12.04.2024
Ahmet Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar adlı eserinde “ Lale Devrinden sonra ve 1908 deki Meşrutiyetin ilanına kadar özellikle Sakız adasından İstanbul’a gelen köçek Rum çocuklarına “ “tavşan” dendiğinden söz eder. Örnek olduğu beyitlerden de bu kadınsı erkek çocuklarının meyhanelerde veya eğlence yerlerinde rakkaslık yaptıkları, raks ettikleri, içki dağıttıkları, cilve yaptıkları anlaşılmaktadır.
Eğlence mekânlarında insanları eğlendirmek maksatlı davranan, çengiler gibi süslenip raks eden muhtemelen özel giysiler de giyen bu gençlerin günümüzdeki tavşan kızlardan pek de farklı olmadıkları anlaşılmaktadır. Tavşan kızların ortaya çıkışı 1950’li yıllara ve Playboy Dergisine dayansa da Osmanlı devri İstanbul’undaki tavşan oğlanların geçmişi Lale Devrine; hatta saki, mugbeçe, kebgan adları ile 14. Asra kadar uzanır.
Tavşan oğlan tabiri Lale devrinden sonraki şiirlerde karşımıza çıkmaktadır. Tavşan oğlanlara, köçek- çengi, çeng ve çengi beçe, çengiyân-ı şevk ve kebgan dendiği de anlaşılır. Kebgân sözcüğünün ise saki, çengi, çengi beçe ve tavşan oğlanların yerine kullanılmıştır. [1]
Beyitlerden yola çıkarak köçek- çengi, çeng ve çengi beçe, çengiyân-ı şevk ve kebgan ve tavşan oğlanlar ile saki ve muğbeçelerin aralarında bazı farkların olduğu anlaşılır.
Çengiler, kebgânlar ile tavşan oğlanlar raks eden, zil takıp, çar para ile gösteri yapan kişilerdir. Saki ile çırağı olan mug-beçeler, içki dağıtmak, meclisi idare etmek, meclistekiler ile yarenlik ve muhabbet etmekle görevlidir. Ancak meclistekilerin sakileri, çengileri ve tavşan oğlanları sevgili gibi gördükleri anlaşılır. Onlardan içki istedikleri, onlara sitem ettikleri, onları dudaklarından, gabgab ( boyun altı- gerdan) öpmek istedikleri, onlarla el şakaları yaptıkları, yarenlik etmekten hoşlandıkları anlaşılır. [2] ( bkz Gabgab Nedir Şiirlerde Sevgilinin Gerdanı )
Eşcinsel eğilimli olan Reşat Ekrem Koçu, sakilerin kıyafetlerini şu şekilde tasvir eder. “Alınlarında kâkül, şakaklarında zülüf, başlarında kırmızı fes, festen omuz üzerine sarkıtılmış, mavi bir top püskül, göğsü açık ve kolları sıvanmış beyaz gömlek giyerlerdi. Sakilerin üstünde önü çapraz kavuşur ipek veya sırma işlemeli kolsuz bir yelek, ‘fermene’ belde siyah kuşak, onun altında kara bezden şalvar, bol ve uzun ağlı, yerde sürünecek kadar uzun ve yürürken iki yana nümâyişle sallanacak kadar bol ağlı şalvar, paçalar geniş ve ayak bilekleri üstünde, hizmette ayakları mutlaka çıplak ve çıplak ayaklarında mutlaka takunya bulunurdu.”[3]
Çengiliği daha ziyade Romen kızları ve gençleri yapmışlardır. Çengilerin göz alıcı parlak elbiseler giydikleri, gerdan kırıp, göbek attıkları, çâr- pâre (çarpara ) ( zil- dört parçalı, parmaklara takılan ağaç veya pirinçten yapılan rakkase zili (Bkz. Çâr- Pâre (çarpara ) Nedir. Şiirimizde Çar-pare ) çalan kadınlar, kadınsı erkekler veya kadın kılığına giren gençler olduğu bilinmektedir. [4] Sakız Adasından gelen çocuk yaştaki kadınsı erkeklere ise tavşan beççe de dendiği anlaşılır.
Tavşan beççeler , çengiler ile sakilerin, meyhane, işret hane gibi kapalı mekânlarda; gül bahçesi, su kenarları otağ, gülşen, kır, çimenlik ve sahra gibi açık alanlarda da kurulan meclislerde oldukları anlaşılır. Çengi türündeki kişilerin evlenme ve sünnet düğünlerinde ve Kâğıthane eğlencelerine de çağrıldığı bilinmektedir.
Saki Nedir Sakilerin Özellikleri Görevleri Kıyafetleri ve İşret Adapları
Mugbeçe Nedir Divan Şiirinde Mugbeçe Yavru Saki
Çeng ve Çengi ( Divan Şiirinde Çeng ve Çengi)
Çâr- Pâre (çarpara ) Nedir. Şiirimizde Çar-pare
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın