Usûlî Hayatı Edebi Kişiliği Divanı

18.09.2015

 

Resim alıntı: DİA : Âşık Çelebi’nin Meşâirü’ş-şuarâ - Usûlî’nin minyatürü (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Tarih, nr. 772, vr. 66

 

( d. ?. Vardar -Yenice – Ölümü Vardar- Yenice ö. 945/1538-39)

"Vardar Yenicesi (Yenice-i Vardar), bugün Giannitsa/ Yannitsa adıyla Yunanistan sınırları içinde yer almaktadır. I. Murat döneminde Evrenos Bey tarafından fethedilen Vardar Yenicesi, Türklerin iskânı ile kısa sürede bir kültür merkezi hâlini alır. Vardar-Yenicesi, yapılan cami, medrese, külliye ve hanlar ile mamur hâle getirilirken şehrin manevi yapısı Evrenosoğlu Ahmet Bey’in davetiyle buraya gelen Molla İlâhî ile tamamlanmıştır. Molla İlâhî, vahdet-i vücuda dayalı tasavvufi düşüncenin bu bölgede yayılmasını sağlamış ve bu ortamdan etkilenenHayâlî, Hayretî, Usûlî, Sırrî, Günâhî, Âgehî, Yûsuf-ı Sîne-çâk gibi pek çok şair yetişmiştir." Yrd. Doç. Dr. Hiclâl DEMİR 

Vardar Yenicesi şairlerinden olan Usuli, hemşerisi Hayreti ve Hayali Bey  ile çağdaş olan 16. Yy ın en tanınmış şairlerinden biridir.  

Devrin tezkirecileri ve Kınalızâde Hasan Çelebi  onun Vardar Yeniceli olduğunu belirtirler. [1] (Kınalı-zâde Hasan Çelebi, 1989: 165)  Asıl adı hakkında ise bazı çelişkiler vardır. Tezkire yazarı Garîbî, Usûlî’ninin adını Derviş Ali,[2] Ayvansarâyî ise Abdullah olarak bildirmiştir. (Ayvansarâyî: 1985; 160)[3]  Tezkireciler onun babasının bir sipahi olduğunu belirtir. Bir sipahizade olan Usuli ‘ye babasından çok mal mülk kaldığı da ifade edilir. Fakat aldığı eğitim ve terbiye nedeni ile mala mülke tamah etmeyecek Kalenderi bir derviş olan Usuli [4]

Devrin tezkirecilerin hemen hemen hepsi ondan söz ederken  onun  erken yaşlarda iyi bir eğitim gördüğü  Vardar Yenicesinde iken Molla İlahî ile başlayan  tarikatların dergâhlarında tasavvufi bir eğilime girdiğini belirtmektedirler. Devrinin diğer  Vardar Yeniceli şairleri gibi Kalenderi bir mizaca sahip olduğu hatta hemşerisi Hayreti   ve  Hayali Bey   gibi  Kalenderi dervişi olduğunu yazmaktadır. Kendisi de bir şiirinde KALENDERİ olduğunu, hatta çardarb  ( saçını, kaşını, sakalını ve vücudundaki tüm kılları keserek üryan dolaşan )[5]bir derviş olduğunu da ima eder. 

Secdeler eylen gelün abdâllar kim bunda bir
Tekye-i hakda tırâş olmuş kalender var imiş

 Usûlî, 16 yy’ın  Rumeli’deki en  önemli şair ocaklarından Vardar Yenicesi'ndeki çok zengin  tasavvuf ortamı içinde iyi bir öğrenim görmüş,  tahsilini tamamladıktan sonra da kendini  tamamen tasavvufa  vermiştir. Babasından çok fazla mal ve mülk kalmasına rağmen diğer kalenderiler gibi yersiz yurtsuz, parasız, malsız mülksüz bir yaşamı “ uzleti”  tercih etmiş olduğu anlaşılır. 

Kaynaklara göre İlim tahsili esnasında, Şeyh İbrahim Gülşeni’nin namını duymuş ve onun müridi olmak için  yola koyulup  Mısır’a  kadar gidip  Şeyh İbrahim Gülşeni ’ye  intisap etmiştir.  Kaynaklar “Şeyhinin nezdinde makbul ve muteber bir mürit “ olduğunu yazmakta  ve  Gülşeni dergâhında “ Defalarca Çile çıkardığı " ( Bkz - Çile Çekmek), kaynakların verdiği bilgiler arasındadır.

Usuli’nin Şeyh İbrahim Gülşeni’nin ölümüne kadar Mısır’da kaldığı, onun vefatından sonra  1534 ise yeniden memleketine dönerek ölene kadar Vardar yenicesinde  kaldığı ve orada ( ö. 945/1538-39) öldüğü kaynaklar  tarafından belirtilir.

1534 yılında Vardar Yenicesine dönen  Usuli,  ömrünün geri kalan kısmını Gülşenîliği Rumeli’de yaymakla geçirmiş,  bir yandan da   hemşerisi ve çağdaşı Hayreti gibi  Belgrad’daki akıncı beylerine musahiplik yaparak ve Akıncı Beyi Evrenosoğlu Abdi Bey’den yardım görerek yaşamış, Hatta  Evrenosoğlu Abdi Bey ile  bazı Rumeli şehirlerini dolaşmıştır. [6]Şeyhi’nin ölümünden sonra dört beş yıl daha yaşayan Usuli  doğduğu şehirde vefat etmiş ve oraya gömülmüştür.


USULİ’NİN EDEBİ KİŞİLİĞİ

Usuli’nin  Şiirlerinin çoğu, tasavvufî  ve kalenderi özellikler taşır. İlk şiirlerinde Kalenderlik yaşantısından izler taşıyan şiirleri daha sonra Gülşenilikten aldığı terbiye ile değişir. Çağdaşı ve hemşerileri olan Hayreti ve Hayali Bey kadar önemli bir şair olan Usuli kendisi gibi kalenderi olan bu her iki şair ile aynı kültür ortamı içinde yetişmiş, devlet adamlarına intisap ederek onların gölgesinde yaşamaya bile tenezzül etmeyerek Şeyh İbrahim Gülşeni dergâhına katılıp uzlette yaşamayı tercih etmiştir.

Usuli, düşüncelerinde  Huruflikten de izler taşıyan, kalenderi yaşayan Kalenderİ dervişidir. Aşık Çeleb’nin , “Usûlî’yi Sünnî inancına aykırı hareketlerde bulunan şairler arasında” görmesinin nedeni budur.  Kınalızâde “Sûfiyâne şiirleri ve fakr u fenâya dair sözleri vardır” diyerek bu yönüne işaret etmiştir. Usûlî,  “Üryan gelip üryan gitmek” fikriyatında olan   derviş, kalender meşrep, kimseye boyun eğmeyen, kanaat  ve  yoksulluk içinde yaşamayı  marifet kabul eden, o yüzden  beylere ve hünkârlara karşı  pervasız, Melami bir şairdir.  

Esasında Usûlî’nin  düşünceleri tam olarak oturmamış, Alevilik, Kalenderilik, Şiilik, Hurufilik ve Sünnilik  arasında kalmıştır.  Alevî, Kalenderi Hurufi etkilere rağmen  daha ziyade vahdet-i vücûd düşüncesine inanmış bir şair olduğu göze çarpar.  “Usulî’nin Alevî meşrep tarafını daha ziyade ondaki Âl-i aba [7] sevgisiyle açıklamak mümkündür. “İkinci Fazlullah” ve “Nesîmî’nin sırrı” denmesine rağmen Gölpınarlı’ya göre Usûlî’yi tam bir Hurûfî saymak da mümkün değildir.”[8]

Usuli’nin şiirleri Şeyhi İbrahim Gülşeni’nin şiirleri gibi sade samimi ve içtendir. Halk edebiyatına meyilli bir divan şair olan Usuli şiirlerinde hece ölçüsünü de kullanmış, Arapça ve Farsçayı da iyi bildiği halde   halkın da anlayabileceği bir dille yazmaya önem vermiş, divan şiirinin söz sanatlarını ve mazmunlarını açık ve anlaşılır bir basitlik içinde yazmaya çalışmıştır. Biraz da dervişlik ve Gülşenilik anlayışının zorlaması ile olsa gerek halk şiirine ve halka meyilli bir dil tavrı içindedir.

Yenice’den esen seher yelleri
Bana Sultan Mustafa’dan haber ver.
Unuttu mu gurbetteki kulları
Bana Sultan Mustafa’dan haber ver.

Dizelerinde olduğu gibi kimi şiirleri âşıkların edasını yansıtır.

Latîfî,  “Usûlî’nin eğitimi ve meşrebi dolayısıyla şiirlerinin mutasavvıfâne olduğunu, üslûbunun Seyyid Nesîmî tarzına yakın “ olduğunu söylemektedir. “Mânâ cihetinden ise Makâlî'nin Câvidân-nâme ve Fazlullâh Na’lî'nin Makâlât’ına benzerliğini vurgulamaktadır.” [9]  Usuli’nin şiirleri zamanında da sevilmiş, tezkireceiler onun şiirlerinden ve şairliğinden övgüyle söz etmişlerdir. Gelibolulu Ali Mustafa onun şiirlerinden  bir tanesini tahmis etmiş, şiirlerinin “ ince, güzel ve itibarlı”  olduğunu belirtmiştir.

Dilde haylîden hayâl-i zülf-i dilber var imiş
Cânum içinde yatur bin balulu ejder var imiş

Eyâ dirîgâ hîçe satdum kıymetini bilmedüm
Âb u hâkümde benüm bir pâk gevher var imiş

Olmadan levh u kalem dahı hat-ı maşûk ile
Levh-i dilde yazılu dîvân u defter var imiş

Secdeler eylen gelün abdâllar kim bunda bir
Tekye-i hakda tırâş olmuş kalender var imiş

Yakdı gönlüm âteşi şöyle cihân mülkin dilâ
Neylesin dîvâne ki gönlinde ahker var imiş

Zâl-i dünyâya gönül virme Usûlî var iriş
Gülşenî dirler velâyet içre bir er var imiş[10]

Usuli pek çok türde şiir yazmış olmasına rağmen asıl şöhretini gazelleri ile sağlamıştır.  Şiirlerinde söz sanatların anlaşılır ve basit kullanmaya özen göstermiş  mecazlar ve tasavvufî sembolleri açık ve anlaşılır ifade etmeye gayret etmiştir.  Şiirlerini güçlü kılan özellik ise samimi ve içten olmasıdır.  Usuli, Seyyid Nesimi , Ahmed, Şeyhi , Cem Sultan , Bursalı Ahmet Paşa  ve Necati Bey ‘İN şiirlerine nazire ve tahmisler yazmış dolayısı ile onların etkisinde kaldığını göstermiştir. Onun şiirlerine ise hemşerisi ve çağdaşı büyük ihtimalle de çocukluk yıllarından tanıştığı Hayali Bey, Taşlıcalı YahyBâki  ve Zati  nazireler yazmışlardır.

Resim Alıntı: DİA  Usûlî divanı  Hadis Tercümesi  (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Manzum, nr. 31)

Usuli Divanı

Bilinen tek eseri divanıdır. Usuli Divanı,  Mustafa İsen tarafından farklı nüshaları karşılaştırılarak yayımlanmıştır. Divanında kaside, terci-i bend, muhammes, müseddes, murabbâ tahmîs gibi musammatlar gazeller ve kıtalar bulunur. Divanının başında 109 beyitlik bir bölüm miraciye, üç münâcât, bir şehrengiz, dört kaside, on musammat, 147 gazel ve dört kıta bulunmaktadır. Usuli Divanı hakkında Ayşe Yaşar ile (1990, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü); Fatma Atıcı (2007, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü)  yüksek lisans tezi hazırlamışlardır.

Usuli divanında klasik divan tertibinin dışında kalan başka edebi türler de bulunur. Mevcut nüshaların bir kısmında seksen tane hadis tercümesi ile [11]divanının sonunda Yenice’yi anlatan Mesnevi tarzında yazılmış bir şehrengiz[12] de bulunmaktadır.  

 

Usuli divanında Farsça bir şiirin dışında diğer bütün şiirleri Türkçedir. Şairin  divanında çağdaşı  Meali’nin divanında da olduğu gibi  hece vezniyle yazılmış şiirleri de vardır. Usuli’nin divanında  dokuz adet  şiirin [13]hece vezniyle yazılmış olması  ilginçtir.

Manzum Hadis Tercümesi: Usuli’nin divanında manzum hadis tercümeleri de bulunurBu hadis tercümelerinin bir kısmı divan nüshalarının baş tarafında kaydedilmiştir.  Hadislerin sayısını Abdülkadir Karahan seksen, Gürer Gülsevin 120, Âdem Ceyhan ise altmış dokuz olarak tespit etmiştir.

Yenice Şehrengizi.  Usuli’nin Yenice Şehrangiz’i divanının sonuna eklenmiş vaziyette bulunmuştur. Mustafa İsen’in hazırladığı divanının  tenkitli baskısında Yenice Şehrengizi 191 beyitten oluşur ve  bu şehrengiz bir münâcâtla başlar.

Usuli,  şehrengizinde: şehrin ahalisi,  Yenice-i Vardar’ın askerleri, beyleri ve bilginleri, esnafları,  halkının anlayışı, ahlakı,  hünerlerinden bahsettikten sonra bir girizgâhla Yenice şehrinin güzellerinin tasvirine geçer. Şehrengiz dokuz beyitlik bir hâtime ile sona erer.

Usuli, Yenice Vardar Şiirleri

·         Dilde haylîden hayâl-i zülf-i dilber var imiş

·         Be bu bazar-ı cihanın kuru dükkanına yüf.

·         Vücûd-ı Mutlakun bahri ne mevci kim ider peydâ

·         Muttasıl sanma bizi cevr ü cefâmın kuluyuz

·         Cân u dilden yâr kim ey yâr senden dönmezem

KAYNAKÇA 

[1]  Kınalı-zâde Hasan Çelebi (Haz. İbrahim Kutluk). Tezkiretü’ş-şu’arâ. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yay, 1989.

[2] Garîbî, Tezkire-i Mecâlis-i Şu‘arâ-yı Rûm,(haz. İsrafil Babacan), Vizyon Yayınevi, Ankara 2010.

[3] Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Mecmua-i Tevârih (haz. Fahri Ç. Derin-Vahid Çabuk) Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1985.

[4] Şahamettin Kuzucular, Hayreti Hayatı Edebi Kişiliği, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hayreti-hayati-edebi-kisiligi/74320

[5] Şahamettin Kuzucular, Kalenderilik Felsefesi Fikriyatı ve Yaşama Biçimleri, https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kalenderilik-felsefesi-fikriyati-ve-yasama-bicimleri/74054

[6] Bayram Ali Kaya, Usûlî, TDV, İslam Ansiklopedisi, Cilt:42

[7]Aba altına alınanlar”  anlamında Hz. Peygamber'in ehl-i beyti ile ilgili bir terimdir. Peygamberimiz (s.a.s.) ve onun kızı Fâtıma, damadı Hz. Ali, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'den meydana gelen kişileri kasteden bir terimdir. Bunlara "Penç-âl-i abâ " ismi de verilmektedir.” Geniş bilgi edebiyadvesanatakademisi.com/yazi/1937-aliterasyon_ 

[8] Bayram Ali Kaya, Usûlî, TDV, İslam Ansiklopedisi, Cilt:42

[9] Ramazan EKİNCİ, OSMANLI KÜLTÜR MERKEZLERİNDEN VARDAR YENİCESİ VE TEZKİRELERE GÖRE VARDAR YENİCESİ ŞAİRLERİ, Turkish Studies - Volume 7/4, Fall 2012, p. 1663-1679, ANKARA-TURKEY

[10] Ramazan EKİNCİ, OSMANLI KÜLTÜR MERKEZLERİNDEN VARDAR YENİCESİ VE TEZKİRELERE GÖRE VARDAR YENİCESİ ŞAİRLERİ, Turkish Studies - Volume 7/4, Fall 2012, p. 1663-1679, ANKARA-TURKEY

[11] İsen, Mustafa. Usûlî Divânı. Ankara: Akçağ Yayınları, 1990.

[12] İsen, Mustafa. Usûlî Divânı. Ankara: Akçağ Yayınları, 1990.

[13]  Dr. Meltem GÜL, USÛLÎ’NİN DİLİNDE AHENGİ SAĞLAYAN UNSURLAR ÜZERİNE BİR DENEME, https://www.idildergisi.com/makale/pdf/1358351146.pdf

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar