Muhammed Hanefi Destanı ( 14. yy )

18.07.2015
 

 

Cenknameler, Anadolu sahasının sözlü edebiyat kültürü ürünleridir.  “XIII. yüzyıla kadar dayanan bu gaza ve kahramanlık hikâyelerinin dini tebliğ etme ve yayma gibi amaçları olmuştur. (Atalan: 2011, s. 45)”  Özlelikle  13. . ve 14. Yy da  yüzyılda  yazıya geçen  Dini ve Destani manzum destanların   veya  destani cenk namelerin   başkahramanları  Hz. Ali,, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin , Hz. Ve Hamza ve  Hz Ömer ‘e ilaveten  Temim i Dari , İbrahim Edhem gibi sahabeler , Veysel Karani gibi veliler ve  bu  ulu kişilerin çocukları  veya irtibatlı oldukları  kişilerdir. ( bkz 14 Yy. da Oluşan Manzum Dini Destanlar ) .[1] Muhammed Hanefi’nin de isimleri geçmektedir.”  Öyle ki Muhammed Hanefi’nin gazalarının ve cenklerinin anlatıldığı hikâyeler müstakil olarak “Muhammed Hanefi Cenkleri” adıyla anılmaktadır.

 

Cenknamelerin özellikle 13. Ve 14 yy da Anadolu ‘da ortaya çıkması. Fethi tamamlanan ama henüze tam olarak İslamlaşmayan Anadolu, halkını Müslüman olan ama henüz Müslümanlığı tam olarak öğrenemeyen Türkmenleri  İslamiyet’e ısındırmak, İslamiyet’i onlara tebliğ etmek maksatlıdır. “Cenknameler ideal insan tipini işleyerek toplumun ‘karizmatik lider’ ve ‘örnek insan’ arayışına cevap veren ve tam anlamıyla mezhebi taassup olmaksızın yaygın İslami anlayışla paralellik arz eden, toplumun ortak kültürü olan ve devrin aydınlarınca tercüme, adapte ve telif yoluyla kültürümüze kazandırılan eserlerdir.” (Atalan: 2008, s. 8)”

 

Veysel Karani Destanı, Geyik Destanı, CİMCİME SULTAN DESTANI,  Ebu Müslim Horasani Destanı   Ejderha Destânı, Güvercin Destanı Kirdeci Ali ) Kesik Baş Destanı 14. Yy da yazıya geçmiş olan Manzum Dini  destanlardan  bazılarıdır. Bunların dışında Fatma destanı, Temimi-i Dari destanı İbrahim Edehem Destanı, Mansurname, Maktel-i Hüseyin, gibi başka destanlar da vardır.  

 

Bu cenknamelerde  “ tarihi olayları ve savaşları anlatmaktan ziyade, kurgusal ve fantastik konular işlenmeye başlanmıştır. Yazarlar tarafından kimi zaman bir ejderhayla savaştırılan Hz. Ali, kimi zaman da Hayber kalesini fethe gönderilmiştir. Hatta bu hikâyeler o kadar çok yazılmış, okunmuş ve söylenmiş ki aynı hikâyenin bile onlarca versiyonu ortaya çıkmış ve anonim hale gelmişlerdir.” [2]

Muhammed Hanefi Cengi veya Tabut hikâyesi olarak bilinen destansı hikâye de bunlardan birisidir.  Muhammed Hanefi Cengi  dini kahramanlık destanların içinde en sevilen destanlardan biridir. [3]Tabut hikâyesinin literatürümüzde iki farklı versiyonu vardır. Birinci versiyonda1 Muhammed Hanefi’nin annesi savaşta esir alınan bir cariyedir ve savaş ganimeti olarak Hz. Ali’ye verilmiştir. (Mattei: 2004, s. 30) İkinci versiyonda ise Hanife, Kayser-i Rum kızıdır ve Müslüman edilerek Hz. Ali ile evlendirilmiştir.” [4]   Muhammed Hanefi bu kızdan dünyaya gelir.

 

Bu destanın her iki varyantı üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu destanın 14 yy da yazıya geçmiş, daha sonraları çok sayıda taş basma ve matbu  baskıları yapılmıştır.  Fakat bu destanların bir kısmını incelemiş V. Mahir’e göre yazma nüshaları ile basılmış destanlar arasında birçok fark bulunduğunu belirtmektedir.  Basılmış olan destanların  eksik ve kısmen değiştirilmiş olduklarını bildirmekte. Yazma nüshalarında destanın başında Hz. Muhammed. Hz Ali’nin rüyasına girip kahraman bir oğlu olacağını bildirmiş, çocuğa kendi adını vermesini istemiştir. Hz Ali eve gelerek bu mücdeyi karısına da bildirmiştir. [5]

 

Bu destanda Dede Korkut’ hikâyelerine benzeyen kesitlerin yanı sıra Şehname ve  Acemlerin meşhur pehlivanı Rüstem’in de olaya  dâhil olması ilginçtir. Halk hikâyelerimizdeki kadın savaşçı Arabuzengi motifi de görülmekte Mine de savaşa katılarak Rüstem’i atıyla birlikte ikiye bölüp askerlerini kırıp geçirmektedir. 

 

DESTAN’IN ÖZETİ [6] [7]

 

Hanife, Kayser-i Rum kızıdır ve Müslüman edilerek Hz. Ali ile evlendirilmiştir.  Muhammed Hanefi bu kızdan dünyaya gelir.  Muhammed Hanefi  dünyalar güzeli  bir erkek çocuğudur.  Muhammed beş yaşında iken İslami bilgileri öğrenmeye ve  ahret işlerine yönelmeye başlar. Yedi yaşınd imam olur,  dokuz yaşına gelince babası  Hz. Ali ile gazalara katılmak ister ama  Hz Ali gazalara onu götürmek istemez ve  “sen tıfılsın “diye götürmez. Muhammet eve döner. İbadete devam ederken  bir gün de ava çıkar ve  Medine dağlarında bir gazala rastlar.  Geyiği yakalamak için kement atmakta ama her defasında geyik kementten kurtulup kaçmaktadır. Sonra da ok ile vurmak ister.  Geyik kaçarak çok güzel bir yere ( Mürgizar- gülitan)  gelir. Muhammed de peşinden bu yere girer. Burası pek çok hayvanın da yaşadığı cennet gibi b ir yerdir.  Muhammed Hanefi   yorulmuştur ve ormanı seyre dalarken atını bırakır kendisi de uykuya dalar. Fakat  O koruyu iki yüz kişi beklemektedir. Muhammed Hanefi  uyurken bu korucular onu görürüler ve onun güzel yüzüne hayran olurlar. Muhammed Hanefi  hemen uyanır. Korucular buraya gelmenin yasak olduğunu bu korunun Tabut’a ait olduğunu  atını verir liderlerinin elini öperse  belki serbest bırakacaklarını söylerler.

 

Muhammed Hanefi, Hz Âli’nin oğlu Hasan ve Hüseyin’in de onun ağabeyleri olduğunu söyler ve canınızı kurtarmak istiyorsanız beni rahat bırakın der. Ama kâfirler bırakmaz Muhammed Hanefi   Allah dua eder kâfirlerle savaşa başlar ve iki yüz kâfirin hepsini ikiye böler. Beğlerinin başını da kesip Medine’ye getirir.

 

Medineliler Hz. Ali’nin cenkten döndüğünü zanneder. Hz. Ali gazadan dönüp eve geldiğinde  Muhammed Hanefi ‘nin kestiği başı görünce “ Bunca gaza ettim ama böyle büyük bir baş kesmedim “ diye hayret eder. Medineliler Hz. Ali’ye.  “Oğlun  Muhammed Hanefi  üç gün kaybolduktan sonra bu başı getirdi. Nereye gittiğini bilemedik “dediler.  Eve gelen Hz Ali oğluna anlatmasını ister. Muhammed Hanefi  ‘de olanları anlatır. Bu baş da beylerinin başıdır. Der. Hz Ali o korunun çok melun bir yaratık olan Tabut’un yurdudur. Bir daha oraya sakın gitme diye tembih eder. Onun askeri yedi yüz binden de çoktur diye haber verir.

 

Hz Ali Tekrar gazaya gider Muhammed Hanefi  yine o geyiği görür ve peşinden aynı ormana girer. Bu defa bin asker vardır Muhammed Hanefi  üç yüz tanesini öldürür ama çok yorulup yakalanır. Onu alıp Tabut’a götürüler. Tabut onu astırmak isteyince akıl daneleri araya girip bu tıfıl oğlanı asarsak hem herkes bize güler hem de Hz Ali gelip hepimizi keser. Bunu dinimize döndürelim sen de kızın Mine’yi bu oğlancığa ver derler.

 

Muhammed Hanefi ‘yi saraya götürürler yaralarını sararlar ve ona yemekler ile  içki verirler. Muhammed Hanefi  haram diye içkiyi içmez. Tabut’un kızı Mine’yi getirip  Muhammed Hanefi  ‘ye gösterirler.

 

Almazam úızını çok söyleme  / Hasta vücudıma zahmet eyleme 
Tabut eydür çünki tutmaz sözimi/  Hem dahì almadı benim kızımı
Varın bunın başın kesin / Ya iletin darağacına  asın
Didiler kim bu oğlanı kim asar /  Alì gelürse kökimüzi keser
Tabut eydür varın zindana koyun / Egninde geydigi donları soyuu
Egninde olan donları soydılar / İletüb Ànı zindana koydılar
Mìne hatun dahı meclisden çıkar/   Oğlanın aşkına canın yakar.
Mìne eydür şol oğlanı pak-i zat / Zehì sabr zehì muhkem pak itikat
İçmedi atam elinden bir sücì /  Zehì er kim kendine kılmadı gücì
Kendine kıydı dìnine kıymadı / Almadı beni babama uymadı
Dìnine girem iderse beni kabul  Ben karavaş olam   iderse kabul
Aşk  ateşi düşdi anın canına Gice ile geldi anı yanına
İrişüb kesdi zindancının başın Bir kimse görmeden hem bitürdi işin

 

Mine Müslüman olur ve    Muhammed Hanefi zindandan çıkar. Tabut askerleri ile peşlerine düşer. Bin askerin yedi yüzünü kılıçtan geçirir. Sağ kalan üç yüz asker kaçıp kurtulur. Tabut bu defa yüz bin askerle on yaşındaki bir oğlanla savaşmaya gelir.

Tabt eydür ey kavm noldı size

Hep Arab kavmi gülişürler bize
Ar ü gayret yok mudur sizde heman

Ne itdi on yaşındaki bu oğlan
Kırdı askerimi aldı kızımı

Halk içinde kara itdi yüzimi

 

Bu esanda Mine Allah’a yalvarmaktadır.

Mìne ile ben babama vasıl olmadım sağ selamet Medìne'ye varmadım

 

 Didi ya Rabb sığındım ben sana

Atamı  garındaşlarımı yoldaş it bana

 

Diye Muhammet'de yalvarmaktadır. Bu arada Cihan Pehlivanı Rüstem Tabut’un yanına gelir.

Eger gızını virirsen bana

Oğlanı diri getürem ben sana
Bildigin gibi anı öldüresin  

Adın namın ile cihanı doldırasın

 

Der. Mine oğlanı atından indiir yaralarını sara. Namaz kılıp dua eder.  Sabah olunca Rüstem ile Tabut anlaşırlar. Rüstem atına binip meydana gelir .

 

Rüstemi meydanda göricek

 

Mìne Ben varayım Rüstemin cengine
Senin  kanın akdı çaren yoktur.

Babamın askeri katı çokdur.

 

Böylece Mine ile Rüstem savaşır. Mine Rüstem ve etrafındaki askerleri öldürüp kellelerinden bir kule yapar. Tabut kalan tüm askerleri üzerlerine yollar. Muhammed ile Mine çok çeresiz kalışken Hz. Ali Hasan ve Hüseyin yetişip Mine ile Muhammedi kurtarır.

 

Gözleyüb oldem kılıç çaldı Alì

Ol kâfirin  çoğını gırdı Alì


Hasan Hüseyn ile girdi heman girüp kafire hìç virmez aman…

 

Tabut’u haraca bağlayan  Hz Ali, Hasan ve Hüseyin Mine ve Muhammed Hanefi’yi alarak Medine’ye dönerler.

Nikaholdı Muhammed Hanefì ile Mìne Ziyafet ile  toldı Medìne İki  aşık  birbirini buldılar. Birbirile nice sohbet  kıldılar

 

İLGİLİ lİNKLER 


KAYNAKÇA

 

  • [1] https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyad/1822-14__yy_da__olusan_manzum_dini_destanlar.html
  • [2] Emrah GÜLÜ, “MUHAMMED HANEFİ HAZRETLERİ CENGİ” TABUT SAVAŞI HİKÂYESİ MOTİF DENEMESİ VE TRANSKRİPSİYONLU METİN, Turkish Studies - Volume 9/12 Fall 2014, p. 301-348, ANKARA
  • [3]M. Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 159
  • [4] Emrah GÜLÜ, “MUHAMMED HANEFİ HAZRETLERİ CENGİ” TABUT SAVAŞI HİKÂYESİ MOTİF DENEMESİ VE TRANSKRİPSİYONLU METİN, Turkish Studies - Volume 9/12 Fall 2014, p. 301-348, ANKARA-
  • [5]M. Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 159
  • [6]M. Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970, shf 159
  • [7] Emrah GÜLÜ, “MUHAMMED HANEFİ HAZRETLERİ CENGİ” TABUT SAVAŞI HİKÂYESİ MOTİF DENEMESİ VE TRANSKRİPSİYONLU METİN, Turkish Studies - Volume 9/12 Fall 2014, p. 301-348, ANKARA

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar