"Destanlarda anlatılan hadiselerin olağanüstü yanlarını attığımız zaman ortaya gerçekler ve tarih kalır." Sözünü rehber olarak aldığımızda Firdevsi ve Şehname'ye göre Kürtlerin ortaya çıkışında şu ana hususlar dikkati çekmektedir.

1) Dahhak veya diğer bir vesilenin zulmünden ıssız yerlere, dağlara kaçışan insanlar zamanla kaynaşıp, çoğalmışlardır. Kürtlerin bir dağda çoğalmaları ve çoğaldıktan sonra buradan çıkmaları, Ergenekon Destanı ile benzerlik taşımaktadır. Şerefname adlı eserde bu bağlantı daha da ileri götürülmekteyse de Avesta varyantının Göktürklerden çok daha eski ye dayanması bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Buna rağmen Avesta adlı eserde çok sayıda Türkçe kökenli kelimenin bulunuyor olması da oldukça manidardır. Bu konu hakkında yeni bulguların ortaya çıkma ihtimali çoktur. Zerdüşlük’ün ortaya çıktığı bölge ve zaman ile Siyenpi Türklerinin coğrafik ve tarihte ortaya çıkış zamanları bakımından yakınlığı, Afrasyap ile ( Dahhak’tan sonra İran’da tahta çıkan) Feridun'un mücadeleleri birçok açıdan aydınlanmayı gerektiren soru işaretleri ile doludur. ( bkzFeridun Kimdir ( Şehname'de Acem Hükümdarı) Divan Şiirinde Feridun )

2) Kürtleri oluşturan insanların asılları Türkistan ve İran da yaşayan halklardan kaçırılmış gençlerdir. Her genç bu dağa tek başına ve ailesinden başka hiç kimse olmadan kaçırılmıştır.( Kürt dilinde Farsça ve Türkçe asıllı çok sayıda kelimenin olması Firdevsi'nin anlatıları arasında bir bağlantı kurulabileceğini düşündürtmektedir.)

3) Türk, İran ve civar milletlerin gençlerinden oluşan bu topluluk bu dağda çoğalıp, bir dil oluşturduktan sonra dağlarda ateşler yakmışlar ve buradan çıkarak sahralara inmeye başlamışlardır.(Destan Bu yönüyle Ergenekon’dan çıkma destanındaki özellikleri andırır.

Firdevsi ile Şehnamedeki anlatılanlara bakılırsa Kürtlerin ataları, Dahhak' için öldürülecek olanların arasından kaçırılan Türk ve İranlı gençler ile Demirci Kawa'nın idamdan kurtulan oğullarından ortaya çıkmıştır.

 

4) 21 Mart ve Nevruz bayramının kökeni Cemşit'in tahta çıkışı ve Dahhak'ın öldürülmesi ile ilgilidir. Çemşit-i Hurşit’in tahta çıkışı Dahhak’ın Gave tarafından öldürülmesi 21 Mart gününe dek gelmektedir. İlk Nevruz ateşinin yakılışı Dahhak'ın katledilmesinden sekiz yüz sene öncesine dayanır. ( Efsanelere göre Cem Tahta çıktığı Nevruz gününü bayram ilan eder ve yaklaşık sekiz yüz sene yaşar. [17]Nevruzda ateş yakılması ve üzerinden atlanması geleneği Zerdüştlük dini inanç ve geleneklerinin bu ülkelerde ve halklarda İslamiyet’in seçilmiş olmasına rağmen hala yaşamaya devam ediyor olması ile ilgili olduğu ortadadır.

"Hergün kürt gençleri Dehak'ın askerleri tarafından başlari kesilmek üzere götürülürken Kawa'nın aklına başkaldırı fikri gelir ve bu konuyu etrafında güvendiği birkaç kişiye açıklar. Demirci dükkânında demirden savaş malzemeleri olarak Gürz-ü Kember, Kér gibi araçlar yapar ve bir taraftan da başkaldırı için etrafındakileri eğitir. Bu hareket yavaş yavaş yayılmaya başlar. Mart ayının 20'sini 21 'ine bağlayan gece zalim Dehak'a karşı direniş başlar " [18]

Vikipedi ve benzeri kaynaklardaki bu tür anlatılar da Firdevsi'nin Şehnamesinde farklı olarak anlatılır. Demirci Gave ( Kawa ) isyan için önceden hazırlık yapmaz, Gürz, Ker gibi aletler yaparak halkı örgütlemez. Sabaha kadar uyuyamayan Gave sonunda ne pahasına olursa olsun Dehhak'ı öldürmeye karar verir. 17 . Oğlunu kendi eliyle Dehhak'a teslim etmek istediğini söyleyerek saraya girer ve Dehhak'ın kafasına örsünü vurarak Dehhak'ı öldürür. Dehhak'ın öldüğünü duyan halk onun demir döverken giydiği ve Dehhak'ın kanı bulaşan gömleğini taklit eden kumaşları bayrak yaparak sevinç gösterilerinde bulunup, ateşler, yakıp saraya doğru yürüyüşe geçer ve günlerce bu durumu kutlarlar. 

Destanda Gave'nin örs döverken giydiği gömlek önemli bir semboldür. Gave, belindeki sahtiyan [19] önlüğü bir sırığa bağlayıp isyan bayrağı gibi kullanır. Bu Sahtiyan Önlük Dahhak'ın yerine geçen Feridun tarafından bayrak olarak kabul edilmiş, Feridun bu Sahtiyan Önlüğü mücevherlerle süslemiş, ondan sonra gelenler de bu uğurlu bayrağı süslemeye devam ederek kullanmışlardır. A. Talat Onay'ın ifadesine göre İranlılar ve Isfahanlalar bu bayrağı her savaşta yanlarında taşımışlar Hz Ömer zamanında bu bayrak savaşta yenilen İranlılardan alınmış ve üzerindeki mücevherler askerlere pay edilmiştir. Ahmet Talat Onay, bu savaşın Kadisiye savaşı olduğunu Kadisiye de Hz. Ömer'in İran Hükümdarı Yezdecür'ü yenerek ele geçirdiğini belirtir. A.Talat Onay'a göre bu bayrağın adı " Direfş-i Gayvani" dir. [20] ( bkzDirefş-i Gayvani: Gave'nin Önlüğü Sahtiyan Bayrak  )

Destana devam ettiğimizde destanın temel kahramanlarından ikincisi olan Demirci Gave'nin 17 oğlundan 16 sı Dehhak'ın tedavisi için elinden alınmış, oğullarının en azından yarısı Dahhak'ın omzundaki yılanlara yedirilmesi için idam edilmiştir. Sıra en son oğluna gelince onu vermek istemez. Sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve oğlunu zalim Dehhak’ın katlinden kurtarmak için çareler düşünürken, göğün yedinci katındaki iyiliğin temsilcisi Hürmüz, Gave'nin yüreğini sevgi ve umutla doldurur. Ona Zalim Dahhak'tan kurtuluşun yolunu öğretir. Gün doğduğunda, Kawa oğlunu kendi eliyle Dahhak’a teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi olan Dahhak'ın sarayına girer. Oğlunu zalim Dahhak'ın huzuruna çıkarken yanında getirdiği örsünü Dahhak’ın kafasına vurur. Dahhak’ın ölü bedeni Demirci Kawa’nın önüne düştüğü anda kötülüğün alevi söner. Kısa sürede bölge halkı isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği yeşil, sarı, kırmızı önlüğünü isyanın bayrağı, ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yaparlar. Şehir, yanarken meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve kurtuluş coşkusu günlerce devam eder. Zalim Dehhak’tan kurtulan insanlar büyük bir çoşkuya kapılır. Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı ve timsali olur. - "Bu suretle her ay 30 genç kurtarıyorlardı... ZAMANLA KİMİN NESLİ OLDUKLARI BELLİ OLMIYAN BU GENÇLERİN SAYISI 200'Ü BULDU!.. İŞTE BUGÜNKÜ KÜRT KAVMİNİN ASLI BUNLARDAN TÜREMİŞTİR Kİ, .. Bunlar mamur şehir bilmezler, bunların evleri çöllerde kurulmuş çadırlardan ibarettir[21]

Kimi kaynaklar bu hadisenin 21 Martta meydana geldiğine dair bilgiler verilmektedir.

Şehnamedeki anlatılara göre Demirci Gave Kürtlerin atası veya kurtarıcısı değildir fakat destana göre düşünürsek Gave'in 16 oğlu Dehhak'ın ağrılarını dindirmek için öldürülmüştür. Destana göre, Her iki gençten birisinin yerine koyun kesilmiş olduğundan ve ikincisinin kurtarılıp dağlara yollandığına göre bu zulümden kaçan yaklaşık 200 gençten 8 tanesinin Gave'nin oğlu olduğu söylenebilir. Dağa kaçan gençlerden Kürt halkı oluştuğuna göre ve Kürtlerin atası İran dan ve Türkistan’dan kaçırılan geçler olduğuna göre bu geçlerin içerisinde Gave'nin oğullarından sekiz tanesinin bulunmuş olabileceği düşünülebilir. Firdevsi'nin şehnamesine göre dağlara sığınan bu gençlerin sayısı iki yüz kişiyi bulmuştur. Kürtler ise zulümden kaçarak dağlara sığınan, Dehhak’ın zulmünden son anda kurtarılan bu 200 gençten ortaya çıkmıştır. Denmektedir. O halde bu gençlerin içerisinden 8 tanesi Demirci Gave'nin oğullarıdır.

FERİDUN GAVE, GEYVANİ, DEHHAK İLE İLGİLİ DİĞER YAZILAR 

KAYNAKÇA


Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar