Haldun Taner Ay Işığında Çalışkur Hakkında Özet İnceleme

31.10.2019

Haldun Taner  Ay Işığında Çalışkur Hakkında Özet İnceleme

 

 Ayışığında Çalışkur (1954)

“Bu kuruluş ve belgeleme, herhangi bir edebiyat ürününde sanatçının yazdığıyla sıradan okuyucunun zevk ölçüleri arasındaki büyük farkı bir eğleni havası içinde göstermesiyle tipik ve orjinaldir.” (Behçet Necatigil)

“Modern deneyci bir edebiyat yapıtıdır Ayışığında “Çalışkur”. Üstelik Batı edebiyatındaki okunması ve anlaşılması güç deneysel metinlerin aksine inanılmaz derecede eğlencelidir. Ancak ilk başta çok kolay görünen bu metin, farklı okumalara olanak veren ve farklı konulara açılım sağlayan bir çalışmadır.” (Murat Gülsoy)

Ayışığında Çalışkur (1954), İroni ve mizah ustası Haldun Taner’in ilk baskısı 1954 yılında yapılmış olan ilginç bir eseridir.

Eserlerinde güldürü unsurunu öne çıkartarak kara mizah yapmayı çok seven Haldun Taner bu eserini de oldukça özgün, deneysel ve modernist bir teknikle yazmış, yazar tıpkı diğer eserlerinde de olduğu gibi bu eserini de geleneksel yöntemlerin dışında ve belki de ilk kez denenmiş olan bir yöntemle yazmıştır.

Her bir yaptını önceki eserlerinde görülmeyen bir teknik ve yöntemle aktaran yazarın eserlerinde değişmeyen tek şey  toplumun ve bireylerin dış maskeleri ile iç yüzlerini güldürürken okurun içini acıtan, düzünden tersini tersinden düzünü gösteren bir ironi ile aktarmış olmasıdır. “Haldun Taner, hem “entelektüel hikâye tarzı”na hem de sosyal gerçekçilere uzak durmayı yeğler. Çünkü o “herkesin anlayabileceği halkçı bir üslup” peşindedir (Tosun, 2011: 11)[1]

 

Haldun Taner öykülerinde toplumun içi başka dışı maske  ahlak anlayışını, bireylerin  kendisine mubah başkalarına ayıp gördüğü  ahlaki, dini değer yargıları karşısındaki tutumlarını  ortaya dökmek ustası olan bir yazardır.   Haldun Taner’in eserlerinde “ mizah, hiciv ve ironi onun temel anlatım enstrümanlarını oluşturur”[2] ken  eserlerini yazma amacı ise  gerçek kendimiz ile maske kendimizi birebir ve net şekilde yüzleştirmektir.

Sıradışı kurgular oluşturma ustası olan Haldun Taner’in tüm kurmacaları  bireylerin ve toplumun  sahte suratları ile gerçek iç yüzlerini ortaya koyabilecek teknikler icat etmek ürünüdür. Haldun Taner bu eserinde de bilinmedik, denenmedik bir yöntem ortaya koymuş, bu yöntemi ile de insanların dış yüzlerini ve iç yüzlerini faş etmeyi başarmıştır.

Ay Işığında Çalışkur, namuslu görünenlerin ne kadar namussuz, namussuz gösterilenlerin ne kadar namuslu ve ahlaklı olduğunu gösterecek tespitleri ve kurmaca yöntemi ile dikkati çeken bir eser olmaktadır. Eser, bireylerin kendileri için namussuzluk saymadıkları büyük ayıpları kendileri için iftihar kabul ederken başkalarının masum hallerini büyük ayıplar haline getirmelerindeki çelişkileri ve ironileri ortaya dökmektedir. 

Yazar bu eserinde gerçek ile algılar arasında oluşan yanılsamaları ve yanıltmaları da oldukça başarılı bir şekilde ortaya koymuş,  “ahlakı ilkesel olarak değil, sınıfsal ve kişisel olarak tanımladığımızı”  yüksek bir başarı ile göstermiştir.

Eserde yoksul gençlerin masum bir aşk hikayesi ve evlilik hayallerini bıçkın kabadayı ve fahişenin ahlaksızlıklarına çeviren Çalışkur Apartmanın zengin ve seçkin sakinlerinin her biri ise çeşit çeşit namussuzluklar yapan gerçek ahlaksızlardır.  Öykü diğer bir yandan da basit bir hikâye ve bir gerçeğin kişiliklere göre ne kadar farklı şekillerde algılanabildiği, gerçeğin olduğundan ne kadar farklı hallere dönüşebildiğini göstermesi bakımından da ilginçtir.

Hikâyenin aslının yorumlayanlar tarafından ne hale gelebildiği de bu kurmaca içinde somut bir şekilde gösterilebilmiş, yazar bunu sağlamak açısından oldukça başarılı bir yöntem de bulmuştur. 

ÖYKÜNÜN BÖLÜMLERİ

Ayışığında Çalışkur beş bölümden oluşur. İlk bölümdeki öykü İstanbul’un zengin semtlerinden birinde altı katlı bir apartmanda geçer.  Öykünün “ Çalışkur”  başlıklı ilk bölümde başı ve sonu belli bir öykü anlatılır. Öykünün ikinci bölümü“Hikayenin Tepkileri”  başlığını taşır ve ilk öykü farklı kişilerden gelen mektuplar ile tamamen başka bir hale girer. Bu mektuplar yazarı da metni de eleştirmekte ilk bölümdeki namuslular namussuz, ahlaksızlar ise ahlaklı hale gelmektedir. 

Hikâyenin üçüncü bölümü “Sonuç” adını alır. Yazar bu bölümde ilk bölümdeki metni yorumlayıcıların istediği şekilde yeniden yazar. 

 

ÇALIŞKUR APARTMANI SAKİNLERİ VE ÖYKÜNÜN TİPLERİ

 

Bu binanın sakinlerinin her biri görünüşte zengin, ahlaklı, namuslu kimselerdir ama her birinin özel hayatında yozlaşmış, ahlaksız namussuz bir iç yüzü vardır. Üstelik bunları çoğu kendimiz yapınca normal başkaları yapınca namussuzluk ve ahlaksızlık olarak gördüğümüz hallerdir.

Çalışkur’un sakinlerinden Cemil, para kazanmak için her yolu mubah sayan bir iş adamıdır. Cemil’in karısı Suzan lükse yaşama alışmış ve lüks ile başı dönmüş, Kızları Beyhan ise hem şımarık hem de dengesiz bir genç kız olmuştur. Cemil ve Suzan şımarık kızları Beyhan için doğum günü partisi vermek ve komşuları davet etmek için hazırlık yapmaktadır.

Erol ile Aygen uzun süre Amerika’da kalıp kimlik değiştirmiş bir çifttir. Hidayet ise bir bankanın yönetim kurulu üyesidir ve karısı Jale ise yaşlanmaktan çok korkan rüküş ve özenti bir kadındır.

 Cemil’in komşusu Pop İsmet, butiğinde kaçak mal satan bir adamdır. Pop İsmet baldızı Sevim ile de aşk yaşamakta, Sevim ise yurtdışına sık sık gidip butiğe mal getirmektedir. Pop İsmet'in karısı kürtaj yaptırmaktan kansız kaldığı için davete gidememiştir.

 

Binada kalan Özer, Özcan ve Ömer adlı üç öğrenci ise okula pek gitmeyen akılları fikirleri seks ve cinsellik ile dolu olan üç öğrencidir. Öğrenciler birlikte olduğu genç kızların ses kayıtlarını arkadaşlarına dinletip eğlenmektedirler. Binanın ihtiyarı olan Hicabi ise komşularını dürbünle dikizleyen küçük çocuklara düşkün yaşlı bir sapıktır. Hicabi’nin karısı ise sürekli uyuklayan yaşlı ve uyuşuk bir kadındır. Müntekim adlı genç ise dinci, gerici, tutucu, namazında niyazında bir gençtir.

Kürtaj uzmanı Doktor Ebkem de binanın renkli kişilerinden ve sosyete doktorudur.

ANAFİKRİ

Kendi yaptığımız büyük ayıpları namussuzluk olarak görmeyip, başkalarının masum hallerinden namussuzluk çıkarmak en büyük ayıptır.

İnsanları dışlarına takılan maskelere göre değerlendirmek hatadır. Namussuz gösterilenler masum, masum görünenler namussuz olabilir. 

ÖYKÜNÜN ÖZETİ

  1. Bölüm

Çalışkur Apartmanı yoksuların yaşadığı bir semtin yanındadır. Bu binanın yakınlarında iki yoksul genç gelmiş Ay ışığı altında el ele tutuşmuşlar evlenmek yuva kurmak ve mutlu olmak hayalleri kurmaktadır.

Adları Melahat ile Nuri olan bu gençler romantik düşünceler içinde ve sarmaş dolaş mehtaba dalıp hayaller kuruyorken ada vapurunu beklemektedirler. Onların hemen yanındaki Çalışkur Apartmanında ise pek çok ahlaksız olay yaşanmaktadır. Gençler sarmaş dolaş otururlarken Bekçi Zülfikar gelip onları yakalar. Bekçi Zülfikar ise Çalışkur Apartmanın kapıcısının karısı Saime ile kırıştırmaktadır.

Üçkâğıtçı iş adamı Cemil Bey şımarık kızları Beyhan için doğum günü partisi düzenlemiş Çalışkur Apartmanı sakinleri de bu partiye katılmışlardır.  Partiye katılan misafirler ve ev sahipleri eğlenceli ve komik bir sohbet içindelerken dışarıdan acayip gürültüler gelmeye başlamış, sesler binaya doğru yaklaşmakta büyük bir kalabalık “Cemil ! Cemil ! “diye bağırmaktadır.

İş adamı ve ev sahibi Cemil, fabrikadaki işçileri ayaklanmış ve evi basmaya geldiklerini sanarak korkuya kapılmıştır. Hemen emniyeti arayıp konuyu anlatınca Fenerbahçe’nin rakibini yendiği ve taraftarların Cemil için tezahürat yaptıklarını öğrenip rahatlamıştır.  

Apartmanın önünde Ada vapurunu beklerken sarmaş dolaş oturdukları için Bekçi Zülfikar’a yakalanan Nuri ile Melahat Bekçi Zülfikar ile bağır çağır tartışmaya başlamışlardır. Oysaki Nuri, Melahat’ı temiz bir aşk ile seven onunla evlenmek isteyen biridir. Melahat de Nuri’yi sevmekte, her iki genç evlilik hazırlıkları yapmaktadır. Olaya partiye katılmış olan Çalışkur Sakinleri de müdahil olur ve gençlerin karakola gitmelerine karar verilir.

  1. Bölüm Hikâyenin Tepkileri

Bu bölüm Birinci bölümde sahnelenmiş oyunun seyirciler tarafından eleştirildiği bölüm olarak karşımıza çıkar. Farklı kişiler tarafından yazılmış bu mektuplar birinci bölümdeki öyküyü ve kişileri tamamen farklı bir çehreye taşır.

Seyirciler ara bölümde oyunun ilk perdesini ve hikâye yazarını tenkit etmektedirler.  Eleştiriler çok acımasızdır ve oyuncular ilk perdedekilerin tam tersi bir karaktere bürünmüşlerdir.

Sevmiyorum o yazarın dilini… Yeteri kadar özenmiyor yazısına, yer yer Osmanlıca, Frenkçe tilçikler katıyor kişilerinin sözlerine… Örneğin ‘fizik problemi’ diyor (…) Kişilerini ille gerçekte konuştukları gibi vermek zorunda değildir ki yazar… Grekçe konuşmuyor mu Sofokles’in kişileri? Onları çeviride öz Türkçe konuşuyor görünce yadırgıyor mu okur? (Taner, 2006: 148-149).[3]

Öyle ki Nuri ile Melahat da bambaşka kişiler olarak yansıtılır. Nuri, zalim bir kabadayıya Melahat ise her ağacın altında başkasının kucağına oturan iffetsiz bir kadına dönüşüverir.

Kapıcının karısıyla kırıştıran Bekçi Zülfikar ise namuslu iyi huylu sevimli bir adam haline dönüşür. Nuri, Zülfikar'ı bıçakla yaralamış,  Zülfikar ise katili ele vermeden üç gün sonra ölmüş olur. Bu perdenin sonunda Nuri hapse, Melahat’ta geneleve düşmüş olur. Nuri hapisten çıkıp Melahat’ı genelevden kurtarır.  Cemil bir fabrika kazasında ölür. Şımarık kızı Beyhan ise tam bir hanım efendi olup Müştak ile evlenir.

Pop İsmet, Nuri’ye dükkân açar Erol ve Hidayet de ona yardım ederler. Nuri ile Melahat ile evlenir. Öğrenci Ömer, Amerika fizik enstitüsünün elektromekanik armağanını kazanır. Pop İsmet’in baldızı Sevim ise Florence Nightingale nişanı ile ödüllendirilir. Melahat ile Nuri ‘nin çocuklarını Dr Ebkem  dünyaya getirir ve bu çocuğun adını da Zülfikar koyarlar.

  1. Bölüm

Bu bölümde oyunun metin yazarı seyircilerden gelen tepkiler üzerine metnini yeniden yazar. Yazar yapılan düzeltmelerin okur tarafından iyice fark edilmesi için kitabın sol ve sağ yapraklarına ayrı ayrı yerleştirir.  Sol sayfalar öykünün orijinalini, sağdaki sayfalar ise düzeltilmiş hâlini göstermekte seyircinin isteğine göre yapılan düzeltmeler ve eklenen kelimeler koyu siyah punto ile gösterilmektedir.

Özgün Hali

Melahat delikanlının omzuna öbür yanağını dayamıştı. Yere bir N M daha yaptı, bir de A yazdı. Nuri’nin soyadı Alpaslan’dı. “Frezeci Nuri Alpaslan”, kırmızı üstüne beyazlan, tabelada nasıl durur acaba? “Sen sabahları dükkâna gidince ben de konu komşuya dikiş dikerim ucuza, borcu öderiz.” Melahat boş durmamak istiyordu. “Kız seni çalıştırmam demedim mi?”

“Bak unuttum.” (Taner, 2006:204).[4][5]

Düzenlenmiş hâli

Melahat delikanlının omzuna öbür yanağını dayamıştı. Yere birbirine sarılmış bir çift resmi daha yaptı. Nuri ile mercimeği çoktan fırına vermişlerdi ama azgın karı, yine de gözünün önüne getirmekten hoşlanıyordu: Nuri soyununca nasıl olur acaba? (...)

“Sen sabahları enayi avına çıkınca ben de oraya buraya daktiloluğa, katibeliğe gider para kazanırım, borcu öderiz.”

Melahat alışmış bir kere, alışmış kudurmuştan beterdir derler, ille boş durmamak istiyordu. “Kız seni hususi evde, Behiye Abla’da çalıştıracağım demedim mi?”

“Bak unuttum.” (Taner, 2006:205)[6][7]

SİTEMİZDE İLGLİ LİNKLER İLGİLİ YAZILAR TIKLATIP AÇABİLİRSİNİZ

Öyküleri

·         Yaşasın Demokrasi (1948)

·         Şişhane’ye Yağmur Yağıyord (1950)

·         Tuş  (1951)

·          Ay Işığında Çalışkur (1954)

·         Sancho’nun Sabah Yürüyüşü  (1964)

·         Konçinalar  (1967)

·         Kızıl Saçlı Amazon  (1970)

·         Yalıda Sabah  (1979)

·         Şeytan Tüyü (1980),

·         Bir Kavak ve İnsanlar

Tiyatro oyunları

 

·         Eşeğin Gölgesi

·         Günün Adamıti (1957)

·         Keşanlı Ali Destanı (1964)

·         Fazilet Eczanesi  (1960

·         Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım (1964)

·         Zilli Zarife (196

·          Haldun Taner Vatan Kurtaran Şaban (1967)

·          Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1969)

·         Astronot Niyazi  (1970)

 

KAYNAKÇA 


[1] TOSUN, N. (2011), “Bir Hayat Projesi Olarak Mutluluk: Haldun Taner Öykücülüğü”, Türk Edebiyatı,

451: 10-13.

[2] Nesrin MENGİ, Deneysel Biçimciliğin İlk Örneklerinden Biri: Ayışığında “Çalışkur” https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/59574

[3] TANER, H. (2006), Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu-Ayışığında “Çalışkur”, (10. basım), Bilgi Yayınevi, Ankara.

[4] TANER, H. (2006), Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu-Ayışığında “Çalışkur”, (10. basım), Bilgi Yayınevi, Ankara.

[5] Nesrin MENGİ, Deneysel Biçimciliğin İlk Örneklerinden Biri: Ayışığında “Çalışkur” https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/59574

[6] TANER, H. (2006), Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu-Ayışığında “Çalışkur”, (10. basım), Bilgi Yayınevi, Ankara.

[7] Nesrin MENGİ, Deneysel Biçimciliğin İlk Örneklerinden Biri: Ayışığında “Çalışkur” https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/59574

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar