01.06.2016
Gül ve Gül- i Rana
Osmanlıca yazılışı gül- ü rana : رعنا گل
Rana : رعنا :
Gül : گل
Rana sözcüğü Arapça kökenlidir ve ahmak, sünepe kadın anlamlarından anlam iyileşmesine uğrayarak “güzel, hoş, latif, parlak, revnaklı” anlamına gelmiştir.
Bu nedenle Gül ü rana sözlüklerde : “güzel gül; dışı sarı, içi kırmızı renkte olan bir çeşit gül” şeklinde tarif edilir.
Şiir Dünyamızda Gül- Gül ü Rana ve Bülbül
Gül Divan, halk ve çağdaş şiirimizde adı en sık geçen çiçektir. Gül motifi, şiir dünyamızda bülbül ile birlikte veya tek başına çok sık kullanılır. Gül, bir çiçek olarak , sevgiliyi sembolize etmek maksadı ile , Hz peygamberin sembolü olarak, sevgiliye, sevilen birine, benzetme aracı olarak, bülbül ile olan aşkına atıfta bulunulmak, bahar, işret ve eğlence ile ilgili olarak , ömrünün kısa olmasına atıfta bulunulmak maksadı ile,, rengi , kokusu ve diğer tüm çiçeklerden daha güzel olması ile, renginden dolayı kanı, şarabı, ateşi, aşkı vb akla getirmesi nedeni ile vb kullanılır. Gül, renk, koku ve dikeni nedeni ile pek çok diğer şeylere benzetilir. Gülün açılması sevgilinin koynunun açılmasına, gülün yapraklarında yağmur damlalarının durması, ağlamak ile yapraklarının dökülmesi, acı ve dikeni ile solması üzülmek ile vb bağdaştırılır. Güller içerisinde en sık adı geçen Kırmızı gül dür. Kırmız gül ile pek çok benzetme yapıldığı gibi, kırmızı gül ilahi ihtişamın tezahürü olarak da kabul edilir.
Gülün tomurcukları sevgilinin açılmayan göğsüne, fidanı sevgiliye, dikeni kötü söze, acı ve kedere, vb işaret eder. Gülün veya goncanın üstündeki çiseler tere, gözyaşına, benzetilir.
Gül ile ilgili oluşan bu tasavvurlar, benzetmeler, alegorik veya gerçek şekillerde oluşan anlamlandırmalar çok çeşitli terkipler ve tamlamalar kurulmasına vesile olmuştur. Bunlardan en sık kullanılanlarından olan ’gül-i rana’’içi kırmızı dışı sarı gül, iç içe sevgileri, ‘’gül-i sadberk’’ iri gül ise bin bir alakayı ifade eder. Gül i ter: taze gül, gül i suri: gül yağı çıkarılan Edirne güldür. ‘’gül-geşt’’ özel bahar gezintisi, gülgun (gül renkli), gülgun (gül renkli)
Gül i Rana bir tarafı sarı diğer tarafı kırmızı güllerin adı olarak kullanılırken Ra’na kelimesinden hareketle bu terkip birazcık da bön ve salak bir kadını veya sevgiliyi de ifade etmiş olur. Eski devrilere ait bazı kaynaklara göre fidan manasına da gelen " ra’na " sözcüğü bir fidan gibi sağa sola eğilip bükülmesinden dolayı dilberleri ifade etmek için kullanılmıştır. [1]
İki güldür yüzü ol mâh –rûy –ı meclis efruzun
Bu ma’naya gül i ra’na dü vech ile müsaiddir. Nabi
Meclisi aydınlatan dilberin bir yüzü beyaz bir yüzü kırmızı gül gibidir. Bu yüzden o gülü ra’nanın bir yüzüne güneş diğer yanağına ay demek münasiptir.
Bûydan hoş renkten pakizedir nazik tenin
Beslemiş koynunda guya kim gül- i ra’na seni Nedim
Rengü bûdur güle zîynet güzele hüsn ü bâhâ
Gül denir her güle amma gül-i ra’na denmez. Pertev Paşa
Gül ve gonca ile alakalı tasavvufi manalar da vardır. Gonca gül birliği (vahdet), açılmış gül ise çokluğu kesreti temsil eder. Gülşen, yani gül bahçesi gönül açıklığının, yani kirden kibirden kinden arınmış gönlün ilahi güzelliğin sembolüdür. Gonca halveti, yani insanın kendisiyle ve Tanrı’yla baş başa kalmasını temsil eder. Açılmış gül can sırrını açığa vurmak demektir. Gül, kısa ömrü sebebi ile hayatın geçiciliğini ifade eder. Gülzar-ı fena yok olmaya mahkûm dünya, gülzar-ı beka ise sonsuzluk ülkesi anlamlarına gelmektedir.
Gül ile cinaslar yapılır. Gül ile gülmek, arasında yapılan cinasların yanı sıra, gül ile bülbül, gül ile âşık, gül ile bağban, gül ile diğer çiçekler vb arasında alakalar kurulur. ( bkz Gül ile Bülbül Hikayesi Şiirlerde Gül İle Andelip) Bülbülün güle erişmek için çabasına dikenlerin engel olduğu gülün dikenin bülbülün göğsüne batarak bülbülü öldürdüğü hikâyesi se sık sık karşımıza çıkar. Gü, su ihtiyacını bülbülün kanıyla karşılar. Büllbül nağmeleriyle kendinden geçerken gül de naz uykusundan uyanıp onun kanını içiverir. Bülbülün kanı, gülün dikenlerine sızıp goncaya ulaşır ve ona renk katar. Kırmızı gülün rengi bülbülün kanındadır. [2]
Şiir dünyamızda güllerin her türlüsüne ve her renklisine yer verilmiştir. Güller bin bir çeşit renkleri ile elvan elvan kokuları ile deste deste manalar ifade edecek şekillerde kullanılır. Gül, baharı, aşkı, sevdayı, ateşi, renginden dolayı şarabı, kanı, solmasından dolayı hüznü, , kokusu ve güzelliği ile sevgiliyi hatırlatır. Bahar mevsiminde açması nedeni ile eğlenceyi, baharı, baharın kısalığını, baharın güzelliğini, taze genç kızları, vb akla getirir.
Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün teg verse bin gülzare su Fuzuli
İçmek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile
Gül budağının mizâcına gire kurtara su Fuzuli,
Gül, tazelik, taravet, incelik, narinlik ve nazlılık ifade eder. Sevgilinin boyu, yüzü, yanağı, açılan kolları, kucağı, koynu, göğüslerinin ucu, vb tomurcuğa veya açılan güle benzetilir. Gül aşığa çile çektiren, zulüm eden, aşığını karşısında perişan eden nazlı bir çiçektir.
Gül İle İlgili Edebi Hikâyeler
Gül ile ilgili oluşan pek çok hikâye de vardır. Gül, rengini aşığı olan bülbülün kanından almıştır. Dikeni bülbüle batmış, akan bülbülün kanı güle rengini vermiştir. Gülün dikeni âşıkla gül arasında engeldir. Bülbülün akşamdan sabaha, sabahtan akşama kadar ağlayıp inlemesi güle olan aşkındandır. Akşamdan sabaha kadar öten bülbül goncanın açılmasını görmek için naliş eder. Tan vakti yorulur bir ara gözleri kapanır işte o anda gonca açılır.[3] Bu defa zavallı bülbül goncanın açıldığını neden göremedim diye sabahtan akşama kadar yine ötüp durmaktadır. ( bkz Divan Edebiyatında Bülbül Andelip Hezârdan )
Bahar ile gül, gül ile bülbül, gül ile sevgili, gül ile aşk, gül ile âşık, birlikte düşünülür. Gül ile gonca, gül ile saba yeli, gül ile sabah rüzgârı arasında çeşitli hikâyeler oluşmuştur. Sabah yeli ve Saba Yeli, Hz Süleyman’ın sevgilisi olan Saba Melikesini de ifade eder. ( bkz Belkıs Kimdir Saba Melikesi Efsanesi ) Goncanın açılması sabah yeli ile gerçekleşir. Gül ile su, gül ile gözyaşı, gül ile bağban, gül ile dere, gül ile yel, gül ile sevgili, gül ile ter ve gözyaşı vb ilişkili unsurlardır.
Gül ile ilgili diğer tanınmış bir efsane ise Nemrut ve Hz İbrahim ile ilgilidir. Nemrut, İbrahim Peygamberi mancınıkla ateşin içine atmış, bu ateşler gül bahçesine dönüşmüştür. ( bkz Nemrud Kimdir ve Nemrud Kıssaları)
Aceb mi bir gül için zahm-harını çeksek
Zaman ola bu çemende dikenle söyleşiriz Nazmi
Sevgilisi gül için ağlayıp inlerken gülün binlerce sevgilisi varken gül, hep nazlı, kayıtsız ve cevapsızdır. Gül, biraz hercai gönüllü ve gözü hep ağyarda olan bir sevgilidir. Onun bu hali aşığını perişan eder.
"Senden bilirim yok bana bir faide ey gül,
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül" Osman Nevres
Gül ile bülbülü sordun, o gonca güldü dedi
Benim gibi sana yok, senin gibi hezar bana
Gülün derdi hazanladır. Hazan vakti ile gülün solması ömrün sonuna doğru gelinmesi arasında irtibatlar benzetmeler kurulur.
Kat' edip fasl-ı hazân âb-ı revân şirâzesin
Nüsha-İ gül-zârın evrakın perişan eylemiş Fuzûlî
"sonbahar akarsuyun düzenini bozup gül bahçesi kitabının yapraklarını dağıttı”
Âşiyânsuz n 'eylesün gülşende bülbül Rûhiyâ
Derd-mendün eylemiş bâd-ı hazân evin harâb (Bağdatlı Ruhi, 1287: 103)
Ey Ruhî yuvasız kalan bülbül gül bahçesinde ne yapsın dertli bülbülün evini hazan rüzgârı mahvetmiş"
Hezar, hem bülbül demek hem de rakam olarak bin demektir. Hezar hem bülbülü hem de binlerce aşığa işaret eder.
Gül ile ilgili pek çok kaside ve gazel yazıldığı gibi pek çok müstakil eser de yazılmıştır. Kara Fazlı ve Gül ile Bülbül Mesnevisi, Gül ü Hüsrev, Bülbülname bunlardan bazılarıdır.
Çiçek Konulu Başlıklarımız ve Linkleri
KAYNAKÇA
[1] A. Talat Onay, Eski edebiyatta mazmunlar, MEB, SHF 243 İst. 1996
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyat-terimleri-mazmunlar/gul-ile-bulbul-divan-siirinde-gul-ile-andelip/48117
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyat-terimleri-mazmunlar/divan-edebiyatinda-bulbul-andelip-hez-rdan/5193
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın