Nurullah Ataç Hayatı Edebi Kişiliği Eserleri

26.01.2012
 
 



Yazıda  Nurullah Ataç ’ın hayatı, doğumu, ölümü, çocukluğu, gençliği, evliliği, öğrenimi, eğitim yılları, ailesi, çalıştığı işler, mahkûmiyeti,  yazarlığı, eserleri,  ,   edebi kişiliği,  etkilendiği yazarlar, siyasi kişiler ve düşünceler,  Nurullah Ataç ’ın etkilediği yazarlar, işlediği konular, Türk edebiyatındaki yeri, Orhan Kemal ‘in eserlerinden alıntılar, anekdotlar,  anlatım tekniği, bakış açısı,  Nurullah Ataç ’ın tekniği,  türü, eserleri, eserlerinin basım yılı, basım hikâyesi, eserleri ile biyografisi arasındaki alakalar, aldığı ödüller  vb incelenmiştir.

 

NURULLAH ATAÇ

  1. İstanbul 9 Ağustos 1898 / ö. Ankara 17 Mayıs 1957) Deneme, günlük( günce),sohbet-söyleşi-yazarı ve eleştirmen, gazeteci, mütercim eğitimcidir.

AİLESİ

21 Ağustos 1898’deİstanbul, Beylerbeyi'de doğan ve 1957’de Ankara'da yaşamını yitiren Nurullah Ataç’ın babası Trabzonlu Gümrükçüoğulları ailesinden Hammer Tarihî’ni dilimize tercüme eden Mehrned Atâ Bey’dir. Mehmet Âtâ Bey, Galatasaray Lisesi mezunu, edebiyat öğretmenliği ve kısa bir süre Maliye Bakanı da olmuş, Pol ve Virgin eseri de Türkçeye çeviren biridir. Nurullah Ataç’ın baba tarafından ailesi, dedesinin babası Gümrükçü Halil Paşa'ya dayanır. “Nurullah Ataç'ın annesi Münire Hanım ise, Necip Fazıl Kırakürek'in de soylarının dayandığı Maraşlı Kısakürekler ailesindendir. Mehmet Âta Bey ile Münire Hanım, kardeş çocuklarıdır.” (Ertop, Konur (2011). "Cumhuriyet Aydınlanmasına Emek Veren Bir Beyin Adamı", Nurullah Ataç kitabı içinde, ss.185-220,) Dr. Galip Ataç, Nurullah Ataç’ın kardeşlerinden biridir.

 

ÇOCUKLUĞU VE EĞİTİM YILLARI

Nurullah Ataç, 1898 yılında İstanbul, Beylerbeyi'inde doğmuştur.[1]  Ancak ailesi babasının görevi gereği Selanik’e taşınır. Bu nedenle ilk çocukluk yıllarını Selânik'te geçirmiştir. İlkokulu (iptida) 1909 yılında bitirmiş, aynı yıl annesini yitirmiştir. Daha sonra ailesi İstanbul’a taşınınca Mekteb-i Sultanî'de (Galatasaray Lisesi) okumuş, bu okuldayken Burhan Asaf (Belge) ve Vedat Nedim (Tör) ile  arkadaş olmuştur. Fakat dördüncü sınıftayken bu okuldan diploma alamadan ayrılır.

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce öğretimini sürdürmek için İsviçre’ye gitmiştir. [2] Cenevre'de kaldığı süre içinde Fransızcasını ilerleten Ataç, bu arada Tiyatroya merak sarmış, bu merak Tiyatro eleştirmenliğine başlamasına vesile olmuştur.  


Ataç, Cenevre’deki Okulu yarım bırakmış,  Orada Claire adlı bir kıza tutulmuş, ancak babasının ölümü üzerine  Mondros Mütarekesi sırasında  İstanbul’a dönmüştür. Üstelik Cenevre’deki okulundan da diploma alamamış hatta Claire ile de evlenememiştir. İstanbul’a döndükten sonra Darülfünun ‘da edebiyat derslerini izlemiş, Yahya Kemal Beyatlı’nın çevresine dâhil olmaya çalışmış, netice de diploma sahibi olamadığı halde sınavları kazanarak Fransızca öğretmeni olmuştur.

 

Bu yıllardan sonra öğretmenlik görevine başlar.1921-1925 yılları arasında Nişantaşı Lisesi, Vefa Sultanisi, İstanbul Sultanisi ile Üsküdar ve Adana liselerinde öğretmenlik yapmıştır.  Öğretmenliğe başladığı ilk yıllarında edebiyat âlemine ilk kez şiirlerini yayımlayarak adım atmıştır. İlk şiirleri 1921 -1922 yıllarında Dergâh dergisinde yayımlanır. [3]

 

Ticaret Bakanlığı'na bağlı Ticaret Müdüriyeti Umumiyesi  Mütercimliği'nde, Heyet-i Tahririye Müdürlüğü'nde (1926)  Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesinde mütercimlik yapmış,[4] Tedrisat Dairesi Şube Müdürlüğü görevlerinde çalıştıktan sonra (Ekim 1926 - Eylül 1927) yeniden öğretmenliğe atanmıştır.[5]

 

1926 yılında Leman Ataç ile evlenmiştir. [6] Bu evlilikten 1926'da, daha sonra babasının hayatından kesitler anlattığı kitabı "Babam Nurullah Ataç"'ı yazacak olan Meral Ataç Tolluoğlu dünyaya gelecektir.  Kızı Meral Ataç sözü edilen eserinde babasının annesi ile evlenmesini şu şekilde anlatır. “Babam, Ankara’da öğretmenlik yaptığından, nikâh işlemleri için izin alıp İstanbul'a gelmiş. Ama işlemler uzayınca izin süresi dolmuş ve Ankara'ya dönmek zorunda kalmış, o zamanlar vekâlet usulü ile evlenme varmış. Babam da kardeşine vekâlet vermiş. "Annem, 'baban düğünümüzde bulunamadı, beni de gelinliğimle görmedi. Koltuk töreninde enişte beyim koluma girdi' diye anlatırdı." [7] [8]

Basın Yayın Umum Müdürlüğü’nde görev yapan Ataç, Hasan Âli Yücel'in Millî Eğitim Bakanı iken 1940 yılında Tercüme Heyeti'nin ilk başkanı olmuştur. Bu görevinden sonra İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu'nda, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde çalışan Ataç; Ankara Orta Muallim Mektebi’nde Türkçe, sanat tarihi ve Fransızca derslerine girmiştir. Ataç, 1941-1945 yılları arasında İstanbul Pertevniyal Lisesi, İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Ankara Atatürk Lisesi’nde de Fransızca hocası olarak çalışmıştır.  N. Ataç, Cumhurbaşkanlığı mütercimliğine getirilmiş 1945 emekli olana kadar burada çalışmış bu görevinden de 1952 yılında emekli olmuştur. [9] [10]

1940 ve 1945 yılları arası yazı hayatı açılarından oldukça üretkendir.  Bu yıllar arasında pek çok yazısı, şiiri ve denemesi Akşam, Ulus, Cumhuriyet, Milliyet, Son Posta, Haber, Akşam Postası, Son Havadis gazeteleriyle Hayat, Fikir Hareketleri, Yedigün, Yeni Adam, Yeni Mecmua, Yarım Ay, Pazar Postası, Seçilmiş Hikâyeler, Ülkü, Varlık ve Türk Dili dergilerinde çıkmıştır.

1955'te eşi Leman Hanım mide kanseri yüzünden  48 yaşında ölünce  Ataç'ı derinden sarsılmış  ardı ardına hastalanmış,  1957 yılının 17 Mayıs günün Numune Hastanesi'nde 59 yaşında ölmüştür. [11]

Ataç'ın ilk yazısı 1921 yılında Dergâh dergisinde çıkmıştır. Bu yazının Ahmet Haşim’in yeni çıkan Göl Saatleri adlı şiir kitabı üzerine olduğunu belirten Ataç, daha sonra tiyatro eleştirileri yazmaya başlamıştır. 



EDEBİ KİŞİLİĞİ

Nurullah Ataç, yazılarında Nurullah Ata, Ahfeş, Sabiha Yağızlar, Alkan, Ali Gümrükçü, Kavafoğlu, Süha Kavafoğlu takma adlarını da kullanmıştır. Yazmaya 1921-22 Yahya Kemal’in yönettiği Dergâh dergisinde yayınlanan şiir ve yazılarıyla başladı. Daha sonra yalnızca deneme ve eleştiri türünde ürünler verdi ve çeviriler yaptı. Fransızcadan yaptığı tercümelerle tanındı. Eski Türk edebiyatı ile Batılılaşma ve Cumhuriyet Dönemini  inceledi.  

1922 yılında Falih Rıfkı (Atay)'ın çağrısıyla Akşam gazetesinde yazmaya başlamıştır. Bu yazılarda Ataç, özellikle tiyatroya ile ilgilenmektedir. Ataç’ın tiyatro yazıları ve eleştirileri üzerine bir çalışması bulunan Metin And, bu has edebiyat adamının 1921 - 1957 arasında çeşitli gazetelerde yayımlanmış 112 adet tiyatro ile ilgili yazısını saptamıştır. And, Ataç’ın tiyatro eleştirmenliğini şöyle değerlendirmektedir. "Hep bir seyirci gibi davranmıştır, kendi kişisel beğenisini içtenlikle kâğıda döken bir seyirci gibi. Sahne gerisini fazla kurcalamayan, tiyatro üzerine teknik bilgiler saçmayan, meslekten bir adam gibi bilgiç konuşmayan bir seyirci. Öyle kupkuruya tiyatroyla ilgilenen bir yargıç değil, tiyatroda olmaktan hoşlanan, bunun sevincini duyan ve yaşantısını okurlarıyla paylaşan bir seyirci"  Sanatçı olamayacağını anlatan Ataç, daha sonra doğrudan yazın yapıtlarına, yazın sorunlarına yönelir eleştiri ve deneme yazmayı başlıca uğraş edinir. Tiyatro yazıları da giderek seyrekleşir. Kendini dil devrimine, Türkçe’nin arılaştırılmasına adar, bu arada sayısız çeviri yapar.

 

Türk Dil Kurumunun dilde özleşme faaliyetlerinde aşırıya kaçmış, devrik cümle kullanması sebebiyle de dikkatleri üzerine çekmiştir. Eleştiri, deneme ve çevirileri ile Türk edebiyatında adını duyuran ve özellikle edebî eleştirinin büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Samet Ağaoğlu, Aşina Yüzler Kitabında bir şair olarak Nurullah ATAÇ’I aklı ile kalbi durmadan değişen, birinin güzel dediğine ötekini çirkin damgasını yapıştırdığı kuvvetli hislerinin ve engin zekâsının çarpışmasından doğmuş çeşitli acıları bazen gerçekten insanların insafsız olduğu kadar kuvvetli keskin ironisi ile örmesini bilen bir adam olarak tasvir etmiştir. [12]

N. Ataç, hiçbir zaman bir Sanatçı, bir yaratıcı olduğunu ileri sürmemiştir.  Bu durumu  şöyle betimliyor: “Ben bir Sanat adamı/yaratıcı bir yazar değilim.  Ne  şiir yazmak elimden gelir,  ne roman... Ben bir gazete yazarıyım, söylediklerim bir gün, iki gün okunur, sonra geçer.” (Karalama Defteri Ararken 20)  Çok eleştirildiği Öz Türkçecilik savunusunu çıkar kaygısıyla ya da birilerine yaranmak için yapmadığını belirtir.  “Dil işine girişmem de bir çıkar kaygısıyla değildir de onun için, alıklar benim  şu bu buyurdu diye,  şuna buna yaranmak için Öz Türkçeye özendiğimi sanırlar.” (Öztekin 86)  N. Ataç’ın, Türkiye Türkçesi’nde edebiyat eleştirisini sistemli ve Batılı örneklerine benzer biçimde yaptığı söylenebilir. [13] Eleştirmen dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri, belki de birincisi olması bu yüzdendir. N. Ataç’ın bir eleştirmen olarak sanatın ve sanatsal üretimin özerkliğine inandığını, eleştiri yazısını sanat eseri saydığını da söyleyebiliriz.  N. Ataç, samimiyet ile doğallık, içtenlik ve mesafesizlik gibi benzer anlamlara geldiğini düşündüğü duyguları, uygarlığın karşısına koyar. Uygarlığın tıpkı sanat ve EDEBİYAT gibi özen, yapmacık ve mesafe gerektirdiğini belirtir.[14]

Ataç, edebiyat türlerinden en çok şiir eleştirisi kaleme almıştır. Öznel eleştirisinde tamamen sübjektif değer yargılarına yer vermiştir.  Düşüncelerine her zaman  şüpheyle bakmış, sürekli soru sorarak önceki fikirlerini reddederek hüküm vermekten kaçındığı gibi düşüncelerini de sık sık değiştiren bir tutum izlemiştir. Eleştiri yazılarıyla Türk yazınında izlenimci eleştirinin ilk örneklerini veren Nurullah Ataç’ın Akşam gazetesinde tiyatro eleştirmenliği, Hâkimiyeti Milliye, Ulus, Milliyet, Tan, Posta, Cumhuriyet, Son Havadis, Dünya gazetelerinde ise eleştiri yazıları çıktı. Denemeleri ise Türk Dili, Varlık, Yedi gün, Ülkü, Seçilmiş Hikâyeler gibi dergilerde yayımlanmıştır. [15]


Nurullah Ataç’ın denemelerinin asıl önemi nesir dilinde yaptığı değişikliktedir. O, Yazı Dilini Konuşma Diliinin doğallığına dönüştürmeye çalışmış, bunun için de devrik cümle kullanmaya önem vermiştir. Onun devrik cümleyi kullanmasında  Fransızcadan çeviri yapması da etkili bir rol oynamıştır. O, konuşur gibi, duyduğu gibi yazmaya çalıştı. Bu konuda şöyle der: “Yazı dilinin konuşma dilinden başka olmasını isteyen dar görüşlüler dilediklerince tepinsinler, devrik tümce giriyor, girdi yazı diline. Ben istediğim için değil, çağımız istediği için. Genci de ona gidiyor, yaşlısı da. Yaşsızlar vardır, yaşsız, çağsız, tatsız tuzsuz, ölü gibi yaşayanlar, bir onlar gitmiyor, gidemiyor konuşma diline. Konuşma dili, devrik tümce, yarının canlı, güzel ışıklı Türkçe'si. Onun geldiğini göremeyenler, sezemeyenler kendilerine ağlasınlar!” (Ataç, 1972, 306)

Dogmatizme karşıdır. Kitaplarından birine Ararken adını vermesi bile onun düşüncesinin daimî arayış içinde olduğunu göstermektedir. Onun asıl önemli cephesi edebiyat ve kültür hakkında çok sağlam değerlere sahip olması ve bu sağlam bilgi üzerinde çeşitli düşünce denemeleri yapabilmesidir. Seçmiş olduğu deneme türü bu alıştırmalara fırsat vermektedir. Bu yazılar, okuyucuyu -fikirleri paylaşsın paylaşmasın söyleyecek sözü olan, kültürlü bir yazarı okumaya ve onunla birlikte düşünme çabasına yöneltir. Ataç’ın edebiyatımızdaki yerini hocası Yahya Kemal  şu cümle ile ifade etmiştir: “Nurullah Ataç tek başına bir yıldızdır, onun âleminde bulunmak bütün şiiri anlamak demektir” [16]


 

EĞİTİMLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ



Ataç yeni neslin eğitiminde Latince ve Grekçeyi öğrenmenin şart olduğu görüşünde ısrarcı bir tutum sergilemiş, bu görüşleri sebebiyle de tepkilere neden olmuştur. Divan Edebiyatının malzemesi olan Osmanlıca da bir imparatorluk dili olduğu hâlde Ataç’ın Latinceye tanıdığı imtiyazı Osmanlıcaya tanımaması ilgi çekicidir ve onun önemli bir çelişkisi olarak gözükmektedir.

N. Ataç bir eğitimci olarak öğrencilerin eğitimi ve öğretmenlik mesleği hakkında pek çok önemli görüşleri ve önerileri olan bir yazardır. Öğrencilere basmakalıp ifadelerle kompozisyon yazdırılmasına karşı çıkmış, öğrencinin gördüğünü, hissettiğini yazmasını, yazdıklarında samimi olmasına izin verilmesinin önemini vurgulamıştır. Öğrencilere  şiir ezberletilmemesinden yana olan yazar  liselerde özellikle Divan şiirleri sadece açıklanmakta, gençlerde ezberleme hevesi uyandırılmadığı kanaatindedir.

Ataç’ı aktüel bir kişi hâline getiren unsurlar arasında Türkçenin özleştirilmesi konusunda aşırı tavrı ile kendisinden sonraki bâzı yazarlarda da görülen devrik cümle alışkanlığı sayılabilir. Yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı içinde oldu. Çoğulcu bir düşünce yapısına ulaşmak için Batı hümanizmi ve demokratikleşme sürecini sindirmek gerektiğini savundu. Türkiye'de ulusal benliği koruyan bir Batılılaşma modeli uygulanmasını önerdi. Eleştirmenin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve kendine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu olarak ele aldı. Batılılaşma, Divan Şiiri, yeni şiir, eleştiri gibi çeşitli konularda, kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı etkiledi. Onun en başarılı ve kalıcı eserleri eski Yunan, Lâtin, Fransız ve Rus klâsiklerinden yaptığı tercümelerdir.



HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Yazarı çeşitli yönlerden inceleyen, dil üzerine söyleşilerini derleyen, ayrıca Nurullah Ataç bibliyografyası veren bir monograf, Ataç (1962), TDK tarafından yayımlandı, gene Türk Dil Kurumu, 1963′ te Ataç’ ın Sözcükleri, 1964′ te yazarın söyleşilerini toplayan Söyleşiler, 1980′ de dergilerde adlarında daha üç kitap çıkardı. Metin And’ ın Ataç Tiyatro’ da (1963) adlı eseri, yazarı tiyatro eleştirmenliği yönünden inceler. Bu konuda diğer iki eser, Asım Bezirci’ nin yazarın eleştiri anlayışını inceleyen, eleştiri üzerine yazılarını derleyen Nurullah Ataç (1968) kitabıyla, Mehmet Salihlioğlu’ nun Ataç’ la Gelen (1968) adlı incelemesidir. Yazarın kızı Meral Tolluoğlu babasıyla ilgili anılarını Babam Nurullah Ataç (1980) adlı kitapta topladı. Nurullah Ataç’ ın ölümünden sonra kızı, babasının yazılarının geliriyle karşılanmak; her yıl Mayıs ayı içinde, bir önceki yılın en iyi eleştiri ve deneme yazılarına verilmek üzere, 500 lira tutarında, bir Ataç Armağanı kurdu (1958). Bu armağan, 1959′ da Mehmet Fuat’a, 1960′ da Sabahattin Eyüboğlu’ na verildi, ondan sonra kaldırıldı.

ESERLERİ 

Yapıtları Telif: Günlerin Getirdiği (1946), Sözden Söze (1952), Karalama Defteri (1952), Ararken (1954), Diyelim (1954), Söz Arasında (1957), Okuruma Mektuplar (1958), Günce (1960), Prospero ile Caliban (1961), Söyleşiler (1964), Şöyleşiler (1962 Dil üzerine), Günce I (1972), Günce II (1972), Dergilerde (1980), Çeviri: Aisopos: Masallar (1944), Lukianos: Seçme Yazılar I,II,III (1944,1944,1949), Sophokles: Oipidus Kolonos'ta (1941), Plautus : Amphitryon (1943), Balzac: Vandetta (1943), Stendhal: Kırmızı ve Siyah I, II (1941,1942), Laclos: Tehlikeli Alâklar (1944), Simenon: Kiralık oda (1953) 

ROMANCILAR İLE İLGİLİ BAŞLIKLAR VE LİNKLERİ


FAYDALANILAN KAYNAKLAR

 

[1] Bezirci, Asım (1998). Nurullah Ataç, İstanbul: Evrensel Basın Yay.

[2] Kültür ve Turizm Bakanlığı::Nurullah Ataç, URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008

[3] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf.76

[4] DR. NECATİ TONGA, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/atac-nurullah

[5] ABDULLAH UÇMAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/atac-nurullah

[6] Ünlülerle yapılan özel anketler, URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008

[7] YELDA DÖNMEZ, Kızı, Ataç'ı anlatıyor, https://www.radikal.com.tr/ek_haber.php, 09/12/2005

[8] Meral Ataç BABAM NURULLAH ATAÇ Alkım Yayınevi, 2005, 220 sayfa,

[9] Nurullah Ataç: Hayatı, Sanatı, Eseri (haz. Saadet Ulçugür), İstanbul 1964.

[10]  Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda İsimler, Elips Yayınları, Ank. 2005, shf.76

[11] ABDULLAH UÇMAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/atac-nurullah

[12]  Samet Ağaoğlu, Aşina Yüzler, AĞAOĞLU YAYINEVİ, EKİM 1965

[13] Asım Bezirci, Nurullah Ataç'ın Eleştiri Anlayışı ve Uygulayışı Üzerine, insanokur.org

[14] Kaya Akyıldız, Nurullah Ataç'ın Eleştiri Pratiğinde Uygarlık Sorunu, Bilkent Ünv. Master Tezi, Ankara, 2002

[15] Dil derneği:Nurullah Ataç, URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008

[16] Alev Sınar ÇILGIN,NURULLAH ATAÇ’IN DİL - EDEBİYAT EĞİTİMİ VE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE ELEŞTİREL BAKIŞI, yayim.meb.gov.tr/dergiler/169/

Edebiyat Dil bilim, Kültür, Folklor, Geleneksel ve Güzel Sanatlarla ilgili, Tez, yazı, İnceleme, ve Araştırmalarınız bize başvurarak bu sitede Paylaşabilirsiniz.

 BAŞVURU İÇİN : ESA, İLETİŞİM  veya s_kuzucular@hotmail.com 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa

Esa

2 years ago

HAKKINDA KAYNAKÇA   ABDULLAH UÇMAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/atac-nurullah Alangu, Tahir (1959). Ataç'a Saygı, İstanbul: Varlık Yay. Alev Sınar ÇILGIN,NURULLAH ATAÇ’IN DİL - EDEBİYAT EĞİTİMİ VE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE ELEŞTİREL BAKIŞI, yayim.meb.gov.tr/dergiler/169/ Ataç, Nurullah (1935). “Tenkit Üzerine", Tan, 20 Mayıs 1935, s.3 Bağcı, Müberra (2010). Ataç'ın Tiyatro Yazıları, İstanbul: Dergâh Yay. Bezirci, Asım (1998). Nurullah Ataç, İstanbul: Evrensel Basın Yay. Cemal Süreya, Şapkam Dolu Çiçekle (Denemeler), İstanbul 1985, s. 5-26. Çağın, Şerife (2012). Bir Şiir Eleştirmeni Olarak Nurullah Ataç, İstanbul: Dergâh Yay. Çağın, Şerife (2013). Şiir, Daima Şiir: Ataç'ın Şiir Yazıları, İstanbul: Dergâh Yay. D. Mehmet Doğan, “Ataç, Nurullah”, TDEA, I, 211-212. DR. NECATİ TONGA, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/atac-nurullah Doğan, M. Can (2011). "Keçisi Değil Kendi: Nurullah Ataç ve Diğerleri", Nurullah Ataç kitabı içinde, ss.355-367, (Ed. Mustafa Şerif Onaran-İbrahim Çelik), Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. Ertop, Konur (2011). "Cumhuriyet Aydınlanmasına Emek Veren Bir Beyin Adamı", Nurullah Ataç kitabı içinde, ss.185-220, (Ed. Mustafa Şerif Onaran-İbrahim Çelik), Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. Hikmet Dizdaroğlu – Konur Ertop – Sami N. Özerdim), Ataç ,Ankara 1962. Hünalp, Ayhan (1974). Dağlara Giden Yollar 30 Yıllık Basın ve Sanat Hâtıraları. İstanbul: 3 Yayınları. İnci Enginün, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, İstanbul 2001, s. 388-394. Kaya Akyıldız, Nurullah Ataç'ın Eleştiri Pratiğinde Uygarlık Sorunu, Bilkent Ünv. Master Tezi, Ankara, 2002 Karataş, Turan (2011). "Ataç Dergilerde", Nurullah Ataç kitabı içinde, ss. 403-412, (Ed. Mustafa Şerif Onaran-İbrahim Çelik), Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. Metin And, Ataç Tiyatroda: Ataç’ın Tiyatro Eleştirileri ve Yazıları Üzerine İnceleme, İstanbul 1963. Meral ( Ataç) Tolluoğlu, Babam Nurullah Ataç, İstanbul 1980. Nurullah Ataç: Hayatı, Sanatı, Eseri (haz. Saadet Ulçugür), İstanbul 1964. Nurullah Ataç: Eleştiri Anlayışı ve Yazıları (haz. Asım Bezirci), İstanbul 1968 Özdemir, Emin (2011). "Denemeciliğin Ataç Boyutu", Nurullah Ataç kitabı içinde, ss.177-185, (Ed. Mustafa Şerif Onaran-İbrahim Çelik), Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.) Saadet Ulçugür, Nurullah Ataç: Hayatı, Sanatı, Eseri ,İstanbul 1964. Şerife Çağın, Bir Şiir Eleştirmeni Olarak Nurullah Ataç, İstanbul 2012. Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, “Ataç, Nurullah”,  İstanbul 2001 Tanpınar, Ahmet Hamdi (1977). Edebiyat Üzerine Makaleler, 2. Baskı, İstanbul: Dergâh Yay. Tahir Alangu), Ataç’a Saygı (haz. İstanbul 1959. Tonga, Necati (2017). "Nurullah Ataç'ın Yedigün'deki İki Hikâyesi", Kitap-lık, S.191, ss. 52-62. Vedat Günyol, Çalakalem, İstanbul 1977. Yalçın, Murat (Ed., 2010).Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. 3. Bas., İstanbul: Yapı Kredi Yay. YELDA DÖNMEZ, Kızı, Ataç'ı anlatıyor, https://www.radikal.com.tr/ek_haber.php, 09/12/2005 Yılmaz Çolpan, Ataç’ın Sözcükleri, Ankara 1963.