Haldun Taner Tuş Kitabı Tuş Öyküsü Konusu ve Özeti Haldun Taner

21.11.2019

 
 
Yazıda “Haldun Taner   Tuş ”  hakkında bilgiler, özeti,   konusu, ana fikri, kahramanları, olay örgüsü,   yazarı,  “Haldun Taner  Tuş” hakkında bilgiler şahıs kadrosu  , “Haldun Taner  Tuş “   adlı eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,   anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, tekniği, romanın türü, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
 
TUŞ KİTABI VE ÖYKÜSÜ İLE HALDUN TANER HAKKIND
 
Tuş adlı öykü kitabı Haldun Taner’in ilk öykü kitabı olan “Yaşasın Demokrasi- 1949 ” adlı öykü kitabından sonra 1951 yılında yayınlanan ikinci öykü kitabı olmaktadır.
Tuş adlı kitabın ilk baskılarında  kitapta bulunan öyküleri : Tuş, Kızıl Saçlı Amazon, Made in USA, İki Komşu, Eller, Kaptanın Namusu, Bir Motorda Dört Kişi, Allegro ma non troppo, Bir Kavak ve İnsanlar, Kooperatif, İstediği Şarkıyı Dinleyebilmek, 8’den 9’a Kadar  adlı öykülerdir.
 
Tuş, adlı kitap adını ise kitaptaki ilk öykü olan Tuş “ adlı öyküden almaktadır. Tuş adlı kitap içinde ise Tuş adlı öyküsü ile birlikte on üç öykü bulunur.   YKYnin 2016 yılında basılan yeni baskısında Tuş adlı kitap içinde bulunan diğer hikâyeler ise şunlardır.
 
 
Tuş adlı öykü kitabına  adını veren "Tuş" adlı öyküde ise sevdiği erkekle evleneceği sırada bir mebusun oğlunun tecavüzüne uğrayan , mahalle halkının çabasına rağmen , mebusun oğlunun hüküm giymekten kurtulması ve ve genç kızın da kötü yola düşmesi anlatılmaktadır.
 
Üstelik kızın namusunu kurtarmaya çalışanlar kız kötü yola düştükten sonra kızın müşterisi haline geliverirler.  . Tuş adlı hikâye 1955 yılında Şadan Kamil’in yönetmenliğinde filme de çekilmiştir.
 
KONUSU
 
Mebusun oğlu tarafından tecavüze uğrayan Nesrin’in namusunu kurtarmak için mücadeleye girişen Dilaver Bey,  mahalle halkının desteğine ve şahitlere güvenerek mebusu ve oğlunu Tuş etmeye kararlıdır. Halk onu desteklemektedir.  Fakat kız davadan vazgeçecek,  şahitler ağız değiştirecek , Nesrin kötü yola düşecek tuş etmek isteyen  Dilaver’in kendisi tuş olduğu gibi kötü yola düşen Nesrin’in de müşterilerinden birisi olacaktır.
 
ALINTILAR  İLE ÖZETİ
 
 
Babası iktidar partisinden bir milletvekili olan Aydemir, henüz toy bir delikanlı iken genç bir kızın göbeğine silah dayayarak tecavüz eder.  Babası milletvekili olan Aydemir’in bu olayı mutlaka örtbas edeceği ve Aydemir’in bu işten ceza alamayacağına emindir.
 
“Nereye bağırıyor anam? Silahı dayamış göğsüne. ‘Ses edersen yok bil kendini’ demiş.”
“Vay namussuz!” Millet Partisi’ne yazıldı yazılalı büsbütün ukalalaşan kahveci;
 “Kaynayıp gidecek tabii... Neler kaynamamış buna gelene kadar...”
 
Fakat Dilaver Bey herkesi örgütleyerek bu işin peşini bırakmamaya ve mebusun oğlunun mutlaka ceza alması için gereken her şeyi yapmak üzere harekete geçer.
 
“Görüyorum, işin alayındasınız hepiniz!” diye kükredi. “Ötede bir kız mahvolmuş, sokakta kalmış, kimin kaydında!” Sonra yerinden kalkıp yanıma geldi:
 “Nefesini boşuna tüketirsin bey oğlum. Bu ödlek heriflerle bir iş yapılmaz. Bu iş için erkek olacaksın, erkek. Zor gördün mü tavsamayacaksın. Nerde bunlarda o yürek? Ne yapmak lazım geldiğini ben tek başıma göstereceğim bunlara.”
 
Balıkçı kahveci, kahvehanede bulunan herkes Dilaver bey’e hak vermişti.  Herkes genç kıza acıyor babası Mebus olan Aydemir’in masum bir kızın namusunu kirletip ortalıkta dolanmasını da hazmedemiyordu.  “Erkeklik lafla olmaz beyler” dedim. “Hodri meydan, var mısınız? Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar elbirliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?” “Elbette!”
Böylece herkes Dilaver Bey ile birlikte hareket etmeye ve mebusun oğlunun ceza alması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya karar vermişlerdir. Bunun üzerine Dilaver Bey’in önderliğinde toplanırlar. Herkes bu işin peşini bırakmayacağına dair şeref sözü verir. Mebusun oğlu Aydemir’i tutuklatmak için her şey yapılacak kimse baskıya boyun eğmeyecektir.   İlk önce şahitler bulunur, sonra da Aydemir tarafından tecavüze uğrayan Nesrin adlı kız kadın doğum uzmanına götürülerek tecavüz raporu alınır.  Şahitlerin ifadeleri ile birlikte dava da açılır.
 
Mebus’un muhtemel baskısından kurtulması için Nesrin ‘ide mahalleden kaçırılıp, Dilaver Bey’in uzak bir semtteki kız kardeşinin evine götürülür.  Şahitlerin ifadeleri Aydemir’in bu genç kıza zorla tecavüz ettiği ve bunu da arkadaşlarına marifet yapmış gibi anlattığı şeklindedir.
 
Gülsüm Hanım Nesrin’i evden çıkarken gördüğünü söylüyordu. Kız, mendili burnuna tutmuş, hüngür hüngür ağlıyormuş. Recep Usta’ya gelince, o; “Ben velospitle şantiyeden geliyordum” diyor. “Aydemir Bey arkadaşlarıyla oturmuş, top yerinde şarap içiyorlardı. Kulak verdim biraz. Hizmetçiyi nasıl savmış, kızı nasıl kandırıp içeri çekmiş, ayıptır sülemesi, içerde ne haltlar etmiş anlatıyordu bir bir...”
 
“Dilaver Bey on buçuğa doğru sırtında rengi atmış lacivert elbisesi, elinde bayrak kadar bir istida, bomba gibi çıkageldi.“Dananın kuyruğu bugün kopuyor beyler” dedi. “Ben doğru karakola gidiyorum.Yalnız biriniz Aydemirlerin kapısını tutsun ki polis geldiğinde bir yere sıvışmış olmasın.”
 
Mahallenin ve genç kızın namusunu korumaya kararlı olan mahalleli bu iş için iyice bilenmiş ve Dilaver Bey’in önderliğinde mükemmel bir şekilde organize olmuşlardır. Hukukçular da onlara yardım etmekte ve yol göstermektedir.  Fakat Aydemir’in babası olan Mebus olayın üzerine gitmeye başlar.  Aydemir, olayın olduğu gün arkadaşları ile İzmir’e maça gittiği yönünde ifade vermiş dört tane de şahit bulmuştur.  Meclis tatil olduğu için de Aydemir’in mebus babası semte gelir ve “                 ailesinin şerefine sürülmek istenen bu iftiraya karşı” harekete geçer. .Aydemir’in babası;
“Ne demek yani efendim” diyordu. “Benim oğlum şeceresi Lala Şahin Paşa’ya varan şerefli bir sülaleye mensuptur. Kendi seviyesindeki nezih aile kızlarını bırakıp da miskin asmanın kel koruğu bir evlatlık parçasına mı tenezzül edecek? Bu, olsa olsa harimi namusuma kadar dil uzatmaktan çekinmeyen siyasi düşmanlarımın sinsi bir manevrasıdır.”
Mebus’un aile şerefini kurtarmak için manevralara başlaması ile birlikte ağızlar da değişmeye başlar. “Tutalım ki Aydemir yaptı. Ne malum kızın kuyruk sallamadığı?” “O da var ya. Ne demişler: İğne oynarsa iplik geçmezmiş.”
Dilaver Bey bu işin peşini bırakmamaya kararlıdır ama şahitler de ifadelerini değiştirmeye başlar. Fakat  ,”karşı taraf meşru, gayrimeşru, bütün mukabil tedbirlere başvuruyor, hatta her ihtimale karşı, Aydemir’in yaşını küçültmeyi dahi ihmal etmiyordu. ….Gülsüm Hanım’ın şehadetinden rücu etmesi oldu. Kadın kızı görmüştü, filvaki görmüştü ama ağladığını pek bilemiyordu”
 
Üstelik Aydemir aleyhinde ve olay hakkında en geniş malumatı veren Recep Usta’da ortadan kayboluvermiş onun da ifadesi değişmiştir. Hatta Nesrin de saklı tutulduğu Dilaver bey’in kız kardeşinin evinden ayrılıp kaybolmuştur.  Milletvekilini tuş etmeye kararlı olan cephe dağılmaya ve ağız değiştirmeye de başlamıştır. Hatta Nesrin’i sağda solda artist kılıklı görenler de olmaya başlamıştır.  En sonunda Nesrin’in fahişelik yapmaya başladığı net bir şekilde ortaya çıkar. Nesrin, mebus ve oğlundan şikâyetçi olmaktan vazgeçmiş olduğunu anlatıcıya itiraf eder. Hatta anlatıcıya ev adresini de verip evine davet eder.
 
Gittim beyler, gittim efendiler.. Hem de vicdanımı büsbütün utandırmamak için, âdetim hilafına, kafayı çekip de gittim... Bu bir saat zarfında hiddetimi, yataktan, yastıktan, kollarımın arasında yalancıktan kıvranan bu zavallı et külçesinden almaya çalıştım.
 
Dışarı çıktığımda, büyük salonda iki müşteri bekliyordu. Bunlardan biri Rumca gazete okuyan, çiçek bozuğu bir delikanlı idi. Öbürü... evet öbürü ise beni görünce iki elini yüzüne kapayan Dilaver Bey üstadımız...”
 
 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar