Misk Müşg Nedir Misk-i Ahu Misk-i Hoten

06.11.2019
 
 
     
 
Misk Müşg Nedir - Misk-i Ah’u Misk-i Hoten
 
Misk kelimesi Hint -Sanskritçe muşka kelimesinden gelir kelimenin Sanskritçe manası husye, testis, er bezi anlamındadır. Bu sözcük Farsça’ya müşg , müşk , şeklinde girmiş, Araplar ise bu kelimeyi Misk şeklinde telaffuz etmişlerdir.   Sözcük Grekçe’ye de (moschos) şeklinde girmiştir.
 
Misk kokusunun adı da buradan gelir. Misk kokusu, erkek Hoten ahularının er bezlerinden çıkartılan bir kokunun adıdır. Misk, erkek misk geyiğinin karın derisinin altındaki salgı bezinde oluşur. Bu salgı bezine ise nâfe denir. Nâfe,  misk ahularının göbeğinde biriken donmuş pıhtı halindeki bir kese veya birikintidir.
 
Erkek ahunun erbezi kesesinde biriken bu güzel koku parfüm sanayisinin de ham maddesidir. Erkek geyiklerin bu keselerinin düşürtülmesi veya bu keselerinin alınması ile elde edilen bu kokular günümüze kadar en değerli koku olmuş, eski devirlerin en önemli ticari metalarından birisi kabul edilmişti. Bu nedenle nafeler ve misk kokuları  Doğudan Batıya mal getiren kervanların taşıdıkları en kıymetli metalardan birisi oluyorlardı.
 
 Misk ahularının ana vatanı ise Hıta yurdudur.  Hıta veya Hoten  ise ahuları, Çiğil ve Yağma güzelleri ile meşhur bir memleket olarak anılmış; Ferhar Güzeller Mabedi ve Hoten ahuları ile divan edebiyatının büyüleyici güzelliklere sahip efsanevi bir şehri ve bölgesi olarak bilinmiştir.( bkz Halluh ( Ferhar : Güzeller Mabedi ) Hoten ve Nevşâd Şehirleri ) [1]
 
Gitti  sevdâ-yı hat- ı müşgin ile  şûride dil
Çin ü Tâtar u Hıtâ’dan  Hallud’u Nevşâd’a dek     Aynî
 
Karluk, Kalaç ve Uygur Türklerinin yurdu olan Hotan veya Hıta yurdu olarak anılan bu bölgede misk ahuları özel olarak yetiştirilirdi.
Hotan, Türkistan'ın cenubunda, Kunduz ve Belh bölgelerini içine alan, Sogd, Demir Kapının güneyinde, Tohâristân ‘ın "küçük ordu"su  Belh 'in güneyinde bulunan  bir yerdi.[2]  Misk kokularına ahu-yı misk, ahu-yu müşgin denmesinin de nedeni buydu. (  bkz Ahu 'yı Hoten- Ahu'yı Misk- Ahu'yı Müşgin Nedir.)
 
Hoten’de sürüler halinde yaşayan misk âhuları (  âhû-yı misk) yılda bir defa göbeğinde biriken donmuş pıhtı halindeki birikintiyi düşürürdü. Nafelerinin düşürülmesi için de ahuların geçeceği yerlere ahuların göbeğine sürtecek şekillerde engeller konur, Ahuların göbeğinden bu şekilde düşürülen nafeler ise toplanıp misk kokusu olarak satılırdı.Nafeler siyah renkli keseciklerdi ve misk kokuları bu siyah renkli keselerin içindeki salgılardı. Ahuların vücutlarından oluşan bu salgılar, misk kokusunun özünü oluşturuyordu.  Misk kokusu sadece Hoten ahularından çıkarılabilen bir salgıydı ve diğer yerlerdeki ahularda bu koku olmuyordu.
 
Feyz-i tıynet başkadır şuh-ı suret başkadır.
Her gazalı sanma ki deşt- i Hoten ahusudur.     ( Koca Rağıp Paşa)
 
Misk kokusunun sadece Hıta yurdundaki ahulardan elde edilebilmesi ise  Hoten’deki ahuların Hoten`e özgü  lâle ve sümbüller ile otladıkları nedeni ile oluştuğuna inanılımıştır.[3]
 
Bir Hatâyî dokuyup kârgeh-i gülşende
Arz ider pâdşieh-i âleme kâlâ lâle               İzzet Ali Paşa
 
 Hıta yurdu denilen bölge  Doğu Türkistan’ın güneyinde bulunan Hıta veya Hoten adı ile anılan bir şehirdir. Bu şehir, ipekli kumaşları,  misk kokusu çıkartılan ceylanları, bu ceylanların nafelerini toplayan Çiği ve Yağma güzelleri ve misafir gelenlere güzellerin ikram edildiği Ferhar Güzeller Mabedi ile meşhur olmuş bir şehirdir.  İlk ismi Yotkan olan Hoten, Eskiçağ’dan itibaren Budist kültürünü Orta Asya’ya bağlayan en önemli merkezlerden biridir.
 
Ey  çeşm- i ahu hicr ile tenhalara saldın beni
Çün nafe  bağrım hun edip  sahralara saldın beni        İsmail Dede 
 
Bölge olarak Hıta, bugünkü Moğolistan ve Mançurya ile Sibirya topraklarının bir bölümünü oluşturan bir bölgedir. M.S. X. asırdan itibaren Moğolların "Hatâ" adlı kabilesinin yaşadığı bu bölge bu nedenle Hıta adı ile   anılır hale gelmiştir.  ( İskender Pala, Ansiklopedik Divan Sözlüğü, shf. 209)[4] 
 
Misk çok para eden çok değerli bir koku, eski çağların en kıymetli metalarından biri olmuş bu nedenle misk kokusunun çıktığı nafe keselerini  elde edebilmek için çok sayıda misk ahusu katledilmiştir. Bunun sonucunda misk ahularının  nesli de tükenmiştir. 
 
Bu bölge Divan şairlerinin hayalini süsleyen Ferhâr Güzeller Mabedi  ile de ünlüdür. Resimler, nakışlar ve tasvirlerle benzenen bu mabdedde ,  özenle seçilmiş güzellerin olduğu, bu güzellerin bu şehre ve bu mabede uğrayan yolculara ikram edildiğine dair pek çok söylence vardır. Bu mabede gelen yolculara bu güzellerin ikram edilme nedeni ise gelip geçen yolcuların Budsit olmasını sağlamak amaçlıdır.[5]  Bu mabetlerin içlerinde ve dışlarında Buda’nın heykellerinin de bulunduğu, ayrıca bu mabede güzel kadınların heykellerinin ve resimlerinin de bulunmasından dolayı bu  şehre ve mabedi e   “ Büt-i Ferhar “  da  denmiştir. 
 
Büt- i Ferhar’a benzer bir püser  gördüm Sıfâhanda
Ruhun Şehname-i hüsn üzre  tesavir-i Acem sandım         Sünbülzade Vehbi
 
Misk adı ile çeşitli tamlamalar yapılmıştır.  Osmanlıların Edirne'deki payi taht günlerinde sarayda yapılan bir çeşit helvaya da Deva-yı misk ve Helvası denir. 
 
Zülf  İrem bâğında irmiş  hûşe-i müşgîn-‘ineb
Ruh Hıtâyî yaprag asmış Çîn nigâristânıdur           Ahmed Paşa
 
İşittik cümle hûbâna Hıtâ’dan armağan gelmiş
O zülf-i müşg-i Çîn başdan nigârın pâyına düşmüş     Zatî 
 
Çin zulfune senin nice diye muşgin dil
Zülfünün bir kılına değmez iken Çin ü Hata     İbn Kemâl
 
Dişleri dürr-i Aden müşg-i Hotendür kohusı (658/1)
Yâsemîndür teni vü tâze-semendür kohusı            Ahmedi
 
Çöz sünbülüni Rûm diyârı Hoten olsun
 Gül incü dişün şevkına ‘âlem ‘Aden olsun   Hamdullah Hamdi
 
Zîr-i çeşmüñde o hâl-i siyeh ey gonce-dehen
Gülşen-i Çîn’e düşen nâfe-i âhû-yı Hoten    Edirneli Kâmî
 
O ‘anber-bâr zülfe nâfe-i Tâtâr yol bulmış
 O gül-ruhdan tarâvet kesbine gülzâr yol bulmış   MUVAKKİT-ZÂDE MUHAMMED PERTEV ( 1746-
 
Zülfüñ içün nâfe-i Çîn dimişem
Çeşm-i âhûña Mogol-çîn dimişem  Dede Ömer Ruşeni 
 
KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar